ABD’nin kara kitabı
Tanınmış İslâmi gazeteci ve yazarlardan Eşref edip CHP tarihini ve icraatlarını Kara Kitap adı altında toplamıştı.
Böyle bir çalışma vasıtasıyla derli toplu bir şekilde CHP’nin icraatlarını takip edebiliyordunuz. Komünizmin de böyle bir kara kitabı yazıldı. Yazarları komünizm vahşetinin dünyaya milyonlara patladığını ve tahminen 100 milyon kişinin canının kıyılmasına mal olduğunu yazdılar. Şimdi ‘rüyalar ülkesi’ ABD’nin kara kitabının yazılmasının tam vaktidir. Özellikle Bush döneminde Bağdat’ın işgali Hulagu ve benzerlerinin vahşetini aratmadı. Doğan Kitapçılık arasında çıkan Komünizmin Kara Kitabı’nın orjinal ismi: Le Livre Noir Du Communisme’dir. Kolektif olarak yazılmış ve komünizmin insanlığa maliyetinin 100 milyon can olduğunu yazıyor. Tabii ki, manevi tahribatı daha da büyük bir boyuttadır. Kerem Kurtgözü de Kapitalizmin Kara Kitabını yazmış. Kara kitapların yanında yazılan az sayıda da olsa beyaz ve mavi kitaplar da var. Bunların ismi beyaz veya mavi ama muhtevalarının pek mavi veya beyaz olduğu söylenemez. Hilafsız, mezalimin babası sayılan Stalin’in 30 yılda yaptıkları, ABD’nin 1960’lı ve 1970’li yıllardan beri yaptıklarının yanında belki de devede kulak kalır. Burada amacımız bir zalimi övüp göklere çıkarıp diğerini yerlerde süründürmek değil. Bilakis herkesin hakkını vermek olmalıdır. Burada kemmiyet değil keyfiyet önemlidir. Bir insanı öldüren bütün insanlığı ve cinsini öldürmüş gibidir. ABD’nin İslâm dünyasında yaptığı tahribat SSCB’nin aynı coğrafyada yaptığı tahribattan kat be kat büyüktür. Sözgelimi Somali’yi ele alacak olursak; ABD’nin bir iki yılda Somali’de yol açtığı kırım ve ölümlerin miktarı 1 milyonu aşmıştır.
Nitekim Martin Fletcher adlı yazar The Times (November 18, 2008) gazetesinde ‘How the War on Terror pushed Somalia into the arms of al-Qaeda’ başlıklı yazısında Bush döneminin Afrika Boynuzu açısından unutulmuş bir felaket dönemi olduğunu ve İslâmi Mahkemeler’le savaşan ve onları Afrika Boynuzu Taliban’ı olarak adlandıran Bush’un Etiyopya üzerinden Mahkemeleri tasfiye ederek Somali’yi dolaylı olarak Kaide’ye teslim ettiğinin hikayesini yazmaktadır. Bölgenin Batı açısından gelecekte bir felaket bölgesi olacağını da öngörmektedir.
Evet ABD’nin çılgın politikaları yüzünden Afrika Boynuzu’nda da huzur gitmiş; ülke ve bölge korsanların eline geçmiştir. Bush’un savaş çılgınlığı (warmonger) yüzünden Irak’ta da milyonlarca insan evsiz barksız ve yurtsuz kalmış ve yine bu ülkede 1 milyondan fazla insan savaş ve sonuçları yüzünden hayatını kaybetmiştir. Afganistan işgali de benzeri sonuçları doğurmuştur. Somali’de istikrarı getiren İslâmi Mahkemeler’i bitiren Bush rüzgar ekmiş ve fırtına biçmiş ve bunun neticesinde korsanlık vakaları had safhaya ulaşmıştır. Afganistan cephesine baktığımızda da Taliban döneminde uyuşturucu trafiği asgari seviyeye indirilmişti. Bu BM raporlarıyla ve verileriyle de sabit bir vakıadır. Bush ise işgal öncesinde yalanlarından birisini daha patlatmış ve Taliban’ın uyuşturucu ticaretiyle ilgilendiğini ileri sürmüş ve işgalle birlikte uyuşturucu imalatı ve ticaretinin kökünün kurutulacağını vaat etmişti. Peki sonuç ne mi olmuştur? İşgalcilerin yerli vekili ve kuklası Hamid Karzai’nin kardeşi Ahmet Vali Karzai Afganistan uyuşturucu kartelinin başı ve reisi haline gelmiştir. Demek ki uyuşturucu ticareti yasak olmayıp, sadece, Amerikan kontrolü dışında yapılması yasaktır. Kardeş Karzai hakkında işlem yapılmadığına göre başta türlü düşünme şansına sahip ve haiz miyiz?.
ABD Afganistan’da Taliban ve Somali’de de İslâmi Mahkemeler’le uğraşarak bu ülkeleri kaosun pençesine terk etmiş ve terk etmekten öte bilinçli olarak düşürmüştür. ABD (CIA) Somali’de gizliden gizliye savaş ağalarını desteklemiştir. Afganistan’da da Taliban’a karşı Dostum gibi savaş ağalarını tercih etmemiş miydi? Somali’de de aynısını yaptı. Lakin halkın galeyana gelerek İslâmi Mahkemeleri de destekleyerek savaş ağalarını tasfiye etmesi üzerine ABD bölgesel müttefiki Etiyopya’yı kışkırtarak Somali’nin istikrarını tamamen bozmuştur. Dünyaya ekonomik istikrarsızlık salgıladığı gibi Afrika Boynuzu gibi bölgelerde de asayişsizlik salgılamaktadır. Dolayısıyla ABD yeryüzünde fesad ve bozgunculukta neredeyse Stalin’i geçti. Bozgunculuğun yeni adresi ve unvanı olmuştur. Mesela sözde özgürlük savaşçısı ve propagandisti ve son seçimlerde de Palin ve McCain ikilisinin destekçisi ve hamisi Kissinger, 1970’li yıllarda iş başındaşken yaklaşık 3 milyon kişinin hayatına mal olmuş bir siyasetçidir (Johann Hari, 17 kasım The Independent: Sixties Radicals Are Back. But why?).
İşin kötüsü bugün Stalin her yerde menfur bir şahsiyet olarak anılmaktadır. Ama Kissinger hâlâ muteber bir kişidir ve Şaron veya Şaron’lar gibi yargılanamamaktadır. Onlar adaletin pençesine düşmedikçe yeryüzünde adalet hakim olamayacaktır.
VAKİT
YAZIYA YORUM KAT