A. Seyda: "Esed'in Arkasında İsrail Var!"
Suriye Ulusal Konseyi Başkanı Seyda: "İsrail, Esed rejiminin, kendisinden sonra gelecek tüm rejimlerden daha iyi olduğunu düşünüyor."
Esed'e karşı Suriye'deki muhalif kesimleri bir araya getiren, İstanbul merkezli Suriye Ulusal Konseyi, çıkan iç anlaşmazlık sonucu Kürt grupların desteğini çekmesiyle dağılma noktasına gelmişti. Krizi aşmak üzere yeni bir yapılanmaya giden Konsey, lider olarak Kürt kökenli Abdülbasit Seyda'yı seçti.
Türkiye’ye ait jetin Suriye tarafından düşürülmesinden hemen önce Yeni Şafak'a konuşan Seyda, perde arkasında nelerin yaşandığına ve olasılıklara dair önemli açıklamalar yaptı. İşte 24 Nisan tarihli Yeni Şafak'ta yayınlanan röpotaj:
Konuşan: Hatice Kılıç
Bir Kürt olarak Suriye muhalefetinin lideri seçildiniz. Bu ne anlam ifade ediyor? Sizden önce, Kürt grupların itirazları Suriye Ulusal Konseyi'ni dağılma noktasına getirmişti.
Suriye Ulusal Konseyi (SUK) kurulduğunda hedefimizde baştan başa Suriye için ulusal bir proje inşa etmek vardı. Bu projede Suriye devleti tüm halkı için varlık gösteren bir devlet olarak tanımlanıyor. İster Arap olsun, ister Müslüman olsun ister Hristiyan olsun. Mezheplerine, görüşlerine bakmaksızın. Suriye Ulusal Konseyi Kürt sorununu çözmek istiyor. Bu sorun bütün olarak Suriye'nin demokratikleşmesi sorunudur? Kürtler iki kat zorlukla karşı karşıyalar. Kültürel, toplumsal, siyasi ve idari haklara sahip değiller. Diğer yandan kimlikleri, arazileri ellerinden alınmış, köylerinin ketlerinin isimleri zorla değiştirilmiş durumda. Öğrencileri hükümetten eşit desteği alamıyor. SUK Baas rejiminin bu bakış açısını kabul etmiyor. Benim seçilmem, yükselen bazı seslerin sonucu olmadı, tam bir mutabakatla seçildim. Benim bu dönemde, süreci yönetebileceğim düşünüldü. İnanıyorum ki bu Araplar için de Kürtler için de bir örnek teşkil edecektir. Artık o eski 'beton kafa'lar Suriye'de yer edemez.
Bugün muhalefet içinde Kürtlerin Esed sonrası Suriye'nin şekillenmesine dönük bir pazarlıkları söz konusu mu? 'Esed gitsin, sonra düşünürüz' görüşü mü hakim yoksa öncelikle kendi haklarını mı garanti altına almaya çalışıyorlar?
Suriye'deki Kürt sorununa dair bir mutabakata vardık. Bir belge imzalandı. Kürtlerin hakları konusundaki görüşlerimiz başından beri açık ve nettir. Muhalefet içerisinde kimse Kürtlüğünü gizlemiyor ve liderlik muhalefet içindeki her kesime eşit mesafede yaklaşıyor. Kürt haklarının tanınması konusunda hemfikirler. İstanbul'daki toplantıda Kürt Ulusal Konseyi'nin çekilme kararı alması bir kırgınlığa, soğukluğa yol açtı. Bunu oturup tartıştık da. Ve bunun üzerine hazırladığımız belgede Suriye'deki Kürtlerin kimlikleri 'anayasal' olarak korunacağı karara bağlandı.
Ne zaman alındı bu karar?
Nisan ayında. Benden önce yani.
O dönem bazı muhalifler bu yönde bir kararın çıkmasını Türkiye'nin engellemeye çalıştığını iddia ettiler. Bu doğru mu?
Valla bu söyleniyor. Fakat ben şahsen böyle bir durumla karşılaşmadım. Başından beri açık ve nettim. Bir çok kez Türk yetkililerle örneğin Dışişleri Bakanı sayın Ahmet Davutoğlu'yla yaptım görüşmelerde görüşlerimi ona açık bir dille ifade ettim. AK Parti iktidarından bu yana Türkiye'de çok olumlu adımlar atılmış durumda. Her ne kadar bir muhalefet söz konusu olsa da özellikle ekonomik açıdan çok önemli ilerleme söz konusu. Bundan 20-30 yıl önce Türkiye çok daha farklı bir durumdaydı. Komşularla sıfır sorun stratejisi bölgede olumlu bir etki yarattı. Fakat Davutoğlu'na şunu da söyledim. Bu olumlu siyaset sadece devletlerle değil, milletlerle de olsun. Ona açık bir şekilde dedim ki eğer Türkiye'deki Kürt sorunu demokratik yollarla çözülmezse, eğer Suriye'deki Kürt sorunu demokratik yollarla çözülmezse bölgede istikrar mümkün olmaz. Araplarla ticaret yapmak istediğinizde Kürtlerin kapısından geçmek zorunda kalıyorsunuz. Aynı şey Araplar için de geçerli.
Bu çerçevede Türkiye'nin mevcut Suriye politikasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Suriye politikasını olumlu buluyoruz. Minnettarız da. Biz komşuyuz. İki ailenin yarısı burada yarısı Suriye'de. Fakat Suriye meselesi uluslar arası bir meseledir. Bu nedenle sadece Türkiye'yi ilgilendirmiyor. Türkiye'nin politikasını da ister istemez biraz uluslararası şartlar belirliyor.
Faaliyet merkezi olarak Türkiye'yi seçmenizin stratejik bir önemi var mı?
Bize yakın bir ülke. İkincisi, Irak ve Lübnan'ın durumu ortada. Onların içindeki çekişmeler vs. Orada bulunamayız. Ürdün de aynı şekilde. Türkiye bize kapıyı açtı, yol gösterdi. Ve Türkiye'nin bize engel oluşturacağına dair hiçbir sinyal almadık bugüne kadar.
Esed konusunda karar alınamamasının önündeki engel gerçekten de Rusya ve Çin mi?
Bu soruyu halkımız da soruyor. Rusya Suriye'yi müttefik olarak kaybetmek istemiyor. Geçmişten beri sıcak denizlere inme sevdası malum. Bunu anlıyoruz. Fakat söylediğimiz şey şu ki ABD ve Avrupa'dan daha güçlü bir ses bekliyoruz. Ancak gidip Rusya'yı ikna edin diyemiyoruz çünkü süreç giderek daha da karmaşıklaşıyor. Büyük bir kaosa doğru gidiyoruz. Çok zor bir döneme girmiş bulunuyoruz. Esed gidecek. Fakat eğer dünya bize destek verirse. Tüm dünyayı ilgilendiyor bu mesele. Çünkü her geçen gün daha kötüye gidiyor sorun.
O halde bir engel var. Şu ülke engeldir diyebilir miyiz?
İsrail...
Neden?
Çünkü deniyor ki İsrail, Esed rejiminin, kendisinden sonra gelecek tüm rejimlerden daha iyi olduğunu, daha çıkarına olduğunu düşünüyor. Esed sonrasında neler olacağını, bölgede kendisini nelerin bekleyeceğini kestiremiyor. Fakat bizim meselemiz bu değil. Biz sorunun uluslararası çerçevede çözülmesi gerektiğini savunuyoruz.
Annan Planı kandırmaca mıydı?
Çözmek istediler diyelim ama bize hiçbir faydası dokunmadı. İnsanlarımız daha çok öldürüldü. Biz baştan dedik, rejim planı kabul ederim der ama uygulamaz. Plan'ın tam olarak uygulanması aslında rejimin düşmesi demekti fakat Plan'ı uygulamayan Esed oldu.
Yeni bir plan var mı?
Yeni bir plan yok. Vazgeçtik demiyor kimse ama BM Güvenlik Konseyi'nden karar çıkması önemli. Annan'ın kendisi de diyor, en iyi plan muhaliflere yardımcı olmaktır.
Askeri müdahale istiyor musunuz?
Onu demiyoruz. Fakat ne yöntemle olursa olsun yaşam hakkımızın korunmasını istiyoruz. Tüm seçenekler masaya yatırılsın.
Yemen modelinden söz ediliyor. Bu planı kabul edebileceğinizi söylediğiniz iddia edilmişti.
Hayır söylemedim böyle bir şey. Yemen'le Suriye'deki durumların örtüşmediğini söyledik. Biz lider gitsin öbürleri kalsın şeklinde öneriyi kabul edemeyiz. Bugün Esed katliamı tek başına değil, etrafındakilerle beraber işliyor. Suriyelilerin kanına eli bulaşmış herkesin gitmesi gerekiyor. Yemen planı Suriye'de işlemez.
HEDEF iÇ SAVAŞ
Suriye'de İran askerlerinin olup olmadığı tartışma konusu...
Duyduk biz de bunu. Ancak açık olan şu ki İran Suriye'ye siyasi ve askeri destek veriyor. Biz İran halkına karşı değiliz. İran halkından destek istiyoruz.
Suriye'deki sivil katliamlarının sorumlusunun Esed güçleri olmadığına dair ciddi iddialar var. Dahası bunun muhalif gruplar tarafından da işlenmediği söyleniyor...
Esed devletine 'Muhaberat devleti' diyoruz biz. Suriye'deki her bir insanın attığı her adımdan haberleri var. Katliam bölgelerinde önce tanklar ve toplarla saldırı düzenleniyor ardından bölgeye girilerek tek tek öldürülüyor. Esed eğer ben yapmadım diyorsa o halde gözlemcilerin ve gazetecilerin geçişine izin versin. Açsın o halde kapıları!
El Kaide hikaye mi?
Kesinlikle hikaye. Konunun uzmanları bunu zaten bilir. Ama devletin yapmak istediği 'bakın eğer biz gidersek bizden sonrası el-Kaide ve terör vs' korkusunu yaymak. Bugün Suriye'de muhalefeti oluşturanlar kızlar, erkekler, öğrenciler, akademisyenler vs vs. Bunlar kadınları, çocukları öldürmek üzere yola çıkmadılar.
Lübnan'da ne olur? İç savaş çıkar mı?
Rejim istiyor bunu. Ama biz Lübnanlılara kendi sorunlarını kendi içerinizde çözün diyoruz. Onlar birlik olursa, güçlü olursa biz de güçlü oluruz. Onlar zayıflarsa biz de zayıflarız.
Kimsenin pek sormadığı bir şey soracak olursak, Suriye'deki Türkmenler ne durumda? SUK yeni bir yapılanmaya gidiyor. Yeni süreçte söz sahibi konumda bir Türkmen de olacak mı? Onlar yeterince temsil edilmediklerini, haklarının savunulmadığını düşünüyor.
Türkmenlerin temsil sorunu yok. Suriye'nin bir parçası olarak onların da bu Konsey'de bir üyeleri olacak. Baas rejimi Suriye'de Araplar dışındaki unsurların yok sayılmasına dayanıyordu. Bunu değiştireceğiz. Arapların kendisi kabul etmiyor zaten. Ne işe yaradı bu yüceltme. Ne kendilerine ne Suriye'ye faydası oldu. Aksine çok büyük zarar verdi. Mesela Türkiye'de eskiden kimin aklına gelirdi ki bir Kürtçe TV kanalı açılacak. Gerçekleştiğinde ise kıyamet kopmadı, olumsuz hiçbir etkisi olmadı. İyilikle, barışla atılan her adım işe yarar. Bu nedenle Türkmenlerin sorunlarını çözülmeyecek sorunlar olarak görmüyoruz.
BAĞIMSIZLIK İSTEYEN YOK
PKK Esed'i destekliyor mu? Neden?
Esed rejimiyle işbirliği yapmak bugün hiçbir Kürt'ün yararına değil. PKK demek istemiyorum çünkü Suriye'deki onun sadece uzantıları.
Diğer yandan SUK, Kürtlerin sorunlarının, toplumun diğer kesimi tarafından anlaşılması için faaliyet yürütme kararı da aldı. Çünkü örneğin Kürtlerin kendi dillerinde eğitim alma talepleri dile getirildiğinde 'Suriye'yi bölmek istiyorlar' yaygarası kopuyor.
'Bölünmez bütünlük' hassasiyeti Suriye muhalefeti içerisinde de var. Belki de Suriyeli Kürtler ayrılmak istiyor. Bunu isteyip de dile getiremedikleri bir durum söz konusu mu?
Suriye'de hiçbir kimse bağımsızlık talep etmiyor. Siyaset yaptığımızdan değil. İmkanlarımızın ve şartların farkındayız. Şunu iyi biliyoruz ki tüm Suriye için sorunların demokratik yolla çözüldüğü ulusal bir proje gerekiyor.
Muhalefet Esed'i düşürmek için elinden geleni yapıyor mu? Yoksa bir yandan da iç çekişmelerle mi uğraşıyor?
Önemli bir soru. Muhalefetin tam bir birlik sergileyemediği sık sık dile getirilen bir durum. Muhalefet, Esed'in gitmesi ve ülkenin demokratikleşmesi gerektiği konusunda hemfikir. Muhalef içerinde bir çatışma yok. Örneğin hiç farklı muhalif gruplar arasında bir çatışma haberi duydunuz mu? Gruplar arasındaki tartışmalar zarar verici değil ve o denli önemli de değil. Esed tüm dünyanın gözleri önünde tankı-topu halka karşı çekinmeden kullanıyor.
Esed bunları tek başına mı yapıyor? Destekçisi yok mu?
Dünya hala bu zulmü durdurma konusunda dahi bir karar alabilmiş değil. Evet, Rusya'nın engel koyması, İran desteği diyeceksiniz fakat en azından ölümleri durdurmak nasıl mümkün olmaz!? Eğer dış destekle sağlanacak bir çözüm olmazsa, Suriye kendi sorununu kendisi çözmek zorunda kalır o zamanda savaş Suriye'yle sınırlı kalmayıp, İran'a, Irak'a, Lübnan'a, Ürdün'e sıçrar. Kontrolden çıkar. Mısır'da Suriye'deki kadar insan ölmedi ama Mübarek'i gitmeye mecbur bıraktılar. Esed'in niye dokunulmazlığı var?
TÜRK UÇAĞININ DÜŞÜRÜLMESİYLE TEHLİKELİ BİR SÜRECE GİRİLDİ
Türk jetinin Suriye tarafından düşürülmesini olumsuz bir sürecin başlangıcı olarak değerlendiren Abdulbasit Seyda 'tehlikeli bir dönemece girildi' ifadesini kullandı. Türkiye'den beklentilerinin tam olarak ne olduğu sorusuna ise şu yanıtı verdi:
Türkiye iyi bir rol oynuyor. Ancak bizim beklentimiz sadece hükümetten değil. Hükümet, her ne kadar daha iyi olmasını istesek de, destek oluyor fakat istiyoruz ki Türk halkı da sorunu iyi analiz edebilsin. Kürt, Türk veya başka bir unsur. Komşunuz huzursuzsa siz de huzursuz olursunuz. Türk muhalefetinin de Suriye'deki meseleyi iyi analiz etmesini istiyoruz. 'Neden günde 100 insan öldürülüyor?' sorusunun sorulmasını istiyoruz.
HABERE YORUM KAT