1. HABERLER

  2. HABER

  3. GÜNDEM

  4. AK Partililer "Laik"liği Savunmak İçin Sıraya Girdiler
AK Partililer "Laik"liği Savunmak İçin Sıraya Girdiler

AK Partililer "Laik"liği Savunmak İçin Sıraya Girdiler

AK Parti Sözcüsü Çelik, "Laiklik kavramı, bizim anayasa tekliflerimizde daha önce de yer almıştır, yeni vereceğimiz teklifte de kuşkusuz demokrasi gibi, hukuk devleti gibi yer alacaktır." dedi.

26 Nisan 2016 Salı 23:49A+A-

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, AK Parti Genel Merkezi'nde, Genel Başkan ve Başbakan Ahmet Davutoğlu başkanlığında düzenlenen AK Parti Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısı devam ederken, gazetecilere açıklamalarda bulundu.

Bugün kendisini telefonla arayan bazı kişilerin, "Türk siyasetinde bir laiklik tartışması" konusunda görüşlerini sorduklarını belirten Çelik, "Öncelikle şunu söylemek isterim ki, laiklik konusunda AK Parti'nin politikası, resmi görüşü ve şimdiye kadarki tutumu nettir. AK Parti gerek parti programında gerek parti tüzüğünde laiklik kavramının özgürlükçü bir laiklik tanımı çerçevesinde altını çizmiştir. Laikliği bir toplumsal hakemlik kurumu, bir toplumsal barış kurumu olarak görüyoruz. Tıpkı demokrasi gibi, tıpkı hukuk devleti gibi altını çizdiğimiz bir kavramdır. Bizim anayasa metnimizde laikliğin olmayacağı gibi herhangi bir yorum ya da değerlendirme söz konusu değildir. Laiklik kavramı, bizim anayasa tekliflerimizde daha önce yer almıştır. Yeni vereceğimiz teklifte de kuşkusuz demokrasi gibi hukuk devleti gibi yer alacaktır." ifadelerini kullandı. 

Türkiye'de önceden beri yürütülen bir tartışmaya işaret eden Çelik, geçmişte devletin, otoriter bir yaklaşımla "militan" bir laiklik tanımı ortaya koyduğunu belirtti. Çelik, "Aslında bu, laikliğin tarih içerisinde bir toplumsal ve siyasal kazanım olarak elde ettiği içeriğe de Türkiye'de toplumun beklentisine de aykırı bir şeydi. Bu militan laiklik anlayışı aslında gerçek manada laiklik kavramıyla da çatışan bir şeydi. Tabii laiklik nedir, sekülerizm nedir? Bununla ilgili literatürde çeşitli tartışmalar var. Bunların siyasi tarih içerisinde, laikliğin, sekülerizmin ne anlama geldiğiyle ilgili de tartışmalar var ama şimdi bu basın toplantısında o tartışmalara girmeyeceğim, ayrı bir televizyon programında onları değerlendiririz." değerlendirmelerinde bulundu. 

"Özgürlükçü laiklik anlayışı bölgemizde büyük bir kıymet" 

Anayasa Mahkemesinin "Laiklik özgürlüklere kıydırılamaz" yönündeki kararını hatırlatan Çelik, şunları kaydetti: 

"O militan laiklik anlayışı içerisinden bakıp özgürlükler ve laikliği iki ayrı kutup olarak değerlendiriyor. Bu hem demokrasiye aykırı bir yaklaşımdır hem laikliğin orijinaline aykırı bir yaklaşımdır. Laiklik orijinalinde dinlerin, inançların birbirleri karşısında, devlet karşısında, herhangi bir vesayet odağı karşısında, bunun yanı sıra inançsızlığı tercih eden vatandaşların tercihlerini de her türlü baskı karşısında koruma altına alan, özgürlükçü bir yapıdır. Bugün etrafımızda gördüğümüz şekliyle din ve vicdan hürriyetinin baskılandığı, insanların birbirlerini mezhepler ve dinler uğruna öldürdüğü, temel insan haklarının dinlerin ve mezheplerin istismar edilmesi yoluyla yok edildiği şeklindeki bir tabloya baktığımızda, aslında bu özgürlükçü laiklik anlayışının bölgemizde ne kadar büyük ihtiyaç olduğunu, ne kadar büyük bir kıymet olduğunu daha açık bir şekilde görmekteyiz."

"Bir teröristin uluslararası bir kanalda bu şekilde, meşrulaştırıcı bir şekilde gündem almasını açık bir şekilde kınıyoruz"

Çelik, BBC'nin Cemil Bayık ile röportajına ilişkin değerlendirme yaptı.

"Bu bir terör propagandasıdır, açık ve net bir şekilde, hiçbir şekilde gazetecilik faaliyeti ile alakası yoktur" ifadesini kullanan Çelik, şöyle konuştu:

"Eğer BBC birisinin çıkıp da bütün dünyada izlenen bir televizyon kanalının DAEŞ, El- Kaide, Boko Haram ya da Nusra lideriyle röportaj yapmasını meşru bir habercilik olarak görüyorsa bunu da meşru bir habercilik olarak kabul edebilir ya da BBC İngiltere yapılan saldırıda olduğu gibi İngiltere'deki terör saldırısını üstlenen örgütün lideri ile o lideri masum gösteren bir röportaj yapılmasını meşru buluyorsa o zaman bu haberi de meşru görebilir. Bu, terör örgütleri arasında ayrım yapılmasının tipik bir örneğidir. Bir teröristin uluslararası bir kanalda bu şekilde, meşrulaştırıcı bir şekilde gündem almasını açık bir şekilde kınıyoruz. Bunun terörle mücadele konusunda en hassas olunması gereken dönemde tam zıddı bir uygulama olduğunun altını çiziyoruz."

"Anayasalar dindar ya da dindar olmayan diye ayrılamaz"

"Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı (TBMM) Başkanı İsmail Kahraman'nın 'dindar anayasa' tanımlamasıyla kastedilen nedir?" ve "61 ve 82 anayasaları dindar anayasalar mıydı?" sorularını cevaplayan Çelik, Kahraman'ın ikinci bir açıklama yaparak sözlerine açıklama getirdiğini, onun sözlerini değerlendiren bir açıklama yapmayacağını, kendi görüşünü açıklayacağını vurguladı.

Bir siyasetçi olarak kendisini bağlayanın, AK Parti'nin programı ve tüzüğü olduğunu aktaran Çelik, şu değerlendirmeyi yaptı:

"Bu konuları konuşulurken de anayasa hukuku ve siyaset bilimi kavramları içerisinde konuşurum, ben. Dolayısıyla bu çerçeveden baktığımda dini anayasa ya da din dışı anayasa diye bir kavram olmaz. Böyle bir değerlendirme yapılamaz. Şu olabilir; din ve vicdan hürriyetini teminat altına alan, yüksek demokratik standartlarda yazılmış bir anayasa olabilir. Din ve vicdan hürriyetini teminat altına alma konusunda demokratik standartları düşük olan, zayıf olan bir anayasa olabilir. Ama anayasalar dindar ya da dindar olmayan, dini ya da dini olmayan şeklinde ayrılamaz. Nitekim bunların, kullandığımız sıfatların her biri de aslında insanlara ve kişilere ait sıfatlardır. Anayasalar için ya da kurumlar için kullanılmaması lazım. İnsanlar dindar olabilir, dindar olmayabilir. Bu onların tercihidir. Ama kurumlar için böyle bir değerlendirme yapılması söz konusu değildir." şeklinde konuştu.

AA

HABERE YORUM KAT

9 Yorum
  • Taner / 27 Nisan 2016 16:28

    Hadi bakalım...

    Yanıtla (0) (0)
  • ömer / 27 Nisan 2016 10:48

    ulan ne laiklikmiş, bıktık artık. chp bu kadar savunmadı..

    Yanıtla (0) (0)
  • ömer bitlis / 27 Nisan 2016 08:41

    Bizim talep etmemiz gereken laiklik kaldırılsın söylemini ak partili meclis başkanının gündeme getiriyor olması oturup düşünülmesi gereken asıl konudur.

    Yanıtla (0) (0)
  • Faik Kaynak / 27 Nisan 2016 04:50

    Laisiazm'i anayasasına yazılı olarak şerh eden , yazılı olarak Derc eden dünyadaki üç ülkeden biriyiz. Meclis Başkan'ı demokrasinin bu amentüsüne ya dokunmayacaktı yada dokunduysa yek vücûd olarak tüm AKP nin mensupları sözün, talebin, Arzu'nun arkasında omurgalı bir dutuş sergilemesi gerekirdi. Bu sözün sarf edilmesini müteakip, laiklik savunuculuğu ve seviciliğine soyunmak meyin nesiydi? Siyaset üretmek , ülke yönetmek ciddiyet ister, kişisel irade ister!

    Yanıtla (0) (0)
  • Fatih / 27 Nisan 2016 04:21

    Ak Parti yeni anayasaya laiklik maddesini koyarsa ilk ayağı kaydığı seçimden sonra memlekete ne büyük "inanç özgürlüğü" miras bıraktıklarını göreceğiz. Bundan önce Laikliğin ne olduğunu öğrenememiş olacaklar ki dünyada bile artık kimsenin itibar etmediği o yöntemi yeniden yorumlayıp(!) giydirecekler.
    Referanduma taşınmalı şayet kendilerine oy verenleri temsil ediyorlarsa.

    Yanıtla (0) (0)
  • NECİP-3 / 27 Nisan 2016 04:13

    Bu nedenle ne devletin ne de ferdin laik olması ‘Ben Müslümanım' diyen biri tarafından kabul edilemez. Çünkü Müslüman ölümü ve hayatı Yaratan'ın şu sözüne binaen hayatta Allah'ın emir ve nehiylerine göre seyreden kişidir:

    "Ben cinleri ve insanları ancak bana kulluk etmeleri için yarattım." (Zariyat /56)

    Dolayısıyla ‘Ben Müslümanım' diyen kişi sadece bireysel meselelerde değil, alış-veriş, nikah-boşanma, miras, kira v.b. her alanda Allahın emir ve yasaklarına göre seyreder. Yine ceza hukuku, yönetim nizamı, iktisat gibi devletin tatbik ettiklerinde de Allah'ın indirdikleri ile kaim olur. Çünkü bunlarla alakalı Allahu Teala hüküm beyan etmiştir:

    "Hırsızlık yapan erkek ve hırsızlık yapan kadının ellerini kesin; yaptıklarına karşılık ve Allâh'tan ibret verici bir azap olarak! Allâh Aziz'dir, Hakim'dir." (El-Maide /38)

    "Faiz yiyenler, (kabirlerinden) ancak kendisini şeytan çarptığından deliye dönmüş bir adamın kalkışı gibi kalkarlar. Bu durum onların 'alışveriş de faiz gibidir' demelerinden dolayıdır. Oysa Allah alışverişi helal faizi ise haram kıldı..." (Bakara /275)

    "Ey iman edenler! Öldürülenler hakkında size kısas farz kılındı." (Bakara /178)

    "Zina eden kadın ve zina eden erkekten her birine yüz sopa vurun; Allah'a ve ahiret gününe inanıyorsanız, Allah'ın dininde (hükümlerini uygularken) onlara acıyacağınız tutmasın." (En-Nur /2)

    Kamu mülklerini beyan eden şu hadis-i şerif :

    "Müslümanlar üç şeyde ortaktırlar: Su, mera ve ateş" (Ahmed bin Hanbel)

    O halde bireye ve topluma intibak eden her meselede Allahın indirdikleri ile kaim olmak kaçınılmazdır. ‘ben Müslümanım' diyen için durum budur... bu nedenle ‘Ben Müslümanım' dediği halde bir kimsenin hükmü İslam'a göre küfür ve şirk olan laikliği kabul etmesi mümkün olamaz...

    Yanıtla (0) (0)
  • NECİP-2 / 27 Nisan 2016 04:13

    Peki, İslâm bu konuda ne söylemektedir? Laikliğin İslâm nazarında hükmü nedir?

    Laiklik, dinin devlet ve topluma müdahale etmemesi, devletin din-dışılık üzere kurulması manasına geldiğine göre bu, İslâm'a tamamen zıttır. Çünkü İslâm gerek bireysel gerek toplumsal olsun, tüm alanlarda Allah'ın indirdiği hükümlere göre seyretmeyi farz kılmıştır. Allahu Teala şöyle buyurmaktadır:

    "Aralarında, Allah'ın indirdiği ile hükmet. Onların arzularına uyma ve Allah'ın sana indirdiğinin bir kısmından (Kur'an'ın bazı hükümlerinden) seni şaşırtmalarından sakın..." (El-Maide /49

    "...Hüküm ancak Allah'ındır. O, kendinden başkasına tapmamanızı emretti. Dosdoğru din işte budur. Fakat insanların çoğu bilmezler." (Yusuf /40)

    "Yoksa onlar cahiliye dönemi hükmünü mü istiyorlar! İyi bilen bir topluluk için Allah'tan daha güzel hüküm veren kim olabilir!" (El-Maide /50)

    "Kim Allah'ın indirdiği hükümlerle hüküm vermezse, işte onlar KÂFİRLERİN ta kendileridir." (El-Maide /44)

    "Kim Allah'ın indirdiği hükümlerle hüküm vermezse, işte onlar ZALİMLERİN ta kendileridir." (El-Maide /45)

    "Kim Allah'ın indirdiği hükümlerle hüküm vermezse, işte onlar FASIKLARIN ta kendileridir." (El-Maide /47)

    Dolayısıyla devletin işleri de dahil hayata dair her meselede Allahın hükümlerine göre seyretmek farzdır. Devletin Allahın indirdiği hükümlere göre yönetilmesi de farzdır. Allahın indirdiği hükümler dışında hükümler uygulamak ise Kur'anî ifade ile tuğyandır, tağutluktur! Allah'a karşı başkaldırmaktır... Allahın hükümlerini hiçe saymaktır ve münafıkların amelidir:

    "Ve onlara: "Allah'ın indirdiğine (Kur'ân'a) ve Resûl'e gelin." denildiği zaman, münafıkların senden yüz çevirerek ayrıldıklarını görürsün." (Nisâ /61)

    "SANA VE SENDEN ÖNCEKİLERE İNDİRİLENE İMAN ETTİKLERİNİ İLERİ SÜRENLERİ GÖRMÜYOR MUSUN Kİ, TAĞUT'UN HÜKMÜNE BAŞVURMAYA KALKIŞIYORLAR! Oysa onu inkar etmekle emrolunmuşlardı. Şeytan da onları uzak bir sapıklığa çekmek istemektedir." (Nisâ /60)

    "Andolsun her ümmet içinde: 'Allah'a kulluk edin ve Tağut'tan kaçının' diye bir peygamber gönderdik..." (En-nahl 36)

    "Dinde zorlama yoktur. Doğruluk sapıklıktan tamamen ayrılmıştır. Kim Tağut'u inkar edip Allah'a iman ederse en sağlam ku

    Yanıtla (0) (0)
  • NECİP / 27 Nisan 2016 04:12

    Alıntı ve tepkili başlıktan daha fazlası gerek... Kafalar karışık ve uzun bir izahat gerek...

    Laiklik nedir ve İslâm'a göre hükmü nedir? İşte bu sorular konunun asıl yönünü oluşturmaktadır. Öncelikle Laikliğin ne olduğunu, ne olmadığını ele alalım, ardından İslâm'a göre hükmünü Kur'an ve Sünnet paralelinde ele alalım.

    Laiklik/Laicisme, Fransızca kökenli bir kelime olup bazı sözlüklerde şöyle geçmektedir:

    -Dünyevî ya da maddî olan, dinî olmayan ya da ruhî olmayan: Örnek: dinsiz terbiye, dinsiz sanat ya da musiki, dinsiz otorite, kilise karşıtı yönetim. (Oxford Sözlüğü)

    -Hayatta ya da herhangi bir özel durumda, dinin ya da dinî itibarların kasıtlı bir uzaklaştırma ile uzaklaştırılması ilkesine dayalı yönelim. Örneğin: yönetimde mutlak dinsizlik politikası (Yeni Üçüncü Uluslararası Sözlük)

    Görüldüğü gibi laiklik tevile yer bırakılmaksızın ister devlette ister toplumda, ‘hayatın tüm alanlarında dinsizlik politikalarının güdülmesidir.'

    Yine laikliğin menşei de bu manayı ortaya koyar niteliktedir. Nitekim Laiklik, Ortaçağ'da muharref Hristiyanlık dinini kullanarak, halka zulmeden ve onları sömüren Kilise ve Krallıklara karşı dini ve hayata müdahalesini red eden düşünür ve filozoflar arasında çıkan o dehşetli mücadele neticesinde varılan orta çözümden fışkırmıştır. Buna göre toplum ve devlete ait bütün alanlardan din uzaklaştırılmıştır ve dinin hayata müdahale etmemesi ve dinin bireysel-vicdanî bir mesele olarak ele alınması gerektiği üzerinde uzlaşı sağlanmıştır.

    Bu manada Laiklik hangi din olursa olsun dinin toplumsal hayata ve devlete olan müdahalesini red eder.

    Yanıtla (0) (0)
  • ayhan akın / 27 Nisan 2016 01:31

    Özgür-Der den kurumsal olarak laiklik konusunda gündem değerlendirmesi yapılması makbule geçecektir...

    Yanıtla (0) (0)