Acıları yarıştırmak
Daha ölümün nefesi duyulurken, daha yas hüznü ocağımızdayken bir yarış başlatıyorlar. Ölümleri yarıştırıyorlar. Acının yarıştırılmasında bir ahlak varmış gibi, sözüm ona adil olmaya davet ediyorlar.
Bunu ilk defa yapmıyorlar üstelik. Yaşanan ölümlerin çoğunda karanlık solukları var. Sinsi bir geçmişin hiç şeffaf olmayan aktörü gibiler. Karda yürüyüp iz bırakmamış olmanın avantajını kullanıyorlar hâlâ. Ama karda, çok derinlerde kan izleri var.
Hrant o mağdurlardan biri, Ahmet Kaya bir diğeri. Adına şimdilerde yas tuttukları bazı Ergenekon sanıkları bile aynı kurgunun mağduru.
Türkiye'nin gizli genel yayın yönetmeni 'Ergenekon mağdurları için bundan on yıl sonra kim neyi anacak?' sorusunu ortaya atıyor. Balkan geçmişini, milliyetçi babasını ve devraldığı koltuğun tehlikesini her defasında vurgulama gereği duyarak. Balkan sürgünü işçi babasının çok muhtemel ki saf olan milliyetçi duygularına haksızlık ederek üstelik. Özkök'ün İzmir toprağına sığınan babası, oğlunun zihninden geçen tilki kuyruklarını, görseydi ne hissederdi acaba? Hangi Anadolu insanı, başkalarının hayatı üzerinden bu kadar manipülasyon yaratan bir evlada gönül dolusu sahip çıkar?
Ertuğrul Özkök'ün pozisyonunu, fazlasıyla kişisel marazlar belirliyor sanki. Nasıl bir taraf tutmak iddiası ise -haset mi yoksa?- bu ülkenin yetiştirdiği hiçbir değere saygı duymuyor. Saygıyı bırakın, yaşama hakkına göz dikiyor. Orhan Pamuk Nobel alır, hedefindedir. Ahmet Kaya bu toprağın gönül telini titretir, hedefindedir. Hrant yüz yılın vicdanıdır, hedefindedir. Onları değersizleştirip hedef haline getirirken sahip çıktığı, Kuddusi Okkır ve Türkan Saylan'dır!
Kudussi Okkır'ı tanımıyorum. Ama ailesinin yerinde olsaydım Ertuğrul Özkök'e 'bize sahip çıkmayın' derdim. Türkan Saylan ise daha baştan hasar bir konu. Güneydoğudan devşirdiği genç kızları askerî okulların genç talebeleriyle eşleştiren Saylan'ın on sene sonra hangi salonda nasıl anılacağını sahiden ben de merak ediyorum. İnsanlığa, kadınlık tarihine bir değer kattığı için mi hatırlanacak Saylan? Genç kızlara otoriteden bağımsız, hesapsız bir güzelliği, kimliği yaşattığı için mi?
Nazi subaylarını andıran mühendislik yöntemleriyle ütopyasına uygun bir ırk yaratmak üzere, asimilasyon öncülüğü yapan Saylan'ı gelecekte kimlerin anacağını sahiden merak ediyorum. Türkiye'de yaşanan derin kutuplaşma sayesinde iyi niyetli insanların bile ilgisine mazhar olan Saylan gibilerin, siyasi gerilim sona erdiğinde, kimler tarafından sahipleneceği merak edilmesi gereken bir konu gerçekten!
Bu ülkenin Ahmet Kaya günahını, on yıl sonra temizlemeye çalışan binlerce insanın duygularına saldırıyor Özkök.
O salonda toplananların yaşadığına kulak vermeden, bakkal terazisi hassasiyetiyle karşısına başka acıları koyuyor. Acıları yarıştırmakta belli ki sorun görmüyor. Özkök'e, milliyetçi duygularla bağlı olduğunu iddia ettiği Anadolu'dan söz etmek gerekiyor belki de.
Anadolu'nun derin bir yas geleneği var. Hiç mi bir taziye evinde bulunmadınız? Binlerce yılda oluşan o gelenekte ilk şart, kalanlara 'başınız sağ olsun' demektir. İlla konuşmak gerekiyorsa önce 'rahmet' dilenir. Hangi gün layıkıyla Hrant için üzüntü belirttiniz? Hangi gün Ahmet Kaya'ya Allah'tan rahmet dilediniz? Hangi gün yaşanan acıyı anladınız ki, karşısına başka acıları koyuyorsunuz? Üstelik hissetmediğiniz gözyaşlarıyla. Gerçekten inandırıcı olmak istiyorsanız acıları yarıştırmadan sadece sahip çıktıklarınıza vurgu yaparak anın derim. Öylesi sahiden daha inandırıcı olur. Kabul edin ki, bu kurgu ve cambazlıklarla, geçmiş günahlarınızı nasıl bir ruh haliyle yaptığınızı kanıtlıyorsunuz sadece.
Çünkü artık biliyoruz. Kim kimdir? Kim hangi hesapla ölüleri saymakta. Ve kayıpların hakemi kesilmekte.
Size tavsiyem, bu ülkenin derin çelişkilerinde hayatını kaybeden insanlar hakkında bir daha konuşmayın. Hangi cenahtan olursa olsun kimse hakkında sahteliği aşikâr yaşlar akıtmayın. Çünkü her şeyden önce o insanların ailelerine haksızlık ediyorsunuz. Anılarına haksızlık ediyorsunuz. Belki de haklılıklarına haksızlık ediyorsunuz. En karanlık silahlı örgütten bile daha karanlık bir dille konuşulduğunda doğrular bulanıyor çünkü.
ZAMAN
YAZIYA YORUM KAT