15 Temmuz’u Fonlayan Körfez Ülkesi: Birleşik Arap Emirlikleri
Katar krizi öncesi ABD basınında algıları hazırlamak için para karşılığı 14 adet makale yayınlatılmışsa eğer, şu geçen 4 yıl içinde aynı ABD basınında Türkiye aleyhine hangi mecralara kaç para karşılığında kaç tane yazı yazdırıldı.
Yeni Şafak gazetesinden MEHMET ACET, Katar’a uygulanan ambargonun aktörlerinden Birleşik Arap Emirlikleri’nin 15 Temmuz darbe girişimindeki rolü konusundaki iddiaları yorumlayan bir yazı yazdı.
İstanbul Beyoğlu Belediyesi’nin birkaç ayda bir düzenlediği “Beyoğlu Buluşmaları” isimli bir platform var.
Dar katılımlı davetli listesi ve bir ana konuşmacı…
Format bu şekilde.
5-6 ay kadar önce bu platformun konuşmacısı Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu olmuştu.
Uhdesindeki konularla ilgili ufuk turu yapan Çavuşoğlu, konuşmasının bir yerinde “Türkiye’deki darbe girişimine parasal destek sağlayan bir Müslüman ülkeden” söz edince kulak kabarttık.
Bakanın ağzından duyduğumuz cümle şöyle bir şey idi:
“Türkiye’deki darbe kalkışmasına, hükümeti gayrı meşru yöntemlerle devirme çabalarına bir ülkenin 3 milyar dolar para desteğini sağladığını biliyoruz. Üstelik bu, Müslüman bir ülke.”
Konuşma devam ederken, “Çavuşoğlu hangi ülkeyi işaret ediyor?”diye sorduk.
Cevap tahmin ettiğimiz gibiydi.
“Birleşik Arap Emirlikleri…”
“NASIL PARALAR HARCANDIĞINI ÇOK İYİ BİLİYORUZ”
Cuma akşamı Ak Parti teşkilatlarına iftar veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, Körfez krizi başladıktan bu yana, Türkiye’nin duruşunu en net yansıtan konuşmayı o akşam yapmıştı.
Konuşmanın bir yerinde “15 Temmuz’a sevinenler” diye bir bağlam vardı.
Erdoğan, “Darbe girişimi olduğu zaman Körfez’de kimlerin buna sevindiğini çok iyi biliyoruz” deyip, şöyle devam etti:
“Birilerinin istihbarat örgütleri varsa bizim de var. Kimlerin o geceyi nasıl geçirdiğini çok iyi biliyoruz. Türkiye’de ne oldu, ne oluyor, bitti mi, gidiyor mu, darbe neticeye ulaştı mı, ulaşıyor mu? Bunu takip edenleri çok iyi biliyoruz. Nasıl paralar harcandığını çok iyi biliyoruz.”
Özellikle son cümleye dikkat.
“Nasıl paralar harcandığını çok iyi biliyoruz.”
Cumhurbaşkanı’nın bu sözleri, 5-6 ay önce Beyoğlu buluşmalarında konuşan Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nun daha açık şekilde telaffuz ettiği konuyla kesişiyor.
3 MİLYAR DOLAR NEREYE NASIL HARCANDI?
Katar krizinin en şahin aktörünün Birleşik Arap Emirlikleri olduğunu biliyoruz.
Bu körfez ülkesinin ismi, Türkiye’de sadece 15 Temmuz bahsinde değil, çok daha öncelerden, Gezi eylemlerinden beri kulağımıza çalınıyor.
3 milyar dolar çok ciddi bir rakam.
Cumhurbaşkanı'na bu bilgileri veren istihbarat teşkilatı, bu paraların nerelerde nasıl harcandığı konusunda da mutlaka fikir sahibi olmalı.
Belki o bilgiler de ortaya çıkar.
Ancak biz, açık kaynaklardan bu paraların bir kısmının son krizde nasıl harcandığına dair bir takım verilere şimdiden sahibiz.
Mesela…
Ortadoğu’dan haberler, yorumlar geçen Middle East Eye isimli yayın kuruluşunun baş editörü David Hearst şu bir haftalık Katar kriziyle ilgili çok çarpıcı bir iddiada bulundu.
Dedi ki:
“Katar krizi patlak vermeden önce ABD basınında Katar ve teröre verilen destek başlığıyla 14 haber/makale yayınlandı. Normalde ABD basınının bugünlerde Katar ile ilgilenmesini gerektiren bir durum yoktu. Ama bu haber ve makaleler parayla hazırlatıldı.”
Nasıl ama?
ABD basını deyip geçmeyelim lütfen.
Onların yer yer ülkemizde de hissettiğimiz şöyle bir gücü var.
Herhangi bir ABD gazetesinde çıkan bir haber, tercüme yoluyla dünyanın her yerinde kolayca yayılıp, ses getirebiliyor.
Bu kadar güçlü yayılım gücüne sahip basın kuruluşlarına az para ödenmemiştir herhalde.
TÜRKİYE ALEYHTARI HABERLER DE Mİ PARAYLA YAZDIRILDI?
Peki, David Hearst’in patlattığı bu bomba ile Türkiye’deki darbe girişimleri için harcanan paralar arasında bir korelasyon kurulabilir mi?
Körfez krizi patlak vermeden önce Katar aleyhine yapılan 14 haber/yorum para karşılığı yapıldıysa eğer, ABD’nin koca koca gazetelerinde yayınlandığında tek elden yönetilen bir kampanya olduğu apaçık belli olan Türkiye konulu haberlerin bedavaya gittiğini düşünebilir miyiz?
Hele hele bir Körfez ülkesinin Türkiye’deki yönetimi devirmek için 3 milyar dolar fon sağladığını düşünecek olursak.
Şimdilik cevabı bizde olmadığı için sadece soralım.
Acaba, 2013 sonbaharında ABD basınında aynı günlerde yayınlanan haber/yorumlarla ülkenin tepe yöneticilerini doğrudan hedef alan, bir kara propaganda olduğu hemen belli olan tezviratlar Birleşik Arap Emirlikleri fonuyla mı beslendi?
Bir acabamız daha var.
Acaba, 15 Temmuz’a giden yolda yine ABD basınında “Türkiye’de yakında darbe olabilir” temasıyla çıkan haberler siparişle, parası ödenerek yapılmış haberler mi idi?
3 milyar dolar para az mı?
Kim bilir bu kirli paralar başka kimin cebine hangi misyonu üstlendiği için girdi?
Pazartesi günü burada, bir Körfez ülkesi olan Birleşik Arap Emirlikleri’nin, Türkiye’de 15 Temmuz darbe girişimindeki rolünü ve o meşum kalkışmaya sağladığı para desteğini anlatmıştık.
Bugün de o trafiğin nasıl yürüdüğüne bakacağız.
29 Temmuz 2016, yani 15 Temmuz kalkışmasından iki hafta sonra, Ortadoğu’dan geçtiği dikkat çekici haberlerle tanınan Londra merkezli Middle East Eyes sitesinde, yayın yönetmeni David Hearst imzalı bir haber çıktı.
Haber, kaynağını Türk istihbaratına dayandırıyordu ve şöyle diyordu:
“Birleşmiş Arap Emirlikleri hükümeti 15 Temmuz’dan haftalar önce FETÖ’ye para aktardı.”
Haber, belki de 15 Temmuz’un curcunalı günlerine rastladığı için yayınlandığı tarihte yeterince ilgi görmedi.
İlerleyen aylarda Gerçek Hayat dergisinin aynı konuyla ilgili kapsamlı bir dosya hazırlayıp okurlarıyla paylaştığına tanık olduk.
FETÖ’YE BAE ADINA PARA GÖTÜRMEYE GİDEN ARACI
Şimdi o haberden yola çıkarak darbe kalkışması için yapılan fonlamanın nasıl bir trafik izlediğine bakalım:
1-Birleşik Arap Emirlikleri hükümeti, FETÖ’ye para yardımı yapmak için bir aracı belirledi. Bu aracı, Abu Dabi Veliaht Prensi Muhammed bin Zeyid el Nahyan ile yakın ilişkileri olan Muhammed Dahlan idi.
Gazze’de Hamas iktidara gelmeden önce El Fetih partisinin bu bölgedeki lideri olan Dahlan, yolsuzluktan yargılanmaya başlayınca Filistin’i terk edip Körfez’e sığınmıştı.
Sürgün yeri olarak da Abu Dabi’yi seçti.
2-Habere göre Dahlan’ın Fetullah Gülen ile iletişim kurmasına, ABD’de yaşayan Filistinli bir iş adamı yardımcı oldu. Bu iş adamının kimliği Türk gizli servisi tarafından biliniyordu.
3-BAE’de bulunan Sky News Arapça ve Al Arabiya gibi medya kuruluşları, 15 Temmuz gecesi Türkiye’deki darbe girişiminin başarılı olduğu ve hatta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yurt dışına kaçtığı gibi asılsız iddialar ortaya attılar.
4-BAE hükümeti ancak 16 saat sonra, yani ancak darbe girişiminin başarısız olduğu kesinleşince bu girişimi kınadı.
5-Devamında BAE sosyal medyasında Dahlan’a yönelik öfke dolu mesajlar paylaşılmaya başladı.
BAE hükümeti de, Dubai havalimanında darbeci olduğu öne sürülen iki Türk generali yakalayıp iade ederek Ankara ile ilişkileri düzeltmeye çalıştı.
6- Dahlan BAE’yi de terk etmek zorunda kaldı ve şimdi Mısır’da yaşadığı sanılıyor.
HESAP TUTMAYINCA ADAMINI SATIP ÇEKİLDİ
Bu 6 maddelik hikayeden şu özet çıkıyor:
Birleşik Arap Emirlikleri, Ortadoğu’da İsrail’in ayakçılığını yapan mafyatik işlere bulaşmış, Türkiye’deki gezi eylemlerinde de adı geçen Dahlan’ı kullanarak 15 Temmuz’a destek atıyor.
Ne ile?
Para gücüyle.
Ancak darbe kalkışması başarısız olunca paniğe kapılıp araya koyduğu adamını satıp geri çekiliyor.
Hikayenin özeti bu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın geçen Cuma akşamı iftar konuşmasında kullandığı “Nasıl paralar harcandığını çok iyi biliyoruz”cümlesinin bağlam olarak oturduğu zemin tam da burası.
İsim vermiyor ama kast edilen adresin neresi olduğu besbelli.
Tıpkı Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nun 5-6 ay önce benim de dinleyici sıralarında yer aldığım bir toplantıda ifade ettiği “Türkiye’deki darbe kalkışmasına, hükümeti gayrı meşru yöntemlerle devirme çabalarına bir ülkenin 3 milyar dolar para desteği sağladığını biliyoruz. Üstelik bu, Müslüman bir ülke”
Sözleri gibi.
Bir ucu her durumda Türkiye’ye uzanma ihtimali olan Katar krizinin baş mimarlarından biri olan Birleşik Arap Emirlikleri’nin bu operasyondaki rolü belli olunca Erdoğan bir hatırlatmada bulunuyor.
Sizin yakın zamanda Türkiye ile ilgili neler yaptığınızı biliyoruz hatırlatması.
Middle East Eye’ın Yayın Yönetmeni David Hearst geçen gün El Cezire’nin İngilizce yayınına katıldı ve Katar kriziyle ilgili yine dikkat çekici laflar etti.
Şöyle şeyler dedi:
“Katar krizi patlak vermeden önce ABD basınında Katar ve teröre verilen destek başlığıyla 14 haber/makale yayınlandı. Normalde ABD basınının bugünlerde Katar ile ilgilenmesini gerektiren bir durum yoktu. Ama bu haber ve makaleler Körfez ülkelerinin paralarıyla hazırlatıldı.”
Parayla lobi faaliyetinde bulunmak, parayla suni gündemler oluşturmak, kara kampanyalar yürütmek, para karşılığı algı operasyonları yapmak ve devamında gelecek fiili operasyonların zeminini sağlama almak…
Ben şunu soruyorum:
Katar krizi öncesi ABD basınında algıları hazırlamak için para karşılığı 14 adet makale yayınlatılmışsa eğer, şu geçen 4 yıl içinde aynı ABD basınında Türkiye aleyhine hangi mecralara kaç para karşılığında kaç tane yazı yazdırıldı.
Bunlar hele bir ortalığa dökülsün, etraf kanalizasyon kokusundan geçilmez hale gelecek.
HABERE YORUM KAT