Adalet Divanı'nın İsrail kararı ne anlama geliyor?
Uluslararası Adalet Divanı İsrail hakkında 15'e 2 oyla ihtiyati tedbir kararı verdi. İsrail’in “soykırım” suçundan yargılanmasına hükmetti. Peki, süreç nasıl devam edecek? Karar ne anlama geliyor?
Benginur İkbal Akgül / TRT Haber
Güney Afrika, İsrail'in Gazze'deki saldırılarıyla 1948'te imzalanan Birleşmiş Milletler (BM) Soykırım Sözleşmesi'ni ihlal ettiği gerekçesiyle 29 Aralık'ta Uluslararası Adalet Divanı'na başvurmuştu.
Uluslararası Adalet Divanı İsrail hakkında 15'e 2 oyla ihtiyati tedbir kararı verdi. İsrail’in mahkemeye ihtiyati tedbirler ile ilgili 1 ay içinde rapor vermesi gerektiği belirtildi.
İsrail’in tüm önlemleri alarak soykırım işlenmesini teşvik etmesini engellemesi gerektiğinin altı çizildi. Gazze'deki tüm ihtiyaçların bölgeye ulaştırılması gerektiğinin kararlaştırıldığına hükmedildi. Ayrıca İsrail'in dosyanın reddi talebi de reddedildi.
Peki, ihtiyati tedbir kararı ne anlama geliyor? Mahkeme esas kararı ne zaman verecek? Detayları Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Levent Ersin Orallı ile konuştuk.
"Müdafaa hakkındaki kuralların çiğnendiği ortaya kondu"
Uluslararası Adalet Divanı’nın davaya bakmak için yeteri kadar delil olduğuna dair kanaat ortaya koymasının başlı başına önemli bir durum olduğunun altını çiziyor Orallı:
“Almış olduğu ihtiyati tedbir kararı meşrudur. Müdafaa hakkındaki ölçülülüğün ve orantılığın açık bir şekilde çiğnendiğine dair bir karar hükmünü ortaya koyuyor.”
Bu noktada Orallı, mahkemenin İsrail'in açık bir şekilde insan haklarına doğrudan zarar verdiği ve soykırım sözleşmesinin bazı maddelerini açık bir şekilde çiğnediğine hükmettiğini belirtiyor ve şöyle devam ediyor:
“Gazze şehrinin ve ilçelerin altyapılarını tahrip ettiği, binaların yıkılmasına doğrudan sebep olduğu ve sivil ölümlere sebebiyet verdiği artık hüküm altına alınmıştır.
Mahkemenin doğrudan ateşkes çağrısında bulunmaması kararın handikaplı bölümünü oluşturmaktadır.
Ancak açık bir şekilde ölçünün ihlal edilmesinden kaynaklı hem sivil kayıpların önlenmesi hem de bölgeye verilen hasarın bir an evvel kontrol edilmesine ilişkin kararı, İsrail’i zayıflatacak niteliktedir."
Orallı, verilen kararın bir zafer olmadığını söylüyor. Gazze’deki ateşkes sürecini başlatmaya yönelik bir tedbir içermediğini vurguluyor. Mahkemenin kararını ise şöyle özetliyor:
"Mahkeme acil bir durum olduğu tespitinde bulunmuştur. Telafisi mümkün olmayan sonuçların gerçekleşmesinin engellenmesini istemiştir. Soykırımın önlenmesi sözleşmesine aykırı davranıldığını tespit etmiştir. Gazze’deki yıkımı ve altyapının tahrip edildiğini karara bağlamıştır. İsrail’in sivilleri katlettiğine vurgu yapmıştır. İsrail’den bir rapor hazırlamasını talep ederek ateşkes kararı almasa da silahlı operasyonların durdurulması gerektiğine işaret edilmiştir."
Raporda ne olması bekleniyor?
Mahkeme, İsrail’den bir ay içerisinde rapor istedi. Bu raporda olması gerekenleri Orallı, şöyle anlatıyor:
“Raporda, İsrail’in ihtiyati tedbir kararına uyup uymadığı, orantılılık ve ölçülük ilkelerine geri çekildiği ve verilmiş olan hasarın tespiti istenmektedir.
Bu tespitler İsrail tarafından yapılmalıdır ki, böylece İsrail an itibarıyla sivil kayıplara daha fazla sebebiyet vermesin ve var olan hasardan kaynaklı olarak bir adım sonra bir savaş tazminatı ya da hukuki bir tazminat ödemek durumunda bırakılsın.”
“Ateşkes denmese de tedbir kararlarına uyulması zorunlu”
Orallı, karardaki en önemli hususun 'soykırım suçu'nun vurgulanması olduğunu belirterek durumu şöyle açıklıyor:
“Adalet Divanı'nın almış olduğu bu karar, en önemli olarak, soykırım suçunun işlendiğini vurgulamaktadır. İsrail'in Filistin'e güçlü bir tazminat ödemesinin önünü açmıştır ve her ne kadar 'ateşkes' kelimesi anılmasa da ihtiyati tedbire uyulmasının zorunlu olmasından kaynaklı olarak ateşkes çağrısı niteliğinde bir önem arz etmektedir.”
Dava ne kadar sürecek?
Henüz ara kararın verildiği mahkeme sürecinin ne kadar süreceği merak konusu. Zira, uzun yıllar süren davalar da bulunuyor. Bu noktada Orallı, şöyle devam ediyor:
“Uluslararası Adalet Divanı’nın yaptırım bazlı kararlarının bağlayıcılığı olmaması, İsrail'in durmasını sağlamayacak bir neticeyi ortaya koymaktadır. Özellikle ABD’nin, İngiltere'nin ve Batı’daki bazı devletlerin İsrail'e sonsuz kredi açmış olması ve bu noktada geri bir adım atmamakta ısrar ediyor olmaları İsrail'in soykırım suçunu işlemeye devam edeceği anlamına gelmektedir.”
Orallı'ya göre mahkeme kararı, kamuoyunun İsrail’e karşı koyduğu tutumun haklı olduğunun bir sonucu... Ayrıca, uluslararası hukukun İsrail'i sıkıştıracağı da düşünülüyor.
Ancak Orallı, çatışma sürecinin ve sivillerin katledilmesinin önünde “maalesef henüz hukuki ve güçlü bir engel oluşmuş değil” diye de ekliyor.
HABERE YORUM KAT