'ABD'ye söyleyin, darbeyi bu gece yapıyoruz...'
"Kenan Evren kaç yaşındadır acaba?
90? 92? Daha mı fazla? O yaşta bir insan, Cumhuriyet Savcısı'na ifade verirken, kendi aleyhine sonuçlanacağını bilse dahi, nasıl olur da, sadece doğruları aktarmaz?
Nasıl olur da o yaşta biri doğrulardan şaşar?
Cumhuriyet Savcısı Hüseyin Görüşen'in iki hafta önce evine giderek ifadesini aldığı Kenan Evren'e yönelttiği sorular görüşmenin ardından kamuoyunun bilgisi dahiline girmişti. Dün de, bir gazete, cevapları yayınladı.
Ne cevaplar ama...
TSK İçhizmet Kanunu'nun 35. maddesine dayanarak, olaylar artık iyice içinden çıkılmaz hal aldığında, akan kanları durdurmak için idareye el koymaya karar vermişler... Amerika'ya haber vermemişler; tanklar Ankara'da JUSMAT adlı ABD örgütünün önünden gece yarısı geçerken, Amerikalılar, "Ne oluyor?" diye sorunca, "Nasılsa iki saat sonra darbe olacak, söyleyin" demiş Evren... 11 Eylül günü akan kanın 13 Eylül günü dindiği bilgisi yanlışmış; her şeye hâkim olmak altı aylarını almış... Kendisi de, Org. Bedrettin Demirel de, "Darbe için şartların olgunlaşmasını bekledik" dememiş...
İtiraf ettiği tek hata, Yunanistan'ın NATO'nun askeri kanadına dönüşüne izin vermesi; Amerikalılar o konuda kendisini aldatmışlar...
Belki de 12 Eylül'ün (1980) çok öncesinde başlayan ve halkın kabul etmesi için hayli zaman beklendiği bilinen darbe hazırlıklarından dolaylı bilgi sahibi olduğu için Kenan Evren'i mazur görmeliyiz. Esas darbeciler, bu işi onunla mı, yoksa onu aşarak mı veya emekli olması sonrasında mı yapmayı ciddi ciddi düşünmüş olmalılar...
Şu gerçek tanıklıklarla biliniyor: 12 Eylül trenine en son binen kişiydi Kenan Evren...
Darbeci olmadığı veya darbelere karşı olduğu için değil, esas darbeci kadro onda bazı 'hatalı yönler' gördüğü için...
Cumhuriyet Savcısı'na, Evren, "Ben aslında darbe konusunda ikircikliydim, sıkıyönetimle kanın durdurulabileceğine inanıyordum, siyasileri uyaran bildirilerle yetinmekten yanaydım" deseydi, emin olun, söyledikleri anlattıklarından daha yakın olacaktı gerçeğe...
Esas kadrodan Harp Akademileri Komutanı Org. Bedrettin Demirel darbenin fazla beklenmeden yapılmasından yanaydı ve darbeye destek vermesi beklenen isimlerin çoğu da onun gibi düşünmekteydi. Org. Demirel birkaç kez Evren'le görüşüp "Hemen müdahale edelim" diye kendisini sıkıştırdı. Evren, "Beni çok sıkıştırıyorlardı, ama bıçak kemiğe dayanana kadar beklemeyi tercih ettim" diye özetlenebilecek notlar düşmüştür anılarına...
Org. Bedrettin Demirel, 1988 yılında, Milliyet'ten Yener Süsoy'a, "12 Eylül için şartların iyice olgunlaşmasını bekledik" diyecektir... 'Şartların olgunlaşması' ile kast edilenin ne olduğu herhalde âşikâr...
Aynı röportajda başka ilginç noktalara da temas etmiştir Org. Demirel... Sözgelimi, TSK'nın elinde hemen her yıl yenilenen 'Dev-Kurt' (devleti kurtarma) adlı bir planın olduğu noktasına...
Şöyle diyor Org. Demirel: "Kısa adı Dev-Kurt olan devleti kurtarma planı hep vardır Genelkurmay'da. Yıllardır vardır. 12 Eylül'de zuhur etmiş bir plan değildir. Devlet görevini yapamayınca 12 Eylül'de Dev-Kurt kuvveden fiile çıktı." Hani birileri, "2003'te hazırlandığı iddia edilen bir darbe planında daha sonraki yıllara dair bilgiler nasıl yer alıyor?" diye soruyor ya, daha 1988 yılında açık edilmiş 'Dev-Kurt' adlı planın varlığı bu soruya cevap teşkil ediyor...
Gerekli görüldüğü zaman devreye sokulana kadar sürekli güncelleştirilen bir plan olmalı 'devleti kurtarma planı'...Beni hayal kırıklığına uğratan, darbeden yalnızca iki saat önce ABD'nin haberinin olduğu ayrıntısı... Tanklar JUSMAT'ın önünden geçiyormuş, Amerikalılar sormuş, Evren de "Söyleyin" demiş...
Yalan demiyorum, mutlaka bu da olmuştur... Ancak "Yaptık" haberini iletmeye yaramıştır o bilgilendirme...
Saatlemeye göre, o gece Beyaz Saray'da görevli Paul Henze'nin Başkan Jimmy Carter'a bir konser sırasında ulaşıp "Bizim çocuklar darbe yaptı" cümlesiyle ilettiği, JUSMAT'tan alınan bilgi olmalı...
Evren'in geciktirip durduğu darbenin bir an önce yapılmasını istiyordu Amerikalılar; bunun için baskı da yapıyorlardı. Dolaylı baskılar işe yaramayınca dönemin Hava Kuvvetleri Komutanı Org. Tahsin Şahinkaya 'Nato gezisi' bahanesiyle Washington'a çağrılmış, ABD Savunma Bakanı ve Genelkurmay Başkanı ile ayrı ayrı yemeklerde buluşmuştu.
Yemekler, Türkiye'den gelen konuğa, "Daha ne duruyorsunuz?" mesajının zeminiydi. Org. Şahinkaya 11 Eylül (1980) günü Ankara'ya dönmüş, darbe ertesi gece sahneye konmuştu.
Doğruyu söylese Evren, gerçeği aktarsa Şahinkaya, ne kaybederler ki?
ZAMAN
YAZIYA YORUM KAT