Afrika'da İslam'ı ihya eden âlim: Ebubekir Efendi
Feride Kurtulmuş, Afrika'daki Müslümanlar için önemli çabalar ortaya koyan Ebubekir Efendi'nin hayatını inceliyor.
Feride Kurtulmuş / Mecra
Afrika'da İslam'ı ihya eden âlim: Ebubekir Efendi
Sömürgeci devletler arasındaki rekabetin en hararetli döneminin yaşandığı 18. yüzyılda milyonlarca Müslüman, Hollandalılar tarafından Cava Adaları’ndan esir olarak getirildi ve tecrit edildi. Ümit Burnu’nun ilk Müslümanları olan bu halk, Güney Afrika’da yerleşik hayata geçseler de 143 yıl boyunca ana dillerinden, dinlerinden ve geleneklerinden kopuk olarak yaşamaya zorlandılar.
Bunun sonucunda da zamanla bölgede farklı gruplaşmalar ortaya çıktı ve çatışmalar yaşanmaya başladı. Hacca gidip gelenler çoğaldıkça, farklı düşünceler daha da yayılmış bölgede kargaşa artmıştı. Bilgili din adamı eksikliği, batıl inançların artması çatışmaları tetikliyordu.
Bölgenin idaresinin İngilizlerin elinde olduğu dönemde Müslümanlar istedikleri dine inanmakta özgürdü fakat yine de sömürge yönetimi altındaydılar. 1861 yılında Müslümanların talepleri doğrultusunda Londra Sefiri durumu Osmanlı Devleti ile görüştü ve bu görüşme neticesinde bölgeye bir alim gönderilmesi kararlaştırıldı. Cevdet Paşa bu görev için yetkili makamlara o an İstanbul’da bulunan Ebubekir Efendi’yi tavsiye etti.
Aslen Şehrizorlu olan Ebubekir Efendi ilk tahsilini memleketinde aldı. Babasının vefatı üzerine öğrenimini sürdürmek için İstanbul'a gidip bir süre orada kaldıktan sonra Bağdat'a dönerek tahsilini tamamladı. Ardından ailesinin göç ettiği Erzurum'a yerleşti. 1862 yılındaki bir kıtlık sebebiyle hükümetten yardım istemek üzere ikinci defa gittiği İstanbul’da bulunduğu sırada Cape Town’a gitmesi teklif edilen alimin, Güney Afrika’ya gitme kararı 26 Mayıs 1862’de Sultan Abdülaziz tarafından onaylandı. Ebubekir Efendi’ye yol masraflarına ek olarak 7500 kuruş yol harçlığı, bir yardımcı ve ayda 25 lira maaş tahsis edildi.
Aile arşivindeki bilgilere göre 3 Ekim 1862 tarihinde İstanbul’dan ayrılan Ebubekir Efendi ve yardımcısı Ömer Lütfi Efendi, deniz yoluyla önce Paris’e oradan Londra’ya vardı. Londra’da iki ay geçirdikten sonra görev yerine varmak üzere yola çıkan alim ve yardımcısı uzun bir yolculuk sonunda 1863 yılının Ocak ayında Cape Town’a ulaştı.
Bölgeye varışlarıyla ilgili çeşitli kaynaklarda farklı bilgiler görmek mümkün olsa da Ömer Lütfi Efendi’nin seyahatnamesinde belirtildiğine göre Cape Town’da ilgiyle karşılandılar. Ebubekir Efendi’nin gelişi yerel gazetelerde de yer aldı.
Bölgedeki Müslümanlar arasındaki ayrılık ve cehaleti gidermek üzere Halife Abdülaziz tarafından gönderildiği haberi şehrin her tarafına yayıldı.
Kendisine bir tercüman tahsis edildikten sonra hemen bölgede incelemelere başlayan alim, halkın dini duygularının uydurulmuş safsatalarla sömürüldüğünü tespit etti.
- Ömer Lütfi Efendi’nin aktardığına göre, bölgedeki imamlar müritlerinin tüm fitre, adak ve kurbanlarını kendilerine vermeleri gerektiğini yoksa ibadetlerinin Allah tarafından kabul olmayacağını söylüyordu hatta dini metinleri yanlış yorumlayarak insanları kandıranlar da vardı.
Bu cehaletle başa çıkmak için Ebubekir Efendi’nin ilk faaliyeti eğitim alanında oldu. Cape Town merkezinde bir okul açıp önce erkek öğrencilere Kur’an-ı Kerim öğretmeye başladı. Gündüz çocuklara, akşam yetişkinlere dersler veriyordu. Zamanla bu okulda yetişen hafızlar farklı yerlerde hocalık yapmaya başladı. Bölgede hanımlar için de bir okul açıldı.
İlerleyen dönemlerde Ebubekir Efendi’nin yetiştirdiği öğrenciler Port Elizabeth, Johannesburg, Kimberley, Durban hatta Mozambik gibi çevre bölgelerde bile camiler ve medreseler açıp bütün Güney Afrika Müslümanlarına liderlik yaptı.
Yaptığı işler sadece çocukların eğitimiyle sınırlı kalmadı. Halkla daha hızlı iletişime geçebilmek için İngilizce ve halkın Malaycayla karışık konuştuğu yerel Felemenkçeyi öğrenen Ebubekir Efendi halka vaazlar veriyor, çevre illerdeki Müslümanlara yardıma gidiyordu. Arapça olarak kaleme aldığı metinlerin Felemenkçe şerhini de yapan alimin Beyânü’d-dîn ve Merâsıdü’d-dîn adlı kitapları en önemli eserleridir. Bölgenin mahalli diliyle yazılıp basılan en eski ve kapsamlı dini eser olan Beyânü’d-dîn şarkiyatçıların dikkatini çekmiş ve Mia Brandel-Syrier tarafından The Religious Duties of Islam as Taught and Explanied by Abu Bakr Effendi ismiyle İngilizceye tercüme edilmiştir.
Ebubekir Efendi’nin, Cape Town’daki görevi sırasında evlendiği ikinci eşi Tahora Saban Cook ünlü kaşif Kaptan James Cook’un yeğeniydi. Evliliklerinin ilerleyen dönemlerinde Tahora Hanım, Ebubekir Efendi’nin kız öğrenciler için açtığı okulda müdürlük yaptı. İhtida edip Müslüman olan kız kardeşi de Tahora Hanım’a okulda ve bölgedeki ilmi çalışmalarında yardımcı oldu.
Ebubekir Efendi, Tahora Hanım ile olan evliliği sırasında dünyaya gelen altı evladını da çok iyi yetiştirdi. Etkili bir alim olan büyük oğlu Ahmed Ataullah Efendi 1884 yılında Sultan II. Abdülhamid tarafından Kimberley’de açılan ilk Osmanlı okulunun müdürlüğüne tayin edildi. Hem İngilizce hem de bölgenin yerel dilinde çok iyi bir hitabete sahip olan Ataullah Efendi’yi destekleyenler ona “yüzyılın savunucu” diyordu. Arapça, Türkçe ve Urducayı da akıcı olarak konuşabilen Ataullah Efendi, 1901’de Singapur’a ilk Osmanlı büyükelçisi olarak görevlendirildi.
11 Kasım 1903’de şüpheli bir trafik kazasında hayatını kaybeden Ataullah Efendi babası gibi Müslümanlar adına önemli faaliyetlerde bulundu. Ebubekir Efendi’nin diğer oğlu Heşam Nimetullah Efendi ve Ömer Celaleddin Efendi de Güney Afrika Müslümanları için önemli bir isimler oldu. Babaları gibi pek çok ilmi çalışmada bulundular.
Ebubekir Efendi’nin dini çalışmalarının dışında o günün dışişleri makamına yazdığı mektup ve raporlar da vardır. Raporlarında genelde Cape Town’ın dini, politik ve kültürel meselelerini ele aldığı görülebilir. Ayrıca 1863-1880 yılları arasında Mecmua-i Fünûn gazetesinde Güney Afrika’nın tarihi, iklimi, coğrafyası, kültürü gibi konular hakkında yazdığı yazılar yayımlandı.
Bölgedeki etkisi gittikçe artan alimin talebeleri arasına Şafii mezhebinin bölgedeki en önemli öğreticisi olan Tuan Guru’nun torunları da katıldı. Fakat buna rağmen Ebubekir Efendi, diğer mezhepleri benimseyenlerin kâfir olacağını ileri süren ve halka ahiret için kendilerine yardım etmek zorunda olduklarını telkin eden imamların muhalefetiyle karşılaştı. Müslümanların dört büyük mezhebi benimseyip bölgede birlik içinde yaşamaları için önemli katkılar sağlayan alim bölgede pek çok konunun çözüme kavuşmasında büyük rol oynadı.
Güney Afrika’da İslam’ın yayılmasına önemli katkılar sağlayan Ebubekir Efendi, henüz 45 yaşındayken 1880 yılının Haziran ayında vefat etti. Cape Town’un en eski mezarlığı Tana Baru’ya defnedilen alimin kabrini bugün hala ziyaret etmek mümkün.
Vefatından sonra Ebubekir Efendi’nin yetiştirdiği öğrenciler Güney Afrika’da İslam için çalışmaya devam etti, öyle ki onun öğrencilerinin görev yaptığı cami ve medreselerde Hicaz Demiryolu için yardımlar toplandı. Yüzlerce Afrikalı 1911 Trablusgarb ve 1912 Balkan savaşlarında savaşmak için Osmanlı’ya müracaat etti.
HABERE YORUM KAT