1. HABERLER

  2. YORUM ANALİZ

  3. Adalet Divanı istedikleri kararı vermeyince yalana abanıp Filistin’e yardımı kestiler
Adalet Divanı istedikleri kararı vermeyince yalana abanıp Filistin’e yardımı kestiler

Adalet Divanı istedikleri kararı vermeyince yalana abanıp Filistin’e yardımı kestiler

Nihal Bengisu, bir çalışanının HAMAS’a yardım ettiği bahanesiyle İsrail ve Batılı destekçilerinin UNRWA’yı fonlamayı bırakacakları yönlü çıkışını değerlendirdiği yazısında “Adalet Divanı istedikleri kararı vermeyince yalana abanıp yardımı kestiler" dedi.

28 Ocak 2024 Pazar 22:12A+A-

Nihal Bengisu, Habertürk’teki köşesinde Uluslararası Adalet Divanı’nda Siyonist İsrail aleyhine alınan kararı ve hemen ardından tartışmaların odağını yerleştirilen UNRWA meselesini değerlendirdi.

Bengisu, Amerika, Kanada, İngiltere, Avusturalya ve İtalya’nın UNRWA’yı fonlamayı bıraktıklarını ilan etmeleriyle ilgili şunları yazdı:

“Filistin lehine bu kadarcık bir avantajın ihtimalinin ufukta belirmesi bile, sırf İsrail’in maskesine çentik atıldı ve biraz cildi kaşındı diye, harekete geçip böyle bir kumpası gerçekleştirebilmelerine yetti.

Konu İsrail’i savunmak olunca, kendi hak-hukuk-adalet anlayışlarının takibini ve savunmasını yapmak için kendileri tarafından kurulmuş BM'nin yetkin ve saygın bir yardım kuruluşunu örselemekte hiçbir sakınca görmüyorlar.”

Nihal Bengisu’nun Habertürk’te yayımlanan “Adalet Divanı istedikleri kararı vermeyince yalana abanıp yardımı kestiler” başlıklı yazısının (28 Ocak 2024) konuyla alakalı bölümü şöyle:

Malumunuzdur, Güney Afrika 2023’ün son günlerine İsrail’in soykırım suçu işlediğini belgeletmek ve onu savaş suçlusu olarak yargılatmak için büyük bir vicdan ve cesaret örneği sergilemiş, İsrail aleyhine Uluslararası Adalet Divanı’nda dava açmıştı. 1948 tarihli Birleşmiş Milletler (BM) Soykırımın Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi'ni ihlal ettiği gerekçesiyle açılan davanın esastan görülmesini engellemek amacıyla İsrail tarafından yapılan ret talebi ise iki gün önce reddedildi. Yani Adalet Divanı ‘Evet ortada böyle bir davanın esastan görülebilmesini mümkün kılacak çok sayıda nitelikli suç ve ihlal var’ demiş oldu ve tedbir kararı alındı.

Nelson Mandela’nın evlatları İslam Dünyasının sözde müslüman krallarının emirlerinin hayatları boyunca alamayacağı kadar dua aldılar. İslam dünyası bu davaya müdahil olmadı, sessiz kaldı. Görmezden geldi. Türkiye ise davayı desteklediğini belge temin ettiğini açıklayarak safını belli etti. (Ancak davaya katılamadı zira UCD'nin kurucu sözleşmesi Roma Statüsüne taraf değildi)

Söz konusu gelişme nihayet uluslararası kamuoyunda hukuk var dedirtti. Büyük ihlaller büyük suçlar için insanlığın ortak kazanımı olan kurumlar hala işleyebiliyor, evrensel yasalar hatırlanabiliyor, demek ki adalet ütopyadan ibaret değil fikrini yeşertti.

Peki sonra ne oldu biliyor musunuz?

BM’nin bir kurumu olan Uluslararası Adalet Divanı İsrail aleyhine bir karar alınca ve bu karar uyarınca şimdilik hiç değilse Gazze’de ölmek üzere olan çocuklara yardım götürülmesi gerektiği için olsa gerek, hemen BM’ye bağlı yardım örgütü UNRWA ‘ya iftira atıldı.

KÖTÜLÜKLERİNİN DÜZEYİ AKLIN SINIRLARINI ZORLAYACAK BOYUTTA

UNRWA, yani “Birleşmiş Milletler Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı” (United Nations Relief and Works Agency for Palestine Refugees in the Near East) Bu kuruluş 1949’dan beri BM bünyesinde varlık gösteriyor ve genellikle UNESCO ile iş birliği içinde, mülteciler için kamplar, okul ve sağlık klinikleri açma, meslek eğitimi verme, yiyecek ve giyecek dağıtma gibi faaliyetler yapıyor. Hava gibi, su gibi gerekli bir kurum anlayacağınız.

Adalet Divanı’nın kararından hoşlanmayan Siyonizm muhibleri UNRWA’nın 7 Ekim’de HAMAS ile işbirliği yaptığı iddiasını ileri sürdüler. Açıkça hile ve kumpas düzenlediler.

Peki ne oldu? Tebrikler, bildiniz.

İsrail’in üç aydır süren katliamlarını meşrulaştırmak için full time performans gösteren Siyonizm muhibbi ülkeler şimdi bu yalanı referans vererek UNRWA’ya sağladıkları maddi desteği sonlandırdıklarını açıklamaya başladı.

Amerika, Kanada, İngiltere, Avusturalya ve İtalya UNRWA’yı fonlamayı bıraktıklarını ilan etti.

Düşünün ki, Adalet Divanı’ndaki davanın daha uzun bir yolu var. Bugünden yarına İsrail hakkında kesin bir soykırım kararı çıkmasının ihtimali yok. Uzun soluklu bir koşu bu. İsrail’in soykırım suçu işlediğine hükmedilse bile, mahkemenin yaptırım gücü yok. Elbette bu önemli ve dolaylı açıdan sonuç doğurucu olur ama somut olarak BM Genel Sekreteri’nin ya da diğer kurumlarının bu karara sürekli atıf yaparak misal BMGK üyesi ülkeleri tutum almaya zorlamayı seçmesi dışında büyük bir avantaj bile temin etmiyor. Şimdilik dava sadece ‘esastan görüşülebilir olma’ niteliği kazandı. O kadar.

Ancak, -dehşet içerisindeyim- bu bile, Filistin lehine bu kadarcık bir avantajın ihtimalinin ufukta belirmesi bile, sırf İsrail’in maskesine çentik atıldı ve biraz cildi kaşındı diye, harekete geçip böyle bir kumpası gerçekleştirebilmelerine yetti.

Konu İsrail’i savunmak olunca, kendi hak-hukuk-adalet anlayışlarının takibini ve savunmasını yapmak için kendileri tarafından kurulmuş BM'nin yetkin ve saygın bir yardım kuruluşunu örselemekte hiçbir sakınca görmüyorlar. Haliyle merak ediyor insan. BM'ye bağlı bir kuruluşa karşı bu kadar hoyratça saldıranlar, Filistin'e yardım götüren sıradan sivil toplum kuruluşlarına ne yapmaz? Acaba bugüne kadar kaç dernek, kaç vakıf sırf yalanlar referans alınarak terörist ilan edildi?

Türkiye hemen ahlaksızlığa itiraz etmeli ve bir açıklama yaparak UNRWA’nın yanında olduğunu ilan etmeli.

 

HABERE YORUM KAT

1 Yorum