Akdeniz Sularında
Avrupa’dan gelen bazı gemilerin gecikmesi sebebiyle üç gece Antalya’da kaldık. Bu sürenin ilk iki gününde de bir belirsizlik vardı. 26 Mayıs Çarşamba günü ertesi gün yola çıkılacağı bildirildi.
Ertesi gün yani 27 Mayıs Perşembe günü saat 11.00’de Kepez Kapalı Spor Salonu’nda düzenlenen basın toplantısında bu bilgi kamuoyuna da duyuruldu ve saat 17.00’de yine aynı salonda yapılacak toplantının ardından yola çıkılacağı bildirildi.
Basın toplantısında aynı zamanda Filistin’de muhasara altında olan insanlara verilmek üzere teslim edilen emanetlerin sahiplerine ulaştırılması konusundaki kararlılık da dile getirildi ve bu konuda geri adım atılmayacağı ifade edildi. Buradaki toplantıda konuşma yapan İHH Genel Başkanı Bülent Yıldırım bizim bundan önceki yazımızda da dile getirdiğimiz birtakım iddiaların kasıtlı olarak uydurulmuş yalanlar olduğunu dile getirdi. İşgal devletinin baskıları ve tehditleri sebebiyle herhangi birinin geri dönmediğini, tam aksine kafileye katılmak için yeni müracaatta bulunanlar olduğunu dile getirdi. Yıldırım, gelen müracaatların tümünü karşılama imkânının olmaması sebebiyle bazılarını kendilerinin geri çevirmek zorunda kaldıklarını, İsrail kaynaklarında iddia edildiği şekilde vazgeçip de geri dönen bir tek kişinin bile bulunmadığını vurguladı.
Yıldırım, kafileye katılanların tam bir dayanışma ve birliktelik içinde hareket edeceklerine dikkat çekerek Filistin veya İsrail pasaportu taşıyanlardan da herhangi bir kişinin tutuklanmasına müsaade etmeyeceklerini, “ya hep ya hiç” ilkesiyle hareket edeceklerini vurguladı. Bu kadro daha önce Mısır rejiminin Kahire havaalanında oynamaya çalıştığı oyuna karşı da bu dayanışma göstermiş ve kafile mensuplarından bazılarının tutuklanmasına fırsat vermemişti. Orada Mısır güvenlik güçleri kafileye katılanlardan birkaç kişiyi gözaltına almış, birkaç kişinin de gözaltına alınmaları talimatı olduğu gerekçesiyle pasaportlarına el koymuştu. Fakat bütün ekip dayanışma içinde hareket ederek gözaltına alınanlar serbest bırakılıncaya ve el konulan pasaportlar sahiplerine verilinceye kadar kimsenin havaalanını terk etmeyeceği, güvenlik güçlerinin bütün herkesi gözaltına almak için operasyon yapmalarının kimsenin gözünü korkutmayacağı bildirilmişti. Sonuçta Allah’ın izniyle kararlılık kazandı ve Mısır güvenlik güçleri gözaltına alınanların tümünü serbest bıraktı, el konulan pasaportları da sahiplerine teslim etti.
Basın toplantısında konuşma yapan diğer konuşmacılar da bu ambargonun yasal bir dayanağı olmadığı gibi tamamen insanlık dışı ve gayri ahlakî olduğunu vurguladılar. Buna binaen bu kuşatmanın kalkması ve Gazze halkının özgürlüğüne kavuşturulması için çalışmanın insanlığın ortak görevi olduğuna dikkat çektiler.
Konuşmacıların vurguladığı bir diğer önemli husus halklarından geniş destek alarak böyle bir yolculuğa çıktıkları, bunu Filistin halkının yalnız olmadığını ortaya koymak amacıyla gerçekleştirdikleriydi. Yani Gazze’ye destek amaçlı ittifak sadece gemilerle yardım götürenlerden oluşmuyor. Bu insanların arkasında geniş çaplı bir sivil inisiyatif var. Siyonist işgal devleti de bu yardım gemilerinin önünü kestiği zaman işte bu sivil inisiyatifi karşısında bulacaktır.
Yolculuğa katılacak olanlar belirlenen saatte Kepez Kapalı Spor Salonu’nda bir araya geldi ve uğurlamaya gelenlerle buluştular. Burada önce, yetimlere hizmet götürmek üzere Afganistan’a gittikleri sırada şehit olan Bahattin Yıldız ve Faruk Aktaş için gıyabi cenaze namazı kılındı. Ardından limana doğru harekete geçildi. Liman yolunda, uğurlamaya gelenlerle birlikte büyük bir konvoy oluştu. Bu konvoy ve beraberindeki heyecan Gazze halkına insanî yardım için yola çıkanların asla yalnız olmadıklarını, arkalarında önemli bir sivil destek olduğunu ortaya koyuyordu.
Gemide gördüğümüz topluluk dünyanın çok farklı ülkelerinden oldukça önemli şahsiyetlerin, farklı dinlerden, inançlardan ve etnik unsurlardan fikir önderlerinin, sivil toplum kuruluşlarında başı çekenlerin, gazetecilerin vicdanî ittifakta bir araya geldiğini gösteriyordu. Bunların içinde bir önceki konvoyda yer almış olanlar vardı. Bizim daha önce değişik vesilelerle görüştüğümüz, tanıştığımız etkin şahsiyetler vardı. Yeni simalar vardı.
Şimdi bütün bu toplulukla birlikte Akdeniz sularında ilerliyoruz. Hedefimiz Gazze. Amacımız bu bölgeye uygulanan insanlık dışı ambargonun tamamen etkisiz hale getirilmesi. Yardımların zaten Gazze’yi abluka altında tutan İsrail vasıtasıyla gönderilmesi gibi bir seçeneğin kabul edilmesi asla söz konusu olamaz. Kararlılığın başarılı olması işgal devletinin çıkaracağı engellere karşı bu iyilik ittifakının arkasında duran kitlelerin de seslerini yükseltmesiyle ve en başta Allah’ın yardımıyla mümkün olacaktır. Kararlılığımızdan taviz vermeyeceğiz.
VAKİT
YAZIYA YORUM KAT