"Acı ve İnfial Paris Merkezli Yaşandıkça"
Kenan Alpay, bugünkü yazısında Paris saldırılarını değerlendiriyor, "Batı merkezli, Batılı insanın refah ve konforunu eksen alan işgal ve sömürü politikaları devam ettikçe dünyanın hiçbir bölgesinde güllük gülistanlık hayat sürülmesi mümkün olmayacak." di
Kenan Alpay
Acı ve İnfial Paris Merkezli Yaşandıkça
Yeni Akit
Fransa’nın başkenti Paris’te eş zamanlı olarak IŞİD tarafından girişilen katliam bütün dünyanın gündemini değiştirdi. Mahiyeti ve sonuçları itibariyle Paris’in yedi farklı noktasında (şimdilik) 120’den fazla insanın ölümüne 80’den fazlası ağır olmak üzere yaklaşık 300 insanın yaralanmasına sebep olan saldırı Fransa’nın hatta ‘Avrupa Birliği’nin 11 Eylül’ü’ olarak kayıtlara geçiriliyor.
Paris’te hedef alınan insanların Fransız askeri, polisi, istihbaratı değil herhangi bir biçimde sadece orada olmak gibi ‘suçları’ dolayısıyla öldürüldükleri besbelli. Fransız emperyalizminin, işgalciliğinin veya başka bir dizi cürmümün bedeli maç izlemeye giden, müzik dinlemeye koşan veya cafe-restoranda oturan insanlara kesilmesi hem korku ve panik havasını hem de nefret ve düşmanlık duygusunu körüklemekten başkaca bir işe yaramıyor. Fransa’nın geçmişten bugüne büyüyerek devam eden günahları için kanları akıtılan kurbanların ne bu meseleyle alakaları var ne de meselenin çözümünde bu yolun zerre miktarı katkısı olur. Ama aksi durum yani Fransa halkı başta olmak üzere bütün Batı toplumlarını daha fazla ırkçı-ayrımcı politikalara iter ve neo-con saldırganlığın daha fazla cazibe merkezi olmasına zemin hazırlanır.
Fransa’ya Ödetilen Bedel
İlk andan itibaren Paris’i kan gölüne çeviren saldırıların Fransa’nın Suriye politikasıyla alakalı olduğu tespit ve teyit edildi. Mesela Suriye’yi kan gölünde boğan Beşşar Esed, tam da aynı gün Fransa’dan gelen dört kişilik bir heyetin huzurunda “Fransa’nın Suriye’deki 'kusurlu' politikaları nedeniyle kısmen sorumlu olduğunu” vurgulayarak şunu söylüyordu: “Fransa, Suriye'nin beş yıldır yaşadığı terörü dün akşam yaşadı. Charlie Hebdo'da yaşananlardan hiçbir şey öğrenilemedi. Terörizme karşı açıklamalar yapmak yeterli değil.” Esed rejiminin ayakta kalmak için ulaşabileceği bütün bölgelerde kan gölü oluşturabilmek adına her daim tetikte durduğunu ihsas eden beyanı korku içindeki Batı toplumlarına çok şey anlatıyor.
(...)