1. YAZARLAR

  2. Abdurrahman Dilipak

  3. 23 Nisan Anayasa şenliği
Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Yazarın Tüm Yazıları >

23 Nisan Anayasa şenliği

22 Nisan 2010 Perşembe 04:13A+A-

Bu sene 23 Nisan’ın farklı bir anlamı var.. “Milli Egemenlik” bayramını kutlamaya kutluyoruz da, “egemenlik” millette değil ki..

Egemenlik gasp edilmiş.. Bize sadece bayramı kalmış..
Cumhuriyet, “çoğunlukçu” bir siyaset anlayışının adıdır. Bu çoğunluk da “ulusal çoğunluk”u ifade eder.
Çoğunluk hem oy olarak, hem de inanç, kültürel kimlik, tarih, gelenek olarak CHP’nin değil. Ama CHP hem isim, hem de uygulama olarak bu hakkı tek başına elinde bulunduruyor.
Cumhuriyet’in mahkemesi, millet adına karar verir ama adına karar verdiği “millet”in siyasi iradesini, onun alameti farikası (Onu başka milletlerden ayıran), ana, belirleyici, temel özelliğini pek ciddiye almaz..
“Cumhuriyet savcısı” derken, pratikte ne anlaşılıyorsa, “Cumhuriyet Halk Partisi” derken, “Cumhuriyet” orada aynı anlama geliyor..
Bu Cumhuriyet nev-i şahsına münhasır bir Cumhuriyet’tir ve bunun adı da “Atatürk Cumhuriyeti”dir..
“Lâik, demokratik, sosyal bir hukuk devletidir” sözü sadece bir kandırmacadan ibaret.. Ne lâiktir, ne demokratik, ne sosyal ve ne de bir hukuk devleti..
İmamların devlet memuru olduğu, zorunlu din dersleri olan ve dinin tanımının devlet tarafından yapıldığı bir lâiklik mi olurmuş? Ya da hangi demokrasi bu? Kaba bir Cumhuriyetçi anlayış bile yok ortada henüz.. Mutlu bir azınlığın elinde, darbeci elitlerin derin müdahalesi ile yönetilegelen bir Cumhuriyet, sosyal devlet olabilir mi? Hukuk devleti demeyin sakın bana.. Güldürmeyin insanı.. Hangi hukuk. Basit bir kanun devleti bile olamadık hâlâ..
Neyse iyi oluyor iyi.. Bu süreçte yaşananlar her şeyi açıklamaya yeter. Bu süreçte yaşananlar bile başlı başına bir kazanım.. Maskeler iniyor ve kimin kim olduğu ortaya çıkıyor..
Bunlar “Atatürkçülük” konusunda bile samimi değiller..
Şu Anayasa tartışması sürecinde kim, hangi konuda, ne diyor, nerede duruyor, iyi takip etmek gerek...
DSP oylamaya katılmayacakmış. “Milli iradeyi boykot” kararı alıyorlar.. Parlamento çalışmasını boykot etmek ne anlama gelir?.. Hani girseler, grub kararı alamayacaklar ya, bazı üyeler vicdanına, ahlâkına, aklına ihanet etmeyecek ve Anayasa’ya destek olacak korkusu ile ne hallere düşüyorlar.. Bırakın Meclis iradesine güvenmeyi, kendi üyesinin iradesine güvenmeyen, saygı duymayan bir siyasi zihniyet..
Topu taca atıyorlar, Genel Kurul çalışmalarına katılacaklar, ama oylamaya katılmayacaklar. Bu da “demokratik sol”cu kafası..
MHP ne yapacak göreceğiz. DTP’yi de. CHP bu süreci engellemek için elinden ne gelirse onu yapacak. Takdik savaşları verecek. Ergenekon’un avukatlığına soyunacak..
CHP bu işin referanduma gitmesinden de korkuyor.. Ya millet büyük bir çoğunlukla evet derse, o zaman AYM ve CHP nasıl direnecek!.. CHP, AYM’den geri döndürmek istiyor, ama bu CHP’nin “son tango”su olur. AYM için de toplum vicdanında silinmez bir hatıra olarak kalır bu karar.. Böyle bir durumda, seçimlerin sonucu şimdiden belli.
CHP için kaçacak bir yer yok.. MHP ve Bahçeli için de bu işin sonu siyasi anlamda hiç de iyi olmayacak..
Ergenekoncular için ise bundan sonrasını kestirmek pek de kolay değil..
Samsun’da yaşananlar, Yıldız’a saldırı, bazı başka gelişmelerle bu durum siyasi bir hesaplaşmaya dönebilir..
Anayasa tartışmaları, Milli Egemenlik bayramı ile kesintiye uğrayacak. Ardından kaldığımız yerden devam edeceğiz..
Birileri Azınlıkçı bir Cumhuriyet, halksız bir demokrasi istiyor.. Darbecilerin avukatlığına soyunuyor.. Bugün bunu artık açıkça görebiliyoruz.. Herkes görüyor.. Ve herkes bu iş AK Parti olsa da, olmasa da bu süreçten geri dönüş olmayacağını da görüyor, biliyor.. Muhalefet boş bir çırpınış içinde.. Ve direndikçe toplum bu işin daha çok farkına varıyor.. Bir bakıma direnerek kendilerini tüketiyorlar..
Anayasa değişikliği tartışmaları, toplumsal hafızanın canlanması, gerçeklerin görülmesi, kimin aslında kimin sesi olduğunun anlaşılması için eşsiz bir fırsat..
Merak ediyorum, birileri bugüne kadar söylediklerinden daha fazla ne söyleyecek?.. Ne yapacaklar?..
Birileri bu 23 Nisan’ı nasıl kutlayacaklar!
Hani Parlamentonun saygınlığını ayaklar altına alıp, AYM ile gölgeleyerek nereye varacaklarını sanıyorlar..
Dışarıdan bakıldığında görünen manzaranın farkındalar mı?
Yarın bu olanları çocuklarına nasıl açıklayacaklar?..
Bugün yaşananlar birilerinin tarihinde, alınlarında kara bir leke olarak kalacak..
İyi, durmak yok, yola devam. Herkes kendi amel defterine kendi işlerini yazmaya devam etsin.
Sonunda, herkesin bir hesabı olsa da, bütün hesapların üzerinde hesabı olan bir hesap sahibi vardır ve O’nun dediği olacak..
Göreceğiz kim niçin içeride, kim niçin dışarıda.. Hocaefendiyi eleştirdikleri ya da irticaya karşı çıktıkları, Karabağ’ın Ermenistan’a verilmesine karşı çıktıkları için mi oradalar; yoksa kanlı darbe planları yaptıkları için mi? “Daha tutuklanmayı bekleyen sırada binlerce isim var” dedim diye mangalda kül bırakmayanlar, yüzbinlerce insanı tutuklamak ve halkın üzerine ateş açarak binlerce insanı gerekirse öldürme planı yapanlarla ilgili belgeler, birileri için hiçbir şey ifade etmiyor. Silahlar boru, belgeler kağıt parçası olup çıkıyor.. Sanki bu ülkede hiç darbe yaşamadık ve bütün bu iddialar bir masaldan ibaret..
Neyse, elbet bir gün mutlaka gerçekler ortaya çıkacak. Zulm ile abad olunmaz zira. Faili meçhuller, Mafia ilişkileri, terör hepsi ortaya çıkacak. Ne demişler. “Alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste..” Görelim Mevlam neyler, neylerse güzel eyler..
Çevik Bir şu postmodern darbeyi anlatsa da dinlesek hani.. Sahi şu ses kayıtları ne oluyor, hepsi montaj mı?
Selam ve dua ile..

VAKİT

YAZIYA YORUM KAT