27 Şubat İdlib saldırısı ve Rusya’nın müttefiklik anlayışı(!)
27 Şubat 2020 tarihinde İdlib’te Suriye Savaşı’nın en kanlı saldırılarından birisi yaşandı!
HAKSÖZ HABER
27 Şubat 2020 tarihinde Suriye Savaşı’nda Türkiye’yi hedef alan en kanlı ikinci saldırı gerçekleştirildi. 26 Şubatı ertesi güne bağlayan gece saatlerinde gerçekleştirilen saldırı gerçek anlamda bir toplu katliamdı. Türkiye’nin bölgede aktif olan Rusya birliklerine olan ‘güveni’ sebebiyle doğrudan önlem almadığı anlaşılan saldırının neticesi ise Suriye halkının güvenliği için Suriye sınırında görev yapan 34 askerin hayatlarını kaybetmesiydi.
Bu duruma karşılık olarak rejim mevzileri bombalansa da bütün dünya bu saldırının gerçek failini biliyor. Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın 28 Şubat tarihinde yaptığı açıklamada muhatap olarak kimin alındığını gösteriyor. “Birliklerin bulunduğu yerler önceden Rusya’nın sahadaki yetkilileri ile koordine edilmesine rağmen maalesef bu saldırının gerçekleştirilmiştir.”
Rusya ile imzalanan Soçi mutabakatının defalarca işlevsiz hale getirilmesi ve stratejik öneme sahip M-4 M-5 karayolunun güvenliği konusunda yaşanan tartışmalar gerilimi iyice yükseltmişti. Şartlar böyleyken 26 Şubat tarihinde Putin’in Suriye özel temsilcisi Aleksandr Lavrentiev hassas konuları konuşmak üzere Ankara’ya geldi. Yapılan görüşmelerden olumlu bir sonuç çıkmasa da ertesi gün oturumlara devam edilmesi kararı çıktı.
Tam olarak o gece ise Rusya destekli Esed rejimi TSK’nın İdlib sınırında askeri birliklerini hedef aldı. Bununla da yetinilmedi BM temsilcisi Feridun Sinirlioğlu’nun aktardığına göre “Yaralı askerleri almak için gönderilen ambulanslar bile hedef alındı. Bu, Türkiye’ye karşı kasıtlı bir saldırganlık eylemiydi.” Ambulanslara yönelik hedefler hava kuvvetleriyle gerçekleştirildi. Sinirlioğlu devamında şunları söylüyor: “Radar izleri bu (saldırı) sırada rejim ve Rus uçaklarının görev kolu düzeninde uçtuklarını göstermektedir.” Yani hava atışlarının bizatihi Rusya eliyle gerçekleştirilmiş olma ihtimali dahi var.
Saldırının mahiyetini anlamak açısından Hulusi Akar’ın açıklamalarındaki şu noktalar da gayet önemli bir yerde duruyor: “İlk atışa müteakip (Rusya’ya) bir kez daha uyarı yapılmasına rağmen maalesef saldırının devam etmiş olmasıdır.” Rusya’nın bu saldırıda başat aktör olduğuna dair hiçbir şüphe yok! Ancak zihni iğdiş edilmiş bazı tetikçilerle ideolojik olarak Rusya’ya şartlanmış rezil tipler bu saldırıdan sonra “birilerinin Rusya ile Türkiye’nin arasını bozmaya çalıştığını” dahi söylediler.
Türkiye gerçekten çok enteresan bir ülke. Bütün gözlerin gördüğü, herkesin işittiği bildiği olaylarda dahi dezenformasyon üretmek mümkün. Rusya sanki Suriye halkının katili değilmiş daha önce binlerce masumu katletmemiş gibi TSK askerlerini hedef almaktan mı çekinecekti? Anlaşma masasına otururken bir yandan muhatabının askeri birliklerine saldırı düzenleyen bir devletten her şey beklenir… Mazlumları korumak için sınıra konuşlanan onurlu askerlerin ahı “müttefikimiz Rusya” edebiyatını okuyanların peşini bırakmayacaktır!
HABERE YORUM KAT