1. YAZARLAR

  2. Ali İhsan Karahasanoğlu

  3. 28 Şubat’ı ‘araştırma’ değil, ‘deşifre’ gerekli!
Ali İhsan Karahasanoğlu

Ali İhsan Karahasanoğlu

Yazarın Tüm Yazıları >

28 Şubat’ı ‘araştırma’ değil, ‘deşifre’ gerekli!

13 Haziran 2012 Çarşamba 00:38A+A-

Meclis Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu’ndan, dün misafirlerimiz vardı..

Gazeteleri ziyaret ederek, özellikle 28 Şubat darbesi ile 27 Nisan muhtırası dönemlerindeki hukuk ihlalleri hakkında şikayetleri dinliyorlar..

Sadece dinlemekle yetinmeyip, Türkiye’nin bir daha darbelerle karşılaşmaması için, tarihe not düşecek tespitler yapmayı da gerekli görüyorlar..

Komisyon üyelerine de aktardık..

28 Şubat süreci, gerçekten iyi irdelenmesi gereken bir süreç.

Öyle ki, bugün o sürecin aktif aktörlerinden Süleyman Demirel, “28 Şubat darbe değildir” diyebiliyor..

Halen cezaevinde olan, dönemin Genelkurmay Genel Sekreteri Erol Özkasnak’ın “Postmodern darbe yaptık” itirafına rağmen..

Evet, önce tespiti yapmak lazım..

28 Şubat’ta ne oldu?

Olayı hiç yaymaya gerek yok.

28 Şubat süreci; 28 Şubat 1997’nin akabindeki bir haftada yaşananları deşifre etmekle çözümlenir..

28 Şubat günü ne yaşandı?

Bunu dönemin cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, dönemin başbakanı rahmetli Necmettin Erbakan, bakanlar ve kuvvet komutanları biliyorlar..

Erbakan Hoca’dan konuyu dinleyemedik.

Ama.. Askerlerin işaretlerinin emir telakki edildiği o dönemin yakın ertesinde, “Şecaat arzederken, sirkatin söyler merd-i kıpti” deyişindeki gibi, komutanlardan bazıları, ne “suçlar”ı, “maharet”miş gibi anlatmışlardı..

Çok somut bir tanesini, Doğan Kitap’dan yayınlanmış hali ile alıntılayalım:

“Kritik MGK toplantısında patates tartışması şöyle gelişti:

Erkaya: Hükümet mevkiindekiler toplumu ‘bizden olan ve olmayan’ diye ikiye ayırır mı?

Demirel: Var mı?

Erkaya: Var Sayın Cumhurbaşkanım.

Demirel: Yani nasıl?

Erkaya: Çıkılıyor ve deniliyor ki, ‘Bizden olmayan, bizim partimize rey vermeyen başka dindendir. Patates dinindendir.’

Demirel: Bunu kim söylüyor?

Erkaya parmağını Erbakan’a uzatıyor: Bizzat Sayın Başbakan söylüyor...”

Bunlar yazılırken, büyük bir gururla anlatılırken, “Başbakan’ın, emri altındaki bir komutan tarafından parmağı ile işaret edildiği” çok büyük bir maharetmiş gibi hikayeleştirilirken..

Bugün tüm o olaylar, masum bir toplantı imiş gibi gösterilmek isteniyor..

O toplantıdan sonra yaşanılanlar da vardı..

Rahmetli Erbakan Hoca, MGK kararlarını imzalamadan, salondan ayrılmıştı..

MGK Genel Sekreteri İlhan Kılıç (halen tutuklu) kararları Erbakan Hoca’ya götürüp, imzalatmak istemişse de..

Bunu başaramamıştı.

Erbakan Hoca, “Bazı görüşmelerim olacak” demiş ve imzayı ertelemişti..

O görüşmeleri, Bülent Ecevit, Mesut Yılmaz, Alparslan Türkeş ve Muhsin Yazıcıoğlu ile yaptı..

Görüşmelerin ana konusu, MGK toplantısında hükümete askerler tarafından yapılan baskıya karşı demokratik direniş için destek çağrısı idi..

Ecevit, Yılmaz ve Türkeş, “Sizin sorununuz” diyerek, hükümeti yalnız bırakmış ve askerden yana tavır almışlardı.

Sadece rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu, “Hükümete karşı hukuk dışı baskılara karşıyız” diyerek, illegal sürece tepki vermişti..

İşte o görüşmeler, 28 Şubat 1997’nin haftasına yayılmıştı.

O bir hafta boyunca da, özellikle derin devletin gazetesi olduğu artık tescillenen Hürriyet’in attığı başlıklar manidardı..

28 Şubat’ın bir darbe olup olmadığı, o “bir hafta içinde olanlar” iyi irdelendiğinde, net olarak karşımıza çıkacaktır..

Beklentim; komisyon üyelerinin, Hürriyet gazetesi yetkililerinden, o sürecin başlıklarını sorgulamalarıdır.

“Hoca direniyor”

“Ya uy, ya çekil”

“6 milyon imza” (5’li çetenin, MGK kararlarını destelediğini belirten haber)

“Aynen imzaladı”

Bu başlıklar, 28 Şubat’ın medya ayağının suçüstü olduğunun delilleridir..

Bakalım komisyon, Hürriyet ve onunla birlikte 28 Şubat’a gönüllü destek veren gazetelere de “şikayetleri dinleme” babından mı gidecek?

Yoksa, “Siz o süreçte ne yaptınız? 28 Şubat’a, nasıl gönüllü destek verdiniz” sorgulaması ile mi?

Umarım, komisyonun çalışmaları, darbelerin tüm faillerini ortaya çıkaracak kapsamda olur.. Tabii en önemlisi, darbelerin tekrarını kimsenin aklına getirmeyecek derinlikte deşifrenin yapılabilmesidir..

Askeri ile. Siyasetçisi ile.. Gazetecisi ile.. 28 Şubat aktörleri sergilenebilirse..

Kimse bir daha, o darbeleri aklına bile getiremez!

YENİ AKİT 

YAZIYA YORUM KAT