1. HABERLER

  2. ETKİNLİK-EYLEM

  3. Akhisar'da "Hz. Ebu Bekir Dönemi" Semineri
Akhisarda Hz. Ebu Bekir Dönemi Semineri

Akhisar'da "Hz. Ebu Bekir Dönemi" Semineri

Akhisar Özgür-Der temsilciliğinde düzenlenen eğitim programlarının ikincisini Haksöz Dergisi yazarlarından Hamza Türkmen sundu.

31 Ekim 2010 Pazar 02:41A+A-

'Hz Ebu Bekir dönemi ve Kazanımların Korunması' başlıklı seminere Kur'an'ı Kerim'de hicret sırasında Rasûlullah'la beraber olmasından dolayı, "...mağarada bulunan iki kişiden biri..." (Tevbe/40) ayetinde Hz. Ebu Bekir'den bahsedildiğini belirterek başladı. Türkmen Hz. Ebu Bekir'in müslüman olmadan önceki hayatını ve müslüman oluş sürecini özetledikten sonra şunları anlattı:

Rasulün en yakın arkadaşı ve müslüman olduktan sonra en büyük destekçilerinden biri olan Hz. Ebu Bekir tüccar olması, çevredeki şehirleri, ülkeleri, ticareti ve arap kabilelerinin özelliklerini bilmesi, dürüstlüğü gibi özellikleriyle bilinmektedir. Asil adi Abdülkâbe olup, İslâm'dan sonra Rasûlullah'in ona Abdullah adını verdiği rivayet edilmektedir. Teym oğulları kabilesindendir. Ebu Bekir onun lakabıdır.

Hz. Ebû Bekir'in Rasûlullah'den bir veya üç yas küçük olduğu zikredilmiştir. İslâm'dan önce de saygın, dürüst, kişilikli, putlara tapmayan ve evinde put bulundurmayan "hanif" bir tacir olan Ebû Bekir, ölümüne kadar Hz. Peygamber'den hiç ayrılmamıştır. Bütün servetini, kazancını İslâm için harcamış, kendisi sade bir şekilde yasamıştır. Osman b. Affân, Zübeyr b. Avvâm, Abdurrahman b. Avf, Sa'd b. Ebî Vakkas ve Talha b. Ubeydullah gibi İslâm'ın yücelmesinde büyük emekleri olan ilk Müslümanların bir çoğu İslâm'ı onun davetiyle kabul etmişlerdir. Rasûlullah ile birlikte Bedir'de, Uhud'da, Hendek'te Ebû Bekir de yer aldı. Hz. Peygamberin vefatı üzerine paniğe kapılan müminleri "Ey insanlar, Allah birdir, O'ndan başka ilâh yoktur, Muhammed O'nun kulu ve elçisidir. Allah apaçık hakikattir. Muhammed'e kulluk eden varsa, bilsin ki o ölmüştür. Allah'a kulluk edenlere gelince, şüphesiz Allah diri, bâkî ve ebedîdir. Size Allah'ın su buyruğunu hatırlatırım: "Muhammed sadece bir elçidir. Ondan önce de peygamberler gelip geçmiştir. Simdi o ölür veya öldürülürse siz ökçelerinizin üzerinde geriye mi döneceksiniz? Kim ökçesi üzerinde geriye dönerse Allah'a hiçbir ziyan veremez. Allah şükredenleri mükâfatlandıracaktır" (Âl-u imrân/144) ayetini okuyarak teskin etti. Ebû Bekir bu konuşmasıyla orada bulunanları teskin ettikten sonra Rasûlullah'ın cenazesiyle uğraşırken, Ensâr, Benû Sâide sakifesinde toplanarak Hazrec'in reisi olan Sa'd b Ubâde'yi Rasûlullah'tan sonra halife tayini için bir araya gelmislerdir. Ebû Bekir, Hz. Ömer, Ebû Ubeyde ve Muhacirlerden bir grup hemen Benû Saîde'ye gittiler. Hz. peygamberin vefatından sonra dağılmayı engellemek için İmamın Kureyş'ten olması gerektiği konusunda ensarı ikna olmasıyla Hz Ebu Bekir'e biat edildi.

Hz. Ebû Bekir imam olduktan sonra, Arabistan'da Mekke ve Medine dışındaki bölgelerde görülen dinden dönme hareketlerine, yalancı peygamberlere, "namaz kileriz, ama zekât vermeyiz" diyenlere karsı savaş açtı. Esvedu'l-Ansi, Müseylemetü'l-Kezzâb, Secah, Tuleyha gibi yalancı peygamberlerle yapılan savaşlarla bu zararlı unsurlar yok edilmiş, isyan bastırılmış, zekât yeniden toplanmaya ve Beytü'l-Mal'e konulup dağıtılmaya başlanmıştır. Rasûlullah'ın hazırladığı, ancak vefatı sebebiyle bekleyen Üsâme ordusunu Ürdün'e yollayan Ebû Bekir, Bahreyn, Umman, Yemen, Mühre isyanlarını bastırmıştır. içte isyancılarla mücadele edilirken, dışta da iki büyük imparatorluğun, İran ve Bizans'ın ordularıyla karşılaşılmıştır. Yermük savaşı devam ederken Hz. Ebû Bekir vefât etmiştir. Onun ordusuna verdiği öğütlerde su ibareler vardır: "Kadın, çocuk ve yaslılara dokunmayın, yemiş veren ağaçları kesmeyin, ma'mur bir yeri tahrip etmeyin, haddi asmayın, korkmayın."

İmameti iki sene üç ay gibi çok kısa bir müddet sürmesine rağmen Hz. Ebû Bekir zamanında İslâm devleti büyük bir gelişme göstermiştir. Hz. Ebû Bekir Hicrî 13. yılda Cemâziyelâhir ayinin başında hicretten sonra Medine'de yakalandığı hastalığının ortaya çıkması üzerine yatağa düşünce yerine Ömer'in namaz kıldırmasını istedi. Ashâbla istisâre ederek Hz. Ömer'i halifeliğe uygun gördüğünü söyledi.

Tâcir olarak geniş bir kültüre sahip olan Hz. Ebû Bekir, dürüstlüğü ve takvâsi ile ashâb içinde ilk sırada yer alır. Karakteri; yumuşak huyluluk, çok düşünüp çok az konuşmak, tevâzu ile belirgindi. Cömertlikte ondan üstünü de yoktur. Bütün malini mülkünü İslâm için harcamış, vefat ederken vasiyetinde, imameti müddetince aldığı maaşların, topraklarının satılarak iâde edilmesini istemiş ve geride bir deve, bir köleden başka birşey bırakmamıştır. Medine'de Hz. Peygamber döneminde oluşan İslam devletinin kazanımlarının korunmasında Hz. Ebu Bekir başarılı olmuş, Rasulün vefatı sonucu ortaya çıkan isyanları bastırarak dağılmayı engellemişti

Sorulan sorulara konuşmacının cevap vermesinden sonra program sona erdi.

HABERE YORUM KAT