25 Yıl 300 Sayı ile Haksöz
Ali Emiri Kültür Merkezi'nde Haksöz dergisinin 300. sayısıyla ilgili etkinlik gerçekleştirildi.
Mehmet Ali Kaçmaz / Haksöz Haber
Haksöz dergisinin 300. sayısıyla ilgili etkinlik Ali Emiri Kültür Merkezi'nde gerçekleşti. Programın sunuculuğunu Murat Özer yaptı.
Farklı şehirlerden ve camialardan katılımın olduğu program Ku'ran tilaveti ile başladı. Suriyeli muhacir kardeşlerimizden hafız Vessam Kuvani’nin Kur'an tilaveti ve Serkan Akçora kardeşimizin meal okumasının ardından konuşmalara geçildi. Özer, açılış konuşmasında Haksöz’ün bir dergiden öte aslında bir okul olduğunu belirtilerek, kendisinin de bu okulun öğrencisi olduğunu belirtti. Program hakkında bilgilendirme yaptıktan sonra ilk sözü Haksöz dergisi kurucusu olan Hamza Türkmen’e vereceğini söyledi.
Şehir dışındaki bir programa katılmak zorunda olduğu için etkinlikte olmayan Türkmen’in gece için çekilen VTR’si yayınlandı.
Islah Çabalarının Bir Ürünü Olarak Haksöz
Türkmen, VTR’de Haksöz dergisinin tevhide, risalete, gaybe iman esaslarının ancak vahyi bilginin amelleştirilerek olabileceğini kavramaya çalışan bazı genç arkadaşlarla beraber çıkartmaya başladıklarını, hidayet kitabı Kur'an’ı ve İslam'ı anlamak, yaşamak ve yaşatmak ile son resul Muhammed'in (S.) Kur'an kaynaklı sünnetini kavrama çabalarının bir ürünü olduğunu söylediği konuşmasına şöyle devam etti:
"Türkiye cumhuriyeti İslam ümmetine yabancılaşma ve seküler ulus devleti hedefleyerek kuruldu. Bu yabancılaşmaya ıslah önderlerimiz güçleri yettiğince karşı çıkmaya çalıştılar fakat küresel güçlerin de desteğiyle ittihatçı, Kemalist ve Türkçü kadrolar bu çabaları ezdiler. 1970’li yılların sonunda çıkan İslami dergiler ile ümmeti yeniden uyandırma bir bütünsel olarak tekrardan canlanmaya başladı fakat 80 darbesi ile bu çabalar tekrardan akamete uğradı. 1991 yılından bu yana Haksöz dergisi bu ıslah çabalarını daha da takviye ederek ve geliştirerek gündemde tutmaya çalışıyor. Derginin muhatapları tevhidi uyanış çabalarının mensupları, Müslüman gençler, talep ve anlam arayışında olan herkestir. Bizler dergi ile bilgi, inanç, eylem şiarını ön plana çıkartıp, tevhid adalet özgürlük meşalesini taşımaya çalıştık. Moderniteye, her tür cahiliyeye, kapitalist tüketim kültürüne, ulusal kuşatmaya ve tüm barikatlara karşı tavır aldık ve inşallah bundan böyle de gücümüz oranında tavır alacağız. Rabbimiz, işte bu bilinç ve samimiyetle çaba sarf eden tüm İslami oluşumların ve mümin kardeşlerimizin kalplerini telif etsin ve hepsinin yar ve yardımcısı olsun.".
25 Yıllık Serüven ve Haksöz Okulu
VTR’nin ardından derginin kurucularından Yılmaz Çakır’a 25 yıllık serüveni özetlemesi için söz verildi. Derginin çıktığı dönem ve tartışmalardan söz ederek sözlerine başlayan Çakır, ıslah çabalarının bir parçası olarak dergiyi çıkartmaya başladıklarını ve elhamdülillah bu çaba ile 25 yılı bitirdiklerini söyledi. Süreç içinde yaşananlar ile ilgili örnekler veren Çakır, derginin son sayısından alıntılar yaparak konuşmasını bitirdi.
Kurucu kadroda olanların ardından Haksöz okulu öğrencilerinden Fatma Tanyıldızı’na söz verildi. Tanyıldızı, Haksöz okuluna pazar sohbetleri ile katıldığını, ilk zamanlarda bu sohbetlerde duyduğu kelimeleri anlayamadığını fakat buranın gerçekten bir okul gibi kendisini ve mensuplarını geliştirdiğini dile getirdi.
Selamlama konuşmalarının sonuncusunu Özgür-Der Kurucu Başkanı Hülya Şekerci yaptı. Şekerci Haksöz’ün dönem itibariyle hem İslami camianın içe sinme ve içe kapanma tavırlarıyla oluşturduğu barikatlara ve hem de askeri vesayet karşı ciddi bir duruş sağladığını, İslami kimliğe yönelik yasaklara karşı dik duruşundan hiçbir zaman vazgeçmediğini söyledi. Başörtüsü ve diğer yasakları insan hakları ihlali olarak değil İslami kimliğe dönük yasaklar olduğunu net bir şekilde ortaya koyan Haksöz’ün, kadın konusunda da kendilerinin ufkunu açtığını dile getirdi.
Selamla konuşmalarının ardından Haksöz dergisinin 25 yıllık duruşunu aktaran sinevizyon gösterimi yapıldı.
Ali Değirmencinin seslendirdiği ve 25 yıllık süreçte öne çıkan, dönemin gündemine değinen kapakların olduğu sinevizyonda, Haksöz dergisi kurucularından Hamza Türkmen (İstanbul), Şuayip Mekeç (Bartın) ile dergi yazarlarından Oktay Altın (İstanbul), Rıdvan Kaya (İstanbul), Hülya Şekerci (İstanbul), Murat Kurt (Almanya), Şefik Sevim (Batman) ve Abdulhakim Beyazyüz’ün (Diyarbakır) demeçleri de bulunmaktaydı.
Gösterilen sinevizyon:
25 Yıl 300 Sayı ile Haksöz Dergisi
Sinevizyonun ardından programın ikinci bölümü olan panele geçildi. Mehmet Ali Aslan’ın moderatörlüğünü yaptığı panele Haksöz dergisi yazarlarından Günay Bulut, Murat Koç, Kenan Levent ve Ali Değirmenci konuşmacı olarak katıldı.
Panelin açılış konuşmasında, büyük işlere imza atıldığını göstermek değil, değişen onca sürece, engellere, zorluklara rağmen istikamet üzere kesintisiz bir yayıncılık yapmaktan duyulan sevinci paylaşmak için bu etkinliğin tertip edildiğini söyleyen Aslan, bunun için Rabbimize hamd etti. Haksöz'ü okuyan, sahiplenen, sayfalarını çoğaltan, eleştiri-yorumlarıyla değerlendiren herkese teşekkür etti.
“Dergi çıkararak varlık göstermek değil, var olduğumuz için, bir mücadelenin içinde bulunduğumuz ve söyleyecek sözümüz olduğu için dergiyi yayınlıyoruz.” diyen Aslan, bu anlamda dergiyi mücadelenin işlevsel bir aracı kılma çabası içinde olduklarını belirterek ilk sözü Günay Bulut'a verdi.
Yazarak Direnmek ve Haksözün Serencâmı
Haksöz dergisinin;
* Kur’an'ın gereği gibi okunup-anlaşılması,
* Geleneksel ve modern hurafelerden arınmak,
* Küresel ve yerel zorbalara karşı direniş,
* Hakkın şahitliğini yapmak
şeklinde 4 şiarının olduğunu söyleyerek sözlerine başlayan Bulut, Haksöz’ün kalemiyle-eylemiyle "tavizsiz direniş"i hakkında özetle şunları söyledi:
"90’lar darbenin otoriter tutumunun hız düşürdüğü, fikri akımlara sistemi tehdit etmeyecek kadar özgürlük alanlarının açıldığı ve Doğu/Güneydoğu’da olağanüstü halin olduğu, faili meçhullerin ve siyasi cinayetlerin ayyuka çıktığı zamanlardır. Haksöz dergisini arkadaşlarımızdan ödünç alarak okumaya başlamıştık.
Haksöz, ilahi vahyin, akli melekeleri olan her bireyi muhatap aldığını ve sorumlu kıldığını söylemiştir. Ulaşılmaz raflardaki Kur’an’ı elimize vererek hayatımızın merkezine koymuş, zihin coğrafyamızdaki sınırları kaldırmıştır. Yine Haksöz’ün direnişi muharref anlayışların tamamınadır. Siyere Kur’an çerçevesinden bakmıştır. İslam coğrafyasındaki ıslah hareketlerini ve ıslah öncülerini modelleyen çalışmalar yayımlamıştır. Sınıfçı, ulusçu saplantıları reddetmiş, ümmet bilincini yaygınlaştırmaya çalışmıştır. Bu doğrultudaki yazılardan dolayı davalara muhatap olmuş, birçok yazarı DGM’lerde ve çeşitli mahkemelerde yargılanmıştır.
İslami taleplerini dilenerek değil direnerek kazanmayı hedeflemiştir. Mağdur edebiyatı yapmamıştır. Taleplerini insan hakları, özgürlük gibi kavramlarla değil Kur’ani referanslarla dillendirmiştir.
Yazılarımızda kuşatmalara rağmen ‘Mü’min Kadın’ kimliğimizle sosyal hayatta var olabilme çabamızı dillendirdik. İlahiyat fakültelerinde yoklama sırasında ‘Ben buradayım.’ diyen kız öğrencilerin günaha girip girmediği tartışılıyordu. Haksöz, İslami mücadelede kadınıyla erkeğiyle iffetli bir mü’min dayanışmasının imkanını ve gereğini kavramış, bu hususta bizi yüreklendirmiştir. Evine adanmış Müslüman kadın algısı önemli ölçüde Rabbine adanmış kadın algısına evrilmiştir.
Haksöz Dergisi, hiçbir resmi kurum desteği almaksızın gönüllülük ve özveriyle aralıksız üç yüz sayı ile tarihe kayıt düşmüş bir dergidir. Zor zamanlarda dahi Hakk bildiği doğruları korkusuzca söylediğinin delili bu sayılarıdır ve Haksöz hayata taşımadığı sloganı yazmamıştır.
Hiçbir beşeri hareket insani zaaf ve hatalardan beri değildir. Bazı eksikleri de içinde barındırmakla beraber Haksöz, Kur’an’ın aydınlığına doğru yürüme yarışından asla vazgeçmemiştir.".
İslami Dergiler ve Haksöz
İkinci konuşmacı olarak Diyarbakır Özgür-Der Başkanı Murat Koç’a söz verildi:
"Haksöz 60’lı yıllarda başlayan İslami dergicilik faaliyetlerinin doğru Kur'an anlayışı temelinde sahih bir İslami kimlik edinme ve muhafazakârlık-sağcılık-devletçilik-milliyetçilik kirlerine bulaşmış İslami duyarlılığı arındırmaya çalışarak sağlıklı bir şahitlik misyonu üstlenilmesine katkı sağlamıştır. Haksöz’ün Kemalist ideolojinin İslami kimliğe dönük yoğun baskılarının olduğu bir zamanda ve Kur’an temelli bir İslami anlayışın zikredilmesinin çok zahmetli olduğu bir dönemde yayın hayatına başladığını unutmayalım.
Bugün birçok dergide özellikle Müslümanların menfaati söz konusun olduğunda ya da Müslümanlar zulüm altında inlerken bunları görmezden gelme yaygın durumda. Günü kurtarma, zorlu mevzulara değinmeme, kıyısından köşesinden işleme, net tavır sahibi olmama popüler yayın politikaları olagelmiş durumda. Birçok yazarın birbiriyle çelişen, kime hangi kimlikle seslenildiği anlaşılmayan yazılar aynı dergide hatta aynı sayıda yer alıyor çoğu zaman. İslami kesime düşmanlıkta ortaklaşan farklı yapıların yayınlarında ise böyle bir durumla karşılaşılması söz konusu değildir. Mesela bir sol dergide gezinin eleştirildiği ya da Suriye direnişinin savunulduğunu görmeniz mümkün değildir. Ancak Müslümanların dergilerinde bunun aksi durumla çok sık karşılaşılmakta.
20 bin kişi ölse de bazı dergiler dünyevileşmeyi, postmodernizmi, medeniyet tasavvurunu tartışıyor. Müslümanların yaşadığı sorunları, zulümleri, yıkımları Müslümanları da eleştirmeden eleştiremiyorlar. Zalime açıkça zalim demek Müslümanlar söz konusu olduğunda biraz zor geliyor. Garip bir kompleks, temelsiz bir doğruculuk saplantısı bu.
Çoğu iktidarla yakın ilişki içinde olmasına rağmen içerde ve dışarda soldan aşırma ifadelerle, sol sapma içinde iktidarı eleştiriyorlar. Bazısı ise her vasatta iktidar eleştirisi yapmayı sağlam, dik durma-yalpalamama sandığı için bunu meslek edinmiş.
Bazı popüler dergiler ise, daha çok gençlere hitap eden, bunlar ciddi kimlik erozyonuna yol açıyor. Dilleri liberalizmden anarşizme kayacak kadar geniş bir yelpazeyi yayılan, Bohemleştiren, bireyselliği salık veren içeriksiz slogancılığı teklif eden, fikir vermeyen, sanat ve edebiyatı hayat edinen, tüm duyulara postmodern çağrışımlar yükleyen, romantik dergiler.
Birçok derginin kimlik sorunu var. Dergilerde farklı bir bağlamda tezahür eden entelektüel kompleks ve özentinin bir yansıması, Batı tipi düşünmenin kopyası aşırı soyutlamacı, kolay genellemeci ve indirgemeci, iddia ettiğinin pekala tersinin de doğruluğu mümkün olan, artistik başlıklarla bezeli yazıları nasıl bir kimlik sunabilir ki?".
Dergiciliğin ve Haksöz Dergisinin Geleceği
Dergiciliğin ve Haksöz dergisinin geleceği hakkında aktarımları için üçüncü konuşmacı olarak söz verilen Kenan Levent şunları söyledi:
"Gelecek hakkında konuşmak malum olduğu üzere zor bir meseledir fakat mazi ve hâl hakkında gerçekçi, gelecek hakkında haddi aşmayan tahlillerde bulunmak da elzemdir. Giderek dijital ortamın hegemonik yapısı altına giriyoruz. Birçok dergi ve gazetenin sanal ortama taşınması, matbu metinlerin takipçilerinin azalması okuyucu tercihlerinin sanal alemden yana olduğuna delil gösteriliyor. Yaklaşık 40 milyon aktif sosyal medya kullanıcı olduğu söyleniyor. Gelecekte basılı gazete, dergi, kitapların yerini bunların dijital formatının alacağını söyleyenlerin sayısı her geçen gün artmaktadır. Ortalama aylık 3.000 tirajlı bir derginin haber sitesine günlük birkaç bin kişinin ziyaret ettiği söyleniyor.
Böyle bir gerçek olmakla beraber, bu anlattıklarım resmin tamamı değildir. Sanal ortamda metnin tamamı mı okunuyor yoksa sadece başlıklar ve ön bilgiler mi? Makaleler okunmakta mı yoksa haberdar olma eksenli tıklamalar mı var? Bu soruların cevapları önemlidir.
Bunlarla beraber sanal alemin kendisi gibi sanal kişilikler üretmesi de başka bir problem olrak ortadır. Ölçüsüz, mesnetsiz iddialar, değerlendirmeler, mahremiyet kaybı ayrıca üzerinde durulması gereken boyutlardır.
Dijitallik sorununu bir kenara bırakacak olursak, dergilerin geleceği ile ilgili iki husus önem arz etmektedir. Birincisi toplumsal ihtiyaçlara cevap üretememe, ikincisi ise mektep, ekol olma hürriyetlerini yitirme ve haber/cemaat bülteni haline gelmelerin okunurluk oranını düşürdüğüdür.
Ancak mektep-hareket birlikteliğini doğru bir zeminde oturtmuş yapıların uzun soluklu yayınlara devam edebileceğini söyleyebiliriz. Bu noktada içerik kadar doğru sunuş da önemlidir. Soğuk akademik bir dilden, hamasete dayalı coşkulu, şiirsel bir dilden de uzak durulması gerektiği kanaatindeyim. Dosya konularının okunurluğunun daha fazla olacağını düşünerek bazı dosya konularını şu şekilde sıralayabilirim:
* Kur'an araştırmaları
* Resulullah’ın örnekliği ve hadis kaynaklarına yaklaşım
* Sömürgecilik, işgal ve direniş
* Cihad ve kuvvetin mantığı
* Siyasi analizin temel prensipleri
* Ümmet anlayışı ve milliyetçilik
* İslam coğrafyalarını tanıma
* Sekülerlik ve Müslümanlar
* Küresel kuşatmanın fikri, siyasi, ekonomik işleyişi
* İslam’ın devlet, iktidar ve siyasete dair temel ilkeleri
* Ahlaki sorumluluklar
Haksöz Dergisi ve Ürünleri
Panelin son konuşmacısı Ali Değirmenci idi. Ali Değirmenci, Haksöz dergisinin, çizgisinin, 25 yıllık çabalar bütününün Müslümanlara kazandırdıkları üzerinde durdu. Derginin fikriyatı ve pratiği içinde söz alan, ortaya çıkan yayınlar, kurumlar, öbeklenme ve oluşumlardan bahsetti. Bu çizgi ile dirsek teması olan, müşterek bir endişe ve gönül birliği içinde yeşeren ürünleri aktardı.
“Samimiyet, sorumluluk ve süreklilik” kavramlarının Haksöz dergisi için taşıdığı değeri vurgulayan yazar; parça doğrulara ve güzelliklere sahip klikleşmiş dergilerin, düşünsel ve siyasal tarafı zayıf edebiyat dergilerinin ya da tarikat benzeri cemaatlere seslenen hantal dergilerin ötesine geçen Haksöz’ün, taşıdığı birçok özellik dolayısıyla pek benzeri olmadığını dile getirdi. Bu zindelik, zenginlik ve bereketin Fetih Suresi'nin 29. ayetindeki “ekin meseli” örnekliğini çağrıştırdığını söyledi. Hafıza inşasının önemini kavradığımızda bütün bunların değerinin daha iyi anlaşılacağının altını çizdi.
Ali Değirmenci Haksöz dergisi ve çizgisiyle bağlantılı olarak sırasıyla ve genel özellikleriyle Kadın ve Onur, Özgür Üniversite, Dünya ve İslam, Özgürlük Girişimi, İDKAM, Ekin Yayınları, Edebi Pankart, Özgür-Der, Şahitlik Albümü, Özgür Çocuk Kulübü, Haksöz Haber, Haksöz Okulu, Kudüs, Grup Yürüyüş, ISLAH-DER, İRŞAD, Özgür Üniversiteli, Radyo Selam, Grup Kıyam, Yöneliş Haber, Ulustan Ümmete Platformu, İstanbul Ensarları, Diyarbakır İmam Hatip Nesli Derneği, Ümmet Coğrafyası ve HAS-DER’den söz etti.
Yazar konuşmasını adı geçen yayın, grup ve yapılara ait görüntüler içeren kısa bir slayt gösterisiyle tamamladı.
Program, Murat Özer'in kapanış konuşmasıyla nihayete erdi.
HABERE YORUM KAT