Afrika’yı BM’den ve yoksulluktan kurtarmak...
Son 60 yılın kuraklığı Afrika boynuzunu bir kez daha vurdu. Ajanslar 11 milyon insanı etkileyecek bir rakam veriyor. Somali ve Etiyopya başta olmak üzere, Kenya, Cibuti ve Uganda’nın bir bölümünü etkisi altına alan kuraklık bir kez daha Afrika’nın değişmeyen talihini gözler önüne serdi.
8 gündür Etiyopya-Somali bölgesinde idik. İHH’nın ramazan gıda programı çerçevesinde Somalili sığınmacılara gıda dağıtımında bulunduk. Benim için 2. kez aynı yerde aynı programa şahitlik etme durumu söz konusu idi. 11 yıl evvel 2000 yıllarının başında Etiyopya ve Somali bölgesini kasıp kavuran bir kuraklık ve açlığın pençesinden kurtulmak için bulundukları yerleri terk ederek Etiyopya-Somali sınırında HARTŞEK bölgesine gelen 1 milyon 200 bin Somalili sığınmacıya gene yardım dağıtmak için gitmiştik. O günden bu güne değişen hiçbir şey olmamış bölgede. 3000 insanın yaşadığı çalı çırpıdan oluşan naylon ve mukavva kartonlar ile beslenmiş yusyuvarlak 3 metrekarelik barınaklarında 11 yıldır yardıma muhtaç halde bekleyen insanları seyrettik. Su kuyuları ihtiyacı karşılamıyor, çocukların gıdasızlıktan şişmiş karınları ve saçlarındaki göze çarpan hastalık belirtisi, ishal, sıtma, tüberkülozun her gün can aldığı kampta 11 yıl içinde değişen hiçbir şey olmamış. Aynı sefalet devam ediyor, BM sadece çocuklara senede birkaç kez mama, büyüklere mısır buğday dağıtmanın haricinde doğru dürüst kuraklığı, sefaleti, yoksulluğu önleyici hiçbir tedbir ve çalışmanın içine girmemiş.
Bölgedeki yerel STK’lar ve yetkililerle konuştuğumuzda BM’den çok büyük şikayetler aldık. BM asla güvenilir bir kurum olamamış. Bölgede yıllardır sadece pansuman tedbirlerin ötesine geçememiş. 1 milyon 200 bin insan 11 yıl evvel Etiyopya sınırına kuraklıktan kaçarak geldi ve burada 11 yıldır sefalet ve trajedi yaşamaya devam ediyor. Bugün yaşanan kuraklık sebebi ile göç eden insanlar da bu akıbeti yaşayacaklar. 2 ya da 3 ay sonra kampanyalar bitecek ve bu insanlar aynı mahrumiyet, kuraklık, yoksulluk, hastalık ve ölümlerle boğuşmaya devam edecektir. Etiyopya bölgesindeki unutulan sığınmacılar gibi unutulacaklar.
Afrika’yı önlenebilir yoksulluk ve kuraklıktan kurtarmanın yolu gerçekten zor değil. Resmi ve sivil yardım kuruluşlarımızın Afrika vizyonu ve misyonunu oluşturması gerekiyor. Medya mensupları, akademisyenler, araştırmacıların önce Afrika’yı BM’den kurtarması gerekiyor. BM’nin Afrika’da kalıcı ve üretim projelerine yönelmesi, Afrika’da yoksulluk ve kuraklığı çözmeye yönelik bir strateji oluşturması gerekiyor. BM’nin Afrika siyasetinin artık eleştirilmesi gerekir. Türkiye’nin de somut kısa ve uzun vadeli Afrika vizyonunun oluşturulması, resmi kuruluş ve STK’larımızın Afrika’da sorun çözücü projelere yönelmesi gerekiyor. Su kuyuları, ailelere küçükbaş hayvan verilmesi, tarım yapmakta olan köylülere tarımsal malzeme desteği, kurak bölgelerde yağmur suyu göletleri gibi projeleri sahiplenmeleri ve Afrika’nın en kurak sığınmacı bölgelerinde faaliyet göstermeleri gerekiyor.
Son kuraklık ile ilgili kampanyalara katılan TİKA, Diyanet, Kızılay, İHH, Kimse Yok mu, Can suyu, Deniz Feneri gibi kurumlarımız kampanyalarını iki ana kısma bölmeli, gıda ve proje kapsamlı bir çalışmaya dönüştürmeliler. Uzak bölgelere senede 2 kez ramazan ve kurban vesilesi ile kısa süreli gidişlerin, sağlık taramalarındaki kısa süreli programların maalesef pansuman tedbirden öteye gitmediğine şahit oluyoruz. Afrika’ya yardım açılımımızı duygusal merkezden, sağlam bir vizyon temeli üzerine kaydırmamız gerekiyor. Aksi takdirde her 10 yılda bir Afrika yardım kampanyaları çerçevesinde yardım taşıyıcılığı yapmış olacağız. Afrika’yı önce BM’den, sonra önlenebilir kuraklık ve yoksulluktan kurtarmanın yolu TİKA, Diyanet, Kızılay başta olmak üzere tüm STK’ların Afrika yardım açılımını kısa ve uzun vadeli programlardan oluşturmasından geçiyor.
YENİ AKİT
YAZIYA YORUM KAT