“AB İsrail’i daha ne kadar koruyacak?”
“Rusya’ya yaptırım uygulamakta hızlı, kararlı ve cömert davranan Avrupa Birliği’nin soykırım suçu işlediği sabit olan İsrail’e yaptırım getirip getirmeyeceğiyse merak konusu”
UCM’nin katil Netanyahu kararı sonrası AB’nin edindiği tutumu değerlendiren Abdullah Muradoğlu, “Rusya’ya yaptırım uygulamakta hızlı, kararlı ve cömert davranan Avrupa Birliği’nin soykırım suçu işlediği sabit olan İsrail’e yaptırım getirip getirmeyeceğiyse merak konusu” diyor.
Abdullah Muradoğlu’nun Yenişafak’ta yayımlanan yazısı (24 Kasım 2024) şöyle:
“AB” İsrail’i daha ne kadar koruyacak?
Geçtiğimiz Çarşamba günü BM Güvenlik Konseyi’nde (BMGK), Gazze’de acil ateşkes, esirlerin bırakılması ve açlıktan ölümlerin engellenmesi talep edilen bir karar tasarısı ABD tarafından yine veto edildi. 5’i “veto” yetkisine sahip 15 üyeli “BMGK”da tasarıya sadece ABD karşı çıktı.
Aynı gün ABD Senatosu’nda Senatör Bernie Sanders’ın İsrail›e saldırı amaçlı silah satışının kısıtlanmasına ilişkin üç tasarısı da reddedildi. Senato’da bu tasarılara sadece 19 Demokrat senatör destek verdi. Perşembe günüyse “Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM)” Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Yoav Galant için yakalama kararı çıkardı. UCM Başsavcısı Kerim Han geçtiğimiz Mayıs ayında Netanyahu ve Gallant hakkında “yakalama” kararı talep etmişti.
ABD ve İsrail’in baskıları sebebiyle “yakalama” kararı 6 aydan fazla geciktirilmiş oldu. Mayıs 2024’te katledilen Filistinlilerin sayısı 15 bin’i çocuk, 10 bini kadın olmak üzere 35 bin idi. Bu sayı şimdiyse 45 bine yaklaşıyor ve katledilen Filistinlilerin yüzde 70’i yine kadın ve çocuk.
UCM’nin yakalama kararı soykırımcı Netanyahu için sonun başlangıcı. Netanyahu ve Galant’ın Mahkeme’nin yargı yetkisini tanıyan 124 ülkeye seyahat etmeleri halinde tutuklanmaları gerekiyor. Biden Yönetimi’yse mahkemenin kararını tanımadığını bir kez daha ilân etti.
ABD ve İsrail bu mahkemenin kuruluşuna kaynaklık eden sözleşmeyi imzalamayan ülkeler arasında yer alıyor. Hatta Trump başkanlığı döneminde Mahkeme üyelerinin ABD’ye seyahat etmelerini yasaklayan bir karara da imza atmıştı. Trump’ın bu kararını Biden iptal etmişti.
ABD Başkanı Joe Biden, “UCM”nin Rusya Lideri Vladimir Putin hakkındaki yakalama kararına övgüler yağdırmıştı. Biden Yönetimi Mahkemeye yardımcı olacağını da duyurmuştu. Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Sözcüsü Adrienne Watson ise “UCM Savcısı bağımsız bir aktördür ve önündeki kanıtlara dayanarak kendi kovuşturma kararlarını verir. Savaş suçu işleyenlerden hesap sorulmasını destekliyoruz” demişti. Aynı Biden Yönetimi İsrail’in” “UCM”de yargılanmasına şiddetle karşı çıkıyor. Sözde liberal, kurallara dayanan uluslararası düzenin garantörü olarak kendini gören ABD’nin bu çifte standartçı tutumu da kayıtlara geçti.
Donald Trump’ın “Ulusal Güvenlik Danışmanı” olarak seçtiği Mike Waltz ise “X” hesabından yayınladığı mesajında “UCM’nin hiçbir güvenilirliği yoktur ve bu iddialar ABD hükümeti tarafından yalanlanmıştır. İsrail, halkını ve sınırlarını soykırımcı teröristlere karşı yasal olarak savunmuştur. Ocak ayında UCM ve BM’nin anti-Semitik önyargılarına karşı güçlü bir yanıt bekleyebilirsiniz” diyordu. Waltz, 20 Ocak’ta Başkanlık koltuğuna oturması beklenen Trump’ın “UCM”ye karşı sert davranacağını ima ediyordu. UCM ve BM’nin ‘Yahudi karşıtı’ önyargılara sahip olduğunu iddia eden Waltz, adeta Netanyahu’nun ağzından konuşuyordu.
BM Özel Raportörü Francesca Albanese Ekim ayı sonlarında İsrail’in Filistinlilere karşı işlediği soykırım suçlarını ayrıntılarıyla anlatan bir rapora imza atmıştı. Rapor, “Uluslararası Adalet Divanı”nın (UAD) İsraille ilgili kararlarının doğruluğunu da teyit ediyordu. “UAD” kararına göre İsrail’in Gazze, Batı Şeria ve Doğu Kudüs’te yasa dışı işgalinin Eylül 2025’ten önce tamamen, kesin ve koşulsuz olarak sona erdirilmesi gerektiği de kaydediliyordu.
Albanese raporunda “UCM”nin İsrail tarafından Gazze’de gerçekleştirilen soykırıma katılan diğer önde gelen kişileri de soruşturmaya davet etmişti. ABD’nin BM Büyükelçisi Linda Thomas-Greenfield ise Özel Raportörü ‘Yahudi karşıtı’ olmakla suçlamıştı. Demokrat Thomas-Greenfield de, Cumhuriyetçi Mike Waltz da Netanyahu ile aynı dili kullanıyordu. ABD’deki Siyonist gruplarsa Albanese aleyhinde kampanya başlatmıştı. Çoğu Avrupa’dan 30 kadar anti-Siyonist Yahudi örgütüyse Albanese’yi destekleyen bir ortak duyuru yapmıştı.
“UCM”nin Netanyahu ve Gallant dışında başka İsrail’liler için yakalama emri çıkarıp çıkarmadığıysa bilinmiyor. Mahkeme, seyahat ettikleri ülkelerde yakalanmalarını sağlamak için bazı şahıslarla ilgili emirleri gizli tutabiliyor. “UCM”nin “soykırım” ve “savaş suçu” işledikleri gerekçesiyle Netanyahu ve Gallant hakkında verdiği yakalama kararı, UCM’ye taraf ülkelerin İsrail’e silah sevkiyatlarını durdurmalarını da gerektiriyor. Öte yandan Rusya’ya yaptırım uygulamakta hızlı, kararlı ve cömert davranan Avrupa Birliği’nin soykırım suçu işlediği sabit olan İsrail’e yaptırım getirip getirmeyeceğiyse merak konusu oluyor tabii.
HABERE YORUM KAT