AK Parti'ye ne oldu?
Baskın yorum şu: "Sandık siyasi iktidarı uyardı…" Bu aynı zamanda doğru yorum…
Seçim sonuçlarını çeşitli vurgularla ele almak elbet mümkün…
AK Parti'nin hâlâ açık ara birinci parti olması bu vurgulardan birisi. AK Parti'nin son seçimlerden bu yana, yüzde 7'lik bir oy kaybına uğramış olması da diğer önemli bir vurgu.
Bu partinin Türk siyasetinde son 7 yıldır kendisiyle yarışan taşıyıcı güç olduğu dikkate alınırsa, bu gücün aldığı hasar ve bunun anlamı diğer vurgu ve unsurlar karşısında çok daha önemlidir…
O zaman soru şudur:
AK Parti bu hasarı neden almıştır, bunun anlamı nedir?
İki gündür en çok altı çizilen faktör, ekonomik kriz.
AK Parti'nin oy kaybını doğrulamak isteyenler de AK Parti'yi ağır hasarlı göstermek isteyenler de bu faktöre aşırı önem veriyorlar. Söylenen şu: AK Parti 2007 seçimlerinde olumlu ekonomik göstergelerin ve güven ortamının meyvasını toplamıştı, şimdi ise tersi oldu, krizin etkileri, Başbakan ve hükümetin ağırlık koymamasıyla artan güvensizlik olumsuz şekilde oylara yansıdı.
Bu, elbet ciddiye alınması gereken bir faktördür.
Ancak kanımızca ne tek başına açıklayıcıdır ne de asli faktördür.
Asli faktörlere gelince…
Önce merceği 2007 Temmuz seçimleri ile 2009 Mart seçimleri arasındaki ortam ve durum farkına yöneltmek gerekir.
2007 seçimleri, askeri bir muhtıra, 367 krizi, erken seçim gibi unsurlarla "siyaset dışı ve karşıtı bir dalga"nın karşısında AK Parti'yi dikmiştir. AK Parti bu dalga karşısında "siyasi alanı, siyaseti ve demokrasi"yi temsil eder bir konuma gelmiş ve ortaya yüzde 47'lik sonuç çıkmıştır.
Başka bir ifadeyle, 2007 seçimleri siyaset ve değişim istikametinde AK Parti etrafındaki oluşan ittifak rüzgârının estiği seçimler olmuş, siyasi iktidar kendisini aşan bir oy oranına ulaşmıştır. Nitekim ittifak yapanlar arasında kentli liberaller, sol libe-raller, özellikle Kürtler önemli bir yer tutmuştur.
Ancak hemen belirtmek gerekir ki, bu ittifak sadece siyaset dışı müdahalelerin değil, aynı zamanda AK Parti'nin 2003-2007 yılları arasında izlediği reformcu politikaların da eseriydi.
AK Parti'nin oy kaybını açıklayan "asli faktör" tam bu noktada karşımıza çıkmaktadır.
2009 seçimlerinde siyasi iktidarın yaşadığı oy kaybının asli nedeni bu ittifakın sekteye uğraması, ittifakın sekteye uğramasının asli nedeni ise AK Parti'nin 2007 sonrası daha az reformcu, daha sistemci ve devletçi, hatta zaman zaman otoriter bir görüntü çizmesidir.
Toleransı daha az, çatışmacı, partiden çok li-derini öne çıkaran, kendi özgül ağırlığının altını fazla çizen bir AK Parti, söylemde ve tartışmalarda, hatta zaman zaman uygulamalarda kendisine yapılan uyarılara rağmen gerilemeye devam etmiştir.
Kürt meselesi ve söylemi bunlar arasında özel bir yer tutmaktadır.
Zira bu söylem, reformcu ve özgürlükçü bir tutuma, en azından devlet söyleminden farklı bir konuşma ve görme biçimine işaret ederek, ülkedeki "demokrat siyasanın haritası"nı yönlendirmektedir. Sadece Güneydoğu'daki oyları değil, Türkiye genelindeki liberal ve demokrat oyları da harekete geçirmektedir.
2007'de öyle olmuştur.
2009'da aynı tablo bu kez tersten çalışmıştır.
Steril bir hizmet vurgusu, kimlik politikasının, dolayısıyla kimlik fikrinin külliyen reddi, buna karşın 2007 Ağustos'undan, yani Dağlıca baskınından itibaren askeri tarz ve dilin devreye girmesi, DTP'yle sürdürülen dışlayıcı kavga, bu çerçevede ortaya çıktan "ya sev ya da terket"i andıran bir söylem, Aktütün meselesinde kullanılan askercil dil, özür kampanyasına tepki ve benzerleri bu ters çalışmada, AK Parti'nin yaşadığı imaj erozyonunda önemli bir yer tutmuştur..
İkinci gerileme faktörü de budur…
Üçüncü asli faktör diğer cenahta, muhafazakar dünyada yaşananlarla ilgilidir.
AK Parti'nin MHP, SP'ye partilere karşı oy kaybetmesi siyasi iktidara yönelik bir "memnuniyetsizliğin" ya da "kısmi bir arayış"ın işaretidir.
Kanımızca bunun nedenleri arasında aday seçimi, parti görüntüsü, lider tavrı, çatışma hali ve sistem partisi imajı gibi unsurlar bulunmaktadır.
Bu hususların Anadolu'da CHP'yi dahi kuşattığını, bunun bir çok ilde AK Parti karşısında MHP ile CHP'den en güçlü olanda oy toplanmasıyla ortaya çıktığını görebiliriz…
Bu bir örselenmedir, anlamı ışık azalması, "ca-zibe merkezi"nin soru işaretleri yaratmasıdır…
Cazibe hizmetle oluşmuyor, dil, tutum ve söylem de bir o kadar önemli…
İlk yorum böyle…
YENİ ŞAFAK
YAZIYA YORUM KAT