1. YAZARLAR

  2. Mustafa Karaalioğlu

  3. 367’nin mucidine bir küçük soru
Mustafa Karaalioğlu

Mustafa Karaalioğlu

Yazarın Tüm Yazıları >

367’nin mucidine bir küçük soru

28 Temmuz 2009 Salı 11:03A+A-

Yaşadığımız günler toplumun tarihe tanıklığının benzersiz örnekleriyle doludur. Başka bir nesle nasip olmayacak tanıklıklar yaşanıyor, ülke kocaman bir üniversite amfisi gibi uygulamalı demokrasi tarihi dersi icra ediliyor. Sadece demokrasi değil, çeşitli vesilelerle hukuk, insan hakları, uluslararası politika ve irili ufaklı sayısız temel disiplin sıradan insanların gündelik hayatlarının parçası haline geliyor. Tabii, öğrenciler dersi ilerlettikçe de konuyu kavrıyor ve her söyleneni yutmuyor.

Türkiye’yi çağdaş bir ülke olma yolunda ve bir arada, birbirinin hukukuna rıza göstererek yaşama paydasında birleştirecek olan bu bilinçlenme sürecidir. Toplum daha fazlasını istedikçe ve her şeyi sorgulayarak daha rafine bir hukuk anlayışına yöneldikçe ikna edilmesi zorlaşacaktır. Zannedilmesin ki TV ekranlarında her dinlediğine, gazetede her okuduğuna itimat ediyor. Ya da kimin neyi, ne amaçla evirip çevirerek aktardığını fark etmiyor.

Bu yüzden de hukuk ve siyaset konuşmayı alışkanlık haline getirenlerin biraz dikkatli olmaları gerekiyor.

Mesela, 367 meselesinden maruf eski başsavcı gibilerin.

Bugünlerde yaptıklarını izliyor musunuz? YÖK’ün katsayı adaletsizliğini bitiren ve bütün öğrencilere eşit yarışma imkanı tanıyan katsayı kararı için dediklerini duydunuz mu?

‘Anayasa Mahkemesi’nin, AKP hakkında almış olduğu o kararın okunmasında, AKP için yarar vardır. Tam zamanıdır şimdi.’

Sakınmadan bir kapatma davasının daha imasını yapıyor. Niye? Anayasal bir kuruluş olan YÖK katsayıyı kaldırdı diye. Eski Başsavcı bu illiyetten yola çıkarak AK Parti’yi tehdit ediyor. YÖK’ün aldığı kararın eşitlikçi ve eğitimi tabiatına uygun olduğunu görmezden geldiği gibi iktidar ile YÖK arasında hukuki ve hiyerarşik ilişki olmadığını da görmezden geliyor.

Peki... Genelkurmay Başkanlığı geçtiğimiz günlerde ilahiyatçı subay istihdam ettiği açıklandı. Hem de bunu 26 yıldır yaptığı anlaşıldı. Genelkurmay YÖK gibi de değil, doğrudan Başbakan’a bağlı. Başbakan da AK Parti’nin Genel Başkanı... Eski Başsavcı muhtemelen bu bağlantıları bilmiyor! Bilse, bu ‘irtica planı’nı deşifre ederdi. Önce Anayasa Mahkemesi’nin odak kararını okumanın bir kez daha faydalı olacağını söyler, ardından da şimdi kendi koltuğunda oturan meslektaşını göreve çağırırdı.

Bilmiyor herhalde; bilse gerçek bir hukuk insanı olarak asker falan da dinlemez bu açık suçu duyururdu muhakkak.

Böyle dört başı mamur bir delili atlamış olmasının başka izahı olamaz. Ya da dalgınlığına geldi. İnsan bazen dalgınlaşabiliyor. Tıpkı, her tarafa bir içtihad yetiştirirken kendi içinde bulunduğu durumu değerlendirmekte dalgınlığa düşebildiği gibi.

YÖK kararı gibi zayıf bir illiyet bağından yola çıkıp iktidar partisine imalı mesajlar gönderen birisine; ‘Madem bu kadar uzak bağlantılardan yola çıkarak ilişkiler kurabiliyorsun, o zaman senin hakkında da Ergenekon’la bağlantı kuranlar haksız sayılmaz ne dersin’ diye sormazlar mı? Bu dava kapsamında evi aranmış birisi için böyle bir iddiayı kim yadırgayabilir?

Madem her şey açık açık yaşanıyor ve toplum da uygulamalı olarak hukuk öğreniyor o zaman sorar bunu.

Bağlantı kurmak böyle kolaysa, hukuku esnetmenin bu kadarı mümkünse; ‘Her söylediğin, yaptığın her yorum o adamların dilinde. Sen de kendi durumunu bir yorumla’ derler insana.

Böyle soruları yadırgamak da olmaz. Zira, sokaktaki insan hukuktan çok anlamaz ama vicdanı vardır, adalet duygusu taşır ve en önemlisi de merak eder.

STAR

YAZIYA YORUM KAT