AK Parti'li kadınları başka konularda da bu kadar cevval bekliyoruz!
AK Parti kadın kolları başkanı Lütfiye Selva Çam, Türkiye’de İslami mücadelenin emektarlarından Abdurrahman Dilipak hakkında 81 ilde suç duyurusunda bulunacaklarını açıkladı.
AK Parti kadın kolları başkanı Lütfiye Selva Çam, İslami mücadelenin emektarlarından Abdurrahman Dilipak hakkında 81 ilde suç duyurusunda bulunacaklarını açıkladı.
Bugüne kadar; İslam’a, müslümanlara, AK Parti’ye veya Erdoğan’a dönük hakaretlere karşı seslerini yükseltmeyen veya bir tepki ortaya koymayan AK Parti kadın kollarının Abdurrahman Dilipak hakkında 81 ilde suç duyurusunda bulunması dikkat çekici. AK Parti kadın kollarını dünyada ve Türkiye’de Müslümanlara karşı yapılan zulüm ve hakaretlere karşı da bu kadar cevval olmasını beklediğimizi belirterek Lütfiye Selva Çam’ın açıklamasını ilginize sunuyoruz:
"Bu saldırganlığınız, ahlaksız sözleriniz ve iftiraya varan yakıştırmalarınızla kendinizi küçültmeyin. Edebe mugayir yazarak kaybettiğiniz itibarı, yazdığınız bu üsluptaki yazılarınızla kamuoyunun dikkatini çekseniz bile geri kazanamazsınız.
AK Parti Kadın Kolları olarak, bu tür seviyesiz sözler, iftira ve hakaretlerin cezasız kalmaması için gerekli tüm hukuki girişimlerde bulunacağımızı ve yargısal süreçlerin takipçisi olacağımızı da herkesin bilmesini isterim. Başta genel merkez olmak üzere 81 il kadın kolu başkanımız suç duyurusunda bulunacak." diye konuştu.
Erkekleşerek değil, kadın kimliğiyle, dik duruşuyla siyaset yapar. Samimiyeti, mütevazılığı ve çalışkanlığıyla itham ettiğiniz 'papatya' asla olamaz. AK Parti kadın hareketi bir feminist hareket değildir. Hak yolunda, mazlumun yanında, zalimin karşısında, yalnızca ahlakın ve adaletin savunucusudur. Kulluk ve insanlık bilinciyle il il, ilçe ilçe, mahalle mahalle sokak sokak milletiyle, halkıyla hemhal olan bir harekettir."
Her türlü ahlaksızlığın, azgınlığın, sapkınlığın ve ailenin selametine zarar verecek yanlışlığın karşısında herkes hemfikirken tüm bu olumsuzluklardan kurtulmanın yolu ancak bu sözleşmeden kurtulmaktan geçecekse, buna kim karşı çıkabilir ki?
Mesele o değil. Şayet tüm dertler sona erecekse bence de kaldıralım. Kaldıralım ki değişen bir şeyin olmadığını herkes görsün. Bu işe ciddi kafa yoranlara saldırma, bunun üzerinden siyaset yapma, dikkati çekme ve sosyal medyadan takipçilerini artırma hevesinde olanların fırsatlarını da ellerinden alalım. Bu tartışma bitsin ki esas meselemizin çocuklarımızı her türlü kötülükten, çirkinlikten ve azgınlıktan korumak için gayretle çalışanları rencide edici sosyal medya paylaşımları ile bu sorunların çözülmeyeceğini anlayalım. Esas olan insan yetiştirmenin önemini hatırlayalım. Sona erdirelim ki ahlaksızlığın ve rezilliklerin her yerde çoğalmasının esas nedeninin insanlığın rotasından çıkması olduğunu görmüş olalım. Yaş ve kuru ne varsa, bir çuvalın içine doldurarak gerçek sorumluluklardan kaçamayacağımızı görelim. İşin özüne odaklanalım.
Bir taraftan cahiliye devrine benzer şiddet, katliam ve zulümle mücadele etti. Diğer taraftan ise aileyi yıkan, nesilleri kirleten tüm sapkınlıklara, ahlaksızlıklara karşı duruş sergiledi. Partimizin 5 milyona varan kadın üyeye sahip olabilmesi, ancak böyle kararlı bir siyaset ve samimi uygulamalarla mümkündü. İstanbul Sözleşmesi bizim için nas değildir. Eleştirilemez, dokunulamaz değildir. Cumhurbaşkanımızın AB üyeliği konusunda 'Gerekirse Kopenhag Kriterleri yerine Ankara Kriterleri der yolumuza devam ederiz' sözü misali, gerekirse 'Ankara Sözleşmesi' ile yola devam ederiz. Ancak kadınlara yönelik her alandaki çabalarımızdan asla vazgeçmeyiz. Şiddetle mücadeleden asla vazgeçmeyiz.
Medeniyetimizin tüm miras ve değerlerini koruyarak 21. yüzyılın en ideal duruş ve bakış açısını ortaya koyacağız.
Tartışmalar içerikten daha çok algıyı öne çıkarıyorsa, partimizin ve hükümetimizin değerlendirmeleriyle son kertede alınacak her kararın sonuna kadar arkasında olacağız.
İktidarı iki ateş arasında sıkıştırmaya çalışan, partimizin yara alması için köşesinde el ovuşturan eski ve yeni siyasi hareketlerin, STK'lerin, köşe yazarlarının, sosyal medya fenomenlerinin ve kritik anlarda ortaya çıkan holdinglerin karşılıklı paslaşmasına şahit oluyoruz. Ne kadınlarımıza yıllarca kıyafeti nedeniyle ayrımcılık yapılmışken sesleri çıkmayan, çıkarlarına ters düşen durumlarda da kadın konularında samimiyetten uzak davranan feminist hareketlerin ne de sözde sözleşmeye muhalefetiyle hükümetimizi sıkıştırma çabasında olanların inandırıcılığı kalmamıştır. Karşılıklı birbirini besleyen bu grupları artık boşa düşürme vakti gelmiştir.
Fitne üretip özellikle de sahte hesaplar ve görünümler ardında FETÖ'cü hainlerin kin ve husumetlerini de bu vesileler ile partimize yönelttiklerinin farkındayız. Pek çok kanun, mevzuat ve sözleşmede olduğu üzere, burada da gerekli düzeltmeleri yapmak mümkünken işin lehinde veya aleyhinde, medyatik çıkışlarla kendi reklamını yapmak için, sağa sola salvolarla saldıranların, tartışmalar üzerinden prim elde etmeye çalışanların da farkındayız."
HABERE YORUM KAT