1. HABERLER

  2. HABER

  3. 15 TEMMUZ DARBE GİRİŞİMİ

  4. 156 Kara Harp Okulu Öğrencisi Hakkında Dava Açıldı
156 Kara Harp Okulu Öğrencisi Hakkında Dava Açıldı

156 Kara Harp Okulu Öğrencisi Hakkında Dava Açıldı

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, 15-16 Temmuz’da darbeye kalkıştığının belirlendiği belirtilen 156’sı Kara Harp Okulu öğrencisi, 8’i rütbeli 164 kişi hakkında Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesi’nde dava açtı.

09 Mart 2017 Perşembe 08:08A+A-

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından, 15-16 Temmuz 2016’da darbeye kalkıştığının belirlendiği belirtilen 156’sı Kara Harp Okulu öğrencisi, 8’i rütbeli 164 kişi hakkında Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesi’nde dava açıldı.

AA’da yer alan habere göre, iddianamede, darbe kalkışması sırasında Kara Harp Okulu’nda kursiyer olup, subaylık eğitimi gören askerî personelin Genelkurmay Başkanlığı Karargâhı’na helikopterlerle nakledildiği belirtildi.

Kara Harp Okulu’ndan gelen, çoğunluğu astsubaylıktan subaylığa geçen sanıkların, darbenin kalkışmasının başarılı olması için saat 02.00 sıralarında silâhlı olarak karargâha geldikleri bildirilen iddianamede, sanıkların, askerî darbenin başarısız olduğunun kesin olarak anlaşıldığı saatlere kadar sivil halkın karargâhı ele geçirmesine ve darbe kalkışmasının yönetildiği yerin düşmesine engel olmaya çalıştıkları ifade edildi.

22.30 Sıralarında Alarm Verildi

İddianamede, Ankara’daki Kara Harp Okulu’nda olay akşamı saat 21.30 sıralarında içtima alındığı, kursiyer subay yaklaşık 400 kişinin bulunduğu okulda, bir gün sonraki Afyonkarahisar gezisi için kursiyerlerin hazırlıklara başladığı kaydedildi.

Okulda saat 22.30 sıralarında alarm verildiği, kursiyerlerin silâhlarla kamuflajlı ve teçhizatlı şekilde Bozpark’ta toplandığı, bazılarına mühimmat verildiği anlatılan iddianamede, bir albayın, buradaki kursiyerlere “hükümet bölücü terör örgütü ile anlaştığı için TSK’nın yönetime el koyduğunu, sıkıyönetim ilan edildiğini ve emre uymayanların şiddetli şekilde cezalandırılacağını” söylediği bildirildi.

İçtima alanında yarım saat kadar bekleyen kursiyerlerin önce ağaçlık alana sonra yemekhaneye götürüldüğü kaydedilen iddianamede, iki saat bekleyen kursiyerlerin saat 01.00 sıralarında aceleyle tören alanına çıkarıldığı, burada her biri 15 kişiden oluşan gruplara ayrıldığı aktarıldı.

Kursiyerlerin saat 02.00 ve sonrasında, Kara Harp Okulu Dekanı ve Kurmay Başkanı’nın emri ile 15 kişilik her grubun başında bir rütbeli olacak şekilde helikopterlere bindirilerek silâhlı, teçhizatlı, kamuflajlı şekilde Genelkurmay Başkanlığı Karargâhı’na gönderildiği anlatılan iddianamede, kimin hangi silâhı kullandığının belli olmaması için bütün askerî karargâhlarda silahların rastgele dağıtıldığı ifade edildi.

Hangi Silâhla Kimin Öldürüldüğü Tespit Edilemedi

Bu karışıklık dolayısıyla o gece silah kullanıldığı hâlde hangi silâhla kimin öldürüldüğü veya yaralandığının tespit edilemediği kaydedilen iddianamede, teslim olan askerî personelin de kullandığı silâhları topluca bıraktığı ve kayıt tutulmasını önlediği, böylece sanıkların gece boyunca sivil halkın üzerine korkutmak amacıyla silâhla ateş etmelerine rağmen kimleri öldürdükleri veya yaraladıklarının kesin şekilde belirlenemediği vurgulandı.

Genelkurmay Başkanlığı Karargâhı’na gelen kursiyerlerin gruplar hâlinde çevre güvenliğinde görevlendirildiği, sivil halkın karargâha girmesini önlemek ve içerideki askerî darbeyi yöneten gürûhun güvenliğini sağlamak için karargâh çevresine sevk edildikleri anlatılan iddianamede, her kursiyere bir miktar mühimmat daha verildiği, belli aralıklarla karargâh çevresine dizilen kursiyerlerin başına da rütbeli askerî personelin geçtiği belirtildi.

“Savunmaları Doğru Değil”

Kursiyerlerin Kara Harp Okulu’nda bulundukları sırada askerî darbenin başladığını bildikleri, darbenin başarılı olmaması üzerine ifadelerinde, “askerî darbe olduğunu bilmediklerini, karargâhı savunmak için getirildiklerini, kandırıldıklarını sabah öğrendiklerini” söyleyerek suçtan kurtulmaya çalıştıkları aktarılan iddianamede, bu sebeple sanıkların “kandırılarak karargâha getirildikleri” iddialarının doğru olmadığı kaydedildi.

Kursiyerlerin “okul nöbetçi âmirinin nizamiyelere saldırı olduğu, okulun güvenli olmadığı ve güvenli bir yere götürüldüklerini söyleyerek Genelkurmay Karargâhı’na sevk edildiklerini”, “Genelkurmay Başkanı’nın rehin alındığı ve karargâhı korumak için buraya götürüldükleri” veya “karargâha terör saldırısı olduğunun söylendiği” yönündeki savunmalarının da gerçek olmadığı ifade edilen iddianamede, “Şüphelilerin kandırıldıklarını iddia ettiği ancak onları kimsenin kandırmadığı, başından beri askerî darbe olduğunu bildikleri, gönüllü olarak helikopterlere binerek silâhlı şekilde geldikleri, mensubu oldukları örgütün askerî darbesinin başarılı olması için ellerinden gelen gayreti gösterdikleri, sivillerin kasten öldürüldüğünü gördükleri, cesetleri taşıdıkları, meşrû bir olayın içinde olmadıklarını bildikleri hâlde karargâhtan kaçmadıkları anlaşılmıştır.” denildi.

Sanıkların, “sivil halk katliamı yapmak için Genelkurmay Başkanlığı’na götürüldüğü ancak kursiyerlerin kullandığı eğitim tüfeklerine karargâhtaki mühimmatların uymadığı” kaydedilen iddianamede, “helikopterlerle taşınan mermiler tüfeklere uygun olmadığı için Genelkurmay Karargâhı’nı ele geçirmek isteyen sivil halka yönelik bir katliamın gerçekleştirilemediği” bildirildi.

“Daha sonra da helikopterlerle taşınan mühimmatın dağıtıldığı, helikopterlerin bu katliamı gerçekleştirmek için sivil halkın üzerine ateş açtığı, bir kısım ölümlerden sonra korkan sivil halkın Genelkurmay Karargâhı’nı boşaltıp dışarı çıkmak zorunda kaldığı” belirtilen iddianamede, “Ankara’da topluca, aceleyle ve teçhizatlı olarak askerî bir kışladan çıkmanın ancak askerî bir darbe sırasında mümkün olduğunu her mantıklı kişinin bilebileceği” kaydedildi.

Sanıkların 37’sinde ByLock Bulundu

İddianamede, Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nın, sanıklardan, albay rütbesiyle Siirt 3. Komando Tugay Komutanlığı’nda kurmay başkanı olarak görevli olan Erdoğan Kurt’un, önceden Kara Harp Okulu Anafartalar Tabur Komutanlığı görevini icra ettiğini, 15-16 Temmuz’da darbe kalkışmasına destek vermek maksadıyla sivil aracıyla saat 01.30’da Kara Harp Okulu’na geldiğini, personelle helikoptere binip Genelkurmay Başkanlığı’na intikal ettiğini bildirdiği ifade edildi.

Sanıklardan Muhammed Veli Karaboğa ve İsmail Tunç’un üst aramasında birer, Sedat Ayvaz’ın okuldaki odasında iki, Murat Orbay’ın Tandoğan Orduevi’ndeki eşyaları arasında bir adet 1 ABD doları olduğu bildirilen iddianamede, 37 sanığın ByLock kullandığı, bir kısmının ise anne, baba ya da kardeşlerinin bu programın kullanıcısı olduğunun belirlendiği aktarıldı.

Yine sanıklardan 7’sinin Bank Asya’da kendi adına, bir kısmının ise yakınları adına hesaplar bulunduğu ifade edilen iddianamede, bazı şüphelilerin yakınlarının Kanun Hükmünde Kararname ile kamudan ihraç edildiği, sanıklardan Bayram Altunbaş’ın kardeşinin Gülen örgütü yöneticilerinden olduğu belirtilen İsmet Aksoy, sanık Emrullah Kaya’nın kardeşinin Ali Çelik, sanık Ümit Hamarat’ın ise yine Gülen örgütü yöneticilerinden olduğu belirtilen Reşit Haylamaz ve Selman Kuzu ile cep telefonu görüşmelerinin tespit edildiğine dikkat çekildi.

İddianamede, sanıklardan 9’unun Gülen örgütüne bağlı kurumlarda çalıştığı, kimi sanıkların yakınlarının da buralarda görev yaptığı bildirildi.

İstenen Cezalar

İddianamede sanıkların “anayasayı ihlâl” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapsin yanı sıra “terör faaliyeti çerçevesinde, korku, kaygı veya panik yaratabilecek tarzda silâhla ateş etme” suçundan 9'ar aydan 4 yıl 6’şar aya kadar mahkûmiyetleri istendi.

Sanıklardan Erdoğan Kurt’un ise “askerî komutanlığı gasp” suçundan ayrıca müebbet hapsi talep edildi.

Mahkemede, 2 Mayıs 2017’de başlayacak yargılama ve 18 Mayıs’a kadar devam edecek.

HABERE YORUM KAT

1 Yorum