Acımasız oyun
BALYOZ Planı'yla birlikte bir şeyler iyice netlik kazanıyor. Bende oluşan intibayı arz edeyim: Ordumuzun bir kısım mensubu, daha AK Parti ile "cicim ayları" yaşanırken gözü karartmış. Mevcut elit, yeni eliti yarı merak, yarı heves, yarı heyecan ve sevecen bir ilgiyle takip ederken daha. Aydın Doğan hükümetle iyi geçinme planları yaparken daha. Emine Erdoğan'ın Davos'ta "kar kristal bir küre gibi" ifadeleriyle büyülenirken medya. "Farklılar ama hoşlar diiy miii" diye konuşulurken arkalarından. Daha başlangıç çizgisinde. Hiçbir maraza çıkmamışken bile, oturup "darbe ortamı hazırlama" planları yapmışlar. Sebep? Allah sizi inandırsın rasyonel bir sebep yok. Sene 2003. Hükümet daha gıcır gıcır, dumanı üzerinde tütmekte, hatta hükümet, içinden çıktığı kitleden çok, kendisini kabullenme zorluğu çeken kesimlerle flört halinde. "Yandaş" denilen medyaya bir demeç çok görülürken Hürriyet'te röportajlar gırla gitmekte. Mutlu günler yani.
Gelgelelim askerimiz daha o zamandan başlamış plan yapmaya, planlara doyamamış. Sonuncusu işte Balyoz, memlekette tek irticacı kalmayana dek savaşmak, ülkenin 1923 zindeliğine kavuşturulması gerekiyormuş.
Taraf'ın dün yayınladığı ses kayıtlarının dökümünde Metin Yavuz Yalçın isimli tümen komutanı, elindeki tüm imkânlarla "İstanbul'un üzerine çökeceğinden" bahsediyor. "Halkla karşı karşıya gelmek" bahsinde ettiği laflar da manidar. "Bunlar kararlarını vermişlerdir, ülkeyi bölecek parçalayacaklardır... Böyle kararlı olan bir halka karşı acımasız hareket etmek bizim görevimizdir."
Halk Balyoz'u hak etmiş anlayacağınız. Ona zemin oluşturmak için girişilecek eylemler, Fatih civarındaki kişiler ile Atatürkçü Düşünce Derneği arasında gelişmesi sağlanacak kanlı olaylardan tutun da, bir Türk jet uçağının düşürülmesine varana kadar genişliyor. Darbeye direnebilecek 200 bin kişinin Şükrü Saracoğlu ve Burhan Felek statları ile Ümraniye Netaş tesislerine doldurulması planlanmış.
5-7 Mart 2003 tarihlerinde İstanbul Selimiye Kışlası'nda 1. Ordu'ya bağlı tüm komutanlıkların katıldığı toplantının ses kayıt çözümlerinden anlaşılıyor ki, yıllık bir strateji toplantısı gibi planlanmış olan bu toplantı, hiç de rutin bir toplantı değil. Dün Çetin Doğan'ın t24.com'da "Bunlar asayiş ve güvenliği sağlama amaçlı rutin senaryolardır" dediği, "Harp oyunu"dur dediği planların, hükümeti tasfiye etmek için hazırlandığı paçalarından akıyor.
Toplantıda İdris Güllüce'nin nasıl yerinden edileceğine dair ifadeler bile yer alıyor. Darbede ve darbe sonrasında görev alacak ordu ile bağlantılı 843 kişinin isimleri tek tek sıralanıyor. Darbe ortamı oluşmasını sağlayacak eylemleri yapacak tim bile isim isim belirlenmiş.
Nasıl bir oyun ki, "Bu kadar kararlı bir halka acımasız olmak gerekir" gibi ifadeler kullanılabiliyor. "Suç"un adı ne zaman "oyun" oldu?
"Oyundu oyun" açıklamasını yapanların durumu, karısını öldürmek için yaptığı cinayet planı ortaya çıkınca, "Ama bu benim hobim, evet hayatımı karımı öldürmeyi planlayarak geçiriyorum, bunu seviyorum" diyen adamın durumuna benziyor. Adamı psikiyatrik inceliklerle beraat ettirdiler, ama ortada evlilik filan kalmadı. Tekrar ediyorum "evlilik" filan kalmadı. "Bölündüler" yani... Bilmem anlatabildim mi?
Bakmayın siz, "harp oyunu" ifadesine, o işin kılıfı. Mevzuyu kitabına uydurmanın askeri yolu.
Albay Süha Tanyeri'nin sunumunda geçen ve oldubitti şeklinde verilen olaylar, ele geçirilen belgelerdeki Çarşaf, Sakal, Oraj ve Suga adı verilen planların içeriğiyle örtüşüyor. Fazla söze gerek var mı?
Dur bakalım daha neler göreceğiz? Senaryoydu, strateji oyunuydu derken acaba sıra "Şaka yapmıştık"a kadar gelecek mi?
HABERTÜRK
YAZIYA YORUM KAT