“Akla, Vicdana ve Politik Basirete Aykırı Bir Karar: HTŞ’yi Terör Örgütü Listesine Almak!”
Özgür-Der’in yayımladığı bildiride, bölgenin en büyük savunma gücü HTŞ’nin, İdlib’in rejim saldırısına karşı savunulacağını söyleyen Türkiye tarafından “terör örgütleri” listesine alınmasında çelişki olduğuna dikkat çekiliyor.
Suriye’de Beşşar Esed ve işbirlikçileriyle mücadele eden Heyet’ut Tahrir’uş Şam (HTŞ), Türkiye tarafından “terör örgütleri” listesine alındı.
Konuyla ilgili Özgür-Der Genel Başkanı Rıdvan Kaya tarafından kaleme alınan bildiriyi ilgilerinize sunuyoruz:
Akla, Vicdana ve Politik Basirete Aykırı Bir Karar: HTŞ’yi Terör Örgütü Listesine Almak!
01 Eylül 2018
Türkiye Esed zaliminin hedefindeki İdlib’i savunan en büyük mücahit gücünü ‘terör örgütü’ olarak tanımlamakla kendini Rusya ve ABD dayatmaları karşısında edilgen bir konuma oturtmuş oldu!
Ankara, İdlib üzerine yoğunlaşan saldırı hazırlıkları karşısında umudunu Türkiye’ye bağlayan İdliblileri sarsacak bir adım attı. Gerek Amerikalı, gerek Rus zalimlerin hedefindeki Heyet’ut Tahrir’uş Şam’ı (HTŞ) terör örgütleri listesine aldı.
İran ve Rusya destekli Esed rejiminin İdlib’e yönelik kuşatması daralırken, bu kararla Türkiye saldırıya hazırlanan güçlerin eline büyük bir koz verdi. Suriye’nin İdlib ve çevresinin büyük bölümünü kontrol eden HTŞ’yi terör listesine dahil eden kararın Resmi Gazete’nin 31 Ağustos tarihli nüshasında yer aldığı belirtildi. Son düzenlemeyle Türkiye’nin HTŞ’yi daha önce terör örgütü listesi’nde tanımladığı El Nusra örgütünün güncel hali olarak tanımladığı ifade edildi.
Savaşçılarının tamamına yakını Suriyelilerden oluşan HTŞ’nin bugüne kadar terör örgütü olarak tanımlanmayı hak edecek hiçbir eylemi bilinmiyor. Ayrıca temel gerekçe olarak gösterilen ve emperyalistler nezdinde çok tehlikeli kabul edilen el-Kaide ile irtibatını kestiğini de ilan etmiş durumda. Buna rağmen HTŞ’nin terör örgütü şeklinde tanımlanması tamamen küresel güçlerin dayatmalarının bir neticesidir.
Esed rejiminin destekçileri açısından bu durum anlaşılabilir bir şey çünkü Rusya’ya göre Esed zalimine karşı mücadele eden herkes zaten terörist!
ABD açısından da bu durum doğal çünkü Amerikan devleti de İslami hareketlerin tümünü terör örgütü olarak tanımlama hususunda gayet iştiyaklı. Nitekim İhvan’ın dahi bu kapsama alınması için ABD senatosunda görüşmeler yapıldığı biliniyor.
Türkiye’nin tutumu ise bariz çelişki ve zaaflar içeriyor. Bir yandan İdlib’in rejim saldırısına karşı savunulacağını söyleyip, aynı anda bölgenin en büyük savunma gücünü terörist olarak tanımlamak tam bir tezat teşkil ediyor.
Üstelik de her vesileyle kendisinin de küresel bir saldırıya maruz kaldığını ama baş eğmeyip direneceğini haykıran bir ülkenin bu tür dayatmalar karşısında acziyet göstermesi çok ciddi bir açmaz oluşturuyor.
Suriye sahasında PKK/PYD’nin hem ABD, hem Rusya, hem de tüm Batı tarafından el üstünde tutulması karşısında hiçbir şey yapamayan, adeta tüm talepleri, çağrıları kulak ardı edilen Türkiye’nin küresel güçlerin taleplerine, dayatmalarına bu şekilde boyun eğmesi adaletle bağdaşmadığı gibi ayrıca güvenilirliğine de gölge düşürüyor.
Türkiye’nin aldığı bu kararın saldırganları cesaretlendirme ve en kritik döneminde Suriye direnişine zarar verme potansiyeli taşıdığının altını çiziyor ve ne hukukla, ne akılla ne de vicdanla bağdaşır bu karardan geri dönülmesi gerektiğini hatırlatıyoruz.
Rıdvan Kaya
Özgür-Der Genel Başkanı
HABERE YORUM KAT