1. HABERLER

  2. YORUM ANALİZ

  3. ABD Tezgâhının Akademisyenleri
ABD Tezgâhının Akademisyenleri

ABD Tezgâhının Akademisyenleri

ABD üfleyince, ne barışsever akademisyenlerimiz oluyor? Irak’ı işgal eden ve dış politikası silah sanayicilerinin etkisinde olan, yani savaş politikaları ile ülkelere müdahale eden ABD’nin emrinde, “savaş karşıtı” olup barış istemek nasıl bir şeydir?

26 Ocak 2016 Salı 11:22A+A-

Hüseyin Gülerce / Star

ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden’ın ziyareti iki önemli gerçeği yeniden gözler önüne serdi. Birincisi, PKK terör örgütü konusundaki samimiyetsiz Washington politikasını. İkincisi, ABD’nin PKK terörünü, dış politikada Türkiye’yi köşeye sıkıştırmak için kullandığı...

ABD, PKK terörü konusunda, samimiyetini sorgulatan yarım ağızla konuşmaktadır. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın üç gün önce Kayseri’deki sitemini hatırlayalım:

“Ortağımız dediğimiz ülkeler ısrarla terör örgütünün gerçek yüzünü görmek istemiyor. Hem de baş başa konuştuğumuzda, ne zaman konuşsak ‘bu bir terör örgütüdür’ diyor ama bunu açıkça söylemiyorlar. Madem öyle çık tavrını koy. Terör örgütünün ahlaki sınırlara sığmayan eylemlerine destek mahiyetindeki tavırlar bizi üzüyor.”

Destek mahiyetindeki tavırlar ne? Devletimizi, kendi vatandaşlarına karşı Güneydoğu’da kıyım ve katliam yapmakla suçlayan fakat PKK teröründen hiç bahsetmeyen 1128 akademisyenin bildirisine, ABD’nin hem Büyükelçisi hem de Başkan Yardımcısı ile verdiği destek...

Amerika’yı ve Avrupa’yı sadece, Türkiye’nin mülteciler konusundaki fedakârlığı, Avrupa’ya doğru büyüyen göç dalgasını azaltmasındaki rolü ve DAEŞ’e karşı verilen mücadeledeki kararlılığı ilgilendiriyor. Türkiye’ye bakış açılarını, dostluğu bıraktık, müttefikliğe sığmayan tamamen kendi menfaatlerine endeksli bir zihniyet şekillendiriyor.

1128 akademisyenin asker ve polislerimizin şehit edilmesini, PKK teröristlerinin cinayet ve katliamlarını görmezden gelip sadece devletimizi suçlamasının arka planı da Biden’ın ziyaretiyle anlaşılmış oldu.

Ben bu akademisyenlerin sayısı ve tıpkı terör örgütü gibi devlete meydan okumalarındaki cüreti ile ilgili hep şunu merak etmiştim: Bu kadar akademisyen isimlerini ve imzalarını açıkça ortaya koyup bu meydan okumada kimden cesaret alıyorlar? Tıpkı F. Gülen’in 17/25 Aralık darbesinde kimden cesaret aldığını merak ettiğimiz gibi... Biden’ın ziyaretiyle bu sorunun cevabını aldık. Hem akademisyenlerin cesaret kaynağı, hem de “bilim insanların şeytanlaştırılmasını, teröre destek verdikleri iddiasıyla linç edilmeye çalışılmasını asla kabul etmeyeceğiz. Sessiz kalarak akademisyenlerin linç edilmesine ortak olmayacağız” diye efelenen Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı’nın cesaret kaynağı meğer ABD imiş... Meğer bu akademisyenler bildirisi, Biden’ın ziyareti öncesinde tezgâhlanmış. Meğer ABD’nin Ankara Büyükelçisi bu akademisyenlere aynı gün ondan arka çıkmış. Meğer Pensilvanya’daki zatın ve emrindeki vakfın akademisyenleri arkalaması da aynı tezgâhın ürünüymüş.

ABD üfleyince, ne barışsever akademisyenlerimiz oluyor? Irak’ı işgal eden ve dış politikası silah sanayicilerinin etkisinde olan, yani savaş politikaları ile ülkelere, bölgelere müdahale eden ABD’nin emrinde, “savaş karşıtı” olup barış istemek nasıl bir şeydir? Bu akademisyenlerin samimiyetini sorgulamamız da kimseyi rahatsız etmesin, biz de düşünce özgürlüğümüzü kullanıyoruz...

Akademisyenler açıkça ABD tezgâhına geldiler. Biden Türkiye’ye gelecek, kendi menfaatleri doğrultusunda Türkiye’yi köşeye sıkıştıracak, bu arada da akademisyenler kendisine bir malzeme verecek... Verdiler de nitekim. ABD profesyoneldir, profesyoneller böyledir, böyle iş tutarlar.

Bir de casusluktan tutuklanan, Türkiye’nin uluslararası ceza mahkemelerinde yargılanması için manşetler atan Can Dündar’ın oğluna, “ne cesur baban varmış yahu” dedin mi sol cenahı bitirirsin be... ABD bu, 27 Mayıs, 12 Eylül darbecilerine de destek verir “Erdoğan da otoriterleşiyor ama” diyenlere de...

Türk askerinin, polisinin cesaretini, onların yetim kalan yavrularının mağduriyet ötesi acılarını, gözyaşlarını, asıl cesaretin kahramanlarını yok saydığınızda, ABD Türkiye’ye dost mu oluyor? Türkiye’nin, Türk dünyasının ve İslam coğrafyasının dostluğunu önemsemiyor olabilirsiniz ama insanlığı unutturan haksızlığınızın maşeri vicdandaki ahı, bir gün sizi tutabilir... Biden’a, görüştüğü jurnalciler, bizim sözümüzü de söyleselerdi: Alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste...

HABERE YORUM KAT