3 Suriyelinin yakılarak öldürülmesi olayında siyasilerin rolü ne?
İzmir Güzelbahçe’de 3 Suriyeli çalıştıkları inşaat alanındaki barakalarında üzerlerine benzin dökülerek canice yakıldı. Emniyet olayın duyulmasını istemezken, ırkçı siyasiler olayın yaşanış biçimini kendi faşist dünyalarına göre yorumluyor.
HAKSÖZ HABER
3 Suriyelinin yakılarak katledildiği olayda onlarca kanıt olmasına rağmen, henüz kesinleşmemiş ve olayı toplumdan açıkça gizlemeye çalıştığı düşünülen resmi kurumların yorumlarına salt gerçek gözüyle bakan ırkçılar, yaşanan faciayı kendi sorumluluklarının da dışına itecek şekilde bir tutum sergilemeye başladı.
Farklı toplumların bir arada yaşadığı Türkiye’de ırkçılık, siyasilerin söylemleri ile kendisine meşru zeminler oluşturmaya çalışıyor. Suriye’deki savaşın yıkıcı etkisinden uzaklaşmak için Türkiye’ye göç eden Suriyelilere ve diğer ülkelerden farklı sebeplerle gelen insanlara karşı takınılan tutum Türkiye toplumunda hastalıktan öte bir durumun yaşandığını göstermiyor mu?
Ümit Özdağ ve İlay Aksoy gibi siyasilerin sosyal medya hesaplarından yaşanan faciayı yorumlayan insanlara karşı takındıkları tutum, ırkçılığın geldiği acımasız noktayı gözler önüne seriyor.
Ümit Özdağ kendince Suriyelileri hakir gördüğü şu yorumları vekilliğin vermiş olduğu cüretle çekinmeden paylaşabiliyor ve diğer siyasilerin suskunlukları arasında ön plana çıkarabiliyor.
Üstelik Özdağ, ırkçı açıklamalarına karşı tepki gösterenlere şu iğrenç ve insana yakışmayacak sözleri sarf ederek cevap veriyor.
Provokasyonları ile tanınan İlay Aksoy yaşanan ırkçı saldırı sonrası olayın failine ve ırkçı söylemlerine devam eden siyasilere dönük tepki gösterilmesine oldukça kızdı. Yakma eylemini gerçekleştiren faile dönük eleştirileri kabul etmeyen Aksoy, kendisinden beklenmeyecek tepkiler göstermeye başladı.
Irkçılık bir hastalık değildir!
Irkçılık bir hastalık olarak tanımlanamayacak kadar farklı bir sorunu işaret ediyor. Şayet ırkçılık hastalık olsaydı Adolf Hitler ve benzeri ırkçıların hasta oldukları bu yüzden de işledikleri cürümlerden muaf tutulmaları beklenirdi.
Ancak ırkçılık ne bir hastalık ne de kişisel bir sorun olarak görülebilir. Bireylerin kendi başlarına sergiledikleri ırkçı tavırları siyasi, kültürel, sosyal, politik veya ekonomik durumlardan bağımsız görmek, sorunların anlaşılması ve çözümlenmesi noktasında birçok sıkıntıyı doğuruyor.
Aile bireyleri arasında dahi ırkçı tavırların sergilendiği görülen Türkiye toplumunda, siyasi arenanın kuşatmışlığından bağımsız bir ırkçılık sergilendiğine şahit olmak oldukça zor bir durum. Her ne kadar genelleme yapılması doğru olmasa da toplumun kahir ekseriyetinde ırkçılığın farklı boyutları ile karşılaşıldığı biliniyor.
İlay Aksoy, Ümit Özdağ, Tanju Özcan gibi ırkçı siyasilerin kendinden emin bir şekilde sergiledikleri ırkçılığa aleni destek veren bir güruh olduğu görülürken, onlar gibi ırkçılara karşı net bir tutum takınamayan siyasilerin de olduğunu görüyoruz.
Kendi uydurdukları siyasi terminoloji ve siyasi tarih ile Türkiye topraklarında yaşayan farklı toplumları ayrıştırmaya çalışan bu siyasilere karşı yaptırımlar uygulanmamaya devam ettikçe, bu ırkçı ve faşist zihniyetli siyasiler ile güruhun ırkçılıklarının dozajını arttırmaya devam edeceği yorumları yapılıyor.
HABERE YORUM KAT