Akhisar’da Mescidi Aksa İçin Eylem
İsraiL'in Mescidi Aksa'ya yönelik tecavüzleri Manisa Akhisar'da da protesto edildi.
Akhisar Özgür-Der, Ensar Vakfı ve Eğitim Bir-Sen çağrısıyla Akhisar Yeni Camii önünde toplanan Müslümanlar, İsrail’i protesto ettiler.
Hüsamettin Yılmaz tarafından sunulan programda ilk önce Eğitim Bir-Sen adına Süleyman Erdem konuştu. Erdem, İslam ümmetini duyarlı olmaya davet etti.
Daha sonra Ensar Vakfı adına Mehmet Çavul konuştu. Ümmetin bu zayıf günleri atlatıp zalimleri yeneceği günlerin yakın olması için dua eden Çavul, birlik olmamız gerektiğinin altını çizdi.
Son olarak basın açıklamasını Akhisar Özgür-Der'den Halil Füzün okudu.
Eylemde “Katil İsrail Aksa’dan, Filistin’den ve Ortadoğu’dan Defol!”, “Siyonist İşgale ve İşbirlikçilerin İhanetine Karşı Kudüs'te Direnen Kardeşlerimizin Yanındayız! Yaşasın Aksa İntifadası” yazılı pankartlar açıldı. “Halep Onurumuz Aksa Şiarımızdır!” “Siyonist İşgale Son! Kudüs'e ve Aksa'ya Özgürlük!” “Kudüs İslam Ümmetinindir!” yazılı dövizler taşındı. Tevhid bayraklarının açıldığı eylemde “Mescidi Aksa Onurumuzdur!” “Katil İsrail Filistin’den Defol”, “Halep’e Kudüs’e Direnişe Bin Selam!”, “Kudüs’e Selam Direnişe Devam”, “Yaşasın Küresel İntifada”, “Müslüman Uyuma İlk Kıblene Sahip Çık”, “Akhisar’dan Kudüs’e Direnişe Bin Selam” sloganları atıldı ve tekbir getirildi.
BASIN AÇIKLAMASI:
Kudüs ve Mescid-i Aksa bölgesinde çok tehlikeli gelişmeler oluyor.Siyonistlerin belirledikleri program doğrultusunda giderek daha pervasızlaştıkları ve daha önce “Bu kadarına cesaret edemezler!” diye tahmin edilen adımları birbiri ardına attıkları görülüyor. Kudüs’ü bütünüyle Yahudileştirme ve Mescid-i Aksa’yı yıkıp Haremi Şerif bölgesinde Siyon Tapınağı inşa etme faaliyetine hız verdikleri anlaşılıyor.
Ve 3 gün önce (5 Kasım)da bir ilk daha yaşandı. Siyonist askerler Mescid-i Aksa’nın içine girdiler. Bir grup Yahudinin sabah saatlerinde Megarib kapısından içeri alınmasını protesto eden Filistinlilere saldıran Siyonist askerler Mescid-i Aksa’nın içine girerek işgali bir adım daha öteye taşımış oldular. Sürecin nereye doğru gittiğini görmek için dünden bugüne yaşananları hatırlamakta yarar var.
Eylül 2000’de Likud Partisinin liderliğini yapan Ariel Şaron bütün tepkilere rağmen 1.000 polis eşliğinde Harem-i Şerif’in avlusuna adımını attığında bu cüretkâr eylemi 2. İntifadanın başlamasına neden olmuş ve tüm İslam coğrafyasında büyük bir öfke patlamasına yol açmıştı. Dün Şaron’un Aksa’nın avlusuna adım atması büyük bir infiale yol açarken, bugün Siyonist işgal kuvvetlerinin Mescidin içine girip mihraba kadar kirletmelerinin sıradan bir hadise gibi algılanması gidişatın yönünü göstermektedir.
Filistin halkı elinden geleni yapmakta, kadınlarıyla, gençleriyle direnmektedir. Yazdan bu yana Kudüs’te bilhassa gençler sürekli sokaklardadır. Kadınlar Aksa’yı canla başla savunmakta, işgalcilere karşı direnmektedirl. Ne var ki, işgal ve kuşatma altındaki Filistin halkıyla birlikte İslam Ümmetinin de Kudüs’e yönelik Siyonist saldırganlığa karşı harekete geçmesi elzemdir.
Aksa’ya sahip çıkma sorumluluğu İslam ümmetinin omuzlarındadır. Bunu bir yandan Harem-i Şerif’in kapatılmasının savaş ilanı olduğunu söyleyip bir yandan da İsrail’in Kanal 10 televizyonuna verdiği demeçte Kudüs’te yeni bir İntifada başlatılmasına karşı olduğunu söyleyen Mahmud Abbas gibi işbirlikçilerden bekleyemeyiz. Sisi gibi Hamas’ı Gazze’de boğmaya çalışan darbecilerden; Suud gibi, Ürdün gibi tescilli Amerikan uşaklarından; halkını katletmekle meşgul Esed gibi kasaplardan da bekleyemeyiz.Aynı şekilde yanı başındaki Siyonistlere sürekli tehdit, Suriye’deki Müslümanlara ise füze yağdıran Hizbullah’tan da bekleyecek halimiz yok. Şam’daki Seyyide Zeyneb türbesini koruma adına Afganistan’dan Yemen’den militan toplayıp Suriyeli direnişçilerin üzerine salan İran’ın sahte Kudüs yakınmalarına da karnımız tok!
Sorumluluk Ümmettedir, omuzlarımızdadır. Ne yapabiliyorsak onu yapacağız! Şimdi harekete geçme zamanı! İşgale ve gaspa karşı hiç olmazsa sesimizle soluğumuzla karşı durma, direnen kardeşlerimizin yanında olduğumuzu haykırma zamanı! ”
İslam dünyasında fotoğrafın bütününü görebilmeliyiz. Tunus'ta devrim sonrası İslamcı Nahda'nın engellenmesi için Batı diktatörlük yanlılarını destekliyor, Yemen'de İran destekli Husi'lerin devrimi geriye döndürmeleri için halkı katletmelerine göz yumuluyor, Libya'da Amerika yanlısı Hafter'e silah verilerek inisiyatifi elinde bulunduran İslamcılara savaş açıldı. Mısır'da devrim sonrası iktidara gelen Mursi darbe ile indirildi. Batı ülkeleri ile işbirlikçi körfez ülkeleri askeri ve ekonomik imkanlarını darbeci Sisi'ye sundular. Suriye'de katil Esed ve destekçisi İran, 200 binden fazla insanı katlederken ses çıkartmayanlar, sivillerin bile bulunmadığı Kobani için koalisyon oluşturdular. Koalisyon güçlerinin uçakları iki gün önce yine Işid mevzilerinin dışında Ahrarüş Şam, İslami Cephe ve Nusra'nında mevzilerini bombaladılar. Katil Esed'e hayat öpücüğünü verdiler.
İşte Türkiye'deki Gezi olayları, 17 Aralık darbe girişimi ve Kobani gerilimleri de Türkiye'yi emperyalist Batı'nın politikalarından kopmaması için hizaya çekme, nizam verme amacını güttü. Hedef sadece Türkiye değildi. Hedef tüm İslam dünyasında Batı'ya meydan okuyabilecek, Müslümanların yeniden ayağa kalkmasını sağlayabilecek İslami hareketler ve hükümetlerdi
Mescid-i Aksa sadece ilk kıblemiz olmasından ötürü önem arzetmiyor. Aksa'yı ve Kudüs'ü önemli kılan iki boyut var: Birincisi sembolik boyut ki ilk kıblemiz olması hasebiyledir.İkincisi ise emperyalizme ve onun işbirlikçilerine karşı direnişi ve onuru besleyen bir kaynak, mektep olmasıdır. Rabbimiz, bizleri iyiliği emreden kötülükten nehy eden ve bir zulümle karşılaştıklarında hep birlikte karşı koyan muslihundan eylesin.
AKHİSAR ÖZGÜR-DER
HABERE YORUM KAT