2020 Türkiyesinden Manzaralar…
İslami Yaşamı Destekleme Derneği Genel Başkanı “Kızlar ailelerinin zoruyla bikini giyiyor. Evlenince koca baskı yapıyor. Bikini kadına yapılmış bir hakarettir!” diyor.
Bugünkü yazısında on yıl sonraki hayali Türkiye'yi yazan Yıldıray Oğur, tersinden bugün yaşanan laik faşizmi gözler önüne seriyor. Tebessümle okuyacağınız yazıda yasakçıların tutarsızlıkları ve komikliği oldukça başarılı bir şekilde ortaya konuyor:
Bikini sorunu
Yıldıray Oğur / Taraf
Yıl 2020 olmuş, Türkiye hâlâ plajlara bikiniyle girilip girilemeyeceğini tartışıyor.
2011 Anayasası'ndan sonra üyelerinin tamamı AKP'li Cumhurbaşkanları tarafından atanan Anayasa Mahkemesi'nin, AKP'nin iptali için başvurduğu Sahil Koruma Yasası'nda bir maddeyi iptal ederek getirdiği yasak yüzünden bugüne kadar pek çok bikinili kadın plaj kapılarından geri çevrildi, tatil için yurtdışına çıkmak zorunda kaldı.
Hatta Başbakan Kemal Kılıçdaroğlu bile yasak nedeniyle kızı ve eşiyle birlikte tatillerini yıllardır Rodos Adası'nda geçiriyor.
Geçen yıl 411 CHP-İP-TKP'li vekilin oyuyla kaldırılmaya çalışılan yasak yine Anayasa Mahkemesi'nden döndü. Vakit gazetesi bu girişimi "411 el ahlaksızlığa kalktı" manşetiyle verdi.
2010 yılındaki YAŞ toplantısında yaşanan tasfiyenin ardından İslami konularda hassaslaşan Türk Silahlı Kuvvetleri'nin de yasak konusundaki 'hassasiyeti' biliniyor. Başbakan Kılıçdaroğlu'nun eşi kıyafeti fazla açık bulunarak orduevlerine ve askerî hastanelere alınmıyor.
Konu son olarak anamuhalefet partisi Ak Parti'nin lideri Erdoğan'ın "Bikini sorunu ancak bizim iktidarımız döneminde çözülür" açıklamasıyla yeniden gündeme geldi.
Erdoğan, bikini sorunuyla ilgili Ak Parti'nin sosyolog, siyaset bilimci ve hukukçulardan oluşan bir komisyonla çalışmalarını sürdürdüğünü, bu çalışmalara ünlü mayo tasarımcısı Zeki Başeskioğlu'nun da katkı yaptığını açıkladı. Erdoğan "Bir defa bikini ile mayoyu birbirinden ayırmak gerek. Bikinide göbek deliği gözüküyor mayoda gözükmüyor. Biz mayoya karşı değiliz" dedi.
"CHP bikiniyi siyasi bir simge haline getirdi, laikliğin bayrağı yaptı" diyen Ak Partililere göre de "Anadolu kadını binlerce yıldır denize giriyor. Bizim babaannelerimiz de denize girerdi. Bikini tamamen sonradan laiklik propagandası yapmak için uydurulmuş siyasi bir simge."
İktidar partisi CHP yöneticileri ise AKP'nin bikini sorununu çözme konusunda samimi olmadığını düşünüyor. CHP'liler "Bu konudaki hassasiyetlerin farkındayız. Toplumsal gerginliğe neden olmadan bu sorunu çözmek, bikinili kızlarımızı daha fazla mağdur etmek istemiyoruz" görüşünde.
Taraf'a konuşan ünlü sosyolog ve siyaset bilimciler de sorununun ancak toplumsal uzlaşmayla çözülebileceği konusunda hemfikir. "Toplumun bir kesimi bikini özgürlüğünden korkuyor, 'başörtülerimizi çıkarıp bize de bikini giydirecekler' diye endişe ediyor. Bu endişe ve korkular haksız olabilir. Ama bu insanların endişelerini gidermek ve korkularını anlamak zorundayız" diyen akademisyenlere göre partiler bu meseleyi artık siyaseten kullanmaktan vazgeçmeli. Bikini yasağını savunan herkese faşist denmesini de eleştiren aydınlar "Faşist kelimesinin bu kadar rahat kullanılması yanlış. Burada faşizan bir tutum değil kaygılar ve korkular var" diyorlar.
Bu arada ismini vermek istemeyen ünlü bir araştırmacı anketlerinde bikinili kadın sayısının arttığını söyleyerek "Kadınların bikiniyle plajlara girmesinde tabii bir sorun yok. Ama ya diğer kadınlar da görüp heveslenirse, bikinili kadınların sayısı artarsa, bunları da düşünmek lazım" diyerek endişesini dile getiriyor.
Konuya sadece kadın hakları açısından baktığını vurgulayan İslami Yaşamı Destekleme Derneği Genel Başkanı ise "Bu kızlar ailelerinin zoruyla bikini giyiyor. Onlara kimse bikini giyer misin diye sormuyor. Evlenince koca baskı yapıyor. Bikini kadına yapılmış bir hakarettir" diyor. Bikininin laikliğin gereği gibi gösterilmesine de tepki gösteren dernek başkanı "Nutuk'ta bikiniden bahsedilmiyor. Atatürk'ün plajda resimleri var. O resimlerde kadınlar mayo ile denize giriyor. Yoksa hepimiz laikiz. Bizim annelerimizin de saçı açıktı. Sadece göbeğini gösteren insanlar mı laik olacak" diye konuştu.
Bu arada "Hem özgürlük hem ahlak" başlıklı bir bildiri yayımlayan üçüncü yolcu muhafazakâr-demokrat aydınlar, "CHP sadece bikini sorununu çözmeye çalışarak özgürlükten ne anladığını ortaya koydu. Biz bikinili kadınların sorunlarının çözülmesini istiyoruz ama bu yapılırken toplumsal değerler ve ahlak normlarına da zarar verilmemeli, başka kesimlerin özgürlük talepleri de karşılanmalı" görüşünü savundu.
Yasağın Türkiye'ye yakışmadığını söyleyen ünlü liberal köşe yazarı ise "Yasak kalkarsa bikinili kadın sayısı azalır. Zaten Anadolu'da zenginleştikçe dindarlaşma artıyor" diyerek.....
***
Tamam sustum.
Bugün devletin yaşam tercihlerimize müdahalesini destekleyenler bu kafa böyle giderse devran değişir güç el değiştirirse yarın başlarına gelecekten korksunlar diye yazdım.
Ey başörtüsü yasağını savunanlar, yasağa karşı susanlar. Savunduğunuz şeyin, uzlaşmayla çözülmeli tavsiyelerinizin ne kadar aptalca olduğunu gördünüz mü şimdi? Ve size faşist derken ne kadar haklı olduğumuzu?
Ha bu arada, hizmet alan - hizmet veren mevzuu açılırsa sırf başı açık olduğu için taraflı bulunan hâkimlerin dramını da yazarım bir gün...
HABERE YORUM KAT