AK Parti’ye değil, Danıştay’a hodri meydan!
MHP Konya Milletvekili Faruk Bal’ın “Katsayı konusunda kanun değişikliği” teklifini ilk okuduğumda, “Helal olsun. Bir adım attılar” dedim.
Ama haberi tam olarak okuduğumda, bu tekliften bir hayır çıkmayacağını, yine üzülerek gördüm.
Resmen, ikinci Osman Durmuş vakasını yaşıyoruz, Faruk Bal’n sözleri ile..
Niye mi, anlatayım.
Faruk bey diyor ki: “YÖK Kanunu’nda 45/A maddesinde YÖK’e yetki veren böyle bir hüküm var. Yani orta dereceli okullardan üniversitelere gidecek talebelerin puanlarının belirlenmesinde bunların puanlarını etkileyecek katsayı uygulaması var. Bu kanun burada bulunduğu müddetçe Danıştay böyle bir kararı hukuken verebilir. Amacım bunu savunmak değil. Çare bu kanunu değiştirmekte.”
Yani ne demek şimdi bu?
“Kanunda YÖK’e yetki verilmiş” deyip, arkasından da “Danıştay böyle bir karar verebilir” demek, ne demek?
Despotların elini güçlendirmek değilse, nedir bu sözlerin anlamı?
Bu ülkede, yıllarca katsayısız olarak üniversiteye giriş sınavı yapılmış iken, şimdi Danıştay, katsayı olmayan uygulamanın hukuka aykırı olduğunu iddia ederken, MHP’li milletvekili, hangi akla hizmet edip de, Danıştay’ın böyle bir karar verebileceğini söylüyor?
Faruk bey olaya şöyle yaklaşmalı değil miydi: “Bu despotluktur. Yargıç diktasıdır. Katsayı olmayan üniversiteye giriş imtihanı, bu ülkede onlarca yıl uygulanmış. Onbinlerce öğrenci, katsayısız sistemle üniversiteye girmiş, mezun olmuş. Şimdi Danıştay’ın ‘İlla katsayı olacak.Hatta sadece katsayı olması da yetmez, illa bu katsayıda meslek lisesi ile liseliler arasında büyük fark olacak.Öyle küçük farkları da kabul etmeyiz’ demesi hukukla alay etmektir.. Danıştay’ın böyle bir yetkisi yoktur. Buna rağmen böyle bir karar alındığına göre, tartışmaya gerek yok, milletin temsilcileri olarak, biz de kanun değişikliği için adım atıyoruz. Danıştay’a hodri meydan diyoruz!”
Evet, söylenecek olan budur.
Ama bu arada, siyaset de yapmak istiyorsanız, bu sözlerden sonra dersiniz ki; “AKParti, bu konuda samimi ise, buyursun kanun teklifimize destek versin. Kanun teklifinde eksik bir yan varsa, onun da değiştirilmesi için yardımcı olsun.”
Evet, katsayı konusundaki samimi değişiklik önerisi, böyle olur.
Öyle, “Kanun burada bulunduğu müddetçe Danıştay bu kararı verir” dedin mi, Danıştay’ın aldığı kararı hukuka uygun görmüş olmaz mısınız?
Danıştay’ın kararı hukuka uygun ise, sana sormazlar mı, “Danıştay’ın hukuka uygun aldığı kararı bertaraf etmek için mi kanun değiştiriyorsunuz?”
Değil mi ama?
Zaten bütün tartışmalar, böyle kısır noktalara yönlendiriliyor.
Sonra bir bakıyorsunuz, konunun anası unutuluyor, danası ile uğraşılıyor.
Faruk beyin samimi olmadığı yönündeki kanaatim, aynı beyanatındaki başörtü açıklamasından da anlaşılıyor.
GATA’daki Başbakan’ın eşine sergilenen saygısızca tavra karşı, Faruk bey ne diyor?
Aynen şöyle diyor: “Eğer sayın Emine Erdoğan hanımefendiye böyle bir şey yapılmışsa bu yanlıştır.”
Açıkça GATA’yı savunamıyor da, üstü kapalı avukatlık yapıyor.
“GATA’dakiler, öyle bir şey yapmamışlardır, yalan söyleniyor” demeye getiriyor.
Katsayıda, “Kanun var, Danıştay öyle karar verecek tabii” demeye getiriyor.
GATA’daki yasakta da, “Yapmamışlardır. İddia yanlış” izlenimi veriyor.
Bırakın yasakçıları savunmayı MHP’liler.. Sizin yüzünüzden, başörtü yasağı İHL’lere indi. Sizin yüzünüzden, İlahiyatlara da girdi bu yasak.
Bunun vebalini üzerinizde hissedip, sizin adımlar atmanız, yasağa da, ayrımcılığa da net tavır koymanız gerekirken, üstü kapalı ifadelerle yasakçıları savunmayın artık.
Kanun teklifi verirken bile, düzeltmek istediğiniz yanlışı dayatanlara destek vermeyin.
Dürüst olun.. Net olun. “Bu yasak yanlıştır” deyin artık. “Bu katsayı işi, hokkabazlıktır” deyin, “Bizim dönemimizde geldi ama, sayımız yetmiyordu, ses çıkaramadık.Şimdi, bu ülke insanlarının, çaldığımız 10 yılını, verdiğimiz kanun teklifi ile gidermek istiyoruz. AKPartililer de buna destek versin, despotların dönemi son bulsun” deyin.
Bir yandan kanun teklifi verirken, diğer yandan Danıştay’daki despotlara, “Siz doğru yaptınız” demeyin.
O despotlara destek çıktığınız müddetçe, o katsayı kalkmaz..
AKParti’ye “hodri meydan” diyene kadar, Danıştay’a deyin siz “hodri meydan”!
Bırakın Danıştay’a “hodri meydan” demeyi, “Ne yapsınlar canım” derseniz, nerde kaldı sizin, despotlara karşı çıkmada “samimiyetiniz”!?
VAKİT
YAZIYA YORUM KAT