ABD'de sağlık sektörü personel eksikliği nedeniyle krizin eşiğinde
ABD'de hastane yönetimlerinin az personelle hizmet politikası, hemşireler başta olmak üzere çalışanları grev yapmaya yönlendirirken, sağlık ekibi ve hastalarla yaşanan sıkıntılar sektörü krizin eşiğine getirdi.
New York'taki bazı hastanelerde çalışan binlerce hemşire, "kadro darlığı, iş güvenliği, sağlığa erişimde eşitlik ve ücret" gibi konularda yaşadıkları problemler nedeniyle başlattıkları grev sonucu hastane yönetimleriyle geçici bir anlaşma sağlasa da, ülkenin geriye kalan kısmındaki meslektaşlarının sorunlarının sürdüğünü belirtti.
New York Belediyesi sınırları içinde bulunan Mount Sınai ve Montefiore Tıp Merkezi isimli büyük hastanelerde görevli 7 binden fazla sendikalı sağlık çalışanının grev kararı, hastane yönetimlerinin sağlık hizmetlerini aksatırken, sağlık sektöründe Kovid-19 salgını başından beri giderek artan krizin daha da gün yüzüne çıkmasına neden oldu.
AA muhabirine konuşan NYSNA sendikası yetkilileri ve hemşireler, sektördeki köklü sağlık kuruluşlarının, "kar amacı gütmeyen vakıf" statüsünde olmasına rağmen gelirinin büyük kısmını yönetim kurulu üyelerine aktardığı, gerekli istihdam için ise yeterince kaynak ayırmadığı iddiasını dillendirdi.
Bronx kentinde ve çevresinde 15 civarında şubesi bulunan Montefiore Tıp Merkeziyle kısmi anlaşmaya varan NYSNA üyeleri, söz konusu sağlık kuruluşunun, bölge halkının dar gelirli üyelerine layık gördüğü muamele ile "VIP hastalarına sunduğu ayrıcalıklı hizmetin" arasındaki büyük farka dikkat çekmişti.
Sendika temsilcisi, hastanelerdeki sorunları ve çifte standardı anlattı
New York'taki hastanelerde çalışan 42 binden fazla üyeye sahip NYSNA'nın Yürütme Kurulu ve Müzakere Kurulu Üyesi Michelle Gonzales, "Hastalarımızın hayatlarını ve lisanslarımızı riske atmak istemiyoruz. Hepimiz bugün bulunduğumuz yere ulaşmak için gerçekten çok çalıştık. Ve hastalarımızı koruduğumuzdan emin olmak istiyoruz." ifadesini kullandı.
Aynı zamanda Montefiere'de yoğun bakım hemşiresi olarak çalışan Gonzales, "Eve gittiğimizde hastalarımıza ihtiyaç duydukları veya hak ettikleri bakımı vermediğimizi ve bundan ötürü hayatlarını kaybettiklerini düşünmek bizim için manen yaralayıcı bir durum. Bu kavga sadece hemşireler için değil daha iyi çalışma koşullarını hak eden tüm işçiler içindir." diye konuştu.
"Montefiore'de hastalarımıza, VIP veya üst düzey yönetici olan birinin hastasıysanız farklı davranırız ve kurumumuza geldiğinizde Bronx'taki hastalardan farklı bir bakım düzeyi alırsınız. Bu hiç adil değil. Bu korkunç. Bundan bıktık." diyen Gonzales, hastane yöneticilerinin bu durumu gizlemeye çalıştığını dile getirdi.
Sendika temsilcisi Gonzales, şöyle devam etti:
"Üst sınıfı korumaktan ve herkese sahip çıkamamaktan yorulduk. Hemşire bulamamaları konusu gerçek değil. Burada çalışmak isteyen hemşireler var. İşe alınsalar, hastalarımızın idrar veya dışkı içinde oturmadıklarından emin oluruz. Yeterli hemşiremiz yok diye boş veremeyiz, bu yanlış. VIP aile üyeleri geldiklerinde birebir hemşire tahsis ediliyor ve zamanında temizleniyorlar. Bu onur meselesidir. Sadece VIP aileleri değil tüm hastalar saygınlığı hak ediyor."
"Kovid-19 salgınını yaşadık. O zaman kahramandık"
Montefiore Tıp Merkezinin önündeki protestoya katılan hemşirelerden Ridana Atkinson Thompson ise Kovid-19 salgınının en etkili olduğu dönemde ön safta çalışırken kendilerine verilen sözleri hatırlatarak, "Kovid-19 salgınını yaşadık. O zaman kahramandık, şimdi birden kötü insanlar olduk. Fakat öyle değil. Biz sadece adil olanı istiyoruz." değerlendirmesini yaptı.
Vaka sayıları çok azalsa da Kovid-19'un hala bitmediğine ve salgın döneminde baş gösteren hemşire açığının giderek arttığına işaret eden Thompson, "Yatakta bakıma ihtiyacı olan hastaları yerleştirdiğimiz için koridorumuzda yer kalmadı. Yatak parası aldığımız birini koridora koymak insanlık dışı ve moral bozucu bir şey." dedi.
Thompson, "Hasta rakamlarının normalin çok üstünde olduğunu, bir hemşirenin 5 hastaya bakması gerekirken bu sayının 9'a kadar çıktığını" belirterek, "istihdam ve güvenli koşullar için kavga verdiklerini" söyledi.
Sendika üyeleri olarak hastane yönetimiyle pazarlıkta neticeye yaklaştıklarını umduğunu vurgulayan Atkinson, "Değişim büyük fedakarlıklarla gerçekleşebiliyor. Yaptığımız şey gelecek için bugünümüzü feda etmek." ifadesini kullandı.
"Hasta da bakıyoruz, temizlik de yapıyoruz"
New York'ta hak mücadelesi veren bir başka sağlık çalışanı Mayra Lopez ise hemşirelerin dışında destek kadrolarında da sıkıntı yaşandığını belirtti.
Lopez, "Hemşireyiz ama her şeyi yapıyoruz. Hasta da bakıyoruz, temizlik de yapıyoruz. Bu bizim işimiz değil ama günün sonunda yeterli elemanımız olmadığı için yapıyoruz." diyerek, hastane yönetimini eleştirdi.
Hemşire Lopez, "Sabah, akşam, gece vardiyası hepsine kalıyoruz. Ve sorumlu hemşireler olarak bazen pek çok sorunla da karşılaşıyoruz. Çünkü destek kadro için hemşirelik ofislerini aradığımızda, 'Elimizdeki kadronun hepsi bu' cevabını alıyoruz. Bu yüzden biraz sinir bozucu bir durum içindeyiz." diye konuştu.
Montefiero Tıp Merkezinde acil serviste çalışan erkek hemşire Banny Nashelle de "New York’taki diğer hastanelerde olduğu gibi, bu hastanenin acil servisi de bir savaş alanındaki göçmen kampına benziyor." görüşünü dile getirdi.
Nashelle, "Hastaların ve çalışanların hayatını mahveden korkunç bir sağlık sistemimiz var. Hastalara gereken bakımı veremediğimiz için eve manevi bir yara ile gidiyoruz. Hepimizin adalete ihtiyacı var. Hemşireler güvenli bir yerde çalışmayı, toplumumuz daha iyi bir sağlık sistemini hak ediyor." diyerek, New Yorklulara destek çağrısında bulundu.
"8 saatlik vardiyamıza bir 8 saat daha eklenebiliyor"
Sağlık sektöründeki sorunların New York ile sınırlı kalmadığını, ülke genelinde benzer sorunların birkaç yıldır devam ettiğini söyleyen Türk hemşire Şerife Büyükkarakaya da New Jersey'de çalıştığı sağlık kurumunda mesai saatleriyle ilgili "Hasta-çalışan sayısındaki dengesizliğe işaret ederek, "Bu yüzden 8 saatlik vardiyamıza bir 8 saat daha eklenebiliyor." dedi.
14 yıldır ABD'de hemşire olarak çalıştığını söyleyen Büyükkarakaya, çalıştığı Paterson kentindeki St. Joseph Hastanesinde bazen 4 kişilik kadronun sorumluluğunu 2 hemşireyle karşılamaya çalıştıklarını, bu nedenle de hata yapma oranlarının yükseldiğini bildirdi.
Türk hemşire, iş güvenliği konusunda yaşadıkları sıkıntıları "Acil servisteki personel eksikliği yüzünden hastaların bekleme süresi çok uzuyor. Ve strese giren hastalar da bunu çalışanlara yansıtıyor." ifadeleriyle aktardı.
"Bir yıla kadar ölmüş olabilirim"
Kıdemli hemşire Büyükkarakaya, doktor sayısının da yetersiz olduğuna değinerek, "Böyle olunca hastalara randevu verilemiyor. Bir ay sonra görülmesi gereken hastanın kontrolü 3 aya sarkabiliyor." dedi.
Uzman doktorların görmesi gereken hastaların randevusu bazen bir yıla kadar uzayabildiğini vurgulayan Türk hemşire, gelecek yıla randevu verdikleri bir hastanın, "Bir yıla kadar ölmüş olabilirim." dediğini aktardı.
"Biz sonuçta burada lisansla çalışıyoruz ve yaptığımız hataların bize dönüşü oluyor. İşimizi kaybetmemize bile neden olabiliyor." diyen Büyükkarakaya, sektördeki açığın sebebini, "Bu stresle daha fazla çalışmak istemeyen hemşirelerin süresi dolar dolmaz emekliye ayrılmasına, yeni başlayanlarınsa yol yakınken diğer sektörlere yönelmesine" bağladı.
Maryland eyaletindeki bir hastanede çalışan acil servis doktoru da benzer sorunların ABD genelindeki birçok sağlık sisteminde de yaşandığını vurguladı.
Basına konuşma yasağı nedeniyle ismini vermekten kaçınan Amerikalı doktor, "Hemşire açığı, yeni olan bir şey değil. Özellikle New York'ta kronikleşmiş bir sorun. Uzun yıllardır devam eden bir sorun olduğu için bu konuda büyük bir hayal kırıklığı yaşanıyor." değerlendirmesini yaptı.
American Journal of Medical Quality'nin, 2020'ye kadar ABD'deki hemşire açığının 150 bine ulaşacağını belirten 2017 tarihli raporu da sorunu doğrular nitelikte.
ABD'de sağlık çalışanlarına karşı artan şiddet istatistiklere yansıdı
ABD'de yapılan araştırmalara yansıyan istatistiki bilgilerin son yıllarda ülkedeki sağlık merkezlerinde, bıçaklama, silahlı saldırı gibi şiddet olaylarının yaygın hale geldiğini ortaya koydu.
ABD'nin en büyük hemşire sendikası olan National Nurses United tarafından geçen yıl yapılan ankette, hemşirelerin yüzde 48'i iş yeri şiddetinde artış yaşandığı, bu oranın bir yıl öncesine göre iki katından fazla arttığı vurgulandı.
Amerikan Acil Hekimleri Kolejinin (ACEP) 3 Ağustos 2021 tarihli araştırmasında, 10 acil servis hekiminden en az 8'inin acil servislerde yaşanan şiddetin arttığına inandığı ve Kovid-19 salgının bunu hızlandırdığı tespiti paylaşıldı.
Başkent Washington merkezli Amerikan Tıp Kolejleri Birliğinin (AAMC) paylaştığı bilgide, yine 2021'de ABD'deki doktorların yüzde 23'ü "sosyal medyada kişisel saldırıya uğradığını" bildirirken, saldırıların öncelikle sosyal ve politik konular (silahlar ve kürtaj dahil) ırk, din ve hasta bakımıyla ilgili olduğu kaydedildi.
Ayrıca Amerikan İş Sağlığı Hemşireleri Derneği, 2021'deki Kovid-19 salgını sırasında hastanelerde çalışan hemşirelerin yüzde 44'ünün fiziksel şiddete, yüzde 68'inin sözlü tacize uğradığını ortaya koymuş, Çalışma İstatistikleri Bürosu ise tıp uzmanlarına yönelik şiddet kaynaklı yaralanmaların 2011'den 2018'e kadar yüzde 63 arttığını duyurmuştu.
ABD Çalışma İstatistikleri Bürosunun 2018 raporunda, sağlık çalışanlarına yönelik saldırılar, iş yerinde şiddete bağlı ölümcül olmayan tüm yaralanma ve hastalıkların yüzde 73'ünü oluşturduğu bilgisine yer verilmişti.
ABD'de sağlık çalışanlarına yönelik istismara karşın henüz onları koruyan bir federal yasa bulunmuyor.
HABERE YORUM KAT