“15 Temmuz Direnişi'nin Kimliği, Kavramları ve Sembolleri”
Ordu’da faaliyet gösteren Sahrada Açan Güller Derneği'nin tertiplediği "15 Temmuz Direnişi'nin Kimliği, Kavramları ve Sembolleri" başlıklı toplantı, Hamza Türkmen'in katılımıyla Ordu Kültür ve Sanat Merkezi'nde gerçekleştirildi.
15 Temmuz Darbe Girişimi'nin sosyal medya ve ajanslar vasıtasıyla o gece 22.20 civarında anlaşılmasıyla Türkiye'deki darbelerin hak ve özgürlükler, İslami değerler karşıtı yapısını bilen bilinçli Müslümanların ve ülkenin istikrarından yana olan erdemli cesur kişilerin ilk anda meydanlara çıktığını belirten Türkmen, darbe girişiminin bu ilk dakikalarında darbecilerin kim olduğu bilinmediğini hatırlattı. Ama Başbakan Yıldırım'dan ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan daha herhangi bir çağrı alınmaksızın ilk anda meydanlara çıkan şeref ve namus sahibi o insanlar Kemalist darbe geleneğine karşıtlıklarını sergilediler.
Direnişin iki şiarı vardı. Birisi Kelime-i Tevhid ve Allahuekber nidaları. Diğeri de ülkeyi temsilen İslam'a saygının; tarihe, hukuka ve kazanımlarımıza bağlılığın bir ifadesi olarak kullanılan Türk/Türkiye bayrağı idi. Dolayısıyla 15 Temmuz Direnişi'nin ilk saatlerindeki direnişin rengi ve kimliği İslami ve yerli-fıtri idi.
Kendi özgün iradesiyle on binlerce insan saat 23.00 sularında cadde ve meydanlarda darbecilerle mücadeleye başlamıştı. Ama Recep Tayyip Erdoğan'dan saat 00.20 sularında "ölümüne" meydanlara çıkma çağrısı gelince İslami ve insani duyarlılığını Erdoğan misyonuna duydukları sevgiyle bütünleştiren milyonlarca insan selalar ve ezanlar eşliğinde tekbirlerle meydanlara çıkmışlar. Hamza Türkmen'e göre Türkiye Cumhuriyeti tarihinde halkın darbecilere karşı sivil iradeden yana gösterdiği bu kitlesel tavır, aslında 28 Şubat Postmodern darbesine karşı oluşturulmaya çalışılan İslami direniş süreciyle mayalanmıştı; adanmışlık bilinciyle ilgili örnekliler korku duvarını yıkmıştı.
Türkmen ayrıca şu hususlara değindi: Birileri reel politik gereklilikler adına veya İslami kimliğin silikleşmesini isteyen bazı güç odakları ve lobiler 15 Temmuz Direnişi'nin bileşenleri arasına solcu ve Kemalist kişileri de katmaya çalıştılar. Oysa o geceye tüm Müslümanlar veya dindar milliyetçiler direnişin bileşenleri arasında yüzde 1 değil binde 1 dahi batıcı, laikçi, Kemalist, Kürtçü ve sosyalist insanların direniş saflarında olmadığına şahittirler. Ancak onlar o gece sokağa çıkmadı değiller; çıktılar ama bankamatiklerde, benzin istasyonlarında, fırınlarda kuyruğa girmek için.
15 Temmuz Direniş gecesi için kullanılan şehid, vatan, bayrak gibi kavramların hem Müslümanların medeniyet havzasındaki hem Batı medeniyet havzası içindeki ontolojik ve kavramsal boyutlarını mukayeseli olarak anlattı. Mısır'da Sisi Darbesi yapıldığında darbeyi destekleyen kalabalıkların elindeki Mısır bayrağı ile darbeyi protesto eden Müslümanların elindeki Mısır bayrağının aynı anlama geldiğini benzer örneklerle anlatan Türkmen; bizim için mücadelemizde araç olan konuları amaçlaştırmamak ve seküler temelde kutsallaştırmamak gerekliliğini hatırlattı. Gönül coğrafyamıza sınır koyamayacaksak o zaman vatanı ulusçuluğun kutsal değerlerine göre değil, ümmet coğrafyasının özgürleştirmek ve vesayetten kopartmak zorunda olduğumuz bir parçası olarak değerlendirmemiz gerekliliği üzerinde durdu.
Programdan sonra Hamza Türkmen'le aynı konular üzerinde Kültür Merkezi'nin lokalinde geç saatlere kadar katılımcı bir müzakere yürütüldü.
HABERE YORUM KAT