Ahmed Tuna: 'ABD Yorulmamızı İstiyor'
Muhalif Başbakan Ahmed Tuma, dördüncü yılına giren iç savaşta iplerin Suriye halkının değil uluslararası kamuoyunun elinde olduğunu düşünüyor.
Suriye Geçici Hükümeti Başbakanı Ahmet Tuma, Gaziantep’teki yeni hükümet binasında Al Jazeera’ye konuştu. Ülkede dördüncü yılına giren iç savaşın bitmemesinden ABD ve uluslararası kamuoyunu sorumlu tutan Tuma, "Hesaplarımız yanlışmış" dedi.
Dört katlı beyaz bir bina, Suriye’deki yıkımın aksine burası daha önce hiç kullanılmamış, temiz ve hasarsız. Suriyeli muhalifler ülkenin geleceğine dair ilk taşları bu binada diziyor.
Gaziantepli taksiciler buraya “Suriye Belediyesi” adını vermiş. Hükümetin 12 bakanlığı da bu binada. Yakında Türkiye ve Suriye’de farklı noktalarda da ofisler açacaklarını söylüyorlar.
Dördüncü yılına giren savaşta hem siyasi hem de askeri adımlar atmak, ilerleme kaydetmek artık eskisinden de zor. Savaş uzadıkça sahada ve toplantı salonlarında güç dengeleri de değişiyor.
Muhalif hükümetin lideri Ahmet Tuma, Deyr Ez Zor’dan. Asıl mesleği diş hekimliği ancak artık günlerini İstanbul-Gaziantep arasında gidip geldiği toplantılarla geçiriyor. Görevi muhalifleri sahada ve masada güçlü tutmak. Bugünlerde ise aklında yeni bir girişim var.
Yüksek Askeri Konsey, kısa süre önce silahlı muhaliflerin sahada kaybettiği gücü kazanmak için yeni bir komutan atadı. Muhalefetin hamlesi başarılı oldu mu? Muhalifler sahada güçlendi mi?
Sahada istenilen sonuca ulaşılamamıştır. Bunun için bir öneride bulundum. Bir buçuk yıl önce düzenlenen Antalya Konferansı’nın ikincisinin toplanması için çağrıda bulundum.Toplantıya sahada savaşan tarafların temsilcileri katılacak. Önceki toplantı gibi 550 kişi değil 60 kişinin davet edilmesini istiyoruz. Bu toplantıda genelkurmay başkanlığının tam kapsamlı bir yetki şeması çıkarılacak ve Yüksek Askeri Konsey’in üyeleri belirlenecek. Yüksek Askeri Konsey’in yetkileri ve kararları yeniden tanımlanacak. Bunun bir iki ay içinde gerçekleşmesini umuyoruz. Bu çözüm olmazsa sorunlar devam eder.
Bu davetinize nasıl bir karşılık aldınız?
Tabii bu öneri şu anda SMDK (Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu) üyeleri tarafından görüşülüyor, inceleniyor. Konu 5-6 Nisan tarihlerinde İstanbul’da toplanacak SMDK toplantısında dile getirilecek. Bu toplantıda önemli bir sonuca ulaşırız herhalde.
“Bizim baştan devrimle ilgili yaptığımız tüm hesap ve değerlendirmeler yanlışmış. Çok net anlaşıldı ki, hiçbir şey Suriye halkının elinde değil, küresel güçlerin elindeymiş. Başta ABD olmak üzere uluslararası camia bu dosyanın sonlandırılmasına ikna olduklarında bu işi sona erdirirler.”
“ABD iki tarafın da yorulmasını istiyor”
Yabancı ülkelerden istediğiniz silah yardımları istediğiniz ölçüde ulaşıyor mu? Gelen silah yardımından memnun musunuz?
Kesinlikle bu gruplar silah yardımından memnun değiller. Çünkü uluslararası camia yeteri anlamda bir destek sağlamıyor. Bildiğiniz üzere uluslararası camiadan bir kesim Suriye’de olayların askeri anlamda sona ermesini istemiyor. Siyasal anlamda bir çözüme kavuşmamızı istiyor. Daha doğrusu her iki tarafın da yorulmasını sağlayarak, görüşme masasına getirmeye zorlamaya çalışıyorlar. En büyük sorun da budur işte.
Kastettiğiniz ülkeler hangileri?
En başta ABD.
ABD Başkanı Obama geçtiğimiz hafta Suudi Arabistan’ı ziyaret etti. Suriye ile ilgili somut bir söz yok. Hayal kırıklığı yaşadınız mı?
ABD’nin Cenevre 2’den önce açıkladığı askeri destek, muhalefetin zafere ulaşması için değil, rejimi Cenevre’ye dönmeye zorlamak içindi. Asıl sorun da burada. ABD ne rejimin ne de muhalefetin askeri anlamda tam bir zafere ulaşmasını istiyor. Üç yıldır Amerikalıların bu yaklaşımı nedeniyle somut bir sonuca varılmamıştır. Bu tavrın bedelini ise mazlum Suriye halkı ödüyor.
ABD görüşme masasında ısrar ediyor. Ve sorunları burada çözmek istiyor. Tabii yine de kesin bir çözüm değil. Ancak biz de biliyoruz ki rejim böyle nihai olmayan bir çözümü kabul etmez. ABD’liler öyle sanıyorlar ki bir yıl, iki yıl ve üç yıl sonra tüm taraflar yorulacak ve ABD’den bir çözüm sunmasını isteyecek. ABD de kendine uygun olan çözüm önerisini sunacak. Sorun da burada. ABD ve uluslararası camia, rejime daha fazla baskı yapmak için bize biraz daha yardım etmiş olsaydı, siyasi anlamda dahi yardım etmiş olsaydı, daha iyi sonuçlara ulaşmış olabilirdik.
Türk hükümetiyle ilgili hiçbir hayal kırıklığınız var mı? Türk hükümeti savaşın başından beri sizi hiç yanılttı mı?
Türk hükümeti bize destek veren en önemli ülkedir. Ve bize her anlamda destek sağlıyor.
Ancak biliyorsunuz ki Türkiye bir NATO üyesi. Dolayısıyla NATO’nun yasalarına göre hareket etmek zorunda. Kendi başına askeri bir karar alamaz. ABD’nin de önemli ölçüde NATO üzerinde bir etkisi var.
Muhalifler Lazkiye’de ilerliyor ve Lazkiye kritik bir bölge, Suriye’nin kimyasal silahları buradan ülke dışına çıkarılıyor. Muhalifler Tartus’a kadar ilerleyebilir mi sizce?
Lazkiye’nin ele geçirilmesi muhalefetin (sahadaki savaşçıların) istediği bir şey. Ancak esefle söylemem gerekir ki muhaliflere sağlanan askeri destek onların Lazkiye’yi ele geçirmeleri için yeterli değildir.
Lazkiye’nin ele geçirilmesi demek, askeri anlamda büyük bir zafer demek ve askeri mesele sona ermiştir demek. Ancak Suriye’nin Dostları (aralarında ABD, İngiltere, Almanya, Fransa ve Türkiye’nin de buluduğu 11 ülke) bu bağlamda bir karara ulaşmış değiller.
Kimyasal silah meselesine gelecek olursak, muhalefet kimyasal silahların yurtdışına çıkarılmasına hiçbir şekilde bir engel çıkarmayacaktır. Çünkü biz de kimyasal silahlardan en hızlı şekilde kurtulmak istiyoruz. Rejim bu kimyasal silahları sadece halkına karşı kullanmıştır.
Ancak Lazkiye’de ilerleyen muhaliflerin başında El Kaide bağlantılı Nusra Cephesi de var ve siz Batı’dan silah isterken bu silahların bu marjinal grupların eline geçmeyeceğine söz verdiniz. Bunu nasıl sağlayacaksınız?
Tabii biz de SMDK’nın bu bakış açısını destekliyoruz. Suriye halkı dostlarından da mutedil taraflara destek olmalarını istiyoruz, radikal ve marjinal taraflara destek istemiyoruz. Sanırım bu anlaşma şu anda yürürlüktedir. Nusra Cephesi’ne silahların ulaşmasına da engel olacağız.
Suriye sahasında fazlasıyla mutedil, ılımlı silahlı gruplar var. Bizim ulusal projemize uyan tek bakış, çoğulcu, demokratik ve uygar bir ülke anlayışıdır.
“Rejimin kaderi Ceza Mahkemesi olacak”
Dördüncü yılına giren savaşta daha fazla kan akmaması için Esed rejimiyle görüşüyor musunuz?
Bizim Esed rejimiyle veya hükümetiyle asla bir görüşmemiz olamaz. Esed Hükümeti halkını öldürüyor; halkına karşı, insanlığa karşı suç işliyor. Dolayısıyla böyle bir rejimle asla bir görüşme yapılamaz. Esed rejiminin kaderi Cenevre’deki Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne çıkmak olacaktır.
Birleşmiş Milletler, Suriye - Irak sınırı konusunda uyardı, El Kaide bağlantılı grupların sınırdan giriş-çıkış yaptıklarını ve etki alanlarını genişlettiklerini söyledi. Bu gelişme önlenemezse ki ortada engelleyebilecek bir Suriye rejimi yok, Maliki de içerde IŞİD ve aşiretlerle uğraşıyor; Suriye, Irak olur mu?
Zaten Suriye çoktan Irak oldu, hatta daha da kötü. Bildiğiniz gibi Suriye halkının karakteri çok ılımlı bir karakterdir. Şiddet, marjinallik istemez. Ancak rejimin işlediği suçlar ve ülkede yaşanan kargaşadan dolayı bu tür şiddet yanlısı ve radikal fikir sahiplerinin ülkeye girmesine göz yumdu, izin verdi. Bu bağlamda Suriye’nin hali Irak’ın halinden çok daha kötü oldu.
“Biz PYD’yi devrime düşman bir yapı olarak görüyoruz. PYD’nin duruşu rejimin duruşunun aynısıdır. PYD ile rejimin kontrol noktaları yan yanadır. Birlikte savaşıyorlar.”
Savaş bittiğinde bu gruplarla baş başa kalırsanız nasıl mücadele edeceksiniz?
Biz iki temel noktaya dikkat ederiz;
Birincisi fikirsel çatışma. Biz bu grupların yanlış fikirlere sahip olduğuna inanıyoruz. Ve bu yanlış düşüncelere karşı doğru bir düşünce çıkarmamız lazım. Suriye halkını bu fikirlerin zararlı fikirler olduğuna ikna edeceğiz. Bu fikirlerin Suriye’nin geleceği için büyük bir felaket olduğunu anlatacağız.
İkincisi de ekonomik kalkınma. Suriye halkının ekonomik durumunu iyileştirmeye çalışacağız. Bu iyileşme sağlanırsa, öyle inanıyorum ki bu grupların üyelerinin büyük bir kısmı, yüzde 90’ı uygar topluma geri dönecektir. Çünkü bu tür gruplara katılmanın temel sebeplerinden biri de açlık ve yoksulluktur.
Kuzeyde Suriye Kürtleri üç bölgede kanton ilan etti. Buralara hakim olan PYD sizinle işbirliği yapmıyor, hatta tanımıyor. Ne düşünüyorsunuz?
Biz PYD’yi devrime düşman bir yapı olarak görüyoruz. PYD’nin duruşu rejimin duruşunun aynısıdır. PYD ile rejimin kontrol noktaları yan yanadır. Birlikte savaşıyorlar.
Biz onlara defalarca siyasi duruşunuzu değiştirin, dedik. Devrime katıldığınızı ilan ediniz, ondan sonra da tüm ayrıntıları konuşabiliriz, dedik. Ancak onlar rejimle yan yana durdukları sürece, rejimle birlikte savaştıkları sürece, hatta birçok Kürt yurttaşın ölümüne sebep oldukları sürece biz nasıl onlarla yan yana gelebiliriz? Öncelikle siyasi duruşlarını değiştirmeleri gerekir.
Son dönemlerde PYD’yi ikna için bir girişiminiz oldu mu?
Hayır. Ancak tavırları çok net.
Son Arap Birliği Zirvesi’nde de Suriye koltuğu size verilmedi. Oysa Cenevre’de muhalifler hem Arap Birliği hem de İslam İşbirliği Teşkilatı’ndaki koltuğun, hatta bu iki teşkilat içindeki elçilik ve konsoloslukların bile kendilerine verileceği sözünü aldıklarını iddia ediyorlardı. Gelinen noktada diplomatik olarak Cenevre’nin de gerisinde görünüyorsunuz, neden?
Arap Birliği üyesi ülkeler arasında ve diğer ülkelerde yaşanan bazı ihtilaflar bu kararların uygulanmasını geciktirdi. Öncelikle ikna edilmesi çok zor olan iki ülke var; Irak ve Lübnan. Ancak bizim Cezayir ve Sudan’ın duruşlarını değiştirmeleri için uğraşmamız gerekiyor. Diğer ülkelerin de yanımızda durmalarını umut ediyoruz.
Ben şahsen umutluyum. Önümüzdeki aylarda Arap Birliği’ndeki Suriye koltuğu ile ilgili yeni bir gelişme olacaktır ve biz Suriye koltuğunu alacağız. Arap Birliği’ndeki Suriye koltuğunu alırsak, İslam İşbirliği Teşkilatı'ndaki Suriye koltuğunu almamız daha da kolaylaşacaktır.
Körfez ülkeleri arasında Müslüman Kardeşler nedeniyle oluşan çatlak size nasıl yansıdı?
Bu ülkelerin Suriye konusunda aynı düşündüklerine inanıyorum. Bütün bu ülkeler Esed rejiminin düşmesi üzerine anlaştılar. Hepsi Suriye halkına ve muhalefete destek konusunda anlaştılar. SMDK’ya ve geçici hükümete destek vermekte anlaştılar.
Bu, son dönemde de kendisini açıkça göstermiştir. Körfez'de yaşanan anlaşmazlıkların Suriye konusunda herhangi bir yan etkisinin olacağını sanmıyorum.
“Devrimle ilgili tüm hesaplarımız yanlışmış”
Suriye’nin geleceği için umudunuzu biliyoruz ama gerçekçi öngörünüz ne? Esed’in olmadığı bir Suriye sizce ne kadar uzakta?
Ben bir takvim vermek istemiyorum. Bizim baştan devrimle ilgili yaptığımız tüm hesap ve değerlendirmeler yanlışmış.
Çok net anlaşıldı ki, hiçbir şey Suriye halkının elinde değil, küresel güçlerin elindeymiş. Başta ABD olmak üzere uluslararası camia bu dosyanın sonlandırılmasına ikna olduklarında bu işi sona erdirirler.
BMGK’da Rusya ve Çin’in vetolarına rağmen Suriye’nin Dostları’nın elinde rejimi Cenevre görüşmelerine getirmek için yeterli kozları var.
Suriye Halkının Dostları, rejimi Lübnan topraklarından çıkarmaya zorladıkları zaman çok hızlı bir şekilde çıkmak zorunda kalmıştı. Aynı şekilde kimyasal silahlarını teslim etmeye zorladıkları zaman da karşı koyamamıştı.
Şimdilik sadece muhalifleri temsil eden bir başbakansınız. Kendinizi tüm Suriye’nin başbakanı olarak görüyor musunuz?
Bizi ilgilendiren Suriye halkıdır, makam ve mevkiinin bir önemi yoktur bizce. Biz uluslararası camiaya ve Suriye Halkının Dostları'na taahhüt etmiştik ki, Suriye’de bir geçiş yönetimi kurulursa biz geçici hükümet olarak bu yönetime kendimizi feda edebiliriz.
Geçiş yönetimi kurulduktan sonra, Suriye halkı büyük şahsiyetlere sahip bir halktır ve bu tür makamlarda görev yapabilecek kudrette olan evlatları vardır.
Ülkeyi daha ne kadar uzaktan yöneteceksiniz, buna ne kadar daha tahammülünüz var?
Biz çok sabırlıyız. Ve bir an önce Suriye’de yönetime geçmek için de planlamalarımızı yapıyoruz, hedeflerimize doğru ilerliyoruz. Bize bu görev verildiği günden beri bütün çabalarımızı da bu yönde yoğunlaştırdık.
Bu günün uzak olmadığına da eminiz, ümitliyiz.
IŞİD’e rağmen ülke içine geçebilecek misiniz?
Bu bizim görevimizdir. Suriye halkına içeriden hizmet etmek görevimizdir. Ancak bildiğiniz gibi önümüzde büyük zorluklar var. Ama bu zorlukları aşmaya çalışıyoruz.
Kaynak: Al Jazeera
HABERE YORUM KAT