23 Nisan’ın gayri resmî tarihi
Birçok kişi 23 Nisan’ın çocuk bayramı olduğundan ve bu bayramı Atatürk’ün çocuklara armağan ettiğinden kuşku bile duymamaktadır. Resmî kurumların web sitelerinde ve kitaplarda 23 Nisan, “Atatürk’ün çocuklara armağan ettiği bayram” olarak geçmektedir...
Mehmet Ö. Alkan’ın Toplumsal Tarih dergisinin 208. sayısında (Nisan 2011) yayınlanan yazısı:
16 Mart 1920 sabahı Osmanlı başkenti İstanbul işgal edilmiş, Mebusan Meclisi 18 Mart’ta son toplantısını yapmıştı. 19 Mart 1877’de açılan ilk Osmanlı Meclisi tamı tamına 43 yıl sonra 1920’nin 18 Mart’ında tarihe karıştı. Mustafa Kemal Paşa’nın ertesi gün 19 Mart’ta bütün vilayetlere, müstakil livalara ve kolordu kumandanlarına “Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Heyet-i Temsiliyesi Namına Mustafa Kemal” imzasıyla çektiği telgrafta şu cümleler okunuyordu:
“Ankara’da, selahiyet-i fevkaladeye malik bir meclis, umur-ı milleti tedvir ve murakabe etmek üzere içtima edecektir.”
Meclis, 23 Nisan Cuma günü öğle namazından sonra 13.45’te, Ankara’ya gelebilen 115 milletvekiliyle toplandı.
Hiç şüphe yok ki 23 Nisan 1920 tarihi Türkiye tarihinin en önemli dönüm noktalarından biridir. İşgal edilmekte olan bir ülkede kapatılan parlamento yerine, işgalcilerin erişemeyecekleri bir yerde, Ankara’da parlamento açılmasına karar verilmiş ve kapatılan meclisin üyelerinin davet edilmesinin yanı sıra mümkün olan yerlerde seçim yapılmıştır. İşgalcilere karşı yürütülen siyasal, diplomatik ve askeri savaş olabilecek en meşru zemine ve temsil gücüne, yani bir parlamentoya, TBMM’ye dayanılarak yürütülmüştür. Sonuçta bu muhteşem başarı, herhalde bir ülkenin tarihinde övünçle söz edeceği nadir kutlamalardan birini hak eder.
Günümüzde 23 Nisan, “Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı” olarak kutlanmaktadır. Birçok kişi 23 Nisan’ın çocuk bayramı olduğundan ve bu bayramı Atatürk’ün çocuklara armağan ettiğinden kuşku bile duymamaktadır. Kültür Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı gibi resmî kurumların web sitelerinde1 ve ders kitaplarında 23 Nisan “Atatürk’ün çocuklara armağan ettiği bayram” olarak geçmektedir. Ancak bu konuda yanlışların ve karışıklıkların yaşandığı açıktır. 23 Nisan dünyanın en eski “çocuk günü” kutlamalarından biri olmakla birlikte, “Milli Bayram” olarak çocuk bayramı değildi. Üstelik Atatürk, 23 Nisan’ı çocuklara armağan etmedi. Daha ilginci, aşağıda okuyacağınız gibi, 1921’den beri kutlanmakta olan “23 Nisan Ulusal Egemenlik Bayramı” ile 1925’ten beri Çocuk Esirgeme Kurumu’nun kutlamakta olduğu 23 Nisan “Çocuk Bayramı”nı alelacele ve trajikomik bir şekilde “23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı” halinde birleştiren 12 Eylül darbesi sonrasında Org. Kenan Evren oldu. Hem de “milli egemenlik” bayramı derken, milli egemenliğin tecelli ettiği TBMM’yi kapattıkları bir ortamda.
İLK –İSTANBUL MERKEZLİ- HİMAYE-İ ETFAL CEMİYETİ
Osmanlı modernleşmesinde çocuk konusunun gündeme gelmesi 1850’li yıllara kadar geri gitmekle birlikte2 “Çocuk Bayramı” fikrinin İttihad ve Terakki Cemiyeti tarafından II. Meşrutiyet döneminde icat edildiği ve ilk kez 2 Mayıs 1916 tarihinde kutlandığı anlaşılmaktadır. Bunun biraz da dönemin savaş ortamına bağlı paramiliter örgütlenmeleri teşvik etmekle ilgisi olduğu açıktır. O dönemde Tanin gazetesinde yayınlanan habere göre Mayıs’ın ikinci günü “Çocuk Bayramı” olarak kabul edilmiştir. Bayramın İstanbul’da düzenlendiği ve İstanbul’daki vakıf okulu çocuklarının katılımı ile bir kutlama yapıldığı anlaşılmaktadır.3 Bu aynı zamanda Türkiye’de 1912’de Balkan Savaşları’yla başlayan, I. Dünya Savaşı ile devam eden ve nihayet 1922 yılına kadar neredeyse aralıksız süren Milli Mücadele’nin başlıca mağduru çocukların gündeme geldiği bir dönemdi. İlk Himaye-i Etfal Cemiyet-i Umumiyesi4 (HEC) (bugünkü anlamda Çocuk Esirgeme Kurumu) de bu sıralarda 6 Mart 1917/1333’te İsmail Canbulat’ın başkanlığında İstanbul’da kuruldu ve yaklaşık 7 yıl aralıksız hizmet verdi. Daha sonra Cavid Bey ve Besim Ömer Paşa’nın başkanlık edeceği derneğin hem İttihatçılarla hem de Masonlarla yakın ilişkisi olduğu,5 daha ilk yılından itibaren İttihad ve Terakki Hükümeti’nin/Partisi’nin de desteği ile yoğun ve etkili bir faaliyet içine girdiği anlaşılıyor.6 Çocuklar için çok önemli katkılar yaptığına da hiç kuşku yok.7 Anlaşılan o ki İstanbul merkezli cemiyet, kendisinden 4 yıl sonra, dönemin siyasi galibi Ankara’nın denetiminde kurulan HEC karşısında sükûtu seçecek, adeta onun İstanbul şubesine dönüşecektir. Hatta izleyen yıllarda İstanbul merkezli HEC’in yaklaşık 7 yıllık deneyimi unutulacak, resmî yayınlarda kurulmamış ve yaşanmamış farz edilecektir.8 Örneğin 1939 ve 1959 yıllarında yayınlanan Çocuk Esirgeme Kurumu tarihçelerinde, İstanbul merkezli HEC’in adı bile geçmeyecektir.9
Öte yandan İstanbul merkezli HEC’in Masonlar tarafından kurulmasının belirtilmesi konusunda Cumhuriyet’in başlarında bir rahatsızlık yaşandığı anlaşılıyor. Zira İstanbul merkezli ilk Himaye-i Etfal Cemiyeti’nin adının bile tarihten silindiği bir sırada, 6 Şubat 1934 tarihli Vakit gazetesinde Masonların yaptığı işler arasında Himaye-i Etfal Cemiyeti’ni kurması da sayılınca, Ankara merkezli HEC reisi Fuat (Umay) tarafından 1934 yılının Çocuk Haftası’nda hemen bir savunma yapıldığı görülür. Umay’a göre aslında ilk Himaye-i Etfal Cemiyeti 1908’de Kırklareli’nde kurulmuş ve Balkan Savaşı’na kadar da düzenli çalışmıştır. Sonradan kurulan İstanbul merkezli HEC’in ise bütün Türkiye’yi kapsayarak Kırklareli’ni de içine aldığından bahsedilmiş ancak bu iki kuruluşun yalnızca “öksüz ve yetim” çocuklarla meşgul olduğu yazılmıştır. Umay’a göre “Asıl 1921’de Ankara’da Türkiye Himaye-i Etfal Cemiyeti ismiyle ihyaen tesis edildikten sona cemiyet şumullü manasıyla çalışmağa başlamıştır.”10
ANKARA’DA “İHYAEN” KURULAN -İKİNCİ- HİMAYE-İ ETFAL CEMİYETİ
İlginçtir ki İstanbul merkezli HEC etkin bir şekilde faaliyetlerini sürdürürken Ankara’da 30 Haziran 1921/1337’de aynı adla, yani Himaye-i Etfal Cemiyeti adıyla yeni bir dernek kurulmuştur.11 Cumhuriyet’in çocuk politikasının başlıca şekillendiricisi olacak olan12 Ankara merkezli bu HEC’in “ihyaen”, yani yeniden, güçlenerek gibi bir anlamı içerecek tarzda kurulduğunun ifadesi de ilginçtir. İstanbul HEC’in etkin üyesi ve Kırkkilise (Kırklareli) şubesi başkanı Fuat (Umay) Bey, Ankara HEC’in genel başkanı olacaktır.13 Dernek özellikle Milli Mücadele’nin başlıca mağdurları olan şehit ve gazi yetimleri için çalışacaktır.14 Cemiyet, 1923 yılında kendisine gelir getirecek şekilde “şefkat pulları” çıkarma ve rozet satışı izni konusundaki düzenlemeyi -Fuat Umay’ın gayretiyleTBMM’den geçirmeyi başarmıştır.15 Yine aynı yıl Fuat Umay Amerika’ya gitmiş ve Amerika’daki Türk vatandaşları ve çeşitli kurumlardan ciddi miktarlarda yardım toplanmıştır. Bu yardımlarla birçok bina ve hizmet yapılmıştır.16 Cemiyetin kısa sürede geliştiği ve destek gördüğü İslamiyet ile “himaye-i etfal” arasındaki kuvvetli ilişkinin vurgulandığı görülür.17
Kısaca 1921 yılından itibaren aynı anda ve aynı adla biri Ankara, diğeri İstanbul merkezli iki farklı Himaye-i Etfal Cemiyeti faaliyet göstermeye başlamıştır. Ankara merkezli HEC’in kurulduğu sıralarda dostane ilişkiler gözlenmektedir. Hatta bir ara Ankara’nın, İstanbul HEC’e temsilci göndermesi bile söz konusu olmuşsa da bir müddet sonra iki HEC arasında gerilim yaşanmaya başladığı anlaşılmaktadır. İki ayrı HEC nedeniyle bağışçıların da kafasının karıştığı ve özellikle İstanbul’daki HEC’in topladığı bağışların düşmeye başladığı görülmektedir.
İSTANBUL HEC’İN İCADI “HİMAYE-İ ETFAL VE YETİMLER GÜNÜ”
İstanbul merkezli HEC kendisine gelir sağlamak için “Büyük hemşirem” diye tanımladığı “Hilal-i Ahmer Cemiyeti” yani Kızılay’dan ilham alarak senede bir günü “Yetimler Günü” olarak kabul etmiş ve gelir sağlamak için rozet dağıtımı yapmak ister. Bu amaçla HEC 1922 yılının Kurban Bayramı’nın ilk günü olan 5 Ağustos 1922 gününü “Himaye-i Etfal ve Yetimler Günü” ilan eder ve rozet dağıtarak yardım toplamak için İstanbul Hükümeti Dâhiliye Nezareti’ne başvurur. Bu başvurunun akıbeti konusunda bilgimiz bulunmamaktadır.
Aynı yılın sonuna doğru Milli Mücadele zaferlerinin rüzgârını arkasına alan Ankara merkezli HEC, İstanbul merkezli HEC’i adeta yutmaya başlayacak ve 1924’ten itibaren de tamamen Ankara’nın bir şubesi haline gelecektir. Daha ilginci Ankara merkezli HEC kurulurken, İstanbul merkezli HEC’in nizamnamesini ve amblemini bile neredeyse olduğu gibi almıştır. Aynı tarihte Türkiye Himaye-i Etfal Cemiyeti Nizamname-i Esasisi yayınlanır. Bu nizamname ikinci sene kongresinde “tadilen tanzim” edilmiştir.18 Kapağındaki çizim, İstanbul merkezli Himaye-i Etfal Cemiyeti’ni çağrıştırır. Resmin altında ise şu yazılıdır: “Bugünün çocukları yarının büyükleri.”
23 NİSAN NASIL BAYRAM OLDU? TÜRKİYE TARİHİNİN İLK MİLLİ BAYRAMI
23 Nisan başlangıçta yalnızca ”milli bayram” olarak kabul edilmiştir, çocuk bayramı ile ilgisi yoktur.19 Bilindiği gibi TBMM 23 Nisan 1920’de açıldı. İlk yıldönümünde, yani 23 Nisan 1921’de açılış günü “milli bayram” olarak kabul edildi. Bayram olması için kanun teklifi 23 Nisan 1921 (1337)’de verilmiş, görüşmelere hemen başlanmış ve aynı gün bayram olarak kabul edilmişti. Tek maddelik bir kanundu:20
“Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin ilk yevm-i küşadı [açılış günü] olan 23 Nisan günü Milli Bayramdır.”
Milli Mücadele’nin ilk bayramıydı, lâkin bayramın adı yoktu, yasa metninde “Milli Bayram” olarak geçiyordu. Üstelik çocuklara da armağan edilmemişti. Aslında 1981 yılına kadar da çocuklara “armağan” edilmeyecekti.
23 Nisan’ın 1921’de bayram olarak kabul edildiği haberinin duyulmasıyla Ankara’da halk tezahürat yapmıştı. Ama adı olmayan bu “Milli Bayram” için asıl kutlama ertesi yıl, yani 1922’de yapıldı. Ankara’da resmî ve özel kurumlar tatil edildi. Ancak işgal atındaki İstanbul’da kutlama yapılamamıştı. Bununla birlikte Darülfünun ve yüksekokul öğrencileri TBMM başkanlığına çektikleri telgraflarla “mukaddes” diye niteledikleri milli bayramı kutluyorlardı.21 Aynı gün 23 Nisan 1922’de Ankara’da yayınlanmakta olan Hâkimiyet-i Milliye gazetesinde manşetten şu cümle okunuyordu: “Bu Gün 23 Nisan Türklerin ve Müstakbel Nesiller İçin En Büyük Bayramdır”.
Kutlamalar meclisin açılış günü içindi. Adı olmayan bayram için gazetelerde “Hâkimiyet-i Milliye Bayramı”, “İstiklâl Günü”, “Meclis Bayramı” gibi isimlere rastlanıyordu ama “Çocuk Bayramı” diye bir ifade ortada yoktu.22 Ankara halkı törenleri izlemek üzere meclise gitmişti. Meclis Başkanı Mustafa Kemal Paşa, mecliste kutlamaları kabul eder, sonra geçit resmi sırasında balkona çıkarak askerleri ve öğrencileri selamlar. Törenin ardından küçük bir kız Paşa’nın yanına gider ve kumaşa kırmızı ile (23 Nisan) yazısı işlenmiş pek zarif bir takvimi “milli bayram hatırası” olarak verir. Paşa çocuklarla beraber bir müddet oturur. Ama bu olayın “çocuk bayramı” ile hiçbir ilgisi yoktur.
25 Nisan’da yayınlanan Hâkimiyet-i Milliye gazetesi bu ilk millî bayramı daha ayrıntılı anlatıyordu. Gazetede yayınlanan haberlerden biri “Milli Bayram-Anadolu’da Tezahürat” iken, diğeri “23 Nisan Takvimi” başlığını taşıyordu. Meclisin açılış günü Anadolu’da da kutlanmıştı. Lâkin ortada “çocuk bayramı” diye bir ifade ve ibare yoktu.
“HİMAYE-İ ETFAL GÜNÜ” VEYA “ROZET BAYRAMI”
Bu aşamada 23 Nisan’ın nasıl olup da “çocuk bayramı” haline geldiğini yıl yıl örnek vererek açıklamak gerekiyor. Daha önce belirttiğimiz gibi 23 Nisan 1920’de açılan TBMM’nin açılış günü, ertesi yıl yani 1921’de “milli bayram” olarak kabul edilmiştir. Aynı yılın 30 Haziran tarihinde de Ankara’da yeni bir HEC kurulmuş ve kısa süre sonra kamu yararına çalışan derneklerden sayılmasına karar verilmiştir.23 HEC kendisine gelir sağlamak üzere, 1922 yılı başında Himaye-i Etfal Cemiyeti pulu bastırma hakkı da elde etmişti.24
Bazı kaynaklarda HEC’in 1923’ten beri Çocuk Günü veya Bayramı kutlaması yaptığı yazılmakla birlikte, dönem basını tarandığında böyle bir gün veya bayram adına rastlamıyoruz. Yalnızca 23 Nisan, TBMM’nin açılış günü olarak kutlanmaktadır. Örneğin 25 Nisan’da yayınlanan Hâkimiyet-i Milliye “23 Nisan Emsalsiz Bir Bayram Günü Oldu” diye haber yapmıştır.25
Ertesi yıl 1924’te Ankara merkezli HEC, 23 Nisan’da halkın göğsüne taktığı rozet karşılığında para toplama iznini kullanmış ve gelir elde etmişti. Bu nedenle gazetelerde 23 Nisan “rozet bayramı” diye anılmıştı. Meclisin açılış günü kutlaması ise gazetelerde “istiklal günü” veya “hâkimiyet-i milliye günü” diye adlandırılıyordu.26
23 NİSAN’LARIN BULUŞMASI: “23 NİSAN HİMAYE-İ ETFAL GÜNÜDÜR”
HEC 1925 yılından itibaren 23 Nisan gününü “himaye-i etfal günü” olarak ilan etmişti. Bu bir dönüm noktasıdır.27 Zira bir yandan TBMM’de kutlanan resmî ve millî bayram olan 23 Nisan ile HEC’nin ilan ettiği “çocuk günü” olan 23 Nisan ilk kez örtüşmüştü. Falih Rıfkı [Atay] Hâkimiyet-i Milliye gazetesine “Çocuklarımız İçin” başlıklı bir yazı yazmış ve başlığın altında “23 Nisan Himaye-i Etfal Günüdür” ibaresini kullanmıştı.28 Benim görebildiğim kadarıyla bu tarih, dünya tarihindeki en erken milli çocuk günü kutlamasıdır. Amerika’nın kimi eyaletlerinde özellikle kilise merkezli bazı çocuk günü kutlamaları olmakla birlikte, ilk kez milli düzeyde bir gün kabul edilmiş olmaktadır.
HEC 23 Nisan’ı “himaye-i etfal günü” ilan etmiş ve kutlamalar yapmakla birlikte basında 23 Nisan TBMM’nin açılışını simgeleyen millî bir gün olarak işlenmiştir.29 Hâkimiyet-i Milliye’de, “İstiklal-i tammenin sene-i devriyesi” yani “Tam bağımsızlığın yıldönümü”30 olarak adlandırılan 23 Nisan’ın biraz sönük geçtiği ifade edilmiştir.31
“23 NİSAN TÜRKLERİN ÇOCUK GÜNÜDÜR”
HEC ertesi yıl, 1926’nın 23 Nisan’ını “himaye-i etfal günü” yerine “çocuk günü” olarak adlandırmıştır. Artık bir yandan TBMM’de kutlanan resmî ve millî bayram olan 23 Nisan ile diğer yandan HEC’nin ilan ettiği “çocuk günü” ayrı ayrı iki etkinlik olarak, ama aynı gün kutlanmaya başlayacaktır. Bu iki bayramı anlatan haberler de gazetelerde ayrı ayrı yer alır. Örnek olarak 23 Nisan 1926’da Hâkimiyet-i Milliye gazetesinde iki manşet dikkati çeker. Birincisi “Bugün Türk Devletinin Tarihi Bayramlarından Biridir-23 Nisan’da Türk Milleti Anadolu’da Kendi Kendini İdareye Başlamıştır” şeklindedir. Haber 23 Nisan 1920’de Ankara’da toplanan meclisin önemini anlatır. Bu haberin altında ikinci bir haber daha dikkat çeker: “23 Nisan Türklerin Çocuk Günüdür: Bugün yüreklerden şefkatin taşması ve hamiyetin coşması elzem olan bir gündür.”32
Himaye-i Etfal Cemiyeti’nin “çocuk günü” olarak 23 Nisan’ı seçmesi o dönemde yayınlanan birçok makalede övgüye konu olacaktır.33 Ruşen Eşref [Ünaydın] bu konuda yazdığı “23 Nisan ve Himaye-i Etfal” başlıklı bir yazısında HEC’i överken, iki ayrı bayramı şöyle ifade ediyordu. “Büyük Türklerin milletçe sevindiği gün olan 23 Nisan, küçük Türklerin de milletçe düşünüldüğü gün olsun.”34
İLK “ÇOCUK BAYRAMI” – ÇOCUK ALAYI- ÇOCUK BALOSU
1925’ten itibaren HEC’in “himaye-i etfal günü” veya “çocuk günü” olarak kutladığı 23 Nisan, 1927 yılından itibaren günümüze kadar gelecek şekilde “Çocuk Bayramı” olmuştu. Bir başka deyişle 23 Nisan, HEC’in kabul ettiği şekliyle “Çocuk Bayramı” adıyla resmen ilk kez 1927 yılında kutlandı. 22 Nisan 1927 tarihinde, yani 23 Nisan’dan tam bir gün önce yayınlanan gazetelerde, Himaye-i Etfal Cemiyeti’nin bir beyannamesi ve ilanı yer almıştı. İlandaki şu cümle dikkat çekicidir:
“Büyük Millet Meclisinin ilk toplandığı tarih olan Nisanın 23. günü Himaye-i Etfal Cemiyetince ‘Çocuk Bayramı’ günü olarak kabul edilmiştir.”
HİMAYE-İ ETFAL CEMİYETİ BEYANNAMESİ
“Millet Meclisimizle millî devletimizin Ankara’da ilk teşekkülüne müsadif olan gün Cemiyetimizce çocuk günü olarak tespit edilmiştir. Bize yeni bir vatan ve yeni bir tarih yaratıp bırakan mübarek şehitlerle fedakâr gazilerin yavruları fakrüzaruretin evlatları ve nihayet alelıtlak bütün muhtaç-ı himaye-i vatan çocukları namına milletin şefkatli ve âlicenap hissiyatına müracaat ediyoruz. Kadın, erkek, genç, ihtiyar hatta vakti ve hali müsait çocuklardan mini mini vatandaşları için yardım bekliyoruz.
Her hamlesini başka bir şan ve muvaffakiyetle temevvüç eden milletimizin, yarın azami derecede muavenet göstermekle beraber, çocuk gününün layıkı veçhiyle neşeli ve parlak geçirilmesi için aynı derecede alaka ve müzaheret göstereceğinden emin olan Himaye-i Etfal Cemiyeti, şimdiden arz-ı şükran eder”35
İlk çocuk bayramının kusursuz ve parlak geçmesi için kutlama programı HEC tarafından titiz bir şekilde hazırlanmıştır. Program ilginç bir madde ile başlıyordu. Ankara’da bulunan bütün araba, otomobil ve otobüsler, Numune Hastanesi ile Erkek Lisesi arasındaki meydanda bayraklar ve çiçeklerle süslenmiş olarak, saat 9.00’da toplanacaktı. Yine aynı yerde toplanan çocuklar bu arabalara bindirilerek gezdirilecekti. Çocuk Alayı olarak adlandırılan çocukların yürüyüşü sonrasında, çocuklar, “Çocuk Sarayı”na davet edilerek onlara şeker ve pasta ikram edilecek, oyuncaklar verilecek ve milli hâkimiyet bayramı hakkında konuşmalar yapılacaktı. Sonra da salıncak ve oyuncakların olduğu yere çıkarılacaklar, orada öğlene kadar oynayacaklardı. Gece ise fişekler patlatılacak, Karagöz oynatılacaktı. En önemlisi saat 17.00 ile 20.00 arası da bir “Çocuk Balosu” tertip edilecektir.
1-Ankara’daki bütün araba, otomobil ve otobüsleri Numune Hastanesi ile Erkek Lisesi arasındaki meydanda bayraklar ve çiçeklerle süslenmiş olarak sat 9.00’da toplanacak.
2-Bütün çocuklar da kendi arabalarına binerek, olmayanlar cemiyetin arabalarına binerek saat 9.00’da toplanacak.
3-Herkes araçlara bindikten sonra alayın önüne mızıka geçecek ve öngörülen güzergâhta gidilmeye başlanacak.
4-Alay cemiyet merkezine Çocuk Sarayı önünde bisikletliler ve izciler tarafından selamlanacak ve cemiyet başkanı Fuat Bey diğer yetkililer tarafından karşılanacak.
5-Çocuklar Çocuk Sarayı’na davet edilerek şeker ve pasta ikram edilecek, oyuncaklar verilecek ve milli hâkimiyet bayramı hakkında bilgi verilecek.
6- Sonra da salıncak ve oyuncakların olduğu yere çıkarılacak, orada öğlene kadar oynayacaklar.
7-Öğleden sonra sabahki gibi davullar çalarak bando mızıka ile salıncak ve beşik kayıklarda çocuklar eğlendirilecek ve pehlivanlar güreşecek.
8-Gece fişekler patlatılacak, Karagöz oynatılacak, hikâyeler anlatılacak.
9-Saat 17 ile 20 arası da bir çocuk balosu tertip edilecektir.
10-Gece de çocuklara telsiz telefonla İstanbul, Paris, Berlin, Moskova konserleri dinletilecek ve eğlenceler gece yarısına kadar sürecek.36
23 Nisan 1927 günü yayınlanan gazeteler hem TBMM açılması anlamında 23 Nisan “Milli Bayramını”, hem de HEC tarafından kurum günü olarak ilan edilen ve ilk kez kutlanacak olan 23 Nisan Çocuk Bayramı’nı haber yapmışlardı. Reisicumhur Mustafa Kemal Paşa da çocuk gününün sevinçle kutlanmasını arzu ediyordu. Ancak Gazi Paşa çocuk bayramına katılmamıştı.37 Ertesi gün gazetelerde çocuk bayramına ilişkin birçok haber ve fotoğraflar yer alıyordu.38
“23 NİSAN BAYRAMI” “YETİM VE ÖKSÜZ BAYRAMI”
Cumhuriyet gazetesi 1928 yılında “23 Nisan Bayramı” şeklinde başlık atmıştır. Hemen altında şunlar yazılıdır: “Bugün Büyük Millet Meclisi’nin Açıldığı Günün Yıl Dönümü ve Yetim ve Öksüz Yavruların Bayramıdır”.39
Başyazı “Çocuk Günü” diye verilmişti. Yunus Nadi imzasız yayınladığı başyazısında “Çocuk Meselesi”nin ne kadar önemli olduğunu vurguluyor ve cemiyeti etkinlikleri nedeniyle övüyordu.40
Hâkimiyeti Milliye’de yayınlanan habere göre HEC yine ayrıntılı bir program yapmıştır. Bu programa göre Ankara’daki bütün ulaşım araçları davet edilecek, çocuklar bu araçlara bindirilecek ve Çankaya’da İsmet Paşa’nın evinin önünde toplanıp tezahürat yapılacaktır. Ayrıca 6 çocuklu ailelere özel arabalar tahsis edilmiş, Çocuk Sarayı’nda ödüller verilmiştir. Ayrıca “Gürbüz Türk Çocuğu Yarışması” düzenlenmiştir. İzleyen yıllarda da bu devam edecektir.41 Çocuk Balosu Yenişehir’de Hale Gazinosu’nda düzenlenir. Baloya İsmet İnönü’nün eşi Mevhibe Hanım ve bazı yabancı diplomatların eş ve çocukları da katılır. İstanbul’daki törenlerin de gayet güzel geçtiği anlaşılmaktadır.42
“ÇOCUK BAYRAMI”, “ÇOCUK HAFTASI” ÇOCUK SALTANATI: “TÜRKÜM, DOĞRUYUM, ÇALIŞKANIM…”
1929 yılından itibaren “çocuk günü” yerine “çocuk haftası” ismi ve etkinlikleri tercih edilecektir.43 1929’da kurumun ilk ve efsane başkanlarından Fuat Umay, gazetelere verdiği demeçlerde halkın çocukla ilişkisini güçlendirmek, yaygınlaştırmak için 23 Nisan’ın “Çocuk Bayramı” olarak kabul edildiğini ve 3-4 senedir kutlanmakta olduğunu, bu durumun yaygın olarak kabul gördüğünü ve 1929 yılından itibaren 23 Nisan günü başlayan ve 7 gün süren bir çocuk haftası kabul edildiğini açıklar.
Kutlamalar 23 Nisan günü başlayan ve bir hafta süren bir etkinliğe dönüşmüştür. Programlar daha ayrıntılı, şenlikler daha çoktur.44 Reisicumhur Mustafa Kemal Paşa heyeti karşılayamamış ama o gün yapılan baloya katılmıştır. Manşetten verilen haberde “Büyük Gazi dün gününü çocuklar arasında geçirdi, onları sevdi, okşadı; çocukların sevinci görülecek şeydi.” diye yazmaktadır. Yine çocuk alayı düzenlenmiş, Gazi Hazretleri’ne, Fevzi Çakmak Paşa’ya ve İsmet İnönü’ye gitmişlerdi. İsmet İnönü çocuklarla ve çocuk haftasıyla yakından ilgileniyordu.
Bu arada Burhanettin adlı bir çocuğun Mustafa Kemal’e çektiği telgraf anlamlıdır. Gazetelere göre haber şöyledir:
“1929’da Çocuk Haftası komitesinin Genel sekreteri Sevim ile başkanı Burhanettin; Büyük Gaziye, Büyük Millet Vekilleri Reisliğine, Büyük Başvekile, Himaye-i Etfal Merkezi Reisliğine, Türk Ocakları Merkez Heyeti Reisliğine telgraf çekerek, isteklerini belirtmişlerdir:
Bu gün Hâkimiyeti Milliye Bayramı. Bayramınızı tebrik ederiz. Biz bütün Türkiye çocukları büyük bir sevinç içindeyiz. Bu mübarek hâkimiyet gününde çocukların da hâkimiyetini kabul ettiğiniz için size ayrıca teşekkür ederiz.”45
Aynı yıl kısmen başlayan bir uygulama 1930’dan itibaren gelenekselleşti. Buna göre çocuklar bir haftalığına illerdeki resmî ve özel makamların, kurumların idaresine geçiyorlardı. Bir bakıma Milli Hâkimiyetin ilan edildiği bu gün, hâkimiyet çocukların oluyordu. Bu nedenle “Bir Haftalık Çocuk Saltanatı” şeklinde yakıştırmalar yapılıyordu.46 Belediye başkanlığı, valilik, parti başkanlığı çocuklara devredildiği gibi gazete yönetimleri de çocuklara devrediliyordu.
Cumhuriyet’in 10. yılında denk düşen 1933 yılı 23 Nisan’ı öncekilere oranla daha görkemli kutlanmış,47 bayram stadyuma taşınmıştır. Çocukların hep birlikte yaptıkları jimnastik hareketlerinden önce, dönemin Milli Eğitim Bakanı Reşid Galip’in yazdığı bir “And” okunmuştur. Günümüzde de okunmakta ve buna dair tartışmalar günümüzde de devam etmektedir. And şudur:
“Türküm, Doğruyum Çalışkanım Yasam küçüklerimi korumak Büyüklerimi saymak, Yurdumu, ulusumu özümden çok sevmektir…”
(İffet Aslan yıllar sonra 1979’da “Türküm” yerine “insanım” demenin daha doğru olduğunu ifade edecektir.)
Her işte olduğu gibi çocuklar konusundaki hassasiyet de bir süre sonra gülümseten icatlara sebep olacak, bazı spor kulüpleri her ayın 23’ünü “çocuk günü” ilan edecekti. Bunlardan biri o dönemde yeni kurulmuş bir spor kulübü olan Ateş-Güneş Kulübü’ydü.48
“ÇOCUK BAYRAMI” OLARAK “23 NİSAN”I KİM BULDU, KİM ARMAĞAN ETTİ?
TBMM’nin açılış günü, 1921 yılından itibaren “milli bayram” olarak resmî bir şekilde kutlanmaktadır. Diğer yandan 1925 yılından itibaren de HEC’in kurum günü olarak kabul ettiği “Çocuk Günü/Bayramı/Haftası” aynı gün kutlanmaya başlamıştır. HEC’in icat ettiği kurum günü “Himaye-i Etfal Günü”, “Rozet Bayramı”, “Çocuk Günü”, “Yetim ve Öksüz Bayramı”, “Çocuk Bayramı” ve nihayet “Çocuk Haftası” gibi isimlerle anılmıştır. Bu aşamada 23 Nisan gününü çocuklara özel bir gün olarak kim önerdi, sorusunu cevaplamak gerekir. Bu doğru bildiğimiz yanlışlardan biridir ve “Atatürk 23 Nisan’ı çocuklara bayram olarak armağan etti” şeklinde ifade edilmektedir. Bu doğru değildir. Hatta 1929’da ilk kez yayınlanan Çocuk Haftası dergisine çocukları olan Meclis Başkanı Kazım Özalp, Başbakan İsmet İnönü gibi isimler yazı ve fotoğraf vermişlerdir, ancak Reisicumhurun yazısı bile yer almamıştır.49 Aslında 23 Nisan’ın bir çocuk günü/ bayramı olarak kabul edilmesini HEC’in uzun süre başkanlığını da yapan Kırklareli Milletvekili Fuat Umay’ın önerdiği anlaşılmaktadır.50 Çocuk Haftası’na yazdığı ilk yazıda da 23 Nisan’ın Çocuk Bayramı olarak kabul edilmesi ile ilgili şunları yazar: “…Cemiyet şümullü vazifesinde muvaffak olmak için halkımızın çocukla alakasını tez’it maksadile 23 Nisan Çocuk Bayramı’nı ihdas etmiş ve üç dört seneden beri vatanın her tarafında pek güzel bir surette tes’it olunan Çocuk Bayramı’ndan cesaret alarak bu bayramı ’Çocuk Haftası’ namıyla yedi güne teşmil etmiştir. Haftanın mebdei 23 Nisan’dır”.51
Fuat Umay’ın, HEC’in 1925 yılındaki bir toplantısında bu konuyu önerdiği ve HEC’in de bunu resmî gün olarak kabul ettiği ve dolayısıyla 23 Nisan’ı çocuklara bir gün/bayram olarak armağan eden kişinin Fuat Umay olduğuna kuşku yoktur. Fuat Umay’a esin kaynağı olan kişinin de Yunus Nadi olduğu anlaşılmaktadır. Zira 23 Nisan 1929’da Yunus Nadi’nin Cumhuriyet gazetesindeki başyazısında, 23 Nisan’ın çocuk günü olması fikrini ilk ileri süren kişinin –Fuat Umay’ın da belirttiği gibi- kendisi olduğunu yazmaktadır.52 Yunus Nadi, Amerika’da, New York’ta gördüğü bir çocuk yürüyüşünden ilham alarak böyle bir şeyi çok istediğini yazıyor.53 Fuat Umay da 1923’te Amerika’ya yaptığı bir yolculuk dönüşünde “çocuk günü” konusu fikrini geliştirmiştir. Amerika’da tanık olduğu çocuk haftasından etkilendiğini 1929’da yayınlanan Çocuk Hafta’sında yazdığı yazıda belirtiyor.54 Kendisi ile aynı tarihlerde Amerika’da olan Sabiha Sertel ve Zekeriya Sertel55 de bu konudan söz etmektedirler. Fuat Umay’ın Amerika’ya gittiği tarihlerde, 8 Nisan 1339/1923’te New York Himaye-i Etfal Kongresi vardır ve HEC bu kongreye katılmıştır.56 Amerika’da da 1850’lerden itibaren çeşitli eyaletlerde kiliseler öncülüğünde Çocuk Bayramı (Children’s Day) kutlamaları yapıldığı bilinmektedir.
Dolayısıyla Türkiye’deki Çocuk Günü/Bayramı konusunda 1920’lerin başında Amerika’da bulunan ve çeşitli vesilelerle de bir araya gelmiş olan Zekeriya Sertel, Sabiha Sertel ve Fuat Umay’ın etkilendikleri, Yunus Nadi’nin de bu konuda fikir verdiği açıktır. Sonrasında Fuat Umay Çocuk Günü/Bayramı konusunu HEC’e önermiş ve bu öneri kabul edilmiştir.
Sonuçta HEC 1925 yılından itibaren Childeren’s Day anlamında “Çocuk Günü”nü kutlamaya başlamıştır.57 İki bayramın aynı bayrammış gibi algılanması ve bayramı Atatürk’ün çocuklara armağan ettiğinin sanılması konusundaki karışıklık ileriki yıllarda ortaya çıkacaktır.
ÇOCUK ESİRGEME KURUMU’NUN TÜZÜĞÜNDE ÇOCUK GÜNÜ
Kutlamaların başlamasından bir süre sonra HEC’in nizamnamesinde “23 Nisan cemiyetin çocuk günüdür” yazacaktır.58 1929 yılında “23 Nisan Çocuk Bayramı” ve “23 Nisan Çocuk Haftası” ifadeleri kurum yayınlarında resmîleşmiştir.59 Artık ismi Çocuk Esirgeme Kurumu olan HEC’in 1935 tarihli “Anayasasında” madde aynen şöyledir:
“Madde 61- (l)- 23 Nisan Kurumun çocuk günüdür. Çocuğa müteallik hususatın tespiti, takriri ve neşri bugün azami derecede icra; ve çocuk bayramları tertip etmek suretiyle, muhitin nazarı dikkati çocuğa tevcih edilir.
2)- 23 Nisan ve 29 Teşrinievvel günlerinde Çocuk Esirgeme menfaatine rozet tevzi olunur.”60
Bu ifade izleyen yıllarda “23 Nisan Çocuk Bayramı ve Çocuk Haftası”61 ve 1950 tüzük tadil projesi ve 1951 Tüzüğü’nde ise “23 Nisan Milli Egemenlik Günü Kurumun Çocuk Bayramı ve Çocuk Haftasının ilk günüdür (madde 9)”62 şeklindedir. Aynı ifade 1957 tarihli tüzükte de tekrarlanır, ancak “Milli Egemenlik” kavramı “Millî Hâkimiyet” şeklinde değişmiştir.63
Kurumun 196464 ve 1973 tarihli tüzüğünde ifade biraz genişletilmiştir.65 1959’da yayınlanan kısa tarihçesinde ise 23 Nisan Çocuk Günü ile ilgili şöyle yazmaktadır: “O zamana kadar Milli Hâkimiyet Bayramı olarak kutlanan Büyük Millet Meclisi’nin kuruluş günü 23 Nisan’ın “Milli Hâkimiyet ve Çocuk Bayramı” olarak tes’id edilmesine başlanmış, bu suretle devlet ve milletin çocuğa verdiği ehemmiyet ve değer teyid edilmiştir.”66
“ULUSAL EGEMENLİK BAYRAMI”
23 Nisan, 1935 yılına kadar “Çocuk Haftası” ve “Milli Hâkimiyet Bayramı” isimleriyle iki ayrı bayram/etkinlik olarak kutlanmaya devam etti.67 Nihayet 27 Mayıs 1935 tarihinde bir kanun çıktı.68 23 Nisan, “ulusal bayram ve genel tatil günleri hakkında” kanunun 2. maddesiyle, resmen “genel tatil günü” olarak ilan edildi. Artık bir de adı vardı. Yasada 23 Nisan için “Ulusal Eğemenlik Bayramı” ifadesi kullanılmıştı. 22 Nisan öğleden sonra ve 23 Nisan günü tatil olacaktı. Ama “Çocuk Bayramı” diye bir ifade yasa metninde yer almayacaktı.69 Çocuk Bayramı, Çocuk Esirgeme Kurumu tarafından kutlanan bir gündü, bu anlamda millî/ resmî bir bayram değildi.
Ulusal Egemenlik Bayramı olarak 23 Nisan ile Çocuk Bayramı olarak 23 Nisan iki ayrı bayram olmasına rağmen adeta tek bayram olarak algılanmaya ve kutlanmaya başlıyordu. TBMM’de “Milli Hâkimiyet Bayramı olarak kutlanırken, Çocuk Esirgeme Kurumu’nun öncülüğünde ve Milli Eğitim Bakanlığı’nın katkısıyla da “Çocuk Bayramı” olarak kutlanıyordu. Görebildiğim kadarıyla 1945 yılından itibaren birkaç yıl istisna olmak üzere neredeyse her yıl milli piyango biletlerinin değişmez teması olacaktır. İsmet İnönü’nün cumhurbaşkanlığı döneminde yani Milli Şef döneminde bu iki bayramın fiilen birleştiği anlaşılmaktadır.70 Bu durum DP döneminde de devam etmiştir.
RESMÎ OLARAK “ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI”
Yaptığım araştırmaya göre “Çocuk Bayramı” deyimi resmî olarak ilk kez 1931 yılında “Lise ve Orta Mektepler Talimatnamesi” 94. maddenin “C” bendinde “Millet Meclisi ve Çocuk Bayramı tatili (Nisanın 23 ve 24 üncü günleri)” şeklinde fiilen birleştirilmiş olarak birlikte kullanılmıştır.71 Benzer ifade “Muallim Mektepleri Talimatnamesi”nde de vardır.72 13 Nisan 1932 tarihinde şefkat pulları ile ilgili yayınlanan bir kanunda da aynı ifade geçer.73
Ayrı ayrı iki bayramın aynı bayrammış gibi bir arada geçtiği ilk düzenleme ise 1972 yılındaki bir yönetmelikte karşımıza çıkmaktadır. “Millî Eğitim Bakanlığı İlkokul Yönetmeliği”nde bu iki bayram tek bayram gibi resmîleşmiş gözükmektedir. Yönetmeliğin “Tatil Günleri”ni düzenleyen 64. maddesinin “d” fıkrasında “Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı (22 Nisan günü öğleden sonrası ile 23-24 Nisan günleri)” şeklinde verilmektedir.74 1976’da yayınlanan Temel Eğitim ve Birinci Kademe (İlkokul) Yönetmeliği’nde de aynı ifade tekrarlanmaktadır.75 1979’da yayınlanan yönetmelikte de (madde 81) aynı şekilde geçer.76 Bu tarihten sonra yayınlanan ve çeşitli meslek okullarını düzenleyen yönetmeliklerde de benzer şekilde geçer.
23 NİSAN’I ATATÜRK’ÜN ARMAĞAN ETTİĞİ YANLIŞININ DOĞUŞU
23 Nisan’ı Atatürk’ün armağan ettiğine dair basındaki ilk habere 1957 yılında rastladım. “Türk çocuğu bugün iki bayramı bir arada kutlamanın saadeti içindedir. Çünkü Atatürk, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açıldığı 23 Nisan gününü yarının büyüklerine armağan etmiş.”77 Bu anlayışın 27 Mayıs darbesinden sonra pekiştiği, iki bayramın Atatürk ile birlikte daha sık anıldığı görülmektedir.
Hatırlanacağı üzere UNESCO 1979 yılını “Dünya Çocuk Yılı” olarak ilan etmişti. Türkiye’de de bir yıl önce, 1978’de Ankara’da ilkokulların temsilcilerinden oluşan Ulusal Çocuk Parlamentosu toplanmıştı. 23 Nisan 1979’da ise komşu ülkelerden çocuklar davet edilerek ilk kez TRT Uluslararası Çocuk Şenliği düzenleniyordu. Tam bu sıralarda nereden çıktığı belli olmayan bir şekilde 23 Nisan, “Atatürk’ün Çocuklara Armağan Ettiği Bayram” olarak anılmaya başlar. Belki de “olsa olsa Atatürk armağan etmiştir”, diye düşünülmüş olmalıydı. 1979’da basılan piyango biletinde ilk kez Atatürk ve çocuklar birlikte yer almıştı. Dünya Çocuk Yılı pullarında, ilk gün zarflarında da Atatürk ve çocuk teması işlenmişti. Hatta kâğıt paranın üstünde de ilk kez Atatürk ve çocuklar bir araya gelecekti.
SONUÇ YERİNE...
Her ülkenin “milli mitolojisi” var. Ama Türkiye “milli mitolojileri” bol olan bir ülke. Bunlardan biri de TBMM’nin açılış günü olan 23 Nisan’ı, Atatürk’ün çocuklara bayram olarak armağan ettiği efsanesi. Yukarıda da yazdığım gibi ilk çocuk bayramı Osmanlı döneminde kutlanmış, ilk Himaye-i Etfal Cemiyeti (Çocuk Esirgeme Kurumu) Osmanlı döneminde kurulmuştur. Ayrıca İstanbul HEC 1922 yılında Kurban Bayramı’nın ilk günü olan 5 Haziranı “Yetimler Günü” olarak ilan etmiştir. Daha sonra 23 Nisan 1920’de Ankara’da (T)BMM açılmış, ertesi yıl 1921’de TBMM’nin açılış günü olan 23 Nisan “milli bayram” ilan edilmiştir. Adı olmayan bu bayram TBMM protokolü ile resmî bir şekilde kutlanmaktadır. “İstiklal Günü”, “Millet Meclisi Bayramı” ve “Hâkimiyet-i Milliye Günü” gibi isimlerle anılmaktadır. Çocuklarla hiçbir ilgisi yoktur.
Bu arada 1921’de Ankara merkezli HEC kurulmuştur. HEC ilk kez 1925 yılında 23 Nisan gününü, Kurumun “Himaye-i Etfal Günü” olarak ilan etmiş ve kutlamıştır. Dolayısıyla 1925’ten itibaren iki ayrı bayram aynı gün kutlanmaya başlanmıştır. İzleyen her yıl gelişerek ve artan bir heyecanla kutlanmaya devam edecektir. 1926’da “Çocuk Günü” olarak anılırken, 1927 yılında ilk kez “Çocuk Bayramı” denmiştir. 1929’da “Çocuk Bayramı ve Çocuk Haftası” olarak adlandırılmıştır. Böylece bir yandan “milli bayram” olarak TBMM’nin açılış günü olan 23 Nisan resmî bir şekilde büyükler tarafından kutlanırken, diğer yandan Himaye-i Etfal Cemiyeti’nin kurum günü olan 23 Nisan, “Çocuklar Günü/Bayramı” olarak çocuklarla kutlanır olmuştur.
1935 yılında TBMM’nin açılış günü olarak 23 Nisan’a ilk kez bir isim verilmiş ve “Ulusal Egemenlik” bayramı olarak adlandırılmıştır. Bu tarihten itibaren iki farklı bayram bir yandan TBMM’nin açılışı “Ulusal Egemenlik Bayramı” olarak kutlanmış, diğer yandan Çocuk Esirgeme Kurumu’nun kurum günü olan “Çocuk Bayramı” aynı gün kutlanmaya devam etmiştir. Bununla birlikte 1935 yılından itibaren iki bayram “Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı” şeklinde fiili olarak birlikte anılmaya başlanmıştır. Böylece herkesin aklında, iki bayramın aslında tek bayram olduğu gibi bir iz kalmıştır. Bu durum 12 Eylül 1980 darbesine kadar böyle devam edecektir. 12 Eylül darbesi ertesinde TBMM ortadan kaldırıldığı için, 1935’te adı “Ulusal Egemenlik Bayramı” olan TBMM’nin açılış gününü kutlamak ciddi bir sorun haline gelmiştir. Bu nedenle aceleyle bir yasa çıkartılmış, bayramın adı “Ulusal Egemenlik Bayramı” yerine “Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı” olarak değiştirilmiş ve yasaya eklenen madde ile yalnızca “ana ve ilkokul çocuklarının” kutlaması kararlaştırılmıştır. Bu arada ilginçtir 23 Nisan’ı “Çocuk Bayramı” olarak icat eden Çocuk Esirgeme Kurumu da kapatılmıştır. Darbe öncesinde oluşmaya başlayan, 23 Nisan’ı Atatürk’ün çocuklara armağan ettiği bayram, şeklindeki uydurma efsane de -birçok başkaları gibi- darbe sırasında bilerek ve isteyerek pekiştirilecektir.
Dipnotlar:
1. “23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı” http://www.kultur.gov.tr/TR/belge/1-217/eski2yeni. html (Erişim teyidi 6 Mart 2011).
2. Cüneyd Okay; Osmanlı Çocuk Hayatında Yenileşmeler 1850-1900 (İstanbul: Kırkanbar Yayınları, 1998), Cüneyd Okay; Eski Harfli Çocuk Dergileri (İstanbul: Kitabevi Yayınları, 1999).
3. Bu konuda gazete haberini 5 Mayıs 1332 tarihli Tanin gazetesinden Cüneyd Okay aktarmıştır. Bunu tekrarlayan kaynaklar için Bengül Salman Bolat; Milli Bayram Olgusu ve Türkiye’de Yapılan Cumhuriyet Bayramı Kutlamaları (1923-1960) Yayınlanmamış doktora tezi (Ankara: Hacettepe Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Enstitüsü, 2007) s.31. Aynı gazete ve tarihe verilen bir başka referans için Veysi Akın; Ankara’nın İlk Bayramı Nasıl Çocuk Bayramı Oldu?” Türk Yurdu No:176 (Nisan 2002) Cilt:22 s.102
4. Himaye-i Etfal Cemiyet-i Umumiyesi Nizamname-i Esasisi (İstanbul:1333) özel arşiv.
5. Bu cemiyetin kuruluşuna dair bilgileri ve Masonluk ile ilgisi, kurucu Celal Derviş’in oğlu Nur Deriş’ten uzun uzadıya dinlemiştim. Ayrıca bkz. Mustafa Şahin;” 23 Nisan ve Himaye-i Etfal” Toplumsal Tarih No:40 (Nisan 1997).
6. İlk yılın yoğun mesai ve faaliyetlerinin anlatımı için bkz. Himaye-i Etfal Cemiyet-i Umumiyesi 24 Şubat 1334 Tarihinde İnikad Edecek Meclis-i Umumide Kıraat edilmek Üzere Heyet-i Merkeziyece 16 Şubat 1334 Tarihinde Kabul Edilmiş Olan 1333 Sene-i Maliyesine Mahsus Senelik Umumî Rapor ve Bilanço 1334 (İstanbul: Matbaa-i Ahmet İhsan ve Şürekâsı, 1334) özel arşiv.
7. Dernek “Etfale Muavenet Beynelmilel İttihadı”nda da (Çocukları Yardım Milletlerarası Birliği’nde) temsil edilmiştir. İlk olarak 1920’deki Cenevre’deki 1. Kongreye davet edilmiştir. [Doktor Besim Ömer; Etfale Muavenet Beynelmilel İttihadı 1924 Senesinde Viyana ve Budapeşte’de İnikad Eden Çocuk Kongresi (İstanbul: Matbaa-i Ahmed İhsan ve Şürekâsı, 1340) s.7 özel arşiv]. Daha sonra Ağustos 1920’de Etfale Muavenet Beynelmilel İttihadı’na bağlı olarak HEC katkısıyla “Osmanlı Komitesi” (sonra “Türk Komitesi”) kurulmuştur. [Komitenin nizamname-i esasisi için bkz. Doktor Besim Ömer; Etfale Muavenet Beynelmilel İttihadı 1924 Senesinde Viyana ve Budapeşte’de İnikad Eden Çocuk Kongresi (İstanbul: Matbaa-i Ahmed İhsan ve Şürekâsı, 1340) s.8-9]. İstanbul merkezli HEC 1920’den itibaren başlayan milletlerarası toplantılara Türkiye’den davetli tek kurum olmuştur. Muhtemelen Ankara’da 1921 yılında ikinci bir HEC kurulmasının sebeplerinden biri de milletlerarası toplantılara Türkiye’yi temsilen katılmak istemesi olacaktır ki İstanbul merkezli HEC’in tasfiye sürecinde bu durum önemli bir rol oynamış olmalıdır. Etfale Muavenet Beynelmilel İttihadı 1924 Kongresi’ne İstanbul merkezli HEC’ten Dr. Safiye Ali Hanım katılır. Böylece İstanbul merkezli HEC’in kapanma süreci de başlar. Ayrıca İstanbul merkezli HEC 1924’te Milletlerarası Himaye-i Muhacirin Cemiyeti toplantısına da davet edilmiştir ki bir anlamda yolun sonuna gelinmiştir. Ankara, saltanatın kaldırılması sırasında gösterdiği hassasiyeti burada da gösterecektir. [Etfale Muavenet Beynelmilel İttihadı’nın ve buna Türkiye’nin katkısının ve özellikle 1924 kongresi için Doktor Besim Ömer; Etfale Muavenet Beynelmilel İttihadı 1924 Senesinde Viyana ve Budapeşte’de İnikad Eden Çocuk Kongresi (İstanbul: Matbaa-i Ahmed İhsan ve Şürekâsı, 1340)]
8. Bu dernekle ilgili biricik monografi Cüneyd Okay tarafından yapıldı. Belgelerle Himaye-i Etfal Cemiyeti 1917-1923 (İstanbul: Şule Yayınları, 1999).
9. Türkiye Çocuk Esirgeme Kurumu’nun Küçük Bir Tarihçesi 1921-1939 (İstanbul: Resimli Ay Matbaası, 1940). İkinci bir tarihçe için Türkiye Çocuk Esirgeme Kurumu Türk Çocuklarının 40 Yılık Koruyucusu Türk Annelerinin Kırk Yıllık Rehberi (Ankara: Ayyıldız Matbaası, 1959).
10. Dr. Fuat [Umay]; “Himaye-i Etfal” Çocuk Haftası Altıncı Kitap – 23 Nisan 1934 Gürbüz Tük Çocuğu Mecmuasının Nisan Fevkalade Sayısıdır, s.11 özel arşiv
11. Ne yazık ki oldukça önemli işlevler görmüş Çocuk Esirgeme Kurumu’nun yetkin bir tarihi henüz yazılmış değildir. En kısa sürede Kurumun arşivinin de kullanılarak iyi bir tarihinin yazılması Türkiye’nin Cumhuriyet’in başından itibaren çocuk konusuna verdiği önemi anlamak açısından da büyük önem taşımaktadır. Kurum hakkında bilgi edinmek için ve fakat yetersiz kaynaklar için bkz. Ethem Çengelci; Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu (Ankara:1998), Turgay Çavuşoğlu; Türkiye Çocuk Esirgeme Kurumu (Beyaz Gemi Yayınları, 2001), Hakan Acar; Türkiye Çocuk Esirgeme Kurumu (1921-1981) (Ankara: Fişek Enstitüsü Çalışan Çocuklar Bilim ve Eylem Merkezi Vakfı, 2005)
12. Genel olarak bkz. Bekir Onur; Türkiye’de Çocukluğun Tarihi (Ankara: İmge Yayınları, 2005) HEC için s.11-114
13. Veysi Akın, Bir Devrin Cemiyet Adamı: Doktor Fuad Umay (Ankara: Atatürk Araştırma Merkezi Yayınları, 2000) Ankara’da 10 arkadaş bir araya gelmiş ve 2’şer lira vererek Hâkimiyet-i Milliye gazetesinin matbaasının bir odasında bu HEC’i kurmuşlardır. Bkz. Dr. Fuat Umay; Seçmenlerimle Başbaşa (Ankara: Yeni Matbaa, 1950) s.29.
14. Bu konuda bazı çalışmalar için Turgay Çavuşoğlu; “Türkiye Çocuk Esirgeme Kurumu’nun Aileye Yönelik Hizmetleri” I. Ulusal Aile Hizmetleri Sempozyumu (2000’li Yıllarda Aile Hizmetleri) 9-11 Mayıs 2001 Ankara (Ankara: T.C. Başbakanlık Aile Araştırma Kurumu Başkanlığı Yayınları, 2001) s.97-104 ayrıca çocuk konusunun basında nasıl ve ne kadar yer aldığına dair yetersiz bir çalışma için Seçil Karal Akgün; “Cumhuriyetin İlk On Beş Yılında Bazı Basın Organlarında Çocuk” Cumhuriyet ve Çocuk 2. Ulusal Çocuk Kültür Kongresi (Yayına Hazırlayan: Bekir Onur) (Ankara: A.Ü. Çocuk Kültür Araştırma ve Uygulama Merkezi, 1999) s.48-54.
15. Dr. Fuat Umay; Seçmenlerimle Başbaşa (Ankara: Yeni Matbaa, 1950) s.12.
16. Mehmed Fuad; Amerika’da Türkler ve Gördüklerim ([İstanbul]: Vatan Matbaası 1341 [1925]. Bu eserin yakın zamanlardaki yayını için Dr. Mehmet Fuat Umay, Cumhuriyet’in Kuruluş Yıllarında Bir Devrimci Doktorun Anıları, (Haz: Cahit Kayra) (İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2006)., Fuat Umay; “Çocuk Esirgeme Kurumu 25 Yılda Neler Yaptı”, Türk Kadını, Cilt:3, Sayı:4, (Haziran 1946), s.4-6 ve Dr. Fuat Umay; Seçmenlerimle Başbaşa (Ankara: Yeni Matbaa, 1950) s.28-33. Ayrıca Sabiha Sertel Roman Gibi (İstanbul: Ant Yayınları, 1969) s.48 vd.
17. Bu konuda uzun ve ayrıntılı bir de risale kaleme alınmıştır. Balıkesirli He. Basri; Müslümanlıkda Himaye-i Etfal (Ankara Yeni Gün Matbaası, 1341.
18. Türkiye Himaye-i Etfal Cemiyeti Nizamname-i Esasisi İşbu Nizamname İkinci Sene Kongresi’nde Tadilen Tanzim Edilmiştir Ankara: 339-923 (İstanbul: Sanayi-i Nefise Matbaası, [1923]) özel arşiv.
19. 23 Nisan’ın Çocuk Bayramı olmasına dair benim rastladığım ilk çalışma için bkz. İffet Aslan; “Dünyanın İlk Çocuk Bayramı 23 Nisan ve Uluslararası Çocuk Yılı” Belleten No:183 (Temmuz 1982) s.567-593. Bu konuda bir başka kısa çalışma imzasız olarak Tarih ve Toplum dergisinde yayınlanmıştır. “23 Nisan Nasıl Çocuk Bayramı Oldu?” Tarih ve Toplum No:43 (Temmuz 1987) s.48. Ayrıca bkz. Arzu Öztürkmen; Milli Bayramlar: Şekli ve Hatırası-II” Toplumsal Tarih No:29 (Mayıs 1996) s.8-10 e ayrıca bu konuda imzalı kısa bir değini için Cüneyd Okay; “İlk Çocuk Bayramı” Toplumsal Tarih No:40 (Nisan 1997) s.17 ve Veysi Akın; “23 Nisan Milli Hâkimiyet ve Çocuk Bayramı Tarihçesi” PAÜ Eğitim Fakültesi Dergisi No:3 (1997) s.91-94 ve Necdet Sakaoğlu; “Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nın Tarihinden” Toplumsal Tarih No:52 (Nisan 1998) s.4-12 Turgay Çavuşoğlu; “23 Nisan Çocuk Günü ve Çocuk Bayramı Kutlamaları” Disiplinlerarası Bakışla Türkiye’de Çocuk (Ankara: A.Ü. Çocuk Kültürü Araştırma ve Uygulama Merkezi, 2004) s. 315-324 23 Nisan’ı Atatürk’ün çocuklara armağan ettiği yanlışını yakın zamanda tekrarlayan bir kaynak için Veysi Akın; Ankara’nı İlk Bayramı Nasıl Çocuk Bayramı Oldu?” Türk Yurdu No:176 (Nisan 2002) Cilt:22 s.102-106.
20. 23 Nisan’ın Milli Bayram Addine Dair Kanun” Kanun No:112, (23 Nisan 1337[1921] Düstur 3. Tertib Cild:2 s.29.
21. Hasan Akbayrak; “Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Millî Bayramlar” Tarih ve Toplum No:43 (Temmuz 1987) s.35.
22. İki bayramın birleşmesine dair kısa bir değini için Ali Galip Öztürkmen; “23 Nisanın Derin ve Engin Anlamı” Türk Tarihinde Ünlü Günler (Eskişehir: Güzeliş Matbaası, 1949) s. 29-31.
23. (BDA-Cumhuriyet Arşivi): Tarih: 26/11/1921,Sayı: 1223,Dosya: 203-2,Fon Kodu: 30..18.1.1,Yer No: 4.39..3.
24. BDA-Cumhuriyet Arşivi “Himaye-i Etfal Cemiyeti’ne gelir sağlamak amacıyla hazırlanan posta pullarının satışına dair teklifin kabulü. (Tarih: 1/2/1922, Sayı: 1361, Dosya: Fon Kodu: 30..18.1., Yer No: 4.46..17.) öte yandan İffet Aslan, HEC’nin arşivindeki en eski pulun 23 Nisan 1923 tarihini taşıdığını belirterek, Kurumun 1923’ten beri aralıksız olarak TBMM’nin ilk toplandığı günü Çocuk Günü olarak kutlandığını belirtir, ancak burada bir hata vardır. Kurum 1925’ten beri bu tür bir gün kutlamaktadır. İffet Aslan; “23 Nisan Çocuk Bayramı Tarihçesi” Uluslararası Çocuk Yılı Bülteni Sayı 23 (Temmuz 1979) UNICEF Türkiye Milli Komitesi Yayını ve http://www.iffetaslan.gen.tr/turkce/printpage. aspx?pid=26
25. Hakimiyet-i Milliye 25 Nisan 1923.
26. O Sırada yayınlanmakta olan Yeni Yol Dergisi’nde Mustafa Kemal Paşa Kapakta yer almış ve iç sayfada yer alan haberde 23 Nisan Meclisin açılması “istiklal günü” adıyla anılmıştı. Ancak çocuk bayramından söz eden bir ifade hâlâ yoktur.23 Nisan Nüsha-i Fevkaladesi Yeni Yol (26 Nisan 1340[1924].
27. Tespit edilen bu kutlama günü sonraki yıllarda da derneğin en önemli açılımlarından biri olarak yorumlanacaktır. “23 Nisan bayramı cemiyet hayatına yeni bir mecra veren, onu olgunluğa doğru götüren bir hareketin ifadesidir.” Mümtaz; “Çocuk Korumu” Gürbüz Türk Çocuğu Sayı:103 (Temmuz-1935) s. 31
28. Hâkimiyet-i Milliye (23 Nisan 1925) bu yazının çevrimyazısı için Mustafa Şahin;” 23 Nisan Himaye-i Etfal Günüdür” Toplumsal Tarih No:540 (Nisan 1997) s.16-17 23 Nisan kutlamaları ve HEC’nin Gürbüz Türk Çocuğu Dergisi konusundaki bir çalışma için bkz. Alev Sınar Çılgın; “Genç Cumhuriyetin Ütopyası: “Gürbüz Türk Çocuğu” U.Ü. Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi Yıl:5 Sayı:6 (2004/1) s.97119.
29. “23 Nisan” Yeni Yol (23 Nisan 1341[1925]).
30. Hâkimiyet-i Milliye (23 Nisan 1925).
31. Hâkimiyet-i Milliye (24 Nisan 1925) ve 28 Nisan 1925 günlü nüshaları. Aynı dönemdeki Şeyh Sait İsyanı, TBMM’nin üstünlüğünü vurgulamak için vesile olur. Gazeteler bu isyana yönelik haberlerle doludur. O sırada yayınlanan Akbaba dergisinde 23 Nisan milli bayramı için bir çizim yer alır. Bir Türk askeri sol eliyle padişahı tutup kaldırmıştır ve elin altındaki kutuda 23 Nisan (1336) 1920 tarihi okunmakta, onun da altındaki yazıda “Saltanatın akıbeti” yazısı yer almaktadır. Sağ elinde ise isyancı yer almaktadır. Resmin altında “23 Nisan (1925) 1341” tarihi ve tarihin altında da “Asilerin akıbeti” yazmaktadır. “Saltanatın akıbeti ve asiler” Akbaba (23 Nisan 1341/1925)
32. Yazıda şehit ve gazi çocuklarına yardım için kurulmuş Cemiyetin öneminden söz edildikten sonra, hem kutlamalara katılmayı hem de yardım yapmayı teşvik eden bir yazıdır Hâkimiyet-i Milliye (23 Nisan 1926)
33. Ertesi gün, 24 Nisan günü yayınlanan gazetelerde de 23 Nisan kutlaması kısaca yer alır. Resmî daireler bayraklarla süslendi. Öğleyin toplar atıldı. Bu tarihi gün kutlandı. Himaye-i Etfal Cemiyeti namına rozet tevzii edildi.” Hâkimiyet-i Milliye (24 Nisan 1926).
34. Hâkimiyet-i Milliye (23 Nisan 1926).
35. “Himaye-i Etfal Cemiyeti Beyannamesi” Hâkimiyet-i Milliye (22 Nisan 1927) ve Cumhuriyet (22 Nisan 1927).
36. “Himaye-i Etfal Cemiyeti Beyannamesi” Hâkimiyet-i Milliye (22 Nisan 1927).
37. Hâkimiyet-i Milliye (23 Nisan 1927)
38. Birçok kişi özel otomobillerini getirip çocukları sabah gezdirmiştir. Çocuklara oyuncak dağıtılmıştır. Yapılan yardımlarla bayramın ve balonun çok güzel geçtiği anlatılır. Hâkimiyet-i Milliye (24 Nisan 1927)
39. Cumhuriyet (23 Nisan 1928)
40. Cumhuriyet (23 Nisan 1928)
41. Hâkimiyet-i Milliye (23 Nisan 1928)
42. Cemiyetin düzenlediği “En Çok Çocuklu Aile Yarışması”nı 17 çocuklu bir baba kazanır. Vakıflar Müdürlüğü’nde çalışan bir memur olan baba. Aslında beraberinde 8 kız, 4 erkek toplan 12 çocuk vardır. Haber şöyledir.: “En çok çocuklu aile müsabakasını 12 çocuklu bir baba kazandı. Bu baba Kırşehir’de daha beş çocuğu olduğunu söylüyordu.” İkinciliği İnzibat Bölük Kumandanlığı’ndan bir yüzbaşı 8 çocuklu baba almıştır. Hâkimiyet-i Milliye (24 Nisan 1928).
43. Arkadaş (23 Nisan 1929) ve (24 Nisan 1929)
44. Cumhuriyet’in çocuk politikası ve çocuklara dair sorunlar ayrıntılı bir şekilde işleniyor, duyarlılık yaratılıyor, çözümler aranıyordu. Çocuk yalnız ailenin değil toplumun da çocuğudur. Ulaşım araçları çocuklara parasız olacaktır. Çocuk Balosu, Çocuk Sergisi, Çocuk Konferansları, Çocuk Alayı Otomobillerle Şehrin Gezdirilmesi Yetim Çocukların Giydirilmesi en başta yapılanlar olmuştur. İstanbul’da kalabalık bir çocuk alayı düzenleniyor ve uzun bir yürüyüş yapıyorlardı. Yalnız Ankara ve İstanbul’da değil Konya’da da Dede Bahçesinde büyük bir balo düzenleniyordu. Yurdun çeşitli yerlerinden çocuk delegeler Ankara’ya gelmişlerdir. Hâkimiyet-i Milliye (23 Nisan 1929).
45. Çocuk haftasının kabulü ile birlikte bir yandan eğlenceler bir yandan da çocuk sorunu üzerine tartışmalar yapılmıştır. Çocuklar için eğlendirici etkinlikler, şenlikler, balolar, gürbüz çocuk yarışmaları, düzenlenmiştir. Bayram süresince sinema ve tiyatroların çocuklara ücretsiz olması, bayram yerleri kurulması ve buralarda salıncak, atlıkarınca, hokkabaz, kukla karagöz gibi eğlencelerin yapılması… çocuklara oyuncaklar, masal kitapları dağıtılması… gibi programların yanı sıra çocukların yaşadıkları sorunların dile getirilmesi tartışılması için toplantı, dergi, yazı, radyo programı gibi etkinlikler düzenlenmeye başlamıştır. Ankara’da çocuklar TBMM’nin önünden Çankaya’ya kadar süslenmiş arabalarla birlikte yürürler. Şarkılar, marşlar söylenir. Ankara Palas’ta ilk “çocuk balosu ve çay şöleni” düzenlenir. İstanbullu çocuklar Taksim anıtı önünde toplanmıştı. Bahriye bandosu eşliğinde bindikleri otomobillerle uzun uzun gezmişlerdi. Tepebaşı Tiyatrosu ve bahçesinde de çocuk tiyatrosu ve eğlenceleri vardır. Çocuk Haftası’nda yalnızca eğlence ve şenlik yoktu. Hafta boyunca Cumhuriyet’in çocuk politikasına katkı yapacak konular tartışılıyordu. Çocukların maruz kaldığı olumsuzluklar ve yaşadıkları sorunlar dile getiriliyordu. Çözüm arayışına çocuklar da katılıyordu. Çocuklar büyüklerden ciddi isteklerde bulunuyorlardı… İstekleri şunlardı: 1-Çocuklara mektep isteriz. 2-Fakir çocukları himaye için Himaye-i Etfal’in her tarafa yayılmasını isteriz. 3- Çocukları evlerde ve bilhassa mekteplerde, dövenlere, onlara zulmedenlere ait olan kanunlarımızın şiddetle tatbikini isteriz. 4-Çocukların ağır işlerde çalıştırılmamasını isteriz. 5-Sokaklarda yatan çocuklara çatı isteriz. 6-Çocukların dilenmelerine mani olmanızı isteriz. 7-Zengin, fakir her çocuğun hakkının müsavi olmasını isteriz. Hâkimiyet-i Milliye (24 Nisan 1929 ) ve Hâkimiyet-i Milliye (25 Nisan 1929).
46. Cumhuriyet 23 Nisan 1930 ve 23 Nisan 1931.
47. Cumhuriyet (23 Nisan 1933).
48. Ateş-Güneş Kulübü bir karar alacak ve şöyle diyecekti: “1-2-1934 Tamimi Her mânadaki varlığımızın vârisleri çocuklarımızın tam ve kâmil olarak küçük yaştan itibaren cemaatçı yetiştirilmeleri her Türk ailesinin en büyük kutlu vazifesi olduğu malumdur. Aile üstünde kendisi büyük bir aile ocağı tanıyan Ateş-Güneş Kulübünüz de; bu ümniye ile mensuplarının (kız, erkek) çocuklarına her suretle hizmeti en şerefli işlerden biri olarak bilmektedir. İdare Heyetiniz bu inanından ötürü 23 Şubattan itibaren her ayın “23”üne tesadüf eden günleri klübün çocuk günü olarak kabul etmiştir. Şöyleki; Bu günlerde âzalarımızın dört yaşından on iki yaşına kadar kız, erkek çocukları öğleden sonra saat üçte klüpte velilerinden biri nezaretinde toplanacaklar, içtimai terbiyelerine dair ciddi sözler işitecekler, eğlenecekler, muhtelif hediyeler alacaklar ve akşam saat 8 de dağılacaklardır. Ateş Güneşliler Reisi Cevat Abbas” Ateş-Güneş Yazılarından Birinci Kitap 23 Şubat Çocuk Gününü Yaşatanların Sözleri Ateş-Güneş’lilerin Çocuklarına Armağanıdır (İstanbul: Halk Matbaası, 1934) s.[3].
49. Hatta 1929 yılında Çocuk Haftası kutlamaları çerçevesinde çıkarılan Çocuk Haftası adlı hacimli eserde Meclis Başkanının, Başbakanın yazı ve fotoğrafları vardır, ama Cumhurreisi Mustafa Kemal’in yazısı veya kutlaması yoktur. Bkz. Çocuk Haftası Cilt 1 (İstanbul: Milliyet Matbaası, 1929) Himayei Etfal Umumi Merkezi Tarafından Neşrolunmuştur.
50. Umay 1950’de yayınladığı bir kitabında yaptığı katkıları zikrederken Çocuk Bayramı konusuna şöyle izah etmektedir: “Gün-Hafta-Sene Bir davanın hızını, çalışma temposunu arttırmak için senede bir gün, hafta, sene tesisini teklifim üzerine Çocuk Esirgeme Kurumu İdare Heyeti kabul etmişti. Memlekette ilk tatbik edilen bu usulün ihdası şerefi Kuruma aittir. 23 Nisan Çocuk Günü, Çocuk Haftası, Çocuk senesi muvaffak olmuş birer eser addedilebilir. Vatan yavrularının istikballerini sağlayan ve onlara çok geniş, ümitli ufuklar hazırlayan Türkiye Büyük Millet Meclisinin açılış tarihi, 23 Nisanı, Çocuk Günü olarak yaşamak ve çocukların bu günü Bayram olarak kutlamaları kadar derin manalı bir bayram az bulunur. Bu mesut günde bütün yurtta yapılan şenliklerden duyduğum manevi zevk çok yüksektir.” Dr. Fuat Umay; Seçmenlerimle Başbaşa (Ankara: Yeni Matbaa, 1950) s.34.
51. Dr. Fuat Mehmet “Çocuk Haftası” Çocuk Haftası Cilt 1 (İstanbul: Milliyet Matbaası, 1929) Himayei Etfal Umumi Merkezi Tarafından Neşrolunmuştur s.8.
52. Cumhuriyet (23 Nisan 1929).
53. Cumhuriyet 24 Nisan 1929
54. Dr. Fuat Mehmet “Çocuk Haftası” Çocuk Haftası Cilt 1 (İstanbul: Milliyet Matbaası, 1929) Himayei Etfal Umumi Merkezi Tarafından Neşrolunmuştur s.8
55. M. Zekeriya [Sertel] “Çocuk Haftası” Cumhuriyet (24 Nisan 1929) s.1 ve aynı yazı için M. Zekeriya [Sertel] “Çocuk Haftası” Çocuk Haftası Cilt 1 (İstanbul: Milliyet Matbaası, 1929) Himayei Etfal Umumi Merkezi Tarafından Neşrolunmuştur s.142
56. Makbule Sarıkaya; “Cumhuriyetin İlk Yıllarında Bir Sosyal Hizmet Kurumu: Türkiye Himaye-i Etfal Cemiyeti” A.Ü. Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi No:34 (Erzurum-2007) s.334
57. Çocuklar günü, dünyada da ilk çocuk günü kutlamalarından biri, belki de ilkidir. Cenevre’de 1925 yılındaki milletlerarası kongrede 1 Haziran Milletlerarası Çocuk Günü olarak kabul edilmiştir. 1954 yılında ise Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda her ülkenin kurumsal bir çocuk gününe sahip olması önerilmiştir. Dünya Çocuk Günü 1959’a kadar Ekim ayında kutlanmış, 1959’dan itibaren Kasım’ın 20’si olarak kabul edilmiştir. Japonya’da 1948’de 5 Mayıs günü kutlanır. Hindistan’da Jawaharlal Nehru’nun 1963’te ölümü ile çocuk günü kutlanmaya başlar.
58. 1923 yılındaki tadilen düzenlenen nizamnamede henüz 23 Nisan bayramı ifadesi geçmez. Türkiye Himaye-i Etfal Cemiyeti Nizamname-i Esasisi İşbu Nizamname İkinci Sene Kongresinde Tadilen Tanzim Edilmiştir Ankara: 339-923 (İstanbul: Sanayi-i Nefise Matbaası, [1923]) özel arşiv.
59. Türkiye Himaye-i Etfal Cemiyeti İstanbul Merkezi 1929 Senesi İptidasından Nihayetine Kadar Bir Senelik Umumi Rapor (İstanbul: Zelliç Biraderler Matbaası, 1920) s.16, 32 ve 42 özel arşiv.
60. Türkiye Çocuk Esirgeme Kurumu Anayasası (İstanbul: Resimli Ay Basımevi, 1935).
61. Çocuk Esirgeme Kurumu Merkez ve Kollarına Mahsus Çalışma Talimatnamesi (Ankara: Alaaddin Kıral Basımevi, 1944) madde:15 s.7 özel arşiv.
62. Türkiye Çocuk Esirgeme Kurumu Tüzüğü Tadil Projesi (Ankara: Yeni Matbaa, 1950) madde:9 s.10 aynı madde için bkz. Türkiye Çocuk Esirgeme Kurumu Tüzüğü 1951 Senesi Umumi Kongresinde kabul Edilmiştir. (Ankara: Doğuş Matbaası, 1951) madde:9 s.6 özel arşiv.
63. “Madde 9-23 Nisan Milli Hâkimiyet günü kurumun Çocuk Bayramının ve Çocuk haftasının ilk günüdür” “Türkiye Çocuk Esirgeme Kurumu Nizamnamesi” Resmî Gazete No:9699 (6 Eylül 1957) s. 1 v.d.
64. Çocuk Günü Haftası. Madde 9 — 23 Nisan Milli Egemenlik günü, Kurumun Çocuk Bayramı ve Çocuk Haftasının ilk günüdür. Çocuk Haftası 30 Nisan akşamı sona erer. Kurum, Uluslararası Çocukları Koruma Birliğinin üyesi olarak her yıl Ekim ayının ilk Pazartesi günü başlayan haftasında kutlanan «Dünya Çocuk Günü» ve «Haftası»na katılır. Türkiye ‘de bu gün ve haftanın canlı ve anlamlı olarak yaşamasını sağlar. “Türkiye Çocuk Esirgeme Kurumu Tüzüğü” Resmî Gazete No:11870 (23 Ağustos 1964) s.1 v.d.
65. Türkiye Çocuk Esirgeme Kurumu Tüzüğü” Resmî Gazete No:14634 (23 Ağustos 1973).
66. Türkiye Çocuk Esirgeme Kurumu Türk Çocuklarının 40 Yılık Koruyucusu Türk Annelerinin Kırk Yıllık Rehberi (Ankara: Ayyıldız Matbaası, 1959) s.7
67. Zaman 23 ve 24 Nisan 1935.
68. Ulusa Bayram ve Genel Tatil Günleri Hakkında Kanun” Kanun No:2739 (Kabul tairhi: 27 Mayıs 1935) Resmî Gazete No:3017 (1 Haziran 1935) s.5262.
68. Ulusa Bayram ve Genel Tatil Günleri Hakkında Kanun” Kanun No:2739 (Kabul tairhi: 27 Mayıs 1935) Resmî Gazete No:3017 (1 Haziran 1935) s.5262.
69. Hasan Akbayrak; “Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Millî Bayramlar” Tarih ve Toplum No:43 (Temmuz 1987) s.37.
70. İnönü, “Bayramınız kutlu olsun Cumhuriyet çocukları!” diye başladığı 23 Nisan 1943 tarihli konuşmasının sonuna doğru, “Büyük Gazi’nin Türk Cumhuriyetini ve vatan istiklalini emanet ettiği gençlik sizsiniz. Türk tarihinin hiçbir devrinde çocuklarımız o kadar yüce bir elden bu kadar değerli bir armağan almadı. Ne mutlu size” diye bitirir. Sözünü ettiği gençliğe hitabe olmakla birlikte, bayramın armağan edilmesi şeklinde yanlış anlaşılmaması için de bir sebep yok gibi gözüküyor. Enver Behnan Şapolyo; İnönü (İstanbul: Cumhuriyet Matbaası, 1943) s.36 Çocuk Esirgeme Kurumu Okul ve Okul Öncesi Kitapları.
71. “Lise ve Orta Mektepler Talimatnamesi” Resmî Gazete No:1701 (17 Kanunusani 1931) s.177
72. Madde 101 “c” bendi Millet Meclisi Ve Çocuk Bayramı Tatili (Nisanın 23 ve 24 üncü günleri)” bkz. “Muallim Mektepleri Talimatnamesi” Resmî Gazete No:1731 (31 Kanunusani 1931) s.215.
73. Örneğin 1932’de çıkan bir kanunda “Çocuk Bayramı münasebetiyle nisanın yirmisinden otuzuna kadar posta muraselatile telgraflara şefkat pulu yapıştırılması hakkında kanun” Kanun No:1947, Kabul Tarihi 13 Nisan 1932 Resmî Gazete No:2077 (14 Nisan 1932) s.1364
74. “İlkokul Yönetmeliği” Resmî Gazete No:14291 (29 Ağustos 1972) S.6
75. Resmî Gazete No:15759 (10 Kasım 1976) s.4
76. “Yaygın Eğitim Kurumları Yönetmeliği” Resmî Gazete No: 16720 (7 Ağustos 1979) s.43
77. Milliyet Çocuk İlavesi (23 Nisan 1957) s.2.
78. “Ulusal Bayram ve Genel Tatil Günleri Hakkında Kanun” Kanun No:2429 (Kabul tarihi:17 Mart 1981) Resmî Gazete No:17284 (19 Mart 1981) s.2
79. Aynı kanunun “D” bendinde, “…23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nda ana ve ilkokullar ile törenlere iştirak eden kurumlar tatil edilir.” Deniyordu. Buna uygun yönetmelik de çıkarılmıştı. [ “Ulusal ve Resmî Bayramlarda Yapılacak Törenler Yönetmeliği” Karar Sayısı 3/3456 Karar tarihi 14 Ağustos 1981 Resmî Gazete No:17475 (Yayın Tarihi 1 Ekim 1981) s.60 vd.] 1983 yılında yapılan bir değişiklikle kanun metninden “23 Nisan günü Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramıdır” ifadesi korunuyor ancak ““Bugün ana ve ilkokullar düzeyinde törenler yapılır” cümlesi çıkarılıyordu.[ 2429 Sayılı Ulusal Bayram ve Genel Tatiller Hakkında Kanunun 2 inci Maddesinin Birinci Fıkrasının Değiştirilmesine Dair Kanun” Kanun No:2818, Kabul Tarihi 20 Nisan 1983, Resmî Gazete No: 18024 (20 Nisan 1983) s.1]
80. Atatürk’ün çocuk sevgisi bilinir. Atatürk Birinci Dünya Savaşı sırasında Van’dan kimsesiz Abdurrahim’i, Bitlis’ten yetim kız Afife ve İstanbulKâğıthane’deki Darüleytamı (Yetimler Yurdu) gezerken tanıdığı Zehra’yı manevi evlat olarak almıştır. Ancak bütün bunların 23 Nisan ile ilgisi yoktur.
81. Bu kararın hukuki temelleri hâlâ tartışmalıdır. Ardından 24 Mayıs 1983 tarihindeki 2828 sayılı Sosyal Hizmetler ve Çocuk Hizmetler Kanunu kabul edilmiştir. Hakan Acar; Türkiye Çocuk Esirgeme Kurumu (1921-1981) (Anklara: Fişek Enstitüsü Çalışan Çocuklar Bilim ve Eylem Merkezi Vakfı Yayınları, 2005) s.70 v.d.
HABERE YORUM KAT