1931 İstanbul seçimleri ve bağımsız mebus adayı Kazım Karabekir
2019 yılının Nisan ayları idi. Bakırköy Belediyesi tarafından Gayrimüslim bestekarlar adlı bir program düzenlenmişti. Programa tanıdık bir arkadaşın daveti üzerine ben de katıldım. Açılış konuşmasını yapmak üzere kürsüye çıkan Belediye başkanı sözlerine; "Dedem anlatırdı Doğu Cephesinde iken yanımıza bir panzer yanaştı. Panzer, içindeki kişinin heybeti karşısında adeta ezilmiş gibi duruyordu. Evet, bu heybetli adam Mustafa Kemal Paşa’nın silah arkadaşı Kazım Karabekir’di. Ve şuan Kazım Karabekir Paşanın değerli emaneti kızı aramızda" demesiyle salonda alkış tufanı koptu. Hiç unutmam o günü, gerçekten Kazım Karabekir Mustafa Kemal’in silah arkadaşı mıydı!!
Ya da bu gösterilen hürmette samimiler miydi?
Meseleyi nereye bağlayacak diye sorarsanız sizi 1931 Seçimlerine götürmek istiyorum. Özellikle de İstanbul Seçimleri…
1926 İzmir Suikasti bahane edilerek ülkedeki tüm muhalefet tasfiye edilmiş, basın susturulmuştur. Kontrollü muhalefet için bizzat Mustafa Kemal tarafından kurulan Serbest Cumhuriyet Fırkasının halk tarafından ciddi bir karşılık bulması Mustafa Kemal’i rahatsız etmiştir. Bu rahatsızlık partinin kendisini fesih etmesiyle ortadan kalkar. Bunun yerine Mecliste bağımsızlara yer vererek örgütlü yapı olmadan bireysel bir şekilde hükümetin denetilmesi isteniyordu. Bir yandan da dış basında yer alan Tek Parti dikta görüntüsü gölgelenmek isteniyordu.
5 Mart 1931’de 268 milletvekilinin oy birliği ile seçimin yenilenmesi kararı alındı. 6 Mart tarihli Cumhuriyet seçim faaliyetlerinin başladığını manşetten ‘’İntihabat emri gece verildi ‘’başlığı ile duyurdu.
İstanbul’da CHF 16 yerine 12 aday göstererek bağımsızlara 4 kişilik yer bırakmıştır. 31 Mart tarihli Cumhuriyet gazetesi İstanbul’da seçimlerin ilk aşamasına 8 Nisan günü başlayacağını, seçmenlerin 10 Nisan akşamına kadar oy kullanabileceklerini duyurdu. İstanbul genelinde birinci seçmenlerin oylarını kullanabilmeleri için ilin çeşitli yerlerine toplam 163 sandık konuldu. 1927 seçimindeki sandık sayısının 103 olduğu göz önünde tutulursa önemli bir artış anlamına geliyordu.1
Seçimler sonucunda 1.335’i merkez 224’ü çevre illerden olmak üzere toplam 1.559 ikinci seçmen seçildi. Seçimin ilk aşaması tamamlanınca CHF İl başkanı Cevdet Kerim Bey İstanbul’da 160-170 bin seçmen olduğunu bunların yüzbin kadarının oy kullandığını belirtti. Dikkat çekici olan ise birinci seçmenlere dolaylı yoldan seçim hakkı tanınmamış olunuyordu. Çünkü CHF 2.seçmen listesi seçilecek sayı kadar aday çıkarmıştı. Birinci seçmenlere tercih hakkı sunulmamıştı. Yani her türlü bu adamlar 2. Seçmen olacaktır. 2. Seçmenler ise kimin milletvekili olacağına karar verecektir.
2. Seçmenlerin seçim işlemlerinin tamamlanmasından sonra sıra milletvekili adaylarının belirlenmesine gelir. 20 Nisan günü Mustafa Kemal’in imzasıyla aday listeleri yayınlanır. İstanbul için 16 yerine 12 aday gösterilerek bağımsızlara 4 kişilik yer bırakılmıştır. Seçimlerin yapılacağı 24 Nisan’a kadar toplam 48 kişi boş bırakılan bağımsız adaylık başvurusunda bulunur. Bu başvurular arasında dikkat çekici isimler mevcuttur. TPCF eski başkanı Kazım Karabekir, TPCF üyeleri Refet Bele ve Feridun Fikri Düşünsel gibi bir dönemin muhaliflerinin ta kendisidir. Bu başvurular rejimi ciddi anlamda korkutmuş olmalı ki basında ikinci seçmenlerin, bağımsız adaylara oy vermeyecekleri ve böylece İstanbul’da 16 yerine sadece 12 CHF adayının seçileceğine dair birçok haber çıktı.
Seçimin yapıldığı 24 Nisan gününün tarihini taşıyan Cumhuriyet’in ilk sayfasında manşette yer alan ‘’İntihabat bugün yapılıyor’’ başlıklı haberde daha seçim yapılmadan seçim sonuçları duyuruldu! Haberde şu satırlara yer veriliyordu:
Müstakil namzetlerin rey alamayacakları zannediliyor. Bu takdirde İstanbul’da yalnız fırka namzetleri intihap edilecek ve 4 mebusluk münhal kalacaktır. Dün birçok müntehib-i sanilerle temas ettik. Bundan anladığımıza göre bugün İstanbul’un 16 mebusunun tamamen seçilemeyeceği anlaşılmaktadır. CHF’nin namzedi olan 12 mebusun müttefikan intihap edileceği tabidir. Fakat müstakillik intihabı çok şüphelidir. Çünkü CHF müntehib-i sanileri şimdiye kadar müstakilen namzetliklerini koyan zevat arasında Gazi Hz’nin beyannamelerinde müstakil mebusluk için tasrih edilen evsaf ve şeriati tamamıyla haiz kimse görememektedir. Binaenaleyh ağleb-i ihtimal müntehib-i saniler bugün 4 müstakil mebus için rey vermeyeceklerdir. Bu takdirde bu 4 mebusluk için CHF ‘nin yeninden namzet göstermesi zarureti hasıl olacaktır.2
Cumhuriyet bu haberi Mustafa Kemal’den aldığı telgraf üzerine böyle bir manşet atmıştı. Telgrafta; ‘’başka programdan seçeceğiniz mebuslar için fırkamın müntehib-i sanilerine dikkat noktası olarak gösterdiğim evsaf yalnız laiklik, cumhuriyetçi, milliyetçi ve samimi olmaktır’’3
Seçim sonuçları gerçekten de Cumhuriyet’in dediği gibi çıktı. Ve ikinci seçmenler 48 bağımsız aday arasında Mustafa Kemal’in istediği türden hiçbir ‘’laik, cumhuriyetçi, milliyetçi ve samimi aday" bulamadı!
Seçim kanununa göre seçilebilmek için tek oy bile yetiyordu ama hiçbir bağımsız aday tek bir oy bile alamadı. Sonuç olarak CHF’nin gösterdiği 12 aday seçildi ve 4 kişilik boş yer kaldı. Daha sonra ara seçimlere gidilerek boş kalan 4 kişilik yer CHF tarafından dolduruldu. Bağımsızlara yer bırakılmayarak kendi adaylarını seçtirdi.
Doğu Cephesi Komutanı, TPCF başkanı ve hatta Mustafa Kemal’in silah arkadaşı (!) tek bir oy bile alamadı. Kızı bu tarihi olayı bizden daha iyi biliyordur. Hatta bir ara bazı kanallarda tarih tartışmalarına bile katılıyordu. Kemalizmin gazabına uğramamak için Doğu Cephesi’ne kadar ki Karabekir Paşa’ya sahip çıkıyor. Ondan öte babasının bizzat Mustafa Kemal’den çektiklerini hiç dinlendirmiyor. En fazla Mustafa Kemal’e sürekli yanlış bilgi verildiği ve bu yüzden aralarının bozuk olduğunu anlatır durur. Oysa kendisine hak veriyorum. Babasına bir rey bile fazla gören zihniyet ile çatışmanın bedelinin ağırlığı ortada duruyor...
Hasıl-ı kelam Kemalizm tam da böyle bir şey; siz ömrünüzü Kemalizm ile mücadele içinde geçirebilirsiniz. Ama evlatlarınız gerek sistemin zorbalığı, gerek çıkar düşkünlüğü ve gerekse de resmi-ideolojik eğitim sistemiyle öğütüldüklerinden Kemalist yapılabiliyor.
25 Nisan 1931'e dönecek olursak; Cumhuriyet her zamanki gibi kendisine verilen görevi yapmaya devam eder. Seçimlerin olduğu gün halkın tepki vermediği tam tersine şenlik havasında bir seçim olduğunu uzun uzun anlatır. Çok detaya girmiyorum ama şu başlıklar altında seçimin nasıl bir havada geçtiğini uzun uzun anlatır:
-Yeni İstanbul Mebusları Nasıl İntihap edildi?
-İntihap Nasıl Başladı?
-Mızıka Bahçede Güzel Havalar Çalıyordu
-Salonda münakaşalar
-İntihap Başlıyor
-Heyecanlı Bir Latife
-İlk Rey
-Öğle Tatili
-Sandık kapanıyor
-8’i 18 geçe
-İntihap bitiyor. (25 nisan 1931)
Kaynakça:
1- Cumhuriyet 12 Nisan 1931
2- Cumhuriyet1 24 nisan 1931
3- Mustafa Kemal Atatürk, Atatürk’ün Tamim, Telgraf ve Beyannameleri, Cilt 4, Ankara, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu, Atatürk Araştırma Merkezi, Ankara 1991,s 605.)
4- Tek Partinin İktidarı Türkiye’de Seçimler Ve Siyaset (1923-1946) Ahmet Demirel
Not: İkinci seçmen sayıları da ilçelere göre şu şekilde dağılıyordu: Adalar 15,Bakırköy 45 ,Beşiktaş 113 , Beykoz 49 , Beyoğlu 329 ,Eminönü 183 ,Fatih 337, Kadıköy 91,Sarıyer 47,Üsküdar 126, Çatalca 87 , Kartal 30 , Silivri 31, Yalova 29
YAZIYA YORUM KAT