Abbas'ın Siyonist çete ile olan ortaklığı...
Ahmet Varol, Siyonist işgalcilerle birlikte Cenin'e operasyon düzenleyen Abbas rejiminin kesinleşen ihanetini inceliyor.
Ahmet Varol / Yeni Akit
Cenin’e Abbas- Netanyahu ortak saldırısı
Bizim bu yazıyı yazmamızdan önceki saatlerde Gazze’deki soykırım savaşının durdurulması için ateşkes görüşmelerinde son aşamaya gelindiğine dair haber ve değerlendirmeler haber kaynaklarında öne çıkmıştı. Ancak henüz kesinleşmesine dair resmi ağızdan bir açıklama yapılmadığından bu konuyla ilgili yorumumuzu ertelemeyi tercih ediyoruz. Sadece şu kadarını ifade edelim ki Gazze’de küresel emperyalizm, sahnede siyonist işgal rejimini göstererek bütün gücüyle ve imkanlarıyla savaştığı halde 15 aydan fazla süredir sürdürdüğü soykırım savaşında direnişi dize getirememiştir. Bunun ayrıntıları hakkında inşallah önümüzdeki günlerde yazılar yazarız. Bugünkü yazımızda başka bir konu üzerinde durmak istiyorum.
Türkiye’de Batı Şeria olarak adlandırılan Batı Yaka bölgesinde sekiz vilayet var. En kuzeyde olan da Cenin vilayetidir. Dolayısıyla işgalci siyonistlerin 1948’de işgal ettiği bölgeyle hem kuzeyden, hem de batı tarafından sınırdır. Bu vilayetin merkezi Cenin şehridir. Şehrin hemen yanı başında da Cenin Mülteci Kampı adında, yoğun bir nüfusun yaşadığı yerleşim alanı var.
Cenin Mülteci Kampı’nın bu şekilde isimlendirilmesinin sebebi içinde, Filistin’in 1948’de işgal edilmiş bölgesinden sürgün edilen ve o tarihte henüz Ürdün kontrolünde olan Cenin’e sığınmış Filistinlilerin ve onların çocuklarının, torunlarının yaşıyor olmasıdır. Yani bu insanlar evlerini, arazilerini satmış değiller. İşgalci siyonistler onları tehdit yoluyla zorla çıkardı. Uluslararası hukuka göre bu insanların özel mülkleri üzerindeki hakları saklıdır ve oralara dönme hakları var. Ama tabii mesele Filistinlilerin hukuku olunca uluslararası hukuk sadece kağıt üstünde mürekkepten ibaret oluyor. Onun yerine küresel emperyalizm ve uluslararası siyonizm adına kara propaganda görevini üstlenmiş olanlar Filistinlilerin topraklarını satıp çıktıkları yalanını yayıyorlar. Bu yalana inananlar da; “Bu insanlar arazilerini ve evlerini satsaydı aldıkları parayla istedikleri ülkede bir ev satın alır orada yaşardı; neden kendilerini mülteci kampında yaşamaya mahkum edecekti?” sorusunu zati alilerine soracak kadar kafayı yorma ihtiyacı duymuyor.
Cenin Mülteci Kampı işgale karşı kararlı mücadelenin her zaman en önemli merkezi olduğundan sürekli saldırıların da hedefi olmuştur. Bu mülteci kampı 6 haftadan beri Mahmud Abbas yönetimine bağlı güvenlik güçleri tarafından kuşatma altında tutuluyor. Bu kuşatma ve saldırılar hakkında bizim de, 19 Aralık tarihinde, gazetemizde “Abbas’ın Kara Aralık Harekatı” başlıklı yazımız yayınlandı. Olayların başlangıç süreci ve arka planı hakkında bu yazımızdan bilgi edinme imkanınız olduğundan burada aynı şeyleri tekrar etmeye gerek görmüyoruz.
Abbas yönetimine bağlı güvenlik güçleri tarafından kuşatma altında tutulan, çevresindeki binaların çatılarına keskin nişancılar yerleştirilen, aynen işgalci siyonistlerin yaptığı gibi suları ve elektrikleri kesilen, ahalisinden birçok kişi de etraftaki keskin nişancıların saldırılarıyla katledilen Cenin Mülteci Kampı’na 14 Ocak Salı akşamı siyonist işgal güçleri havadan uçaklarla saldırı düzenledi ve saldırıda 6 kişi şehit edilirken, en az 3 kişi yaralandı. Şehit edilenlerden biri 15 yaşında yani uluslararası hukuk tanımlamasına göre çocuk yaşta bir kişiydi. Üç tanesi de kardeşti. Şehit edilenlerin dördü, siyonist işgale ve vahşete karşı mücadele eden, Hamas’ın askeri kanadı durumundaki İzzettin Kassam Tugayları’na mensup mücahitlerdendi.
İşgal güçlerinin böyle saldırı düzenlemesi tabii ki Abbas yönetimine bağlı güvenlik güçlerinin kuşatması altında gerçekleşti. Şehit edilen kişilerden dördünün Kassam Tugayları mensubu olması saldırının rastgele değil planlı yapıldığını gösterir ki bu da ancak onların yerlerinin kuşatmayı sürdüren Abbas yönetimi güvenlik organlarının bilgi vermesiyle mümkün olabilir. Bu olay işgal rejimiyle Abbas yönetiminin Filistin direnişine karşı savaşı ittifak halinde sürdürdüğünü göstermesi açısından düşündürücüdür.
HABERE YORUM KAT