AK Parti nereye?
Derin güçler yeni bir taktik geliştiriyor. AK Parti’yi yaptığına pişman etmek için birileri “savaş baltaları”nı gömdükleri yerden çıkartmış gibi.
Amiral gemisindekiler barış çubuklarını bir kenara bırakmış gözüküyor.
Hani tamtamlara bakılırsa, “topyekun bir savaş”ın eşiğindeyiz gibi.
Anketler gelmeye başladı. AK Parti oy kaybederken CHP ve MHP’nin oylarında artış varmış.
Yolsuzluk iddialarının böyle bir zamanda gündeme gelmesi de boşuna değil.
Global kriz, çeteler için umut olamadı.. Hani borsa düşecek, döviz fırlayacak, insanlar sokağa dökülecekti, ama dökülmedi.
Terör yükselecekti, olmadı.
Mini etekli kızlara asit atılıyordu, tutmadı.
Atatürk heykeline saldırı oldu..
Birileri topluma irtica uyarısında bulunuyor..
Hani irtica gelecek ya, gelince ne olacağını göstermeleri gerekiyor.
“AK Parti irticacı. Demokrat değil, liberal değil” propagandası yapılıyor..
AK Parti ile bir yandan İrancı, Filistinci propagandası yapılırken, öte yandan Amerikancı, AB’ci, İsrail yanlısı iddiaları gündeme getiriliyor..
AK Parti’nin aynı zamanda hem İrancı, hem İsrail yanlısı olması ilginç.
Şimdi de AK Parti’den liberallerin uzaklaşmakta olduğu ileri sürülüyor.. Hani Altan’la bir polemik oldu ya Erdoğan arasında. Birileri bunu bahane edip, “İşte sonunda liberaller de AK Parti’yi terk ediyor” demeye getiriyor.
Sanki liberaller AK Parti’nin arka bahçesi.
Liberaller başından beri insan hakları, hukuk devletinden yana adımlar atıldıkça destek oldular. Ama Şemdinli Savcısı görevden alınınca, Özden Örnek olayında tepki gösterdiler..
Bu, başından beri böyle idi.
İktidar bazen yüzünü millete döndü, demokratikleşme adı ile, insan hakları ve hukuk devletinden yana, doğru yönde ileri adımlar attı, o zaman destek gördü. Bu çabalarını yavaşlatınca, ters yönde adımlar atınca tepki gördü.
Bu, bundan sonra da böyle olacak.. Doğru olan da bu.
Herkes biliyor ki, iktidar derin güçlerin öfkesinden, tepkisinden çekinceli. Yani bazen korkuları ile hareket etti, bazen umudu ile.
TCK çıkarken, hep şunu dediler: “Evet, bu yasa eksik, yanlışlar da var, ama eskisi ile kıyaslanamaz. Biz bugün ancak bu kadarını yapabiliyoruz.”
Yani çetelerin, derin devletin, medianın baskısı ile bugün için ancak bu kadar yapılabiliyor.
Başörtüsü konusunda yaşananlar ortada.. Kan dökmekten, darbe yapmaktan söz edenler oldu bu süreçte..
Hem engelleme yapıyorlar, hem de suçluyorlar..
Basın bu anlamda çifte standartlı.. Tehdit ve şantajla bu işi götürmeye çalışıyorlar.. “Tavşana kaç, tazıya tut” dercesine ikili bir oyun içindeler..
AK Parti’yi anlıyorum ama, yanlış yaparlarsa ben de karşı çıkacağım..
İktidar, korkuları ile değil, umutları ile hareket etmeli. Elbette korkularını not etmeli ve korkuları ile yüzleşmeli.
Eğer beklenenlerin aksine davranırsa, kendi karşıtlarından gördüğü tepki kadar kendi tabanından da tepki alacağını bilmeli.. Yani iktidar rakiplerinden, CHP’lilerden, ulusalcılardan korktuğu kadar kendi tabanından da korkmalı..
Bana kalırsa AK Parti düne göre seçmenin desteği açısından daha geri değil, daha ileri noktada..
Ben, bazı gazetelerin tiraj hareketlerini, sürekli yapılan bir kamuoyu araştırması gibi görüyorum.
Bakın bakalım, hangi gazete ne yazıyor ve o gazetelerin tiraj değişim oranı ve yönü ne?
Toplumun talepleri değişmedi. Bu arada çete ve darbe oluşumlarına, bunların media, mafia, sermaye, siyaset ve bürokrasi içindeki uzantılarına karşı öfke giderek artıyor..
Malum çevreler mediayı, STK’ları, sendikaları, piyasayı, toplumu kışkırtmaya çalışıyor.. Mafia ve çetenin tetikçileri sokaklarda. Kimi askeriyeyi kışkırtmaya çalışıyor, kimi uluslararası örgütleri ve yabancı ülkeleri harekete geçirme çabasında.. Hani dünya borsalarında bir dalgalanma olsa diye dua ediyorlar.. Kimi Askeri Şûra’yı bekliyor, kimi Erdoğan’la Başbuğ’un arasını açmaya çalışıyor.. Hani evdeki hesaplar çarşıya uymadı ama, iddialarından vazgeçmiş değiller.
Bakalım bir sonraki adımları ne olacak malum medianın?. Bakanlar, bürokratlar açısından yeni ve zor bir dönem.. Bu dalgalanma, daha uzun bir süre de devam edecek gibi.
Hele şu başörtüsü gailesi bir bitsin. Güneydoğu’daki operasyonu bir görelim. Filistin-Lübnan gerginliğinin nereye varacağı belli olsun. Şu global kriz ve Askeri Şûra bir sonuçlansın, bakalım ne olacak?..
Anayasa değişikliği tartışmaları da zorlu geçecek. Yerel seçimler sonuçlanmadan gerilim bitmeyecek. Sonra ne olacağını hep birlikte göreceğiz.
Bu arada her an yeni çeteler ortaya çıkabilir ve bunların media başta olmak üzere, devlet ve toplum içindeki uzantıları ile ilgili sansasyonel açıklamalar gündeme gelebilir.
Selam ve dua ile..
Vakit gazetesi
YAZIYA YORUM KAT