1. YAZARLAR

  2. Mümtazer Türköne

  3. AK Parti'nin anayasa kurmayları
Mümtazer Türköne

Mümtazer Türköne

Yazarın Tüm Yazıları >

AK Parti'nin anayasa kurmayları

12 Ağustos 2008 Salı 12:19A+A-

AK Parti'nin yeni bir anayasa hazırlamaktan vazgeçtiği, bunun yerine bir demokratikleşme paketi ile geniş kapsamlı bir anayasa değişikliği planladığı rivayet ediliyor.

Anayasa konusu önemli. Son altı ayımızı aslı astarı olmayan bir anayasa krizi uğruna heba ettik.

Demek ki, her an bir köşe başında yeni bir krizle karşılaşabiliriz. Hükümete düşen sorumluluk tanımlanabilir, öngörülebilir ve dolayısıyla güvenilebilir bir siyasal sistemi sağlamlaştırmak ve sürdürmek. Anayasal düzenlemeler bu yüzden önemli. Hukuk kuralları fiili durumun gerisinde. Türkiye'nin köklü yapısal reformlara ihtiyacı var. Bu reformların gerçekleşmesi de anayasa başta olmak üzere bir dizi yasal değişikliğe bağlı. Ülkenin enerjisini tüketen sınırlayıcı bir yasal çerçeve yerine, önünü açan ve yol gösteren kurallara ihtiyaç var. Anayasa sadece demokratikleşme açısından değil, çağa uygun, rasyonel bir toplum sözleşmesi olarak da yenilenmek zorunda.

AK Parti, altı yıllık iktidarında en çok bu alanda başarısız oldu. AB sürecine bağlı uyum paketleri dışında anayasayı, işleyen ve güven veren siyasal sistemin referansı haline getirmek konusunda yeteri kadar inisiyatif geliştirilemedi. Son olarak AK Parti'nin kapatılmasını kıl payı önleyen, "nitelikli çoğunlukla karar" şartı bile anayasaya 2001 yılında girmişti. AK Parti, geliyorum diyen birçok krizin önünü, zamanında yapılmış anayasa değişiklikleri ile alabilirdi. Yine, reform niteliğindeki yapısal değişim için gerekli anayasa değişikliklerini çok önce gerçekleştirebilirdi. Yükseköğrenim reformunu kilitleyen anayasa değişiklikleri gibi. Daha seçim yapılmadan yeni bir anayasa taslağı hazırlatmak, isabetli bir politik öngörü idi. Tam tersine son bir yıl içinde anayasa yapma inisiyatifini kaybetmek ise denizi geçip derede boğulmaya benzedi.

AK Parti'nin anayasa konusundaki başarısızlıklarının iki temel sebebi var. Birincisi, yeni anayasa yapma teşebbüsünün hemen bir başörtüsü sorununa ve oradan rejim krizine dönüştürülmesi. İkincisi, AK Parti'nin anayasa kurmaylarının uzmanlık miyopluğu. Bu miyopluk, anayasa yapma işini teknik bir hukuk alanına taşıyıp bir uzmanlık sorunu haline getiriyor. Böyle olunca AK Parti'nin arkasındaki halk desteği bu uzmanlık engelini aşarak anayasa konusunda ağırlığını koyamıyor.

Birinci sorunu, Anayasa Mahkemesi yetkisini aşarak çözdü. AYM'nin 10. ve 42. madde değişikliklerini iptal etmesi, yeni anayasa üzerindeki bu "rejim sorunu" baskısını da kaldırmış oldu. AK Parti, artık yakın vadede başörtüsü sorununu anayasa ile çözemeyeceğine göre, yeni anayasanın bu soruna kilitlenip çıkmaza girme riski artık kalmadı. İkinci sorun AK Parti'nin anayasa vizyonundaki usul boyutuna dair. AK Parti'nin anayasa kurmayları, anayasa sorunlarını hikmetinden sual olunmaz, halk önünde tartışılamaz bir soruna dönüştürüp tekellerine aldıkları zaman halkı da çözümün dışında bırakmış oldular. Aslında bu tutum demokrasinin en temel kabullerine aykırı. Demokrasi halkın yönetimine dayandığına göre, mümkün olabilmesinin asgari şartlarından biri halk tarafından anlaşılabilmesi olmalı. Anayasa bir toplum sözleşmesi. Bu sözleşmenin tarafı olan toplumun yer almadığı bir sözleşme olamaz. Kodifiye edilmiş bir anayasa metniyle yeni anayasa tartışmalarına başlamak, daha başında bir toplum sözleşmesi ihtimalini ortadan kaldırmıştı. Anayasa sorununu ancak dikta yönetimleri bir uzmanlık alanına hapsedebilir. Demokratik siyasette siyasî partilere düşen görev, anayasa sorunlarını önce halkın diline tercüme etmek, oradan bir anayasa desteği devşirmektir. Anayasanın geniş katılımlı müzakerelere konu edilmesi, sadece halk desteğini sağlamak için değil, toplumdaki anayasa bilincini geliştirmek için de gerekli.

Yeni bir anayasa, bu alan halka bütünüyle açılıp, halk dahil edilmediği takdirde imkânsız. Halkın katılmadığı bir anayasa yapım sürecinde ne kadar ideal bir anayasa yaparsanız yapın, anayasanın rejim sorunlarını çözme yeteneği sınırlı kalır. AK Parti'ye düşen, anayasa sorunlarını ve çözümlerini popüler bir üslupla halkın ilgi ve algı menziline sokmak. Kısaca halka mal etmek. Bunun için ilk adım, anayasa alanını uzman miyopluğundan kurtarmak olmalı.

ZAMAN

YAZIYA YORUM KAT