5. Yılında Suriye Kıyamına Bin Selam!
* Özgür-Der Genel Başkanı Rıdvan Kaya'nın
5. Yılına giren Suriye İntifadasını selamlama yürüyüşünde
Saraçhane'de yaptığı konuşmanın metnidir.
Suriye tam 4 yıldır büyük bir vahşete sahne olmakta. On binlerce insanı katlederek, şehirleri yakıp yıkarak, ülkeyi virane haline getirerek ayakta durabilen ve üstelik de tüm bu rezilliği, canavarlığı bir güç gösterisi olarak sunmaktan çekinmeyen aşağılık bir rejim var Suriye halkının karşısında.
Ne kadar çirkindir ki, bu rejimin destekçileri de çıkıp arsız bir şekilde “Bakın Esed hala devrilmedi, artık muhalefetten vazgeçin!” diyebiliyorlar! Rejimin kabullenilmesini, meşru görülmesini talep ediyorlar!
Be hey utanmazlar! Katliamla, vahşetle iktidarını sürdürmek ne zamandan beridir bir meşruiyet göstergesi oldu? Halkını acımasızca bombalayan bir rejimle uzlaşma çağrıları yapmaya utanmıyor musunuz?
Binlerce insanın korkunç bir şekilde can çekişerek son nefeslerini vermelerine yol açan kimyasal katliamı görmezden gelenler; işkence vahşetini belgeleyen kurbanlara ait on binlerce fotoğrafa gözlerini yumanlar; Halep’e, Şam’a, Humus’a, İdlib’e leblebi gibi yağdırılan varil bombalarına göz yumanlar ve hala kalkıp bu barbar rejimle uzlaşmaktan bahsedenler siz ne kadar ahlak ve vicdan yoksunu yaratıklarsınız!
Bu rejimin zulmünü anlatmaya kelimeler yetmez ama ne kadar zelil olduğunu hatırlatmak için 2 hususa dikkat çekmekte yarar var:
Halkını acımasızca katleden, en haklı ve insani taleplerini şiddetle bastıran bu zalim rejim kimyasal katliam gündeme geldiğinde Batı’nın taleplerine nasıl boyun eğmişti hatırlıyorsunuz değil mi? Kendisine verilen ev ödevini nasıl kuzu kuzu yerine getirmişti?
Bu rejimin mahiyetini ortaya koyan bir başka gösterge şudur: Halkına aslan kesilen Beşşar zalimi nedense Siyonistler karşısında süt dökmüş kediden farksız! Defalarca İsrail geldi, vurdu, tokatladı. Beşşar ne yaptı? Bırakın karşılık vermeyi, tek bir uçaksavar mermisi dahi atmadı, tek bir füze ateşlemedi.
Sadece Halep’e ve geçtiğimiz bir yıl içinde 2 bin varil bombası yağdırmış bu rejim, Siyonistlere gelince palavra sıkmaktan başka bir şey yapmayan bir aciz sürüsüne dönüşüyor ve ne hazindir ki, hala birileri bu zillete arka çıkmaktan vazgeçmiyor!
Rabbimiz “Zalimlere meyletmeyin sonra ateş size dokunur.” buyuruyor! Ve bu ayeti sürekli okuduğu halde Müslüman olduğunu söyleyen birileri hala bu zalim oğlu zalime yok anti-emperyalistmiş, yok Batı’ya muhalifmiş, yok Filistin’in hamisiymiş gibi bir dizi kuyruklu yalanla arka çıkmaktan vazgeçmiyorlar. Duamız o ki, Rabbimiz sizleri birlikte haşretsin, bu alçak Beşşar ve sürüsünü nereye koyacaksa sizi de oraya koysun inşallah!
Suriye halkı ilk günden itibaren “Rabbimiz senden başka kimsemiz yok!” diye haykırdı. Çok az bir kesim hariç Suriyeli kardeşlerimiz ne küresel ne de bölgesel güçlerden yardım uman, onlara avuç açan bir tutum içine girmediler. Buna rağmen bazıları bu onurlu halka türlü iftiralar atmaktan çekinmediler.
Ve 4 yıl sonra geldiğimiz yer Suriye halkının izzetle, vakarla haykırdıkları gerçeği olanca netliğiyle açığa çıkardı. Müslüman halkın kıyamına destek verecek olanın ancak Müslümanlar olabileceği, egemenlerin asla Ümmet lehine tavır almayacağı gerçeğini ortaya koydu. İslami direnişin başından itibaren altını çizdiği hakikat belirginleşti. Bugün baktığımızda tablo her şeyiyle netleşmiş durumda. Zalimler, sömürücüler, tüm dünyanın egemenleri İslami direnişin karşısında, Suriye halkının kıyamını bastırma çabası içerisinde.
İşte CIA Başkanı John Brennan açıkça Suriye’de rejimin yıkılmasını istemediklerini, aşırıların Şam’a yürümesinin kendileri için bir felaket senaryosu olduğunu söylüyor.
Allahu Teâlâ korktuklarını tez elden başlarına getirsin! Kardeşlerimizi zafere eriştirsin inşallah!
Ve bu vesileyle Türkiye hükümetine de sesleniyoruz. Ayaklarınız yalpalamasın, zalimler karşısında bocalamayın, Ortadoğu’daki intifadalara karşı bugüne dek sürdürdüğünüz adil ve kardeşlikten yana tavrı baskılara boyun eğerek sakatlamayın! ABD’nin ipiyle kuyuya inmeye kalkmayın! Irak’a yönelik kirli senaryolarda figüranlığa kalkmayın! Irak’ta fanatik güruhların güya Irak şehirlerini teröristlerden kurtarma adına uyguladıkları vahşi teröre, mezhepçi politikalarına dolaylı da olsa destek vermeyin!
Caferi, Maliki, İbadi vs. fark etmez! Hepsi kukla! Arkalarını ABD ve İran’a dayamış katliam şebekesinin başındaki isimin şu veya bu olması bir şey ifade etmez.
Irak’ı şu anda yöneten güç Beşşar kuklasını çekip çeviren, yıllardır Suriye’de kan akıtan güçtür. Bir yandan “Biz Suriye’de despotizme karşıyız” derken, öte yandan Irak’ta aynı kumaştan üretilmiş zalim bir taifeye destek olmanın bağışlanmaz bir çelişki olacağı açıktır.
Ve bizler Türkiyeli Müslümanlar olarak kardeşlik bilinciyle ve zulme karşı direniş şiarıyla tüm direnen kardeş halklarımız gibi, Suriye halkının kıyamının yanında da yer almayı sürdürüyoruz, sürdüreceğiz!
Bizler Suriyeli kardeşlerimizin maruz kaldıkları zulmü lanetleyip, acılarını paylaşırken, onlara asla zilleti tavsiye etmeyeceğiz! Seyyiduna Hüseyin gibi “heyhat minez zille” demeyi sürdüreceğiz! Yazıklar olsun zillete boyun eğenlere, ne mutlu izzete talip olanlara!
Ve son söz olarak kardeşlerimize bir kere daha Kitab’ın buyruğuyla sesleniyoruz: “Ey inananlar, sabredin, direnin. Savaşa hazırlıklı, uyanık bulunun ve Allah'tan korkun ki, başarıya eresiniz.” (Âl-i İmran, 3/200)
YAZIYA YORUM KAT