1. YAZARLAR

  2. Kurtuluş Tayiz

  3. ABD'nin yeni IŞİD planı ve çözüm süreci
Kurtuluş Tayiz

Kurtuluş Tayiz

Yazarın Tüm Yazıları >

ABD'nin yeni IŞİD planı ve çözüm süreci

12 Eylül 2014 Cuma 14:13A+A-

EL Kaide saldırılarının 13. yıldönümünde ABD Başkanı Barack Obama, IŞİD (Irak Şam İslam Devleti)'ne karşı ülkesinin yeni eylem stratejisini açıkladı. Bu kez Irak ve Afganistan'a yapıldığı gibi toptan bir işgal planı masada olmasa da kapsamlı hava harekâtları yapılması öngörülüyor. Eylem planında IŞİD ile mücadelede Bağdat yönetimine ve yerel güçlere silah, istihbarat ve eğitim desteği sağlanması da var. ABD liderliğinde oluşacak olan bu koalisyona Türkiye'nin katılması beklenmiyor. Daha doğrusu Ankara'dan gelen ilk bilgiler, hükümetin bu koalisyona katılarak IŞİD'in elinde tuttuğu Türk rehineleri riske etmek istemediği yönünde. Tabii rehineler meselenin bir boyutu; rehineler olmasa bile Türkiye'nin bu koalisyona düşünmeden "evet" demesi kolay değil. Zira Türkiye, 13 yıl önce ABD önderliğinde oluşan işgal koalisyonuna da katılmadı. 1 Mart tezkeresinin Meclis'ten geçmemesi üzerine çok ciddi tartışmalar yaşansa bile, sonraki gelişmeler, Türkiye'nin işgal koalisyonuna katılmamasının doğru bir karar olduğunu gösterdi.  

Her ne kadar bugün koşullar değişmiş olsa da Türkiye'nin kırk düşünüp bir adım atması gerekiyor. Batı'nın Suriye konusundaki tutarsızlığı hâlâ akıllarda; Türkiye'yi önce teşvik edip sonra yarı yolda bıraktılar. Eğer üç yıl önce Suriyeli muhaliflere yeterli destek sunulup Esed'in süratle devrilmesi başarılsaydı, bugün IŞİD diye bir bela olmazdı. Batı'nın Şam yönetimiyle ilgili kararsızlığı Suriye'nin korkunç bir kaosa sürüklenmesine ve yangının Irak'a sıçramasına neden oldu.  
Bu noktadan sonra yanlış bir adım, Irak ve Suriye'deki kaos ve istikrarsızlığın Türkiye'ye sıçramasına yol açar. Batılı devletlerin Ortadoğu ile sınırları kesişmiyor ancak Türkiye, kaosun beşiği konumundaki Suriye ve Irak ile aynı sınırı paylaşıyor. Üstelik Kürt meselesi gibi çatışma ve istikrarsızlığın ihraç edilebileceği bir zemine sahip. Erdoğan hükümetinin iki yıl önce başlattığı çözüm süreci, Ahmet Davutoğlu başbakanlığındaki hükümet tarafından -iç ve dış provokasyonlara rağmen- devam ettiriliyor; ancak sürecin sonuçlandığı söylenemez. Çözüm süreci geri dönüşü imkânsız bir noktaya taşınmadığı sürece, Ortadoğu'daki bu gelişmelerden her an olumsuz etkilenebilir. Beklenmedik bir gelişme, provokasyon son iki yılda sağlanan barış ortamını bozabilir. Bunun için Türkiye'nin önceliği, süreci dış müdahalelerden en az etkilenecek bir aşamaya getirmek olmalıdır. Başbakan Davutoğlu'nun şu sözleri, hükümetin kapıdaki tehlikenin farkında olduğunu gösteriyor: "Şimdi artık iç ve dış yangınların etkisini minimize edebilmek ve sürecin bunlardan etkilenmemesini sağlamak için daha seri adımlarla hareket etmek gerekiyor."  
Ahmet Davutoğlu'nun çözüm sürecinde hızlı hareket edeceklerine ilişkin açıklamalarının arkasında görüldüğü gibi bölgedeki gelişmeler bulunuyor. Zaten çözüm süreci, uzun bir süredir hükümet için bir iç mesele olmaktan çıkmış durumda; bu sorun, bölgesel gelişmelerle iç içe ele alınıyor. Yüz yıl önce temelleri atılan düzen dağılmış durumda ve IŞİD'in bölgede daha büyük çatışmaları tetiklemesinden endişe ediliyor. Yüz binlerce Suriyeli göçmenin yanı sıra, IŞİD saldırılarının etkisiyle binlerce Kürt de Türkiye'ye sığınmak zorunda kaldı. ABD'nin IŞİD eylem planı, bölgedeki çatışma, kaos ve istikrarsızlığı artırabileceği gibi Suriye ve Irak'ta yeni bir durum da yaratabilir. Türkiye'nin bu gelişmelere hazırlıklı olması gerekiyor. Bölgedeki yangının Türkiye'ye sıçramaması için hükümet tedbirlerini hızla almak zorunda. En iyi ve en sağlam tedbir bence çözüm sürecini hızla tamamlamak olacaktır. Kürt isyanını barışla taçlandırabilirsek, hiçbir güç bir daha bu ülkeye şiddet ihraç edemez.  

AKŞAM

YAZIYA YORUM KAT