5 yılda bir, yeni kanuna göre 4 yılda bir; sandığa gidip oy kullanıyoruz.
Tercih ettiğimiz siyasi parti öncülüğünde milletvekillerini TBMM’ye gönderiyoruz.
“Kanun yapsınlar da ülkeyi yönetsinler” diye..
TBMM de, kendisinin gerçekten kanun çıkarma yetkisi olduğunu zannediyor..
Bir kanun çıkarıyor..
Ama o ne?
Anayasa Mahkemesi devreye girip, kanunu iptal ediyor!
Anayasa Mahkemesi’nin gerekçesi ne?
1982 Anayasası’nın temel felsefesi..
Peki o felsefenin sahibi kim?
Anayasa’yı yazanlar..
Uzatmayalım, Anayasa’yı yazanların kim olduğunu hatırlatıp, geçelim: “12 Eylül darbesini yapan 5 general!”
Yani, Anayasa Mahkemesi; “5 darbeci generalin bizim elimize tutuşturduğu Anayasa’ya göre, siz bu kanunu yapamazsınız” diyor, devamla da, “Kanunun iptaline” diyerek işi bitiriyor.
!!!!
Sandıktan çıkan siyasi partinin öncülüğündeki hükümet, ülkeyi yönetme uğraşı içinde, yönetmelik çıkartıyor, kararlar alıyor..
Ama o ne?
Danıştay iptal ediyor..
Danıştay’ın, yönetmeliği iptal gerekçesi ne?
1982 Anayasasının temel hükümleri..
O hükümleri, Anayasa’ya yazan kim?
12 Eylül darbesinin faili, 5 general..
Yani Danıştay diyor ki; “Seçimle işbaşına gelen hükümet, 5 darbeci generalin yaptığı Anayasa’ya aykırı düzenleme yapamaz. Yaparsa, biz 5 darbeci generalin sözünü dinleriz. Sandıktan çıkan seçmenin sözünü dinlemeyiz.”
5 darbeci, yargının amiri mi?
Bu nasıl bir sistem?
Aklın alması, mantığın kabul etmesi imkânsız işler bunlar!
Bu tür örnekler, bir tane iki tane olsa..
“Olur böyle şeyler.. İdare edin biraz” der, geçeriz..
Ama sabah akşam, “5 darbeci generalin yazdığı Anayasa’ya göre, sizin bu kanunu çıkartmaya yetkiniz yok” deniliyorsa, “Darbeci paşalarımızın emrine göre, sizin böyle bir yönetmelik çıkarma hakkınız yok” deniliyorsa, orada durup, biraz düşünmemiz gerekecek..
Gerçekten de, Anayasa Mahkemesi ve Danıştay, 5 darbeci generale, niye bu kadar önem veriyor?
Veya soruyu şöyle soralım: “Anayasa Mahkemesi ve Danıştay’ın, 5 darbeci generale TBMM’den daha büyük önem verdiği sisteme ne ad verilir?”
Bu sistemin adını bilen çıkarsa, 10 puanı alacak da..
Böyle bir sistemin Türkiye’den başka bir yerde var olduğunu hiç sanmıyorum..
Olmadığı için de, adı bilinmiyordur bu sistemin..
Şimdi Anayasa Mahkemesi’nin, HSYK’nın, diğer önemli kurumların yapısı değiştirilmek isteniyor..
Anayasa Mahkemesi ve Danıştay’ın önünü açmak, onların verecekleri kararlarda yalnız olmadıklarını göstermek için, medyadaki uzantılar ayağa kalkıyor: “Olmaz, yapılamaz. Bu değişiklik geçmemeli!”
Niye?
Çünkü 5 darbeci general, 1982’de Anayasa’yı yazarken böyle istemiş!
Eğer 5 darbeci general, Anayasa’ya başka bir şey yazsalardı, şimdi bugünkü darbeci kafalar ona da sahip çıkacak ve onun da değiştirilmesine karşı çıkıp “Değiştiremezsiniz” diyeceklerdi..
Düzenlemenin içine bakmıyorlar!
“5 darbeci yaptı.. Darbeci paşalarımızın yaptığının harfine dokundurtmayız” diyorlar!
2010 Türkiye’sinde, anlı şanlı gazeteciler, bu kafa ile meydana çıkıp, görüş serdediyorlar..
Hiç utanmıyorlar.. “5 darbecinin yaptığı Anayasa’yı savunmak, sol eksenli insanlara mı kaldı?” diye hiç düşünmüyorlar.. Yüzleri kızarmadan, “darbeci 5 paşanın talimatnamesi”ni, Meclis’in tepesine çakıyorlar..
Yüksek yargıçlarımız(!) da, “5 darbeci paşa”nın eserini, “Âyet” gibi kutsayıp, “dokundurtmayız” diyorlar! Hukuka bağlılık, insan haklarına saygı, nerede kaldı ise?..

VAKİT