1. HABERLER

  2. HABER

  3. 15 TEMMUZ DARBE GİRİŞİMİ

  4. Akıncı Üssü Davasında Telefon 'Yalanları'
Akıncı Üssü Davasında Telefon 'Yalanları'

Akıncı Üssü Davasında Telefon 'Yalanları'

​​​​​​​15 Temmuz'daki darbe girişiminde komuta merkezi olarak kullandığı Akıncı Hava Üssü'ndeki eylemlere ilişkin davada ifade veren sanıkların, cep telefonuyla ilgili savunmaları öne çıktı.

10 Ağustos 2017 Perşembe 23:30A+A-

15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında komuta merkezi olarak kullandığı Akıncı Hava Üssü'ndeki eylemlere ilişkin 486 kişinin yargılandığı davada ifade veren sanıkların, cep telefonuyla ilgili savunmaları öne çıktı.

Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Cezaevi'ndeki duruşma salonunda görülen duruşmada, sanıklar Kemal Batmaz, Nurettin Oruç, Hakan Çiçek, Akın Öztürk ve Kubilay Selçuk, Ömer Faruk Harmancık ve Mustafa Barış Avıalan'ın savunmalarında cep telefonlarıyla ilgili açıklamaları dikkati çekti.

 

 

 

"Telefonumu evde unutmuşum"

FETÖ'nün darbe girişimini Akıncı Üssü'ndeki 143. Filo'da Adil Öksüz ile yönettiği belirlenen ve üsse sivil sanıklardan Harun Biniş'in talebiyle "tarla bakmaya" geldiklerini iddia eden Kemal Batmaz, gözaltına alındığında içinde telefonunun da bulunduğu çantanın düştüğünü anlattı. Batmaz, telefonunun çantayla kaybolduğunu öne sürdü.

Darbe girişiminin gerçekleştiği 15 Temmuz 2016'da, Akıncı'ya hayvancılıkla ilgili bir belgesel çekimi için belediye otobüsü ve otostopla geldiğini öne süren sivil sanık Nurettin Oruç ise telefonunu o gün "evde unuttuğu"nu iddia etti.

Mahkeme Başkanı Selfet Giray'ın "Neden telefonunu yanına almadın? Belgesel çekeceğin insanlarla nasıl irtibat kuracaktın? O gün yaşananlardan haberin var. Başına bir şey gelse telefona ihtiyacın olacağını düşünmedin mi?" diye sorduğu Oruç, "Ben çok telefon kullanan biri değilim." şeklinde cevap verdi.

Telefonunun evde yapılan aramada da bulunamadığı hatırlatılan Oruç, telefonunun nerede olduğuna ilişkin bir bilgi vermedi.

"Cep telefonum çöktü"

Sivil sanıklardan kapatılan Anafartalar Koleji sahibi Hakan Çiçek de kızının 10 gün önce şahsi iPad'ine indirdiği oyun programları yüzünden telefonunun çöktüğünü, bu nedenle telefonunu fabrika ayarlarına geri çevirdiğini öne sürdü. Çiçek, soru üzerine, çocuğunun iPad'ine indirdiği programların kendi telefonuna da yüklendiğini, telefona özel bir program yüklemediğini iddia etti.

Mahkeme Başkanı Giray'ın "Savunmanızda ticari faaliyetlerinizden bahsettiniz. Birçok alanda şirketleriniz var. Uzun yıllardır aynı telefonu kullanıyorsunuz. Telefonunuzun çöktüğünü söylemişsiniz. Bu ne zaman oldu?" sorusuna karşılık Çiçek, telefonunun bir hafta 10 gün önce çöktüğünü kaydetti.

Giray'ın, "Çok yoğun bir insan olduğunuzu anlattınız, yüzlerce işçiniz var, ticari faaliyetiniz var, 10 gün telefonsuz mu kaldınız? Hiç kimseyle irtibat kurmuyor musunuz?" diye sorması üzerine Çiçek, eşi ve çocuklarının yanında olduğunu, bayramı birlikte geçirdiklerini, dolayısıyla telefona çok ihtiyaç duymadığını aktardı.

Mahkeme başkanının, "İş adamısınız, faaliyetiniz çok yoğun, size biri mutlaka ulaşmak ister. Bir başka telefon almayı ya da hat almayı düşünmediniz mi?" sorusuna sanık, "Hayır. Cumartesi günü de telefonu kurulum yaptırmak için kendime göre plan yaptım. Telefonun kapalı olmasının başka sebebi yoktur." karşılığını verdi.

Çiçek, "Bu süre uzun değil mi? İşinizde aksama olmadı mı?" sorusu üzerine "27 yıldır ticaret yapıyorum, 15 yıl önce kimsede telefon yoktu. Telefon olmadığı zaman hayat durmuş muydu? Herhangi bir aksama yok. Okulda yanımda müdürüm, çalışanlarım var, gerekirse oradan ulaşabilirler. Olsaydı zaten 155-156 ilk arayacağım yerlerdi." şeklinde savunma yaptı.

Giray'ın, "Bu telefon fabrika ayarlarına döndürüldüğü için bilirkişiler telefon içinde çalışma yapamamış. SIM kartta da herhangi bir kayda rastlanmamış yani, 27 yıllık, 15 yıllık, neyse telefon bilgilerinin tümü silinip gitmiş mi?" diye sorduğu Çiçek, "Bunu defalarca yaptım." karşılığını verdi.

"Telefonu kaybetmişim"

Sanıklardan eski Çiğli 2. Ana Jet Üs Komutanım Tümgeneral Kubilay Selçuk da Hava Kuvvetleri Komutanlığı'nı ziyaret etmek, uçuş eğitimi koordinasyon ve geri besleme toplantısını gerçekleştirmek ve kardeşiyle hafta sonunu birlikte geçirmek için 15 Temmuz günü öğle saatlerinde Ankara'ya gelip Akıncı 4. Ana Jet Üs Komutanlığına geçtiğini anlattı.

Bu sırada şahsi telefonunun yanında olmadığını, ancak makam telefonunun yanında bulunduğunu savunan Selçuk, bu telefonu da Akıncı'da kaybettiğini öne sürdü. Selçuk, telefonu üssün neresinde, ne zaman kaybettiğini hatırlamadığını ifade etti.

"Şarjım bitti"

Sanıklardan suç tarihinde Genelkurmay Personel Plan ve Yönetim Daire Başkanlığında şube müdürü olarak görev yapan Mustafa Barış Avıalan da cep telefonlarının Akıncı Üssü'nde sivil giysili kişiler tarafından alındığını öne sürdü.

Akıncı Üssü'nde gördükleriyle ilgili amirlerine telefonla bilgi verdiği sırada sivil giysili bu kişinin yanına gelip telefonunu aldığını savunan Avıalan, telefonların şarj cihazlarının olduğu dolabın önündeki bir kutunun içinde toplandığını iddia etti. Telefonları toplayan kişinin kendisine bir telefon vermeyi önerdiğini belirten Avıalan, bu telefonu almayı reddettiğini savundu. Avıalan, HTS kayıtlarına yansıyan görüşmelerin kendisine ait olmadığını iddia etti.

Sanıklardan eski Kuzey Deniz Saha Komutanlığı Kurmay Başkanı tuğamiral Ömer Faruk Harmancık da İstanbul'a gitmek için Akıncı Üssü'ne geldiğini, bu sırada telefonunun şarjının bittiğini, üste gördüğü askerlere, "Gençler, telefonu olan var mı?" diye sorduğunu, bunun üzerine kendisine bir telefon verildiğini, bunun da "patates" hat olduğunu bilmediğini ileri sürdü.

Akıncı'daki telefon görüşmelerine yönelik HTS kayıtları sorulan Harmancık, "Telefonum ortadaydı, filodakiler görüşmüş olabilir." ifadesini kullandı.

Akın Öztürk ise telefonunun emir subaylarında bulunduğunu kaydetti.

Eski albay Koçyiğit'in çapraz sorgusu tamamlandı

Suç tarihinde Jandarma İstihbarat Okul Komutanı olan ve darbecilerin "Yurtta Sulh Konseyi" üyeleri içinde bulunan eski kurmay albay Murat Koçyiğit de çapraz sorgusunda, müşteki ve sanık avukatlarının sorularını yanıtladı.

Akıncı Üssü'nde ziyaretine gittiği sanık eski albay Ahmet Özçetin ile tanışıklığı ve ilişki düzeyi sorulan Koçyiğit, Özçetin ile 2 yıl mesai arkadaşlığı yaptığını, ailece görüşmediklerini ancak birbirlerini ziyaret ettiklerini söyledi.

Davaya müdahil olan TBMM'nin avukatı Necmi Bayraktaroğlu, sanık Koçyiğit'in Jandarma İstihbarat Okulu'ndaki ders kitaplarındaki terör örgütü listesine FETÖ/PDY'yi kendisinin eklettirdiğini söylediğini hatırlatarak, bu girişimde ne kadar inisiyatif aldığını sordu. Koçyiğit de "O tarihe kadar örgütü listeye almadıkları ortada, o tarihe kadar orada komutanlık yapanların fotoğrafları da orada asılı. 'Böyle bir çalışma yaparsan seni öldürürüz' diye tehdit gelmedi ama epey direnç oldu, 'komutanım bu işte sıkıntı olur' diyenler oldu. Ben bu işi bir emirle de yapmadım. Sayın Cumhurbaşkanı'mızın MGK'da almış olduğu kararların uygulanması vicdani sorumluluğumdan dolayı yaptım." dedi.

AK Parti'nin avukatı Muammer Cemaloğlu'nun, "Akıncı Üssü'ne geldiğiniz saat 20.30'da, kalabalık grup gördüğünüzü söylediniz. Sanık Kubilay Selçuk da saat 21.45'te kalabalık gruplardan söz etti, saatteki çelişki neden? Kameriyede otururken, yaşanan olağanüstü durumlara ilişkin hiç not aldınız mı?" sorularını yöneltti.

Sanık Selçuk'un daha önce Akıncı Üssü'nde görev yaptığı için her ikisinin gördüğü kalabalık grupları farklı değerlendirebileceğini savunan Koçyiğit, "Belki benim gördüğüm manzara Akıncı Üssü için normaldi, bilemiyorum ama ben ilk defa Akıncı Üssü'ne gittiğim için bana oradaki grup kalabalık geldi." dedi. Koçyiğit, Akıncı Üssü'nde bulunduğu sürede hiç not tutmadığını, not alacak kadar kimseyi isim olarak tanımadığını öne sürdü.

"Aracında çıkan belgeleri yalanladı"

Duruşmada hakim karşısına çıkan davanın sanıklarından suç tarihinde Kara Kuvvetleri Komutanlığı (KKK) Harekat Başkanlığı Teşkilat Şube Müdürlüğünde Kurmay Albay olan sanık Bilal Akyüz ise mükerrer yargılama olmaması için dosyasının ayrılarak, hakkında daha önce yine darbe suçlamalarıyla açılan davalarla birleştirilmesini talep etti.

KKK Harekat Merkezinin sözlü görevlendirmesi üzerine 15 Temmuz'da Akıncı Üssü'ne gittiğini öne süren Akyüz, "Gizli olarak icra edileceği söylenen terörle mücadele harekatıyla ilgili Kara Kuvvetleri Komutanlığından bu harekatın desteklenmesi amacıyla temsilci olarak görevlendirildiğim söylendi. Üsse ön hazırlık ve bilgi edinmek için gittim. Kimseyi tanımadığım gibi kimse de beni tanımıyordu. 143. Filoyu aradım buldum. Oraya girdim. Ne yapmam gerektiğini sordum" diye konuştu.

Akıncı'da sadece KKK personeliyle görüştüğünü, kurs personeli olduğu için kimseye emir vermesi veya almasının mümkün olmadığını öne süren Akyüz, "Neden bu konuma geldim, olaylar buraya nasıl geldi bilmiyorum. İlk ifademde KKK temsilcisiyim dediğim andan itibaren hayatım değişti. Bu ifademden sonra Kara Kuvvetleri imamı diye hakkımda haberler yapıldı. O tarihten sonra Kara Kuvvetleri imamı olarak bilindim." diye konuştu.

KKK temsilcisi olduğunu belirttikten sonra hakkında farklı suçlamaların da ortaya çıktığını savunan Akyüz, Akıncı Üssünde park edilmiş aracında ele geçirildiği belirtilen, el yazısıyla kaleme alınmış "İl-ilçe belediye başkanı... Hiç canlı olmayacak. Belki de Başbakan da..." şeklindeki notun da kendisine ait olmadığını öne sürerek, aracının yerini kendisinin savcılığa bildirdiğini, aracında arama yapılırken kendisinin de yer alması gerektiğini kaydetti.

Bu notların aracına başkası tarafından konmuş olabileceğini ileri süren Akyüz, bunun araştırılmasını istedi.

Buna karşın elinde svap örneği çıktığını söyleyen Akyüz, "Muhtemelen, üs bölgesindeyken yerlerdeki silahlar teslim edilmeden şunları şuraya taşıyın diye yardım talebinde bulunuldu. Biz de jandarma arkadaşlara yardım için silahları taşıdık. Benimle birlikte birkaç kişi daha taşıdı. Bütün sanıklara sorulabilir" dedi.

Akyüz'ün savunmasını tamamlamasıyla duruşma sona erdi. Davaya yarın Akyüz'ün çapraz sorgusuyla devam edilecek.

AA

HABERE YORUM KAT