28 Şubat’ın Ruhu Çukurova İlahiyat’ta
28 Şubat darbe sürecinin en zalim ve çirkin saldırısı olarak derin yaralar açan başörtüsü düşmanlığı siyaseti Çukurova İlahiyat Fakültesi’nde devam ettiriliyor.
Çukurova Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'ne bu yıl başlayan kız öğrenciler için başörtüsü yasağı İnkılâp Tarihi ve Türk Dili derslerine giren okutmanlar eliyle sürdürülüyor. İslami ilimlere dair akademik çalışmaları takip edenlerin yakından tanıdığı Prof. Dr. Ali Osman Ateş'in Dekanı olduğu Çukurova İlahiyat Fakültesi'nde başörtüsü yasağı sadece iki okutmanın marifetiyle sürdürülmüyor elbette. Dekan Ateş'in pasif hatta yasakçılarla paralelleşen tutumunun yasağın sürmesindeki en önemli faktör olduğu konuşuluyor öğrenciler arasında.
CHP'nin kurmay kadrosunun dahi başörtüsü yasağına ilişkin bir çaba içerisine girdiği referandum sonrası süreçte İlahiyatçı bir dekanın bu tutumu içler acısı bir sinmişliğe işaret ediyor. YÖK'ün rektörlüklere gönderdiği genelge ile yasakçılar epeyce geri adım atmaya mecbur kaldılar. Fakat Çukurova İlahiyat örneğinde görüleceği üzere yasakçılık siyaseti ruhlarına sinmiş bazı "İslam uzmanları" da yok değil. YÖK'ün sadece Kemalist idari kadrolarla değil, muhafazakâr-Türkçü kadrolarla da sıkı bir hesaplaşma işine girmesi gerekiyor anlaşılan.
Okutman mı, Despot mu?
İnkılâp Tarihi derslerine giren Okutman İsmail Ülger başörtülü öğrencileri açıkça tehdit ediyor ve başını açmayan hiç kimseyi derse sokmayacağını vurguluyor. Öğrenciler tarafından YÖK'ün son genelgesi ile hiçbir öğrencinin derslik ve laboratuarlardan çıkarılamayacağı öğretim görevlisinin sadece tutanak tutup idareye gönderebileceğinin hatırlatılmasına rağmen İsmail Ülger'in bildiğini okumaya devam ettiği söyleniyor. Dersleri protesto etmeye veya başını açmaya direnenlere karşı 28 Şubat sürecinde muhalefet edenlerin başına gelenlere ilişkin hatırlatmalarda bulunup "siz de tırnaklarınızın sökülmesini mi istiyorsunuz?" yollu tehditlerde bulunan İsmail Ülger'in hızını alamayıp öğrencileri Fakülte Dekanı Prof. Dr Ali Osman Ateş'e şikâyet ettiği öğrenildi.
Türk Dili Dersinde Sorun Bitiyor (mu?)
Sevgi Sayalı'nın Okutman olarak girdiği Türk Dili'nin ilk derslerinde sıkı bir başörtüsü karşıtlığı yaptığı fakat öğrencilerin gösterdiği tepkiler üzerine bu hafta lehte veya aleyhte hiçbir konuşma yapmadan başörtülü öğrencilere karışmaksızın dersini işlediği öğrenildi.
Darbecilerin İkna Odası'ndan İlahiyatçı Dekan'ın Peruk Odası'na
Dekan Ateş'in 1. Sınıfa başlayan kız öğrencileri bir amfiye toplayıp yaptığı uyarılar ise yasağın devamında rol alan ilahiyatçıların varlığına dikkat kesilmemizi sağlayacak ilginçlikte. Dekan Ali Osman Ateş'in yaptığı konuşmada kız öğrencilere ısrarla "başörtüsü ile ilgili problem çıkarmayın" ikazı yaptığı söyleniyor. Prof. Ateş, meslek derslerine girişlerde bu yıl başörtüsü problemi yaşanmadığını bu sebeple öğrencilerin fakülte dışından gelen hocalara zorluk çıkartmamasını istediği söyleniyor. Başörtülü öğrencilere birkaç yıl daha sabretmelerini ve kendileri için "peruk odası" hazırladığını anlatan Dekan Ali Osman Ateş derste başını açmak istemeyenlerin devamsızlıktan kalması, birkaç yıl içinde durumun normale dönmesiyle alttan kalan derslerin telafi edilmesinin uygun olduğu kanaatinde.
Basına Yansıtmayın, İstifa Ederim
Başını açmak istemeyen öğrencilerin provakatif tutum sahibi olduğunu, oluşacak gerginlik ortamının basına yansıması durumunda kesinlikle istifa edeceğini beyan ediyor ve ekliyor: Ben istifa edersem yerime gelecek dekan sizi çok zorlar. Başörtüsü yasağının bütün İlahiyatlarda uygulandığını savunan Prof. Ateş bunun aksi yönünde ortaya çıkan bilgi ve davranışların fitne olduğunu düşünüyor. "Kimse rahatımızı kaçırmaya kalkışmasın" modunda devam eden konuşmalarla Dekan Ateş "başını açan ablalarınızı örnek alın" tavsiyesiyle konuşmasını sonlandırıyor.
Dekan Ateş, Uzay Fıkhını Yazıyor
Çukurova İlahiyat'ın Dekanı Prof. Dr. Ali Osman Ateş bütün bir ülkede iğrenç bir biçimde Müslüman kadınları aşağılayan, onlara köle muamelesi yapan başörtüsü yasakları konusunda tek kelime edemiyor. Ancak uzaya giden astronotun oruç tutup tutmaması ve sahur-iftar vakitlerine dair gayet bilimsel izahları ajanslara yansıyor. İlahiyatta veya diğer kamusal alanlarda başörtüsünün farziyetini kolayca ihlal etme yönünde görüş belirten Ali Osman Ateş'in astronotları ruhsata değil de azimete teşvik etmesi dikkatlerden kaçmıyor. Prof. Ateş sahip olduğu ilmin hakkını verip anın fıkhını arayacağına muhayyel zamanlara ve zeminlere fıkıh üretmeye popularitesini yükseltmek adına gayet istekli davranıyor.
Öğrenciye Fitre Düşer, Direniş Düşmez
Fitre konusunda basına demeç verirken Prof. Ateş'in dul, öksüz ve yetimlerin yanına öğrencileri de eklemesinde ortaya çıkan hassasiyet aynı öğrencilere hakkı ve sabrı tavsiye konusunda adeta kayboluyor. Oysaki bir insanın ihtiyacı her şeyden önce hakkı ve sabrı tavsiyeye muhatap olmaktır.
Prof. Ateş, Hürriyet GAP'ın Yazarı
Nesilleri muhafaza etmenin yolunun çocukları Müslüman Türk olarak yetiştirmekten geçtiğini savuna Dekan Ateş çevreye ve hayvan haklarına yönelik seri yazılarıyla tanınıyor. Çevreciler ve hayvan severler tarafından yakından takip edilen yazılarını Hürriyet'in GAP baskısında sürdüren Ateş'in Dekanlık görevinden sonra Rektörlük ve YÖK üyeliği gibi hedefleri olduğu sanılıyor. Ancak bürokratik vesayeti sonlandırma girişimlerine hız veren Hükümetin Prof. Dr. Ateş gibi pasif, edilgen hatta darbe döneminin kalıntıları ile yola devam etmeyi tercih etmeyeceği sanılıyor.
Vesvese Öğrencileri Çözüyor
Başörtüsü yasağı konusunda öğrenciler arasında halen yaygın olan bazı söylemler vesveseden öteye bir anlam taşımıyor. Akademisyenler, idareciler ve siyasal-toplumsal çözümlemeden uzak, İslami bir şahsiyetin sahip olması gereken hakkı müdafaa ruhunu kazanamamış birey ve çevreler korkuyu büyütüyor, yaygınlaştırıyor ve maalesef zorbalığı kalıcılaştırıyor. Başörtüsüne savaş açan cuntacılar mahkemelerde sürünüyor, darbe sürecini müdafaa edecek kimse ortaya çıkamıyor oysaki. Öğrencilerin yasakla ve yasakçılarla psikolojik ve hukuki hesaplaşmaya hazır duruşları kazanımların ilk adımı olacaktır.
HAKSÖZ HABER
HABERE YORUM KAT