1. YAZARLAR

  2. Abdurrahman Dilipak

  3. Ah "Hürriyet", vah "Hürriyet"!
Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Yazarın Tüm Yazıları >

Ah "Hürriyet", vah "Hürriyet"!

18 Mart 2008 Salı 03:23A+A-

Ben bugün yine Yargıtay'ı yazacaktım.. Özellikle de, iddianamenin içeriği hakkındaki ilk haberin Cumhuriyet'te çıkmasını sorgulayacaktım..

14 Mart'ta Cumhuriyet'te ne yazıyordu İlhan Selçuk: "Herkes birbirine soruyor: Ne olacak?.. Bu gidişle bir şeyler olacak...

Ama, ben Cumhuriyet'e "İslamcı AKP Devleti"nin el koymasını isteyen gazeteye şimdiden haber vereyim... Bir şeyler olduğunda sonuç düşündükleri gibi çıkmazsa, oturup mazlum rolünde ağlamasınlar."

İlhan Selçuk, daha birkaç gün önce de Yargıtay Başsavcısı'na aba altından sopa göstermişti ve ardından olanlar malum..

Cheney’in Ankara ziyareti öncesi işler bir anda karıştı..

Neyse, bugün Amiral Gemisinin gazeteciliği üzerinde duracağım..

Yazıma konu gazetecinin adı Hasan Örnekoğlu.. Haberde onun imzası olsa da, o sadece toplantıyı izlemiş, haberin son şekli mutfakta oluşturulmuş. Bu arkadaşa yazık ediyorlar.. Adı çıkacak.. İtibar kaybedecek.. Söylenen sözle yazılan arasındaki fark, eğer bir zeka sorunundan kaynaklanmıyorsa, başka ve yine aynı derecede vahim bir diğer iddiaya mesnet teşkil edecek..

Başlığa bakar mısınız: Cennete gitmenin yolu savaşmaktır..

Ana haberin altında iki küçük kutucuk: “Terör listesinde..” Kimmiş terör listesinde olan? Hamas. Peki Hamas'ı kim terör listesine almış? ABD ve İsrail.. Şecaat arzederken kimliklerini söylüyorlar.. Akıllarınca bir taşla birkaç kuş vurmaya çalışıyorlar. Hani yangına körükle gidercesine, AK Parti'ye kapatma davası açılmasının doğurduğu gergin ortamda irtica için malzeme üretmiş olacaklar herhalde..

İsrail'in Gazze’deki katliam ve tecrit politikasını görmezden gelenler, bu yaklaşımları ile kimden yana tavır koymuş oluyorlar dersiniz.. İHH, uluslararası bir insani yardım örgütü, ama belli bir grubun yardım örgütü olarak dar bir çerçeveye oturtulmaya çalışılıyor. Oysa İHH, ABD'deki hortumdan sonra da yardım için oradaydı.. Deprem bölgelerinde yardım dağıtırken de insanların dinini sormuyordu..

“Cennete gitmenin yolunun savaşmaktan geçtiğini” söylemişim.

“Şu anda 3. dünya savaşında asker olduğumu” söylemişim.

Allah sizin şehid olmanızı istiyor demişim. Bu, Allah'a ulaşmanın en kolay yoludur. Allah sizinle zulmedenleri cezalandırmak istiyor demişim.

Şuna bayıldım. Bir de, “Eğer bunları yapmazsanız kendi cehenneminize odun taşırsınız. Allah'ın ipini bırakırsanız, O da sizin ipinizi bırakır” demişim..

Sondan başlayalım. Bakın bu son cümlenin aslı nasıl: “Bu dünyada insanlar yaptıkları ve yapmadıkları ile, söyledikleri ve söylemedikleri ile, ya kendi cehennemlerine sırtlarında odun, ya da kendi cennetlerine sırtlarında tuğla taşırlar.. Allah'ın ipine sımsıkı sarılın, tefrikaya düşmeyin. Tefrika girmeden bir millete düşman giremez, toplu vurdukça yürekler onu top sindiremez. Müslümanlar nice zamandır Allah'ın ipini bıraktılar. Allah da onların ipini bıraktı..” Evet, bu son cümle ayet meali idi..

Şimdi söyler misiniz, bu cümlelerin “Eğer bunları yapmazsanız kendi cehenneminize odun taşırsınız” cümlesi ile ne alakası var?.

İlk cümleye dönelim.. O gün Gazze için özel bir gece düzenlenmiş. Çanakkale Zaferi'nin yıldönümünün arefesi, Irak işgalinin 5. yıldönümü.. Şehidlik kavramı üzerinde duruyorum.. Onun için de “Ben ölümden korkuyorum, onun için ölümsüz olmak istiyorum. Çünkü şehidler ölmez. Ben ölümün çok acı verici bir şey olduğunu, bu acıdan korktuğumu söylüyorum. Ama şehidler acı duymayacak diyorum. Şehidlerin kul hakkı dışında bütün günahlarının affedileceğini ve kanları ile Allah'ın dinine şahidlik edenlerin cennete gideceklerini” söylüyorum. Eğer gerçekten inanıyorsanız şehidliği isteyin; çünkü bu, Allah'a kavuşmanın, ölümsüzlüğe ulaşmanın en kestirme yoludur. Şehid olmak için haksızlık kimden gelirse gelsin, kime yönelik olursa olsun, mazlumdan yana, zalime karşı direnmenin gerekli olduğunu söylüyorum.. Hani habere fotoğrafik olarak bakarsanız, verilmek istenen mesaj şu: Hamas, terör örgütü. Gazze'de Hamas var. Biz Gazze için bir araya geldiğimize göre terör örgütünün propagandası için toplanmışız ve ben de orada terör örgütü adına savaş çağrısı yapıyorum. Zaten çocukların  gömleklerinde “Hamas'a Selam” yazmıyor mu? Hani, “terör örgütüne yardım yataklık ediyor” diye suç duyurusunda bulunmadıkları kalmış..

Büyük gazete olmak böyle bir şey olmasa gerek!.. “Topyekun savaş” manşetlerinde, “savaş baltalarından”  bir Hürriyet'in savaş konusundaki hassasiyetleri(?!)ni biliriz..

Ne vardı daha.. “Şu anda 3. dünya savaşında asker olduğumu” söylemişim. Peki sözün aslı ne: “Benim dedem 1. Dünya Savaşı yıllarında askerdi, babam 2. Dünya Savaşı yıllarında askerlik yaptı. Ben adına Soğuk Savaş denilen, aynı vatanın çocuklarının birbirine kırdırıldığı 3. dünya savaşı yıllarında askerdim. Korkarım benim çocuklarım, tarihin sonunu getirecek bir medeniyetler arası savaşın askeri olacaktır. Durdurun bu savaşı.. Bu kan ve gözyaşını. Bugün Irak'ta, Gazze'de yanan ateş orada söndürülmezse, yarın aynı akibet sizin de başınıza gelebilir..”

Başka; “Allah sizin şehid olmanızı istiyor” demişim. “Bu, Allah'a ulaşmanın en kolay yoludur. Allah sizinle zulmedenleri cezalandırmak istiyor” demişim. Aslı şöyle: “Allah sizin mallarınızla, canlarınızla, sevdiklerinizle, haksızlık kimden gelirse gelsin, kime yönelik olursa olsun, mazlumlardan yana, zalimlere karşı durmanızı istiyor.. Haksızlıklar karşısında susanlar dilsiz şeytanlardır.. Şehadet, Allah'a ulaşmanın en kolay yoludur.. Korkmayın, şehidliği dilerseniz ölüm hemen yakanıza yapışmayacak, Allah sizi mallarınız, canlarınız, sevdiklerinizle kimi zaman artırarak, kimi zaman eksilterek imtihan edecektir.. Allah sizin ellerinizle zalimleri cezalandırmak ve mazlumlara yardım etmek istiyor..” Bu ifadelerin bir kısmı zaten ayet meali..

Kesinlikle bu haberi yazan, kontrol eden, dizen, tashih eden kişilerden hiçbiri, ömründe bir kez olsun, Kur’an-ı Kerim'in anlamını okumamış. Okusa, alıntılarken çarpıttığı ayet meallerini doğru yazardı..

Ben Hürriyet'e, kadrolarında bir din danışmanı bulundurmalarını tavsiye ederim.

Doğan Grubu bunu hep yapıyor. Geçenlerde Birand'a söyledim ama, hâlâ Suudi Arabistan'daki din polisinden, olmayan bir şeyden söz ediyor. İran'la, İslam ya da İslam ülkeleri ile ilgili haberleri gerçekleri çarpıtarak veriyor.. Haber editörlerinin cahilliği mi, yoksa kasdi mi yapıyorlar bunu bilmiyorum, ama durum ortada..

El-İnsaf!

Biliyorum, onlar size bir haber getirdiklerinde siz onları araştırmadan kabul etmezsiniz.

Sahi, kim onlar? Selam ve dua ile.

Vakit Gazetesi

 

YAZIYA YORUM KAT