ABD, İslamcı İktidar da Muhalefet de İstemiyor!
ABD, Esed sonrası yönetimi teslim edeceği laik liberal bir kadro bulamadığı için Suriye muhalefetinin başarısını engelliyor.
ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’un Suriye Ulusal Konseyi hakkında açıklamalarından sonra yeniden gündemleşen ABD’nin Suriyeli muhaliflere bakış açısı tartışmalarına dair Yeni Şafak yazarı Resul Tosun, bugün bir yazı kaleme aldı. Tosun, ABD’nin Suriye’de neden İslamcı muhalifleri desteklemediğini ortaya koyarken; laik bir Esed yönetiminin İslamcı bir Suriye’ye tercih edileceğini bir kez daha ifade ediyor. Tosun'a göre ABD, Esed'in olmadığı ancak mevcut laik Esed rejiminin devam edeceği bir "çözüm"ün peşinde!
ABD İslamcı iktidar da muhalefet de istemiyor
Resul Tosun / Yeni Şafak
Suriye meselesi artık yerel ve bölgesel bir sorun olmaktan çıktı, küresel bir sorun haline dönüştü. Devreye küresel aktörlerin girmesiyle sorun başka bir boyuta taşındı.
Küresel aktörler Suriye halkının demokrasi talebini kendi menfaatleri doğrultusunda değerlendirmeye başladı. Suriye halkının büyük çilesi de işte o zaman başladı. Suriye halkı da kısa sürede başarılı olsaydı ve Esed rejimi ülkeyi terk etseydi bugün onlar da seçimlerini yapmış anayasa hazırlığı içinde olacaklardı.
Ama dünyanın kabadayısı Suriye konusunda Suriye devrimcilerine gereken desteğin gitmesine sürekli mani oldu. Esed'in 'Biz İslamlaşma ile mücadele ediyoruz' beyanına paralel olarak ABD yapılacak yardımların el-Kaide, İhvan ve fanatiklerin eline geçebileceği iddiasıyla muhalefete yardım edilmesine sürekli engel oldu hâlâ da oluyor. Bingazi olaylarından sonra ABD'nin kafası iyice karıştı.
Şu anda Suriye rejiminin tek propagandası rejime karşı çatışanların el-Kaideci, selefi, cihadi, tekfiri ve köktendinci olduğu zemini üzerine oturuyor.
Türkiye'nin muhalefeti desteklemesi, buna mukabil İsrail'in Esed rejimini destekliyor olması hiç de yabana atılacak bir tespit değil. ABD dış politikasını belirleyen siyonist kadrolar Suriye'de demokratik bir sisteme geçildiğinde dindar kesimin iktidar olacağını pek âlâ biliyorlar. Demokratik bir Suriye'nin İsrail politikaları diktatör politikalarından daha farklı olacağı da kesin. Mısır'da eli zayıflayan İsrail ve ABD Suriye'de aynı sonuca ulaşılmaması için direniyorlar.
Öyle anlaşılıyor ki ABD yetkilileri Suriye meselesini doğru okumaktan acizler. Bingazi olaylarından sonra Esed'in gitmesine destek verecek ama rejimin devamını tercih edecek gibi görüntü veriyorlar.
Hatta bazı ABD yetkililerinin 'Biz bazı ülkelerde İslamcıların iş başında olmasını kabullenebiliriz ama Suriye de asla' dedikleri tedavülde olan bir haber.
Dolayısıyla ABD bugüne kadar Suriye muhalefetine açık destek vermekten uzak durdu, Suriye Ulusal Konseyi'ni başlangıçta meşru temsilci kabul eden ABD şimdi dışişleri bakanının ağzıyla açıkça bu meclisin Suriye'yi temsil etmediğini söylemekte ve muhalefeti sözde birleştirmek için Katar'da yeni bir oluşum tertiplenmektedir.
Öte yandan Ürdün, yeni bir meclis oluşturma ve geçiş hükümeti kurma çalışmalarına ev sahipliği yapmaktadır. Ürdün yönetiminin İsrail ABD politikaları hatırlanacak olursa bu çalışma insanın aklına ister istemez çok sayıda soru getirmektedir.
Daha önce ABD'nin Esed sonrası yönetimi teslim edeceği laik liberal bir kadro bulamadığı için Suriye muhalefetinin başarısını engellediğini yazmıştım.
CNN, ABD Dışişleri Bakanlığı'nın Esed sonrası yönetimi ele alacak yeni liderlerle görüşmekte olduğunu Beyaz Saray sözcüsünün açıklamalarına dayandırarak haber yaptı. ABD yetkililerinin liderliğini ispat etmiş kimi Suriyeli şahsiyetlerle görüştüğünü de yazdı.
Suriye Ulusal Meclisi bu açıklamalara karşı oldukça sert cevap verdiyse de dün Ulusal Meclis'in meşruiyetini kabul eden ABD bugün ikiyüzlülüğünü bir kez daha ortaya koyup bu meclisin yetersiz olduğunu açıklamaktan çekinmedi. (Bu arada muhalefetin yaptığı iddia edilen ve ekranlara yansıyan infaz görüntüleri de maalesef ABD'nin elini güçlendirmektedir.)
ABD Esed sonrasını bizzat şekillendirmek isteyen bir politika takip etmekte ve Suud'u, Katar'ı ve Türkiye'yi de sanki devre dışı bırakmak veya etkisiz hale getirmek gibi bir politika güttüğü izlenimi vermektedir.
Katar'da yapılacak ve Suriye muhalefetinin farklı fraksiyonlarının bir araya geleceği toplantıya Davutoğlu da katılacak.
Türkiye'nin eli gelişmeler karşısında daha aktif davranarak daha güçlü olabilirdi. Uluslararası hukuk diyerek hep alttan aldı. Mesela uçağımız düşürüldüğünde Suriye hava üsleri anında tahrip edilir kimse de sesini çıkaramazdı. Suriye'den gelen mermi sonucunda vatandaşlarımız hayatını kaybedince yine benzer bir müdahalede bulunabilirdi ve hiç kimse sen ne yapıyorsun deme hakkını kendinde bulamazdı, bugün de elimiz daha güçlü olurdu.
Her neyse, Katar toplantısı önemli.
Katar sonrasını bekleyeceğiz.
HABERE YORUM KAT