42. kuruluş yıldönümünde Nahda Hareketi
Tam 42 yıl önce bugün kurulan Nahda Hareketi "İslâmî Eğilim Hareketi" adıyla doğmuştu. Nahda'nın yıllar içinde geçirdiği dönüşüm ve serüven Tunus'un çalkantılı siyasî hayatının büyük bir parçasını oluşturuyor.
Mecra
Nahda Hareketi, tam 42 yıl önce bugün kuruldu
Ennahda Partisi, tam adı “Hizb Harakat al-Nahdah”(Rönesans Hareketi Partisi), Raşid Gannuşi ve Abdülfettah Moro tarafından “İslâmî Eğilim Hareketi” olarak 6 Haziran 1981 tarihinde Tunus’ta kuruldu.
Nahda Hareketi kuruluşunda, ekonomik kaynakların daha adil dağılımını, çok partili demokrasinin kurulmasını ve günlük hayata daha fazla dindarlığın nüfuz etmesini hedeflediğini ve bu hedefleri şiddet içermeyen yollarla aradığını iddia etti.
- Kuruluş bildirisinde Nahda, Batı'nın baskıcı modernleşme ve sekülerizm anlayışına karşı bir hareket olarak kendini nitelendirilmişti.
1984'ten sonra parti, hem gizli hem de açık olarak faaliyet gösterecek şekilde yeniden örgütlendi. Yasal olarak tanınmak için 1989'da bugünkü adını aldı. Ancak parti, Zeynel Abidin Bin Ali yönetimi sırasında yasa dışı kalmaya devam etti.
Kuruluşundan sekiz yıl sonra, 1989'da yapılan seçimlerde oyların yüzde 17'sine yakınını alarak Meclis'teki ikinci parti olan Nahda, seçimlerde usulsüzlük yapmakla suçlandı.
Nahda'nın resmî oy oranını iki kat fazla gösterdiği de iddia edildi.
Hareket, 1990'lı yıllarda dönemin Tunus Devlet Başkanı Zeynel Abidin Bin Ali'nin büyük baskısı altındaydı. 1989 seçimlerinden yaklaşık 1 yıl sonra çok sayıda Nahda lideri tutuklandı. Gannuşi, 20 yılı aşkın süre İngiltere'de sürgünde kaldı.
- "Arap Baharı" diye anılan süreç, Nahda Hareketi için bir kırılma noktası olacaktı.
İlk başta hareket çok daha radikal bir söyleme sahipti.
ABD'de yayımlanan Washington Post'un analizine göre, 'ezilenlerin" yanında kendini konumlandıran hareket, kimlik, ahlak ve İslâm'a çağrı gibi unsurlar etrafında, baskı altında kaldığını söylediği bir 'alt kültürü' de şekillendirdi.
Bin Ali'nin 2011'deki Arap Baharı ayaklanmaları sonucunda iktidardan uzaklaştırılmasının ardından, Nahda Partisi resmen yasallaştırılarak hareketin seçimlere aday olmasının önü açıldı.
Ennahda İslâmcı Partisi, Arap Baharı'nın halk ayaklanmalarını izleyen ilk Tunus seçimlerinde zafer kazandı.
Nahda’nın gücü, eski lider Zeynel Abidin Bin Ali’nin Arap Baharı ayaklanmalarından sonra düşmesinin ardından Tunusluları ikiye böldü.
- Destekçilerine göre bu, modernite ile İslâm arasında nasıl bir denge kurulabileceğinin bir örneği, eleştirmenlerine göre yeniden canlanan dini siyasetin Tunus'un laik geleneğini riske atabileceğinin bir işaretiydi.
Tunus Devrimi sonrası 23 Ekim 2011'de düzenlenen Tunus Ulusal Kurucu Meclis üyelerini belirlemek için yapılan seçimlerde Nahda ciddi kazanımlar elde etti.
Katılımın yüzde 70 olduğu seçimlerde, 217 üyeden oluşan Nahda, Ulusal Kurucu Meclis'te 90 koltuk elde etti ve hükümet ortağı oldu.
Sürgünden dönen Gannuşi, reform yanlısı ve ılımlı siyasal İslâm'a yüzünü dönen bir siyasetçi olarak görülecekti.
BBC'ye o yıl verdiği röportajda Gannuşi, "Tunus halkının demokrasi ile uyumlu ılımlı bir İslam vizyonu" çevresinde barışçıl bir şekilde yaşamını sürdürebileceğini söylemişti.
Gannuşi, "İslâmcı olsun ya da olmasın tüm vatandaşların temel haklar çerçevesinde eşit" olduğunu ifade etmişti.
Öte yandan meşruiyet çabasını sürdüren Nahda, küresel Müslüman Kardeşler ağının bir uzantısı olması nedeniyle şüpheyle karşılandı.
Mısır'daki Müslüman Kardeşler'e kıyasla daha temkinli ve ılımlı bir profil çizse de bu bağlantının yanında, Katar ve Libya'daki İslamcı güçlerle ilişkileri ülkedeki seküler kesim tarafından sorgulandı.
Aynı yıl özellikle kafirlikle suçlanan bazı film gösterimleri gibi olayların tetiklemesiyle ülkede dini temelli gerginlikler ve protestolar baş gösterdi. Nahda, Selefi radikal unsurları sorumlu tuttuğu bu protestolarla ilgisi olmadığını vurguladı.
Seküler kesim ise yaşananları İslâmcı baskıların kapıda olduğuna dair bir uyarı olarak görüyordu.
- 2011'deki seçimlerden iki yıl sonra 2013'te iki seküler siyasetçinin suikaste uğraması ülkeyi kutuplaşma ve derin bir siyasî krize sürükledi.
Gannuşi liderliğindeki Nahda, çekilme kararı aldı.
Bu kez, 2014 seçimlerinde ikinci gelen Nahda, seçimleri kazanan seküler bir parti olan rakibi Nida Tunus ile koalisyon ortaklığı kurdu.
Nahda üyelerinin de katkısıyla hazırlanan, demokratik özgürlükleri merkeze alan Tunus'un yeni anayasası aynı yıl yürürlüğe girdi.
İdeolojik dönüşüm
Nahda, kuruluşundan itibaren siyasal İslâm ile ilişkilendirildi. 2016'da ise Nahda Hareketi, siyasal konumunu yeniden tanımladı.
Nahda lideri Gannuşi, parti kongresinde yaptığı açıklamada siyasal İslâm'dan uzaklaşarak kendilerini "Müslüman demokratlar" olarak tanımlayacaklarını duyurdu.
2016'da Ennahda, faaliyetlerinin ülkenin İslamlaştırılmasından ziyade Tunus'ta istikrarlı bir demokrasi sağlamaya odaklanacağını, ancak siyasi platformunun Müslüman değerlere dayalı olarak kalacağını duyurdu.
- 2014 anayasasına göre ikinci parlamento seçimleri Ekim 2019'da yapıldığında, seçmenler devam eden bir ekonomik kriz ve artan yolsuzluk endişeleri arasında bölünmüştü.
Nahda 17 sandalye kaybetti, ancak çoğulculuk kazandı ve parlamentodaki en büyük parti oldu. Nahda başlangıçta Ekim 2019'da seçilen Kays Said'in cumhurbaşkanlığını desteklese de, 2020'de başbakanlık kabinesinin gözetimiyle ilgili bir anayasal kriz yaşandı.
Hükümet çıkmazdayken temmuz ayında protestolar patlak verdi ve Cumhurbaşkanı Said parlamentoyu askıya aldı.
Nahda, eylem yapılmasına şiddetle karşı çıktı, ancak Gannuşi kısa süre sonra konuyla ilgili diyalog çağrısında bulundu; Said reddetti ve daha sonra parlamentonun askıya alınmasını süresiz hale getirdi.
- Nahda'nın 100'den fazla önde gelen üyesi Eylül ayında partiden ayrılan Gannuşi’nin Said'le yüz yüze gelememesi eleştirisinde bulundu.
25 Temmuz 2020’de siyasi krizin ortasında Said, bir ayda bir hükûmet kurma ve Halk Temsilcileri Meclisinin güvenini kazanma görevi ile Hişam el-Meşişi'yi hükûmet başkanı olarak atadı. Hişam el-Meşişi 2020'den Cumhurbaşkanı Kays Said tarafından görevden alındığı 2021'e kadar Tunus başbakanı olarak görev yaptı.
Görevden alınan Hişam el-Meşişi hükümetinin yerini alacak yeni Tunus hükümetinin resmî duyurusu beklenirken, siyasî partiler ve sosyal örgütler, Cumhurbaşkanı Kays Said'i, bir sonraki siyasî süreci "cumhurbaşkanlığı kararnameleri" ile yöneterek "iktidarı tekeline almakla" suçlayarak eleştirdiler.
Meclis'te en büyük parti konumunda bulunan İslâmcı Nahda Hareketi bu kararı "darbe" olarak nitelendirdi ve tepki gösterdi.
Said'in açıklamalarının ardından görevden alınan Başbakan Hişam el-Meşişi de bir açıklama yaparak "Karışıklığa sebebiyet veren bir konumda olmak istemediğini; Cumhurbaşkanı kimi seçerse görevi ona devredeceğini" belirtti.
Meşişi, yaptığı açıklamada "Tunus'a herhangi bir konumdan hizmet vermeye hazır olduğunu" ifade etti.
Ennahda, gerginliği tırmandırmak istemediğini belirterek diyalog çağrısı yaptı ve taraftarlarından protesto yapmamalarını istedi.
- Cumhurbaşkanı Said, yayımladığı video mesajında bu kararı "ülkenin içinden geçtiği olağanüstü koşullar" nedeniyle almak zorunda kaldığını söyledi.
Said, ayrıca, milletvekillerinin dokunulmazlığını askıya aldığını, yürütme yetkilerini kendisinin üsteleneceğini ve yeni bir başbakan atayacağını belirtti.
Hukuk profesörü olan Said, 2019 yılında yolsuzlukla mücadele ve devleti yeniden yapılandırma vaadiyle bağımsız aday olarak katıldığı cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazanmıştı. Aynı yıl yapılan parlamento seçimlerinden ise İslamcı Nahda Hareketi birinci çıkmıştı.
Nahda Hareketi lideri Gannuşi’ye önce gözaltı, sonra 1 yıl hapis cezası
Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'in parlamentoyu kapatmasından bu yana Said'in en büyük eleştirmenlerinden biri olan Raşid Gannuşi, Ramazan ayının son günlerinde, iftar saatinde evine baskın düzenlenmesinin ardından gözaltına alındı.
Son olarak, "Halkı iç savaşa yönlendirmek ve devletin güvenliğine karşı komplo kurmak" suçlamasıyla yürütülen soruşturmada tutuklu bulunan Gannuşi'ye yöneltilen oklar sadece bununla da sınırlı değil. Yaklaşık iki hafta önce, Şubat 2022'de bir cenaze töreninde yaptığı konuşmada, güvenlik güçlerine "tağudun askerleri" dediği gerekçesiyle açılan hakaret davası kapsamında tutuksuz yargılanan Gannuşi, “terörü övmek suçundan” bir yıl hapis ve bin dinar (330 dolar) para cezasına çarptırıldı.
Tunus polisi bu yıl, kendisini Müslüman demokrat bir parti olarak tanımlayan Nahda'nın diğer üst düzey isimleri de dahil olmak üzere, Başkan Kays Said'e karşı çıkan Tunus'un önde gelen siyasî isimlerini tutukladı. Öyle ki, Uluslararası Af Örgütü, bu baskıyı "siyasî amaçlı bir cadı avı" olarak nitelendirdi.
HABERE YORUM KAT