28 Şubat ve FETÖ Mağduriyetleri Nasıl Giderilir?
Tüm Mağduriyetlerin Asıl Müsebbibi FETÖ ve Yandaşlarıdır
Öncelikle bir gerçeği net olarak ortaya koymak gerekiyor: FETÖ ve dolayısıyla yıllardır ona bir şekilde destek verenler bugüne değin memlekete ve halka pek çok mağduriyetler yaşatmışlardır ve şu anda bu kesimden FETÖ nedeniyle mağduriyet yaşayanların asıl müsebbibi de FETÖ ve ona destek verenlerdir.
Kumpaslar, gizli çekimler, iftiralar, kopyalar vs. yapmadıkları hinlik ve hainlik kalmamış bir yapıya, bıçak gırtlağa dayanmasının ardından yapılan operasyonlarda yaşanılan suiistimal ve ihmallerin oluşturduğu mağduriyetler, FETÖ’nün yaptıklarının yanında devede tüy mesabesinde olabilir ancak.
FETÖ’nün Tüm Mağdurlarına Adalet
Burada FETÖ nedeniyle 15 Temmuz sonrası yaşanan mağduriyetleri konuşuyoruz ama 15 Temmuz öncesi FETÖ’nün yaşattığı mağduriyetleri de es geçmemek gerekiyor merhamet ve adalet açısından.
Kopyalar ve adam kayırmalarla geleceği çalınan gençler, kumpaslarla karartılan hayatlar ve gerçekleşen intiharlar, polis ve asker içindeki FETÖcülerin Erdoğan zora girsin diye yaptıkları ihanetler dolayısıyla ölen görevli ve siviller, 15 Temmuz darbe girişiminde şehit edilenler ve yaralananlar vs. vs. vs… Daha Güneydoğu, Suriye, Irak ve Ümmet bazında yaşanan dolaylı mağduriyetlere girmedik bile.
Elbette FETÖ nedeniyle yaşandığı iddia edilen mağduriyetleri konuşalım ama bunlarla kıyaslanamayacak derecede çok ve vahim olan mağduriyetleri de konuşalım beraberinde. Sadece FETÖ nedeniyle yaşanan mağduriyetlerin değil, FETÖ’nün mağdur ettiklerinin de derdine düşelim. Arkasından da her iki yönden yaşanılan mağduriyetlerin sağlıklı olarak tespiti ve telafisi için ciddi çaba sarf edelim.
Kantarın Topuzunu Kaçırmamak
FETÖ nedeniyle yaşandığı iddia edilen mağduriyetlerin üzerinde dururken de, kantarın topuzunu ters yönde kaçırarak, hayat memat meselesi haline gelen FETÖ operasyonlarını engellemek, hızını kesmek ve hatta geriye götürmek gibi bir olumsuzluğa sebep olmayacak şekilde durulmalı.
Aksi halde kaş yapalım derken göz çıkarıp, yeterince temizlenemeyen bu habis urun tekrar gövdeye yayılıp, aynı filmin tekrar baştan oynanmasına sebep olabiliriz ki, bu durumda yeni bir 15 Temmuz’un başarılı olması halinde, o zaman şimdi bizim acıdıklarımız bize zerrece acımayacakları gibi, ilk taşı da onlar atacaktır.
Hikmetsiz Merhamet Maraz Doğurur
Elbette FETÖ ve hala ona destek veren alçaklara yakışır adaletsizlik ve zulüm, bizlere değil. Bizler ölüm kalım meselesi seviyesinde zaruri olan bu operasyonlarda, kurunun yanında yaşın da yanmaması için ciddi ve samimi çaba sarf etmekle mükellefiz elbette.
Elbette merhametli olmalıyız, ancak yüce Allah’tan fazla değil. Yüce Allah ancak tevbe edip ıslah olanları, yani yaptığından samimi olarak pişman olup, geçmişte yaptığı hatayı elinden geldiğince düzeltip bir daha tekrarlamayanları bağışlayacağını pek çok ayette ortaya koymuşken, bizim hareket tarzımız da bu minvalde olmalıdır elbette.
Zira hak etmeyenlere gösterilen merhamet maraz doğuracak ve hikmetsiz acıma bizim ve halkımızın ve hatta ümmetimizin acınacak hale gelmemize sebep olabilecektir.
Adalet Her Şeyi Yerli Yerine Koymaktır
Adalet her şeyi yerli yerine koymak olduğuna göre, sadece önceki ve sonraki FETÖ mağduriyetlerinin telafisi yeterli değildir, bu süreçte suçlu olanların hak ettikleri cezayı çekmeleri de adaletin bir gereğidir.
Aksi halde bu suçluların sebep oldukları adaletsizlikler karşılıksız kalmış olacağı gibi, hem de bu şekilde davranmak yol olur, nasıl olsa bağışlanırız diye gelen geçen çiğner bu yolu.
Suç Tespitinde 17/25 Sürecinin Baz Alınması Doğrudur
Burada öncelikle kalkış noktasının iyi tespit edilmesi gerekir. Kalkış noktası olarak 17/25 operasyonunun alınması kanaatimce hakkaniyetli ve gerçekçidir. Zira aslında daha önce gezi ve dershane tartışmalarında bunların foyaları meydana çıkmıştı ve anlayan anlamıştı. Hadi burasını geçtik, 17/25’ten sonra bile anlamayanlar (!) suçludurlar ve mutlaka hak ettikleri nispette bu suçlarının karşılığını görmelidirler.
Başlangıç noktası olarak 15 Temmuz’u almayı hem ciddi boyutlarda adaletsizliği sebep olması, hem de habis urun gövdeden bir daha nüksetmeyecek şekilde temizlenmesi açısından uygun olmadığından doğru bulmuyorum.
Adalet İçin Herkes Hak Ettiği Karşılığı Görmelidir
Kanaatimce 17/25’ten sonra hala bu yapıyla bir şekilde ilişkisini sürdürenler araştırılıp, suç seviyesinde ilişiği olanlar yargılanmalı, potansiyel risk olanlar da kamudan ihraç edilmeli ve devamlı kontrol altında bulundurulmalıdırlar.
Herkes hak ettiği kadar karşılık görmeli, hak ettiğinden az ya da fazla karşılık görme adaletsizliği engellenmelidir. Adli cezalar ise sadece gizli yapılanmaya mensup olanlara, darbe girişimine katılanlara ve destekleyenlere verilmelidir.
Yaş Kim Kuru Kim?
17/25’ten sonra bu yapıyla bir şekilde ilişiği devam edenler kuru, 17/25’ten sonra ilişiğini koparanlar ise yaş pozisyonunda kabul edilmelidirler. Bu durumda mağduriyet, bu yapıyla hiç ilişiği olmamış ya da 17/25’ten sonra ilişiğini tamamen koparmış insanlar hakkında söz konusu olabilir.
Bir de, 17/25’ten sonra ilişiğini devam ettirenlerin, ilişki seviyesine göre muamele edilmeyerek, ilişiği düşük seviyede olanlara, sanki darbeye fiilen katılmış gibi muamele yapılması ile, gerçekten suçlu olanlara hukuk dışı muameleler de mağduriyet olarak kabul edilmelidir.
Şüyuu Vukuundan Beter Hale Gelen Mağduriyet İddiaları
15 Temmuz sonrası FETÖ nedeniyle mağduriyet iddiaları, şüyuu vukuundan beter hale gelmiş olup, ciddiyetle üzerine gidilip aydınlatılması ve tespit edilen mağduriyetlerin giderilmesi elzem ve ertelenemez hale gelmiştir.
Mağduriyetlerin ne derece olduğunu bilemem ama olmamasının mümkün olmadığını biliyorum. Zira devlet hala vur deyince öldüren bir yapıda olup, her zaman olduğu gibi hantal, aptal ve beceriksizce hareket etmesi beni şaşırtmaz.
Mağduriyetlerin Temel Sebebi Devletin Beceriksizliğidir
Zaten Türkiye devleti oldum olası, burnunu silmek isterken burun kemiklerini kıracak kadar beceriksiz, sivrisinekten kendisini korumayacak kadar aciz, kızdıklarının da kemiklerini un ufak edecek derecede öfkeli ve gaddar bir deve benziyor. Yine de öyle yapıyor olması hiç şaşırtıcı olmaz benim açımdan.
Nitekim Kürt meselesinde de öyle olmuş, 1990’larda dönemin iktidarları vur deyince öldürerek Kürt illerini yakıp yıkarak dehşetli mağduriyetler oluşturmuş, sonra AKP iktidarı çözüm sürecinde kontrol altında tut deyince de, tamamen kendi hallerine bırakmış ve şehirleri dahi ele geçirmesine kayıtsız kalmıştı geçmişte.
Mağduriyetleri Gidermek İçin Ne Yapılmalı?
Mağduriyet iddialarının üzüm yemek değil bağcıyı dövmek fırsatçılığıyla gerek CHP ve şürekâsı ve gerekse FETÖ ve yandaşları tarafından tepe tepe kullanıldığı aşikar. Amma eğer niyet üzüm yemekse, bunların en aza indirilmesi mümkündür.
Öncelikle iktidar bu konuda ciddiyetle ilkeler ortaya koyarak idare ve yargıya hiza istikamet vermelidir. Operasyonlarda objektif kriterlerle hareket edilmeli, ihraç, gözaltına alma ve tutuklamalarda objektif hukuki kriterler getirilmeli, keyfilik önlenmelidir.
İktidar Konuya El Atmalı
Bu konuya iktidarın mutlaka el atması elzemdir, zira FETÖcü damgası yemek korkusuyla bürokratlar ve yargı mensupları (haklı olarak) ellerini taşın altına koymuyorlar.
Özellikle keyfi tutuklamaların önüne geçilip, tutuklama bir ceza gibi kullanılmamalı, gereksiz tutuklamalardan kaçınılmalı, dışarıda olması gerçekten risk oluşturanlar tutuklu yargılanırken, diğerleri tutuksuz yargılanmalıdır.
Mağduriyet Çığlıkları Mutlaka Muhatap Bulmalıdır
Bir sorun da mağduriyet iddialarının ciddi muhatap bulamaması ve çığlıkların boğulup gitmesidir. Zira bu konuda görevlendirilmiş yeterli muhatap olmadığı gibi, bu iddiaları dikkate almak isteyen her düzeydeki yetkili ile siyasetçi, damgalanmak korkusu ile çekinmektedir.
Erdoğan ve Yıldırım her iddiaya yetişecek durumda olmadığına göre, tüm mağduriyet iddialarının kolayca muhatap bulabileceği ve bunları önleyecek bir müessese elzem görünmektedir.
Yerel Hakem Heyetleri Oluşturulmalıdır
Mağduriyetlerin önlenmesi için sadece bu alana has olarak, il ve ilçeler bazında, nüfusla orantılı ve tüm mağduriyet iddialarını hızlı bir şekilde inceleyip sonuçlandırabilecek sayıda Hakem Heyetleri oluşturulabilir.
Bu Heyetler kendilerine gelen ve hatta duyumunu aldıkları her mağduriyet iddiasını ciddiyetle ve titizlikle inceleyerek, idari ya da adli her türlü mağduriyete müdahale edebilecek ve engelleyecek yetkilerle donatılmalıdırlar.
Hakem Heyetlerinin Oluşturulmasında Geç Kalınmamalıdır
Bu heyetler hızlı bir şekilde oluşturulmalı, kişi bazında değil komisyon bazında çalışmalı, komisyona yerel katılım sağlanmalı, jandarma, polis, mit, yargı, maliye vs. temsilcileri olmalı ve bu temsilcilerin kurumlarından her türlü belgeyi teminleri sağlandığı ve değerlendirmede kullanıldığı gibi, bu heyetlere her türlü imkan ve yetki tanınmalıdır.
Bu kurumun kararları idari açıdan bağlayıcı olduğu gibi, hukuki açıdan da en azından keyfi tutuklanmaların önlenmesi ve mahkeme kararlarında dikkate alınması açısından değer ifade etmelidir.
Mağduriyet İddialarının Doğruluk Dereceleri Mutlaka Açığa Kavuşturulmalıdır
Bu heyetlerin çalışmalarında mutlaka mağduriyet iddiasında olanları dinleyip, ibraz ettikleri bilgi ve belgeleri dikkate almalı, çalışmaları şeffaf olup denetlenmeli, elde ettikleri neticeler yerel ve ülke bazında belli periyotlarla kamuoyu ile paylaşılmalıdır.
Bu şekilde hem mağduriyetler telafi edilerek üzüm yenmiş olacak, hem de kamuoyundaki mağduriyet algısı giderilerek kamu vicdanı tatmin edildiği gibi, mağduriyet edebiyatı ile bağcının dövülmesi önlenecektir.
28 Şubat ve FETÖ Nedeniyle Yaşanan Tüm Mağduriyetler Mutlaka Giderilmeli
Yazının başında sadece 15 Temmuz sonrası FETÖ nedeniyle yaşanan mağduriyetlerin değil, 15 Temmuz öncesi FETÖ tarafından gerçekleştirilen mağduriyetlerin giderilmesi gerektiğine değinmiştim. Hakem heyetleri öncelikle FETÖ operasyonlarından dolayı oluşan mağduriyetleri ortaya çıkarttıktan sonra, bilahare 15 Temmuz öncesi Fetö tarafından gerçekleştirilen mağduriyetlerin giderilmesi ile 28 Şubat sürecinde yaşanılan mağduriyetler içinde görev yapabilir ve bu şekilde 20 yıllık süreçte yaşanan tüm mağduriyetlerin tespiti ve giderilmesi sağlanabilir.
Bu heyetlerin çalışması neticesi, sadece maddi ve manevi mağduriyetlerin önlenmesi ve telafisi ile yetinilmeyip, haksız yere edinilen menfaatler de (iş, mevki, para vs.) geri alınmalı ve hak sahiplerine verilmeli; haksız yere işe alınanlar atılıp, hakları yenilen kişiler bunların yerine işe alınmalı, ayrıca bu mağduriyetlere sebep olanlar yargıda hesap vermelidirler.
YAZIYA YORUM KAT