1. YAZARLAR

  2. Taha Kıvanç

  3. 'Ajan gazeteciler'e bir uyarı
Taha Kıvanç

Taha Kıvanç

Yazarın Tüm Yazıları >

'Ajan gazeteciler'e bir uyarı

05 Nisan 2011 Salı 00:07A+A-

Günlerdir gözüm gazetelerde, bizim medyanın her gündeme gelişinde severek tartıştığı bir konu yeniden su yüzüne vurdu diye yerin göğün inlemesini bekliyorum.

'Ajan gazeteciler' konusuna bu defa uzağından bile değinen yok.

Oysa Amerikalılar konuyu ciddiye almışlar. Taraf'ta yayımlanan Wikileaks belgelerinden biri, Ankara'dan geçilen bir raporda, bir Ak Parti yöneticisinin, isim de vererek, "Bizim medyada MİT'e paralı ajan olarak çalışan gazeteciler var" dediği zikrediliyor. MİT'in bir zamanlar yöneticiliğini yapmış Mehmet Eymür tarafından deşifre edilmişti sözü edilen kişi...

Wikileaks iddiası tartışılmadı, orada kaldı.

Burada defalarca yazdığım ve geçmişte hayli de gürültü kopardığı için, "Herkesin bildiği bir gerçek, eskidi, niye tartışalım?" denilmiş olabilir. Benim için de bayat bir konu gerçekten.

İyi de, işlenen bir cinayet vesilesiyle bir başka isim üzerinden yeniden gündeme gelince de mi tartışmayacağız 'ajan gazeteciler' konusunu?

Geçen hafta Bodrum'dan Haluk Akter adlı 'emekli bir Emniyet müdürü'nün intihar haberi geldi. Gazetelere ilk gün böyle yansıyan haber, ertesi gün başka bir şekle büründü. Emniyet müdürü değildi ölen, eski bir gazeteciydi; intihar etmemiş, cinayete kurban gitmişti. Sonraki gün ise aynı cinayetle ilgili daha değişik bir haberle karşılaştık gazetelerde: Öldürülen kişi 'gazetecilik' yapmıştı, ama aslında MİT mensubuydu...

En iyisi Sabah'tan Savaş Ay'ın yazısından ilgili bölümleri okuyalım: "29 Mart Salı günü Bodrum'daydım. Gazeteciliğe başladığım yıllarda Hergün gazetesi polis muhabiri olarak tanıdığım Haluk Akter'in evinde ölü bulunduğu haberi geldi."

'Gazeteci' sandığı kişinin 'Emniyet müdürü' olarak tanınmasına şaşırmış Sabah yazarı, ama esas şaşkınlığı kendisi de 'gazeteci' kökenli eski eşin gerçeği açıklamasıyla yaşamış olmalı: "Eski eşinin söylendiği gibi emekli emniyet müdürü değil, Milli İstihbarat Teşkilatı'nda (MİT) Kontrespiyonaj (Casusluğa Karşı Koyma) Amiri bir 'ajan gazeteci' olduğu gerçeğini açıkladı: (..) Haluk çok şey yaşamış ve çok şey biliyordu. Polis Koleji'ni bitirdikten sonra yeteneklerini keşfeden bazı yöneticiler onu MİT'e alıp çok özel ajan olarak yetiştirdi. 1974'te Hergün gazetesi polis muhabiri olarak basın dünyasının içine sızdı. (..) Yıllarca basın yayın organları içinde gazeteci gibi çalıştı. MİT'te Kontrespiyonaj Dairesi Amirliği'ne kadar yükseldi. MİT Başkanı Nuri Gündeş onu evladı gibi severdi."

Şimdi durup derin bir nefes alabilirsiniz.

MİT mensubu biri... 'Özel ajan' olarak yetiştiriliyor... Sonra bir gazeteye 'sızdırılıp' yıllarca değişik gazete ve dergilerde 'gazeteci gibi' çalışıyor... Aynı dönemde MİT'te 'daire amirliğine kadar yükseliyor' da... Medyada ise pek çok ses getiren manşette ya haberi getiren, ya da bizzat yazan konumunda...

Bir hafta önce Bodrum'da öldürülen kişi böyle biri. O gün bugündür hakkında yazılanlara şöyle bir göz atın göreceksiniz: Hergün'den Söz'e kadar değişik gazetelerde ve çeşitli dergilerde çalışmış birinin 'MİT irtibatı' deşifre olmuşken, olayın 'ajan gazeteci' boyutuyla ilgilenen tek bir Allah'ın kulu çıkmamış medyamızdan...

"Rusya hesabına mı çalışıyordu?" diye soran çıkmış, Almanya ile ilişki kuran da, ancak meslek mensuplarını ilgilendiren konuya öylesine olsun temas eden yok...

Oysa bir zamanlar pek çok kez gündeme taşınmıştı bu konu... Vaktiyle çalıştığı gazetelerde omuz omuza mesai vermiş onca kişinin dut yemiş bülbüle dönmesini aklım havsalam almıyor.

Demek ki, artık bu konu önemsenmiyor. Ülkemizde olağan, alışıldık bir hale gelmiş. Ya da mesleğin içinden kişiler iyice kanıksamışlar bu durumu.

Yıllar önce 'ajan gazeteciler' gürültüsü koptuğu bir ortamda, dönemin başbakanı, kendisini ziyaret eden iki kıdemli meslektaşa, "Elimde MİT'çi gazetecilerin listesi var" deyip üzerinde bazı isimlerin yazdığı bir kâğıt göstermişti. O meslektaşlardan biri, "Daha ilk ismi görünce feleğim şaşırmıştı" diye aktarmıştı bana yaşadığı deneyimi...

Ne o iki meslektaş, ne eski başbakan bu konuyu açmaktan keyif duyuyor; onların suskunluğu şimdilerde yaygınlaşan şaşırtıcı kanıksamaya da yol açmış olabilir. Meslek büyükleri ve siyasetçiler dert etmiyorsa, kim, neden bu tehlikeli konuya bulaşacak ki?

'Ajan gazeteci' kimbilir geçmişteki hangi ilişkisinin bedelini ödedi ikinci hayatını kurduğu anlaşılan Bodrum'da...

Beş ayda altı eski MİT mensubu öldürülmüş; acaba onların da 'medya' ile herhangi bir ilişkileri var mıydı?

Var idiyse, öteki 'ajan gazetecileri' uyaracağım da...

ZAMAN

YAZIYA YORUM KAT