AK Parti’nin Rakibinin Yine AK Parti Olduğu Bir Seçim…
Yazısında alınan erken seçim kararını değerlendiren Kenan Alpay, bu süreçte salt skora endekslenmiş bir siyasetle olgunluğa ulaşılamayacağını belirtirken alkış yerine eleştiriye kucak açmanın önemini vurguluyor.
Kenan Alpay’ın yazısından konuyla ilgili bir bölüm şöyle:
Erken seçimin kerameti üzerine bol bol nasihatler okuyup dinleyeceğiz bu saatten sonra. Seçimin galibini ve mağlubunu şimdiden ilan etmek üzere kuyruk oluştu bile. Ancak bu tabloda önemli bir tutarsızlık, derin bir boşluk ve hiç bahse konu edilmeyen bir sorumluluklar dizisi yok mu? Salt skora endekslenmiş bir siyasetle olgunlaşamayacağımız, ilerleyemeyeceğimiz, toplumun geniş kesimlerini kuşatamayacağımız malum. Muhalefetin gerek ahlaki gerekse hukuki zaaflarına odaklanarak AK Parti iktidarı sürecinde ortaya çıkan, büyüyen veya kronikleşen sorunları çözme imkânı olamayacağına göre özeleştiri ve sorumluluk bilincine daha güçlü siyasetler üretmek gerekiyor.
Siyasetin doğrularını desteklemek kadar eksik ve kusurlarını eleştirmek de bir sorumluluktur. Ne var ki medya ve sivil toplum ahlaki ilkelere değil iktidarın kudret ve nimetlerine bağımlı bir pozisyon sürdürmekte karar kılmış bir görüntü arz ediyor. Erken seçimin gerekçeleri şu kriz ya da bu risk veya öteki imkân olur, olabilir. Lakin bunların üzerine konulacak bir şeyler yok mu? Neden vicdanları kanatan yargı kararları tartışmaya açılmıyor? OHAL veya KHK ile yaşanan sıkıntı ve mağduriyetlere yüksek sesle niçin itiraz edilmiyor? Cumhurbaşkanı Erdoğan ne söylerse söylesin, ne yaparsa yapsın siyaset ve medyada alkışlamak üzere seferberlik ilan etmiş bir kesim var. Bu perspektif ve duruş fayda değil zarar verir, zinde kılmaz ama çürütür.
AK Parti’nin rakibi AK Parti’dir. Ancak bu rakip Kılıçdaroğlu liderliğindeki CHP’den de Akşener liderliğindeki İYİ Parti’den de Karamollaoğlu liderliğindeki SP’den de daha güçlü ve tehlikelidir. Hatta bunların toplamından bile daha büyük bir risk içerir. Yerel yönetimlerle ilgili şikâyetler ölümcül bir hastalığa dönüşüyor. Liselere giriş sınavı ve nitelikli lise uygulamalarında yapılan tercihler saç baş yolduruyor. Hukuk mantığına aykırı işleyen FETÖ operasyonlarıyla süreç terörle mücadeleden çıkıp toplumun en alakasız kesimlerini cezalandırmaya ve düşmanlaştırmaya dönüşüyor. 28 Şubat cuntacılarına verilen tutuksuz müebbet hapis cezaları ise dostları ağlatıyor, düşmanları güldürüyor. Yolsuzluk, iltimas, rüşvet, lüks tüketim, gösteriş, magazin kültürü, çürümeye yüz tutan toplumsal değerler ve lümpen gençlik üzerine sosyolojik tahliller yapmak yerine zehir hafiye pozlarıyla sabah akşam Kılıçdaroğlu, Akşener ve Karamollaoğlu’nu karikatürleştirmeyi vazife edinerek elde edilecek seçim zaferi yıkım ve pişmanlığa dönüşmeden tedbir alınmalı. (…)