Akman’ı takip eden savcılar Doğan’a niye seyirci?
Aslında bir gün önce yazmalıydım. Yazamadım. Dün CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın konuşmasında konu tekrar güncelleştiği için, Başbakan’ın önceki günkü sözlerini masaya yatıralım..
Önce Başbakan’ın sözleri..
Ne diyordu sayın Başbakan: “Alman mahkemeleri, Türkiye'den bir talepte bulundu. Hemen bir karar çıktı. Türk yargısı Almanya'dan talepte bulunuyor, Alman yargısı hâlâ cevap vermedi.”
Hemen burada, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın sözlerini de hatırlatalım.. Dün bir TV programında konuşan Baykal, şunları söylemiş: “Almanya'daki mahkeme, ‘bu olayın çok önemli dolandırıcılık niteliğinde olduğu’nu ortaya koydu. Bunu yok saymak mümkün değildir.”
Tekrar dönelim Başbakan’ın sözlerine..
Başbakan’ın sözleri doğru mu?
Doğru!
Gerçekten de, Almanya savcısı bir dosya gönderdi.. Türkiye’deki savcılık, sanki üst makamdan bir emir gelmiş gibi, hemen ilgili kişilerin malvarlıklarına tedbir koydurdu..
Tabii ki Başbakan’ın, şikayetçi bir tarzda dile getirdiği bu olay sonrasında, kararı aldıran savcıya görevden el çektirmesini isteyecek değilim..
Malvarlığına tedbir konulanlar, suçsuz olduklarını isbat eder, tedbiri kaldırtırlar. Bu arada zarara uğramış iseler, savcıdan talep edecekleri tazminat hakları da mahfuz!
Dolayısı ile, Deniz Feneri olayında, Başbakan’ın savcılardan isteyeceği bir şey yok..
Ama Başbakan’ın, bir başka olayda, bir savcı ile ilgili olarak yapması gereken vazifesi var.. Türk halkının uğradığı zarar sözkonusu olan bir olayda, bir savcının sergilediği savsaklama sebebi ile, o savcıyı görevden aldırması gerekiyor!
Kim o savcı?
SPK’nın, dosyasını hazırlayıp gönderdiği “kağıt üçkağıdı” olayında, şüpheliler hakkında gerekli davayı açmayan ve 9 aydır konuyu savsaklayan savcı!
Biz belgelerini yayınladık. Başbakan konuşmalarında bahsetti. SPK dosyasını hazırladı.. Savcılığa gönderdi.
Sonra ne oldu?
İlgili savcı, “Dosyayı daha geniş hazırlayın” diyerek, SPK’ya geri gönderdi.
Almanya savcısı gönderseydi, şüpheliler de Aydın Doğan değil, Zahid Akman olsaydı, savcı anında tedbir kararı isterdi.. Ama gönderen SPK olunca, şüpheli de Aydın Doğan.. İşte o zaman, yapılacak işlemler değişir!
Değişti de!
Böyle bir ortamda, CHP Genel Başkanı da çıkıp, hiç demiyor ki, “Çok ciddi bir kurum, burada bir suç var. Bu suç hakkında iddianame hazırlamanız gerekiyor. Bunu yok farzedemezsiniz!”
Evet, Alman savcısı olunca, avukatları çok oluyor. CHP Genel Başkanı bile, “Orada ciddi bir suçlama var” diye söze girip, hemen Alman savcısının yazısını, göklere çıkarıyor! Takipçisi oluyor.
Ama SPK’nın suç duyurusuna sıra gelince, CHP Genel Başkanı dahil, hiç kimsenin çıtı çıkmıyor!
Sanki Alman savcısı “ciddi bir kurum”.. Ama Türkiye’nin SPK’sı, gayri ciddi kurum!
Gördünüz mü çifte standardı? Gördünüz mü adamına göre muameleyi!
Oysa Almanya’nın yazısı üzerine de, SPK’nın suç duyurusu üzerine de, her iki olayda da savcılıkların soruşturma açması doğal..
İlgililer hakkında da gerekiyorsa, tedbir de alınabilinir, başka kararlar da!
Ama, Deniz Feneri olayında, Almanya savcısının yazısını emir telakki edenlerin, bu ülkenin özbeöz kurumlarından SPK’nın suç duyurusu hakkında hiçbir işlem yapmamaları, yapmayanları takip etmemeleri ilginç değil mi?
Suç duyurularının gereğini yapmak, iddianame hazırlamak savcıların vazifesi..
Bir suç duyurusu için “Basın istiyor, CHP Genel Başkanı’nın işine geliyor” diye, alelacele işlemler yapıp, bir başka suç duyurusunda ise, “Ben bu suçlamadaki olayı tam anlamadım. Biraz daha geniş rapor yazıp gönderin” demek, kabul edilebilir bir tavır değildir!
Bu ülkede, Zahid Akman ne ise, savcılar karşısında Aydın Doğan da odur!
“Akman ile ilgili iddiada suç yeri Almanya. Zarara uğradığı ileri sürülen kişiler Almanya’da. Türkiye’nin o kadar bu işi üstlenmesinin de çok fazla bir anlamı yok. Ama Aydın Doğan ile ilgili iddiada suç yeri Türkiye.. Zarara uğradığı söylenilenler Türk halkından insanlar. Zarara uğradığı ileri sürülen Türk Maliyesi.. Dolayısı ile birinci olayı boşverin. İkinciye tam gaz gidin” diyecek değilim..
Ama en azından, Akman için yapılanların, Doğan için de yapılmasını istemeliyim.
Başbakan da, Akman için alınan kararların, Doğan için niçin alınmadığını sorgulamalıdır. Hem sorgulamalı, hem de kusuru olanları görevden aldırmalıdır!
VAKİT
YAZIYA YORUM KAT