1. YAZARLAR

  2. MUSTAFA ÖZCAN

  3. ‘Adil diktatör Mübarek’!
MUSTAFA ÖZCAN

MUSTAFA ÖZCAN

Yazarın Tüm Yazıları >

‘Adil diktatör Mübarek’!

27 Mart 2010 Cumartesi 01:16A+A-

Mısır'da ilginç gelişmeler yaşanıyor. Mübarek ölümün pençesiyle hayat arasında gidip geliyor. Lakin otoritesinden bir şey eksilmiyor. Aksine mezara yaklaştıkça otoritesi pekişiyor. Mısır halkı biraz da otoriteden hoşlanıyor galiba. Cenap Şahabeddin'in dediği gibi, halk alkışladıkça seviyor. Aydınlar ise sevdikçe alkışlıyorlar. Mehmet Ali Paşa'dan beri Mısır'da iktidarda kalma rekoru kırdı. Onun rekorunu kıran başka lider yok. Bir başka kırdığı rekor da benzeri olmayan mutlak otoritesi. Bu yönüyle Fransa cumhurbaşkanlarından Mitterrand geçmişteki krallarla yarı başkanlar arasında bir mukayese yapmalarını istenince söylediği sözünü hatırlatıyor:  'Yarı başkanlar adeta yarı tanrı gibidirler.' Mısır'da da yarı başkanlık sistemi var ama Mübarek'in otoritesiyle Sarkozy'nin otoritesi karşılaştırılamaz bile. Millet ancak bu otoriteye fısıltı gazeteleriyle meydan okuyor ve gıyabında iğnelemek için bol bol da fıkra üretiyor. Zaten şeffaflığın olmadığı ülkelerde sembolizm dilinin güçlendiği söylenir. Bu fıkralar bir araya gelse eminim ki Karakuşi için uydurulanlardan kat be kat büyük olur ve koleksiyonlara sığmazdı. Geçenlerde Nuh Gönültaş, Kahire'ye gitmiş ve oradan bir demet fıkra derleyerek geri dönmüş. Anlattıklarından birisi tam da Mısır'ın ahvaline uygun düşüyor. "Şehirde dilden dile dolaşan, yaşandığı iddia edilen bir olayın fıkralaştırılmış halini sizinle paylaşayım:

Hüsnü Mübarek yardımcılarından birine "Söyle bakalım, ben mi büyüğüm yoksa Nasır mı büyük" diye sormuş. Bunun üzerine yardımcısı "Tabii ki siz büyüksünüz efendim" demiş.

Mübarek "Neden büyüğüm" demiş. Cevap, "Nasır İsrail'den korkardı siz korkmuyorsunuz o yüzden" olmuş.

Mübarek yine sormuş "Söyle bakalım ben mi büyüğüm yoksa Enver Sedat mı büyük." Cevap, "Siz büyüksünüz" olmuş. "Neden" diye sormuş Mübarek. Cevap "Çünkü Enver Sedat İhvan-ı müslimin'den korkardı siz korkmuyorsunuz."

Hüsnü Mübarek hep "en büyük sizsiniz efendim" cevabı karşısında işi ilerletmiş ve "Söyle bakalım, Ömer mi (Hz. Ömer) büyük ben mi büyüğüm." Yardımcısı yine "Siz efendim" demiş. Neden büyüğüm peki?

"Çünkü Ömer Allah'tan korkardı, siz korkmuyorsunuz!"

Bu anlattığımız fıkra ise bütün Arap rejimleri için seyyanen geçerlidir. Kahire veya Şam'da bir sokak satıcısı poster satıyormuş. Lakin devlet başkanının posterini yarım lira'dan satarken Hazreti Mesih'in posterini ise 5 lira'dan veriyormuş. Rejim taraftarı birisi satıcının önünden geçerken bu işe akıl erdirememiş. Kendi kendine 'nasıl olur da başkanın posteri Mesih'in posterinden daha düşük fiyata satılır' diye iç geçirmeye ve söylenmeye başlamış. Sonunda içinden gelen baskıya ve dürtüye dayanamamış ve meramını satıcıya anlatmış. Neden başkanın posterlerini yarım liradan satıyorsun da Hazreti Mesih'in posterini 5 liradan veriyorsun? Bu adaletsizlik reva mıdır? Bu sözleri duyan Hıristiyan satıcı fena halde içerlemiş ve karşısındaki fanatik partizana şöyle mukabele etmiş: Biliyorsun ki, Mesih çarmıha gerildi ve bundan dolayı posterlerini 5 liradan satıyoruz. Başkan da çarmıha gerilecek olursa getir posterini 50 liradan satayım. Kıssadan hisse demek istemiş ki: En iyi başkan halkın nazarında ölü başkandır. Kendisi olmayan ve gölge etmeyen başkan.

Yukarıda anlattıklarımız fıkra gibi gelebilir. Lakin aynıyla gerçektir. Mısır gibi ülkeler de bazı gerçeklerin de fıkralardan farkı yoktur. Fıkra onun yanında hafif tertip kalır. Mısır parlamentosu Milli Güvenlik ve Savunma Komisyonunda yaşananlar fıkranın ötesine geçmiştir. Mısır'da iki müzmin kararnameden birisi sıkıyönetimdir ve belki Mübarek düşerse sıkıyönetim de düşecektir. İkincisi de, özellikle biz de son sıralarda askeri ihalelerin Sayıştay denetimine alınması tartışması bağlamında olduğu savunma sanayinde Mübarek'in iki dudağı arasından çıkanın kanun sayılmasıdır. Mübarek komisyon alır mı? Haşa ki, mübarek eli harama değsin! Dolayısıyla Mübarek'e güvensizlik gösterilemeyeceği için 1974 yılından beri askeri ihaleler parlamentoya uğramadan işlem görür. Yani tek yetkili merci olarak Mübarek tarafından onaylanarak yürürlüğe girer. Ekselansları karşısında en ufak bir güvensizlik münasebetsizlik olur!

İhvan vekilleri itiraz edecek olmuşlar lakin vekil kılığında bir baltacı (Mısır dilinde maganda) bu avazları susturmuş. Emekli Tuğgeneral Abdulfettah Ömer: "Eğer Mübarek diktatörlük isterse onun hakkıdır. Başımızın tacıdır. Ne yapsa harcıdır. Zira, o bunu isterse, mübarek ve adil bir diktatör olur' demiş (http://www.almesryoon.com/news.aspx?id=26380). Bu sözleriyle Mübarek'e mutlak yetki verilmesini ve geçmişten tevarüs ettiği mutlak yetkilerinin devam etmesini istemiş. 'Boynumuz ve Mısır halkının boynu ona karşı kıldan incedir' demiş... Tabiî ki bu kadar kuvvetli burhandan sonra İhvan vekillerinde karşı söz söyleyecek mecal kalmamış. Böylece reislerine mezara kadar yetki vermişler.

Eskilerin 'müstebit adil' dedikleri şey günümüzde Mübarek rejiminde fazlasıyla geçerli. Ne diyelim: Kel başa şimşir tarak!

Tevfik Fikret'in deyimiyle söyleyecek olursak: Beşerin böyle dalâletleri var. Putunu kendi yapar, kendi tapar...

MİLLİ GAZETE

YAZIYA YORUM KAT